Ne yapalım, adalet için IŞİD’e militan mı yazılalım?

HABER-YORUM | MEHMET YILDIZ

Geçen haftanın en çok konuşulan haberlerinden biri, IŞİD sanığının yargılandığı davada tahliye kararı veren mahkemenin, bu karara itiraz edilemeyeceğine hükmetmesiydi.

2015 seçimlerinden iki gün önce düzenlenen HDP’nin Diyarbakır mitinginde 5 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu sanık B.G.’nin tahliyesine karar vermişti. Müdahil avukatlarının bu karara itirazı üzerine mahkeme, CMK’nın 104/2. maddesine göre sanığın tahliyesine ilişkin karara itiraz edilemeyeceğini belirterek dosyayı bir üst mahkemeye göndermişti. Bunun üzerine bir kısım medyada (buna TR724 de dahil) bu kararı eleştiren haberler çıktı.

Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun ‘öfkeli gençler’ diye tanımladığı IŞİD’e karşı Türk devletinin ve yargısının müsamahakâr olduğu uzun süredir biliniyor. Bu konu o kadar çok yazılıp çizildi ki sadece bizim siteye IŞİD + tahliye kelimelerini beraber yazıp aradığınıza zaman onlarca habere ulaşabilirsiniz.

AKP’nin muhalif gördüğü kesimlerden esirgediği insan hakları ve evrensel hukuk gibi kavramlar ‘öfkeli gençler’ söz konusu olduğunda hemen devreye giriyor. En son İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, silahlı mücadeleyi savunan El Kaide’ye yakın bir grubu aklayıp, bu gruba operasyon yapan polisler ve aynı davada yargılanan Hidayet Karaca için 40 yıla kadar hapis cezaları talep etmişti. Hidayet Karaca ve bazı polisler 14 Aralık 2014’ten beri bu nedenle Silivri’de tutuklu. Bir gün sonra, Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne yönelik gerçekleştirilen ve 3 polisin şehit olduğu saldırıyla ilgili tutuklu 60 sanıktan 39’unu tahliye etti.

Gelelim işin olması gereken hukuki boyutuna. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin sanığın tahliyesine ilişkin karara itiraz edilemeyeceği kararı tamamen doğrudur. Mahkemelerin ilk defa tutuklama ve tutukluluğun devamı yönündeki kararlarına itiraz edilebilir. Ceza Muhakemeleri Kanununa göre mahkemelerin itiraza tabi kararları sınırlı olarak sayılmış. İtirazın düzenlendiği CMK 104/2’ye göre ret kararına itiraz edilebilir, tahliye kararına itiraz edilemez. Dolayısıyla yargılamayı yapan mahkemenin tahliye kararı itiraza tabi değildir.

Ancak gelin görün ki IŞİD için uygulanan yasalar her kesimden gazeteciler, HDP’li ya da CHP’li milletvekilleri, KHK mağdurları veya on binlerce Hizmet Hareketi mensubu söz konusu olduğunda askıya alınıveriyor. Son zamanlarda bunun örnekleri çoğaldı, birçok davada tahliye sonrası bazı üst mahkemeler itirazı kabul ederek yeniden tutuklama kararı verdiler.

Savcıdan önce troller tahliyeye itiraz ettiler

İlk örnek geçen dört ay önce yaşandı. 30 Mart 2017 tarihinde Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklu 12 gazeteci için tahliye kararı verildi. Konu sosyal medyada gündem olunca, Cumhuriyet savcısı karara itiraz etti, 3. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul ederek tahliye edilen gazetecilerin tekrar tutuklanmasına hükmetti. Bu olaydan birkaç gün sonra mahkeme savcısı görevden alındı, mahkeme başkanı tenzili rütbe ile Manisa’ya hâkim olarak tayin edildi.

31 Mart 2017 tarihinde İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu 21 gazeteci hakkında tahliye kararı verdi. Kararın hemen ardından Cem Küçük ve ekibinin başlattığı (İsmail Saymaz ve benzerlerinin de dâhil olduğu) kampanya kısa zamanda hedefine ulaştı. 21 gazeteci cezaevinden çıkamadan tekrar gözaltına alındı. Birkaç saat içinde apar topar yeni bir soruşturma uyduruldu, iki haftaya yakın gözaltında tutulan gazeteciler tekrar cezaevine yollandı. Tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı HSYK tarafından görevden uzaklaştırdı.

Son olarak 27 yaşında bir gazeteci Ayşenur Parıldak, bir ihbar üzerine 4 Ağustos 2016 tarihinde gözaltına alınıp tutuklandı. Hakkında 7 sayfalık bir iddianame hazırlandı. 2 Mayıs 2016 tarihinde Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi 9 aydır tutuklu olan Ayşenur için tahliye kararı verdi. Ancak karar uygulanmadı. Akşam saatlerinde, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan (BTK) Ayşenur’un kullanıcısı olduğu telefon hattının kime ait olduğu bilgisi geldi ve tahliye kararının üzerinden 8 saat bile geçmeden, aynı mahkeme yeniden tutuklama kararı verdi.

CMK 104’e göre tahliye kararlarının bir üst mahkemece kaldırılması yasanın açıkça ihlali olup geçersizdir. Kişi özgürlüğünün ihlali kapsamında suç teşkil etmektedir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin