MHP’nin bölme politikası

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Bir kaç gün önce Mardin’in Derik ilçesinde meydana gelen korkunç kazada 14 kişi hayatını kaybetmişti hatırlayacaksınız. Freni patlayan kamyon kalabalığın içine dalmış ve 21 kişi korkunç şekilde hayatını kaybetmişti. Hükümetin küçük ortağı MHP olayla ilgili son derece kötü bir anlatım ve Türkçeyle sadece hayatını kaybeden Polis Memuru Yahya Ergin için başsağlığı mesajı yayınladı.. Diğer ölen 20 kişiyle ilgili tek satır başsağlığı ya da üzüntü belirten ifade kullanmadı. Sanki onlar insan değil, sanki bu ülkenin vatandaşı değil, kendileri de hükümetin baston değneği değilmiş gibi. Yani PKK’ya karşı olmaktan çok daha farklı, hatta ırkçı politikalardan da daha öte Kürtleri insan saymayan ırkçılığın da çok ötesinde bir politik tavır bu. 

Peki MHP neden böyle bir şey yapıyor? Kürt sevmemekten, hatta Kürt düşmanı olmaktan çok daha art niyetli politik tavırları neden gösteriyor?

Bu tersten yaklaşarak, Kürtlere siyasi bir kimlik kazandırmak isteyen daha başka bir politikanın devamından başka bir şey değil. 

PKK’yı ve arkasından Kürt siyasi hareketini kim kurdu sorusunun tek bir cevabı vardır o da 12 Eylül Darbesini yapan Kenan Evren ve askeri cuntasıdır. 12 Eylül askeri cuntası Kürtlerin yaşadığın bölgelerin yüzlerce yıllık demografik yapısını kasten, iraden, taammüden değiştirdi. Bölgenin sözü dinlenen, eşraf sayılan, itibar gören herkesi tek tek toplayıp işkenceler etti ve onlara sadece iki yol gösterdi ya dağa çıkıp elinize silah alırsınız ya da hepinizi Diyarbakır cezaevinde işkenceden öldürürüz. 

Hele de ilişkileri bugün bile şaibeli olan Abdullah Öcalan’ın başlattığı terör eylemlerini gerekçe göstererek köyleri yıktılar, ormanları yaktılar, Kürtçeyi yasakladılar, başka bir dil bilmeyen küçücük çocukları Kürtçe konuştukları için dövdüler, horladılar, iteklediler. Köylere gidip erkek çocuklarının yanında babalarını dövdüler, kız kardeşlerine musallat oldular. Yani Kürt gençlerinin siyasi açıdan bilinçlenebilmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bu politikalar yanlış olduğunu söyleyerek geçilemeyecek kadar kasıt içeren politikalardı ve hepsi de 12 Eylül darbesi sonrasının politikalarıydı. 90’lı yılların başında problemi demokratik ve hukuk çerçevesinde çözmek için harekete geçen dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis su-i kastla öldürüldü. Onlardan sonra ipler tamamen Ergenekon ve JİTEM’in eline geçti. Kürtleri en azından ruhen koparmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Kaçırdılar, öldürdüler, asit kuyularına attılar, yasakladılar, dövdüler, aşağıladılar. Bunlar yanlış değil kasıtlı politikalardı. Dünyanın en embesil yönetimleri bile böyle bir metodun maksadının tersiyle sonuçlanacağını hesap ederdi. Ama bunlar hesap etmiyor göründüler. 

Kişisel olarak özellikle Ortadoğu da bütün ırk merkezli siyasi oluşumlara kendimi uzak hissediyorum. Kürtçülük de en az Türkçülük kadar bölgeye sorun getirdiğini ve daha da getireceğini düşünüyorum. 

Bu dünyanın en kadim coğrafyasında, dünyanın en çeşitli, en farklı, en karışık toplulukları yaşıyor.  Ortadoğu’yu paramparça etmek o parçalanmışlığı daha küçük parçalara ayırmak isterseniz milliyetçi politikaların önünü açar onu tahrik edecek eylemlerde bulunursunuz. 

Ortadoğu’da ırk temelli her çözümün yepyeni sorunların doğması anlamına da geleceği kanaatindeyim. Mesela Kürt sorununu Kürt milliyetçiliği temelinde çözümleyip milli bir Kürt devleti kurduğunuzda o coğrafyadaki bütün farklı etnik ve dini yapıların bugün Türkiye’nin yaptığı gibi asimilasyon ve yok saymalarla karşı karşıya kalacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Türk Milliyetçilerinin Kürtleri anlatmak için söyledikleri kart kurt kürt kelimelerinin benzerlerini Zazalar, Asuriler, Keldaniler, Süryaniler, Ezidiler ve yüzlerce daha başka farklı etnik kimlik için dinleyeceğiz demektir. 

Devlet dayatması sadece farklı etnik kimliklerin başına gelecek bir şey de değil, Kürt olup da farklı siyasi ve dini inançlara sahip insanların da çok ciddi sıkıntılar yaşayacağı ortadadır. Çözümün ırkların tasallutundan kurtulmuş, hukuk ve adalet ekseninde yükselmiş bir devlet yapılanmasıyla mümkün olacaktır. 

İşte MHP ve ırkçı bütün siyasi oluşumlar böyle bir devletin varlığını engellemek için yapabildikleri her şeyi yapıyor. Derik için yayınlanan mesajda işte bu politikaların bir yansımasından başka bir şey değildir. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Selamlar;
    Bu kadar dikkatsizlik biraz fazla değil mi sayın editör? Türkiye’nin hatta yabancı haber servislerinin de gündemine giren 2 büyük trafik kazasından günler sonra, kaza ile ilgili değil kazanın ardından bir siyasetçinin yaptığı açıklamanın içerik ve üslubunu haklı olarak eleştirmek amacıyla yazılmış olan bu köşe yazısında (Yani kazadan hemen sonra, ölen ve yaralanan sayısının belli olmadığı bir anda yazılmış sıcak haber değil) arka arkaya iki cümlede ölü sayısı birbirinden çok farklı ifade edilmiş.

    “Bir kaç gün önce Mardin’in Derik ilçesinde meydana gelen korkunç kazada 14 kişi hayatını kaybetmişti hatırlayacaksınız. Freni patlayan kamyon kalabalığın içine dalmış ve 21 kişi korkunç şekilde hayatını kaybetmişti.”

    Yazan yazmış, editör de öylece yayınlamış. Böylesi bir hata belli bir kerteden sonra TR724’ün güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açar, okurlar açısından. Nitekim yazının girişindeki bu hata sebebiyle hemen yorum yazma ihtiyacı hissettim ve devamını okuma isteğini de kaybettim.

    İyi çalışmalar.

  2. Kürtlerden bahsetmek Türklere çok zor gelir. Kürt yoktur. Ama PKK dan bahsetmek çok kolaydır. O yüzden sabahtan akşama ve günlerce, yıllarca PKK dan bahsetmekten zorlanmazlar. Birden dilleri çözülüverir. PKK diyerek güne başlarlar, PKK diyerek meclisteki mesailerini bitirirler. Çünkü PKK yı konuşmak kolaydır. Aslında bu kadar kolay olmamalıydı çünkü çok yara açtı ama Kürt dilini konuşmaya tercih ediliyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin