Nasılsın? Başarılı mısın?

YORUM | GÜLŞAH ÇAVUŞOĞLU

Avuçların kaşınır ve dersin ki sağ ise para geliyor, sol ise para çıkıyor. Ben diyorum ki avuçlarım kalemi özledi; sağ ise umut fısıldayan, sol ise cevval, ezber bozan tokat gibi bir yazı geliyor. Bilin bakalım hangi avuç kaşınmakta!

Kısa bir telefon konuşması sonrası uzun uzun düşüncelere daldım. Zaten bence yalan sadece saate bakarak o insanla ya da işle ne kadar süre meşgul olduğunuzu hesaplamak. Yarım saatlik bir kariyer konuşması ama öğrencinin kafasında yıllarca yer tutacak tavsiyeler, hocasının sesi, gözlükleri… Tıbbi bir operasyon sonrası cerrahla hasta odasında belki sadece bir 15 dakika konuşmak ama aklında yeşil üniformanın, öne doğru çıkmış belinin hafif kambur omuzlarının kalması, sevgiliyle ilk buluşma ve sonraki her buluşmada ve hatta son vedaya kadar muhallebi yendiğini ve saatin gece sekiz elli beş olduğunu hatırdan çıkarmama.

Uzun uzun anlatmak istedim sizlere iletişimin aslında asla bitmediğini. Ancak avuçlarınıza koymak istediğim şu: Telefonda konuştuğum arkadaşıma tüm heyecanımla nasıl da duru ama pek dalgalı bir deniz olduğumu anlattım. Sesimin yanakları al al utanarak anlattım malum nefes almadan konuşunca unuttum sen nasılsın demeyi. “Sen nasılsın? Anlat bana başarılarını” dedim. Öyle ya ülke değiştiren, hayatının meyve toplama çağında bilmediği bir dil ve ülke ile sıcak olmasa da soğuk da olmayan bir tokalaşma yaşayan oydu. Nasıl olduğunu bilmem lazımdı. “Hayat enerjine hayranım ama ben başarı tanımımı değiştirdim” dedi. “Başarı sanırım hayatta kalmak, yarına uyanabilmek” dedi.

Buyurun konumuz bu. Bir sonraki paragrafa gitmeden bir düşünelim başarı, mutluluk neydi? Küçük bir kahkaha da atayım şurada ve anayım o harika filmi/kitabı. Al Yazmalım Selvi Boylum… Orada da sorulmuş ancak cevap kalbi değil aklı tatmin ettiği için hala sorarız “Sevgi neydi?” diye hani belki biri der: Seviyorum ya kalbim nerde ben orda diye!

Başarı ve başarılı olmak? Neden ‘başarı hikayelerini anlat bana’ demiştim acaba arkadaşıma “Sen nasılsın?” demek yerine? Onu en çok mutlu edecek ya da iyiyim dedirtecek şeyin başarıları olacağını mı düşünmüştüm? Ve bana “Hayatta kalmayı becerdim. Bugün yine yarına uyandım” deyince çekirdek yediğimde boğazıma takıldı, küçük bir ekmek parçası yemeliyim ama diyetteyim gibi hissettiren neydi?

Bu yazıda cevaplardan ziyade sorular bulacaksınız. Eee malum soru sormak fikir vermekten çok daha güçlü bir uyarandır. Başarı nedir? Başarının insana iyi gelen yönü nedir? Kişi kendini mi başarılı bulmalı yoksa etraftakilerin size madalya takması mı başarılı ve iyi hissettirir? Her başarılı mutlu mudur? Nasılsın dendiğinde başarı insana ne kadar süre “iyiyim” dedirtir?

Yorduğumun farkındayım ama müsaade edin elinizi tutmama ve beraber gelin benimle. Şimdi şu sağdaki yaşlı kadına bakalım etrafında iyi giyimli yanındaki genç kadından belki 5-6 cm daha uzun ve sevgiyle bakan bir erkek,  belli ki saçları sanki sevgiden bukle bukle olmuş sapsarı güneşten düşmüş bir damla gibi parıldayan küçük hanımefendi. Yanındaki çekirdek ailenin sıcağında eriyen bu hanımefendiye nasılsın diye sorsak sanırım “iyiyim” der başarılı olduğu için mi? Bilmem. Sahip oldukları etrafındakilerle mutlu olduğu için derim. İzninle elini az daha sıkı tutarak şu beyefendiye doğru gidelim derim. Kravatına ayakkabılarına bakar mısın çok uyumlu, ceketine konacak bir sinek hızla kayarak ceket üzerindeki seyahatine devam eder. Nasılsın desem iyiyim der herhalde. Başarılı olması kesinlikle mutlu olmasının bir nedeni olabilir ancak birkaç saat sonra ani bir yağmurun yağmasıyla paçalarından akıp gidecek olan karizması ya da ondan daha sıkı bir konuşma yapan diğer yönetici iyilik halini söndürebilir. Ama evet iyiyim diyecektir başarılı iken. Şimdi gel karşıma otur. Son örnek kendimden. Tekrar edeyim ama! Fikir empoze etmiyorum soru işaretleri takmak istiyorum saçlarına ve gözlerine sürme niyetine çekmek istiyorum birkaç gerçek görüntü.

Ciddi bir baş ağrısı sebebiyle iki ağrı kesici arka arkaya içip biraz uzandım. Yoğun bir kaşıntı hali ile uyandım. Dudaklarım şişmiş çok rahatsız etmeyen bir görüntüde idi ancak o kaşıntı hali inanılmazdı. Birkaç saat içinde tüm yüzüm dalga dalga şişliklerle kaplandı. Bir gözüm kapandı kafatasım sanki bitlenmiş gibi kaşınıyordu. Alerji olmuştum. İlk kez vücudum alerjik bir reaksiyon göstermişti. Severim ben kendimi dinlemeyi, düşünmeyi. Durumun geçiciliğine de inandığım için olayı anlamaya çalışıp yeni yüz halime bakmalara doyamamıştım. Güzellik kavramı çok değişken olsa da evet inanılmaz çirkin belki canavar gibi görünüyordum. Sabah oldu çocukları okula götürmek gerek. Yola çıktım. Düşünün ki lenslerimi bile takamamıştım gözlerim şişlikten kapanmıştı. Gözlüklerim dudaklarım şiş ve konuşamıyorum alnım ve yüzümde dalgalı şişlikler. Kendimle o kadar barışığım ki bu halimin insan içine çıkınca garipseneceğini düşünmedim. Okula doğru giderken herkes uzun uzun ve endişeli yüzüme bakıyordu. Hemen algılayamadım bile nedenini. Küçücük bir duraksama anı ve evet farklıydım. Belki dayak yemiş belki de çok hasta bir kadın gibi görünüyordum. Mutsuz olduğuma inançlı emin bakışlarla bana dik dik bakan insanlar bana önemli duygular yaşattı. O an bana sorsalar “nasılsın” diye “iyiyim” derdim. Alerji olmuştum ama iyiydim. Güzel ve Çirkin’deki çirkindim ama iyiydim. Mutluydum da çünkü normal olmanın, insanlardan bir insan olmanın neden çok değerli olduğunu fark etmiştim. Beni bir önceki sabah yanından geçerken fark etmemeleri bana kötü ya da mutsuz hissettirse de aslında değerli bir olguymuş bunu anlamıştım. O gün çok şükür ettim. “Normal olmak ne şahane imiş” demiştim. Kimseye acıyarak bakmamak ve farklılığını ya takdir etmek ya da asla yargılamamak gerektiğine sarılmıştım.

Muhabbetimiz burada bitmez ancak ben elinizi bırakıyor ve size bir sürü manzarayla karşılaşacağınız şu yolda size nasılsın diye soran biriyle karşılaşmanın bile mutluluk nedeni olması gerektiğini başarının mutluluk ve iyilik halinin bir nedeni olsa da başarısızlık anında sana saplandığını hissettiğin oku kendin çekip çıkarabilmenin ya da umut karnında bir sancıyken “hadi ıkın ıkın” deyip alnındaki terleri silip elini tutan bir dostunun olması iyiliktir mutluluktur başarıdır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Yazıyı okurken kısa metrajlı bir film izlemiş hissine kapılıyor insan.

    Farklı bakış açıları sunan böyle güzel yazıların daha sık olması ümidi ve temennisiyle.

    Tebrikler.

    • Hersey yanlis bir soruyla baslamis ve biz okuyuculari da gafiniza ortak etme cabasi olmus bu yazi. Efendim biz siradan insanlar arkadaslarimiza ‘anlat hadi basarilarini’ gibi sorular sormayiz. Sormamaliyiz. Hatta ‘nasilsin’ sorusu bile herkesin her an iyilik halinde olmama ihtimaline binaen gelisiguzel sorulmaz. Empati neydi empati emekti.
      Insanlarin endiseli bakislarinin sebebi ise tedavilik bir durumda oldugunuz halde hayata karismanizin onlarin normlarinin disinda kalmasindan. Normali anormal, anormali normal karsilamissiniz. Insanlari duzgun okuyamiyo muyuz ne

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin