Nebati mi yoksa, Kavcıoğlu mu önce gidecek?

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, yabancı yatırımcılara güven verirken, yüreklerine korku saldı. Bir sorun yaşadıklarında kendilerine ulaşmalarını ve hemen bürokrasiyi aşacaklarını, mevzuatı değiştireceklerini belirten Nebati, güvence olarak da “Arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun” dedi. Papatya falı açmaya başlayın. Nebati mi önce, Kavcıoğlu mu önce gidecek?

Önde bulunmayı seven, kendi halinde bir işadamı olan MÜSİAD üyesi Nurettin Nebati’yi alıp 2 Aralık 2021’de Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atadılar. O günden günümüze, bunca sorunu olan ekonomiden çok bu ismi konuşur olduk.

Kamunun, aslında halkın sırtına Kur Korumalı Mevduat belasını saran Bakan Nebati, her adımda şov yapmaya çalıştı. Ne var ki çalıştıkça da eline yüzüne bulaştırdı. Ekonomiyi kendi estirdiği rüzgarla çevrilebileceğini sandı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ülke üç haneli zam rakamlarıyla bu şahsın bakanlığı döneminde karşılaştı. Makro ve mikro düzeydeki ekonomik göstergeler, en olumsuz rakamlar olarak hayatımıza yansıdı.

Nebati, dün Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği’nin (GYODER) Fransa’nın Cannes (Kan) şehrinde düzenlenen Uluslararası Gayrimenkul Fuarı (MIPIM) çerçevesinde organize ettiği bir konferansa katıldı.

Medyadaki haberlere göre, konferansın katılımcıları yabancılardı. Nebati, yabancı yatırımcıları Türkiye’ye yatırım yapmaya davet etti. Bakan Nebati yabancı yatırımcılara ihtiyaç halinde mevzuatı değiştirme garantisi vererek, şunları söyledi:

“Bir problem mi yaşadınız… Rahat olun. Bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun. Mevzuatı da değiştiririz.”

YABANCI SERMAYEYE GÜVEN VERECEĞİM DERKEN KORKU SALDI

Umarım söylendiği gibi muhatapları gerçek yabancı yatırımcılar değil, yurt dışında yaşayan ve “gurbetçi” tabir edilen sermaye sahipleridir. Yoksa, Bakan Nebati’nin verdiği güvence falan değil, “Biz çadır devletiyiz. Ona göre hareket edin” tanımlamasından ibaret sözler.

Hele söylediği bir cümle daha var ki, endişesi olmayanı bile endişelendirecek türden. Nebati’nin, “Bu ülkeye yatırım yaparsanız malınız da canınız da güven altındadır” sözleri, ancak savaşın ortasındaki Ukrayna Ekonomi Bakanı Yuliya Sviridenko’nun yabancı yatırımcıya sarf edebileceği türden olabilirdi.

Bunlar, bir ülkeyi temsil etme durumunda olan birinin kullanabileceği sözler olamaz. Bu ifadeleri kullandığınızda teminat vermiş olmazsınız, söyledikleriniz can ve mal güvenliğinin olmadığı anlamını zihinlerde uyandırır.

Nebati, kendi ülkesinin kanunlarını ve mevzuatını, yönetim için ayakbağı olarak görüyor. Mahmutpaşa, ya da Kapalıçarşı hanutçularına rastlamış olmalısınız. Bakanın yaklaşımı, “Gel abi/abla gel. Sen bu malı al. Gerisini ben hallederim” tavrından çok farklı değil.

Nebati, büyük bir pişkinlikle yasaları çiğneyeceğini, ya da etrafını dolanacağını en yetkili ağızdan açıklamış oluyor.

Aslında söylediği net şekilde, “Türkiye’de hukuk, kanun, kurum falan yok. Tek Adam var. Tek Adam ne derse o olur” itirafı.

Nebati, yabancı yatırımcılara güvence vermek istiyorsa, “Sen gel yeter ki, biz gerekeni yaparız” deme yerine şunları söylese daha etkili olurdu:

– Bizde cumhurbaşkanı istese bile kuralları değiştiremez.
– Bizde bürokrasi saat gibi işler.
– Biz hukuk ülkesiyiz, kişilere göre kurallar değişmez.

Yaşanan tabloya ilişkin, en güzel tanımlamayı Zaytung yaptı. “Uzun süredir ‘Bütün kurumları çökmüş, hukukun ortadan kalktığı, kimsenin can ve mal güvenliğinin bulunmadığı bir ülke bulsak da paramızı emanet etsek’ arayışında olan yabancı yatırımcının beklediği müjde Bakan Nebati’den geldi.”

Yabancı yatırımcı, kanunu, bürokrasiyi yok sayarak ya da istediği gibi değiştirerek iş yapan siyasilerden çekinir. Bedelinin ne olduğunu kestiremediği ya da her an tersine dönebilecek ortamlara tedirgin yaklaşır.

Bu yaklaşımı, aklı başında bir yatırımcı, “İstediğim şekilde davranmazsanız, her şey bir kararnameye bakar” şeklinde yorumlar.

Çocukların sokakta oynadıkları futbolun bile belli kuralları vardır. Bakanın sözleri, Türkiye’nin kurumsal kimliğinin kalmadığının en resmi ağızdan itirafı oldu.

72 maddelik Kamu İhale Kanunu’nda 20 yılda 192 kez değişiklik yapan AK Parti, yönetim mantığını net bir şekilde ortaya koymuştu.

Aslında AK Parti’yi ve geride kalan 20 yıllık iktidarını sorgulasanız Nebati’nin bu sözlerinden daha iyi bir tanım zor bulunur. Nebati’nin sözleri kadar şahsı da AK Parti’nin ete kemiğe bürünmüş hali.

Kendi ülkesinin kanunlarını önünde engel olarak görenler karşı tarafa, “Biz esas itibariyle devleti ele geçiren bir yapıyız” mesajı vermiş oluyor.

Hukuka son noktayı geçtiğimiz aylarda, “Sen yık, mahkeme kararını boş ver” diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu koymuştu. Nebati de, son açıklamalarıyla esas itibariyle devlet yapısının da olmadığını ilan etmiş oldu.

KAVCIOĞLU MU, NEBATİ Mİ ÖNCE GİDECEK?

1980’li yıllardan bu yana ekonomiyi yakından takip etme çabası içindeyim. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi bakanları, yurt dışında yabancı yatırımcıların karşısına çıktığında beraberlerinde her zaman Merkez Bankası başkanı da oldu. Çok eleştirilen selefi Berat Albayrak bile Merkez Bankası başkanıyla yurt dışı programlarına katıldı.

Yabancı yatırımcılarla Merkez Bankası başkanı olmadan ilk görüşen Nurettin Nebati oldu. 7-8 Şubat tarihinde Londra’da yabancı yatırımcılarla görüşürken de bu tavrı takındı.

Bakan Nebati’nin, Başkan Şahap Kavcıoğlu’nun medya önüne çıkmasını istemediği uzun zamandır kulislerinde konuşuluyor. Ziraat Bankası eski yöneticilerinden ekonomist Prof. Dr. Şenol Babuşçu, “Devletin en önemli iki ekonomi kurumunun yöneticileri küs. Biz de enflasyon düşecek diye bekliyoruz” ifadesiyle sosyal medyadan paylaşımda bulunmuştu.

Ülkenin iki kritik makamında bulunan yöneticilerin, birbiriyle konuşmadığı bir ülkede çoğa kalmaz biri gider. Şimdi cevabı aranan soru şu. Yabancı yatırımcıya, “3.14 olan Pi Sayısını kaç istersen yaz” diyen bakan mı önce gidecek, yoksa “128 milyar dolar için denetime gerek görmedik” diyen Merkez Bankası başkanı mı?

Zamanını bilmiyorum ama hangisinin önce gideceği belli.

Biri gitmeli ki tepedeki ülke ekonomisinin içinde bulunduğu tablo için dış sebeplerden” başka içerden günah keçisi bulmuş olsun. Kendisi yine hatalardan münezzeh pir ü pak kalsın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. İlK kavcıoğlu gider.. 1 e 100 bahse varım..

    1) Kayınbabalar, damattan korkarlar. İşin ucunda evlatları vardır çünkü.
    Kendi Bakanını ayakları altına alan, kimini döven, kimine küfreden Erdoğan, Damadına karşı gıkını çıkaramadı. Doğruysa eğer en affedilmez hususta bile, az bir tepkiyle cevap verdi.

    Nebati Damada yakın. Damadla tekrar kötü olmak istemez.

    2) Erdoğanın zaafı, insanların kendi önünde eğilmesidir. Kavcıoğlu, eğiliyor muhakkak, ama yinede bir çeşit özerklik muhabbeti gereği, soğuk ve mesafeli duruyor.

    Nebati öyle değil. Eğilmeyi, temenna çekmeyi ekranların önünde yapıyor.

    Erdoğanın zaaflarını okşuyor Nebati. Ekranların önünde. Erdoğan böyle yapanlara hiçbirşey diyemiyor. Kendine böyle temenna çekenlere birşey diyemiyor, eğildi mi biri önünde, ayarları bozuluyor, ve hıncı, o zulm ateşi birden durduruluyor. İçine atar, yutar ama eğildiği için yapmaz.

    Korkusundan değil, Erdoğan Erdoğana karşıdır.

    Doğu Perinçekten, Yiğit Buluttan tutun pek çoğuna, Erdoğanın bu zaafına oynuyor.

    Erdoğanın kendi içinde asla yenemediği bir Erdoğan var. O da, asla önünde eğilenleri, temenna çekenleri harcamasına müsaade etmez.

    Yazın bunu kenara. Giderse İlk kavcıoğlu gider.. Nebati yerinde duracaktır hep…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin