O üstünde oturduğun peygamber postu mu ‘Memet Abi’? [Ahmet Dönmez, yazdı]

O hukukçuların ‘Memet abisi’. Öyleymiş. Koskoca ‘adalet’ söylüyor, ben onun yalancısıyım. www.adaletgundemi.net daha doğrusu. Bir röportajlarında öyle söylemişlerdi Sayın HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz’a. “Siz hukukçuların Mehmet Abi’si olarak biliniyorsunuz” demişlerdi. Hani şu 21 gazetecinin tahliyesinin engellenmesi ve hakimlerin açığa alınmasına gerekçe olarak, “Toplumda infial oluştuğu için” diyen Memet Abi. Pazarcı Hasan Amca ya da lehimci Hilmi Usta değil yani. Her ne kadar yapılan açıklamadan bu ayrım pek fark edilmiyor olsa da siz bakmayın, o hukukçuların Memet Abisi’dir. Doğrusu, bir hukukçu için dünyanın bütün tevilleri bir araya gelse perde olmaz böyle bir zırvaya ama, çaktırmayın. ‘Skandal’ kelimesi hafif kalır.

hsyk spot2Önce şunu hatırlatalım. HSYK Başkan Vekili deyince yanlış anlaşılmasın, Adalet Bakanı doğal olarak HSYK Başkanı olduğu için kurumun en tepesindeki insana başkan vekili deniyor. Yoksa Yılmaz, HSYK’nın 1 numarası aslında.

Fakat talihsizliğe bakın ki, bu sözlerinin nasıl bir kara leke olarak sırtına yapışacağının farkında bile değil. Aksi olsa bu açıklamalarını bir de şahsi twitter hesabından paylaşır mıydı? Hegel’in seslendiği gibi seslenmek geldi içimden kendisine: “Tanrı aşkına, bir an dur, işini bırak ve etrafına bir bak!” Nasıl bir hukuk cinayeti işlediğinin ayırdında bile değilsin. Hukuk dediğimiz müessese, ilkel toplulukların kendi adaletini kendisinin temin etmesine engel olmak için tesis edilmedi mi Memet Abi? Ta buradan mı başlayalım hukukun ne olduğunu anlatmaya koskoca HSYK Başkan Vekili’ne? Tamam “yürütme ile uyumlu çalışacaksınız” abi ama bizi taa hukuk öncesi taş devri ayarlarına döndürmeye ne hakkın var? O zaman kapatalım mahkemeleri, toplum infiale gelip istediğini linç etsin istediğini omuzlara alıp beraat ettirsin.

‘YARGI TUZAK KURMAZ’ DEYİP TUZAK KURAN YARGI MENSUBU

Aslında bir, tek bir röportajı bile Yılmaz’ın nasıl bir maske tiyatrosunda rol kestiğini göstermeye yeter. 29 Nisan 2016 tarihinde adaletgundemi.net isimli siteye verdiği röportaj bu. Hani şu ‘Hukukçuların Memet Abisi’ diye hitap edilen. Başlığı söyleyeyim de nasıl bir hacaletle karşı karşıya olduğumuzu anlayın: “Yargı tuzak kurmaz, tuzağı bozar”

Eğer Memet Abi bu yazıyı okuyorsa kulaklarından kızarmaya başladığını tahmin edebiliyorum. Yani en azından öyle ümit ederim. Şundan böyle söylüyorum; bu röportajı verdikten sadece birkaç ay sonra ihraç edilen hakim-savcılara, “İtirafçı olanları yeniden mesleğe döndürebiliriz” demişti. Sonra da Aralık 2016’da çıkıp, “Evet dedim, dedim ama niye dedim; itirafçılığı teşvik etmek için dedim. Çok da başarılı oldum. Bir sürü itirafçı çıktı. Ama rahat olun, hiçbiri mesleğe dönemeyecek. Kandırdım kandırdım!” türünde sözler sarfetti. Yani ‘tuzak kurduğunu’ hiç yüzü kızarmadan itiraf etti. E yargı tuzak kurmayacağına göre bu itirafı ile aslında ’yargı mensubu’ olmadığını da cümle aleme ilan etmiş oldu.

İşte bu Mehmet Yılmaz’dan söz ediyoruz. Gelelim o röportajdaki diğer ‘hikmetli’ sözlerine. “Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” şeklindeki ilk soruya verdiği cevap şu: “Yaradılanı yaradandan ötürü seven, adam olan herkese gönlü ve kucağı açık, kimseyi düşünceleri ve yaşam biçimi nedeniyle ötekileştirmeyen, hukuka âşık bir fani.”

Hurrayy! Onunkisi bir ‘aşk cinayeti’ anlayacağınız. “Seviyorsan git öldür bence” tadında yaşıyor bütün duygularına galiba.

“Çok yoğun çalışma temposu içerisinde aileniz ile iş hayatınız arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap da bu aşktan izler taşıyor: “Görevin kutsallığı, haksızlığa uğrayan, mağdur edilen, kimsesiz ve çaresizlerin beklentilerini boşa çıkartmamak için sarf edilen emek, eş ve çocuklarımız tarafından takdirle karşılandığından hepimizin içi rahat.”

EŞ VE ÇOCUKLARINIZIN TAKDİRİNİ KAZANDINIZ MI?

Göz yaşartıcı! ‘Mağdur edilen, kimsesiz ve çaresizlerin beklentilerini’ harika bir şekilde karşıladınız, alkış! AK troller infiale uğradı diye hepsini derhal geri kodese tıkarak… Tahliye kararı veren hakimleri de açığa alarak… Bravo! Burada mağdurlar ‘AK troller’ oluyor herhalde. Peki behemehal eş ve çocuklarınızın da takdirini kazandınız mı Memet Abi? Kutsal görev anlayışınız hayranlık uyandırıcı. Her kutsalınız böyle mi sizin abi?

“Yeniden meslek seçme şansınız olsa hangi mesleği seçerdiniz?” şeklinde 1 karat pırlanta değerindeki soruya karşılık da “Halkımız hâkimi peygamber postunda oturan kişi olarak tanımlamaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski ulvi bir görevdir, fedakârlık ister, dikkat ister, özen ister. Ama inanılmaz manevi tatmin sağlar. Hiç unutulmamalı, bir hadiste 1 saat adalet üzeri çalışmak 60 yıllık nafile ibadetten üstün görülmüştür.” dedi. Mahkeme kürsüsünden imam cüppesiyle vaaz mütalaa etmek gibi ilginç bir karışım olmuş ama neyse… Peki, varsayalım ki öyle; Memet Abi sen peygamber postunu geri dönüşümlü çaput kilim mi sanıyorsun acaba? İstediğin zaman çiğne, istediğin zaman kaldır at. Yoksa kanal dolgu malzemesi olarak fiber post mu kastettiğin? Dikkat ister, özen ister evet. Hadislerde yazıyorduk muhakkak, ‘peygamber postunda oturuyorum’ deyip de adalet üzere çalışamamanın vebali nedir acaba? Bir bakın isterseniz.

hsyk spot

HIZIR PAŞA SENİN GİBİ OLSA, KELLESİ GİTMİŞTİ

Bir diğer soru, “Sizi örnek almak isteyen genç hukukçulara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?” şeklinde. Memet Abi’lerinin tavsiyesi çok anlamlı: “Adalet ülküsü dışında başka hiçbir amaca hizmet etmesinler, kul hakkının ne büyük bir günah olduğunu, bizim dinimizde kul hakkı olarak hiç bir ayrım yapılmadığının, farklı inanca sahip olsa bile onun da hakkının gözetilmesi gerektiğinin bilincinde olsunlar. Tarafsızlıkta Fatih Sultan Mehmet’i Rum mimarın karşısında mahkûm eden İstanbul Kadısı Hızır Paşayı örnek alsınlar.”

Peki siz aldınız mı Memet Abi? Şu halinizle o davaya bakıyor olsanız Fatih Sultan Mehmet kellenizi uçurmuştu, biliyorsunuz değil mi? ‘Saray’ın hukukçusu’ etiketini çoktan yemiş ve bu unvanı da layıkıyla taşıyan biri olarak şu cümleleri yeniden okusanız acaba şaşırtan ayna karşısındaymış gibi mi numara yaparsınız yoksa suç üstü yakalanmış Davaro’nun Sülo gibi mi? Hiç komik değil Memet Abi!

Yine aynı röportajdan şu sözlerinizi de nakledelim: “Türk yargısı öğünülecek başarılarla dolu bir tarihe maalesef sahip değil, zor ve sıkıntılı dönemlerde adalet adına iyi bir sınav veremedik. (…) Ülke yargısının içine düşürüldüğü perişan durumu gören, ülke adına kaygılanan gerçek hukukçular olarak bir araya gelen bizler, YBP (Yargıda Birlik Platformu) adı altında birleştik. Bu birlik, hak diyen, hukuk diyen, hep hukuk zemininde kalan, hakimlik ve savcılık edebine sahip kişilerin birlikteliği idi, huzur ve güven veren saygın bir yargı için yola çıktık. Seçimi kazandıktan sonrada meslektaşlarımıza ve millete verdiğimiz söz üzerine emaneti emin ellere teslim etme, haksızlık ve hukuksuzlukla insanları mağdur edenden hukuk içinde hesap sorma, geçmişte haksız bir şekilde cezalandırılan veya terfisi engellenerek mağdur edilen meslektaşlarımızın durumunu düzeltme çabasına girerek yargıda yeniden güvenin tesisi için adımlar attık.”

Hani ben okurken utandım senin adına Memet Abi. Yanlış anlama, laflar 10 numara! Ama yaptıklarınızla arasındaki Thor uçurumunu görünce, sanki ordan aşağı düşüyormuşum gibi oldum be abi. Millete verdiğiniz söz bu muydu Memet Abi? Emaneti emin ellere teslim edebildiniz mi, o iş tamam mı, rahat uyuyalım mı? Yoksa maazallah toplum infiale minfiale gelirse hâkim ve savcı edebine sahip birkaç kişi mi aramaya başlayalım?

Abi içiniz kaldıracaksa biraz daha devam edeceğim. “Yargı ne pahasına olursa olsun insanların haksız ve hukuksuz bir şekilde mağdur edilmesine izin vermez.” demişsiniz mesela. Ne pahasına olursa olsun derken abi? “Yani Cem Küçük’ün tehditlerini kastetmemiştim canım, o kadar da değil” diyeceksiniz sanırım. Saray’ın fırçasından sonra alelacele “Geciktik özür dilerim” açıklaması da yapmıştınız ama? Artık ona bile gerek kalmamış; Cem Küçük’e havale edilmişsiniz anlaşılan. Sizin bu ‘paha’larınız ne ucuzmuş be Memet Abi!

KARAR VERİRKEN HİÇ TESİR ALTINDA KALMAZ MEMET ABİ

“Tuzak kuranlardan kurtulduk mu bilmem ama bildiğim ne biz ne de bizden sonra gelenler, yakın tarihten aldıkları dersle artık asla yargıda böyle bir yapının hâkim olmasına izin vermeyecektir.” diye devam ediyor röportaj. Yani gülsem mi diyecem ama Nietsche gülsün halinize, ben ne gülecem abi. Bu röportajdan birkaç ay sonra tuzak kurmuş, bir de utanmamış o tuzağı ballandıra ballandıra anlatmış biri olarak sen söyle abi, kurtulduk mu gerçekten bu yapıdan? Nasıl, yakın tarihten iyi ders almış mıyız?

Bitmedi daha dur Memet abi. Ne güzel aforizmalar attırıp durmuşsun röportajda. Hep beraber okuyup istifade ediyoruz. Buyurun, ne diyor Memet Abi’miz; “Karar verirken hiçbir etki altında kalmamalı, hatır-gönül gözetmemeli, adaletten ayrılmamalıyız.” diyor. Herkes ayağa! Kendisine bir büyük alkış istiyorum efendim! Hep beraber alkışlıyoruz!

Sen ki Saray infiale gelir, 2 dakikada heyeti toplar özür açıklaması yapar, hakimlerin kellesini alırsın Memet Abi! Cem Küçük tweet atar, gece yarısı soluğun kesilir, gereğini yaparsın Memet Abi! 3 kişi ‘höt’ der; ‘al sana, toplum ne ara böyle infiale geldi yahu’ diyerek tahliye olmuş gazetecilerin üstüne kilit vurursun! Allah için daha adaletten ayrıldığın görülmemiştir.

Son olarak yargıdaki yeni dönem ve YBP için demişsiniz ki, “Hak diyen, hukuk diyen, kul hakkının önemini bilen, meslek yaşamı boyunca hukuk içinde kalmış, hakim ve savcı edebine sahip kişilerin oluşturduğu bir birliğiz.”

Abi birliğiniz sizin olsun da şu edep meselesine takıldım ben asıl. İkide bir edepten söz ediyorsunuz. Bütün bu sözleriniz ve yapıp ettiklerinizi bir arada düşününce buradan başka bir şey görünüyor da ben onu söylemeyeyim abi, edebime sığmaz!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin