Melih Gökçek-Fidel kavgası kızıştı [ANALİZ – Dr. ALİ MİRZA YAZAR]

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile avukat-yazar Fidel Okan arasındaki polemikte seviye iyice düştü. Okan, Başkan Gökçek’i bazı bakanlara kumpas kurmakla itham etti. Hakkındaki iddiaları dile getirenleri ‘kripto FETÖ’cü’ olarak nitelemeye devam eden Gökçek ise Okan ve ekibini sembollerle anlatarak çemberi daraltmış oldu. “Bak Castro (Fidel Okan), arkadaşların Ünsüz (Ferhat Ünlü) ve Çakan ışığa (Abdurrahman Şimşek) söyle, yakında size avcılık öğretenlerle (Hanefi Avcı) beraber kapalı eğitim yapmaya başlarsınız. Bak, arkadaşınız Batı Trakyalı (Mustafa Selanik), şimdi içerde eğitime başladı. İftira ile adım atamazsınız. Bunlar size Gökçek nasihati. Demedi demeyin. Haddinizi bilin.”

Gökçek ilk kez Milli Damarcı olduğu yönündeki suçlamaları zikrettiği sosyal medya mesajlarında şunları söyledi: “Şimdi benim hakkımda akıllarınca algı yönetimi yapıp, benim görevden alınacağımı yaymaya çalışıyorlar. Hiçbir kaynak ve dayanak vermiyorlar. Son zamanlarda bazılarının ayaklarına bastım. Canları hayli acıdı. Bu kişiler, kripto FETO’cular. Vazifeleri, Türkiye’de FETO’cuları duman eden polis, savcı ve siyasetçileri ‘Millî Damarcı’ diyerek görevden uzaklaştırılmalarını sağlamak.

Maalesef bunlar FETO karşıtı gibi görünüp, millî unsurlar hakkında algı yapma yöntemi kullanıyorlar. Başlarında eski bir istihbaratçı, müptezel bir avukat, birkaç beş para etmez gazeteci. Bir de soldan kiraladıkları bazı kalem ve sözcü. Yazan gazete Cumhuriyet. Konuşan solcu bir militan.”

GÖKÇEK’E BAKANLARA KUMPAS SUÇLAMASI

Bakanlara kumpas gibi ağır bir suçlamada bulunan Fidel Okan’ın cevabı ise şöyle: “Asıl işi sosyal medya şarlatanlığı olan, boş zamanlarında ise Belediye Başkanlığı yapan seviyesiz, çirkef bir adamı muhatap almıyorum! Saçma sapan ithamlarla hedef şaşırtmaya çalışan bu baş müptezel, kurduğu ağlarla bazı bakanlara kumpas kurmaya devam etsin! Bilinmeyen kirli ve pis ilişkileri tesadüfen ortaya çıkan bu seviyesiz mahlukat avazı çıktığı kadar bu yüzden bağırıyor.”

KAVGA NASIL BAŞLAMIŞTI?

Hanefi Avcı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ‘Milli Damar Grubu’ adı altında bir yapılanmanın oluşturulmaya çalışıldığı iddiası ile suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda üst düzey yargı mensupları, emniyet müdürleri, gazeteciler ve siyasetçilerin de ismini veren Avcı bu kişileri ‘yeni paralel devlet’ olarak nitelemişti.

Suç duyurusu üzerine Anayasa Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu soruşturma başlatmıştı. Soruşturma çerçevesinde Hanefi Avcı, savcı Tekin Küçük’e ifade verdi.

‘2006 YILINDA C.A. İSİMLİ ŞAHSIN LİDERLİĞİNDE ÖRGÜTLENMİŞLERDİR’

Hanefi Avcı’nın savcılığa ‘müşteki’ sıfatı ile verdiği ifade şöyle: “İstihbarat Daire Başkanlığı’nın personelinin tamamı Milli Damar suç örgütü olmamakla birlikte, bu örgüt dairede hakim pozisyondadır. Milli Damar suç örgütü üyelerinin bir kısmı cemaatin artıklarıdırlar. 2005 ve 2006 yıllarında cemaatten ayrılan kişilerden oluşturmaktadır. Bu kişiler 2006 yılında C.A. isimli şahsın liderliğinde örgütlenmişlerdir. Ancak cemaatin aktif olması nedeniyle fazla sesleri çıkmamıştır. Ben C.A.’nın kim olduğunu bilmiyorum. Ancak basından öğrendiğim kadarıyla kendisi ülkedeki bütün önemli meselelere kendisinin karar verdiğini, bütün devlet yetkililerinin kendisine tabi olduğunu söylüyormuş. Bazıları da buna inanıyorlarmış.

Milli Damar suç örgütünün yönetici ve üyelerinin bilebildiklerimin isimlerini yazdım. Bu kişilerin Milli Damar suç örgütü içerisindeki konumlarını ve yaptıkları eylemleri bizzat bilmiyorum. Ancak bu kişilerden ikisinin çok etkili olduklarını biliyorum. Bunlar çeşitli kurumlara gönderilerek görevli olmadıkları, kendilerini ilgilendirmeyen sahalarda militanlık yapmaktadırlar. Bunlardan biri Ankara eski İstihbarat Şube Müdürü C.U., diğeri ise İstihbarat Daire Başkanlığı Şube Müdür K.Ö.’dür.”

‘AHMET DAVUTOĞLU BİLİNÇLİ VE KASTÎ OLARAK YANLIŞ BRİF EDİLDİ’
Milli Damar suç örgütünün unsurları ile ortaya çıkarılması bir vatanseverin görevi olmalıdır. Bir ekleme yapmak gerekirse emniyet kökenli tanıklara veya tanıkların gösterecekleri diğer emniyet kökenli tanıklara sorular sorulurken özellikle dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun bilinçli ve kastı olarak yanlış brif edilmesi hususunda bilgi sahibi olup olmadıklarının sorulması da kanaatimce Milli Damar soruşturmasına katkı sunacak bir husustur. Soruşturma derinleştikçe gün yüzüne çıkmamış çok daha büyük hadiseler ortaya çıkacaktır.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin