Mehmet Altan’dan AİHM Başkanı’na açık mektup!

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edildikten sonra yaklaşık 2 yıl cezaevinde tutuklu kalan gazeteci ve akademisyen Mehmet Altan, Türkiye’ye ziyarete gelecek olan ve İstanbul Üniversitesi’nden fahri doktora alacağı öğrenilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano’ya açık mektup yazdı.

Anayasa Mahkemesi’nin hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararına rağmen tahliyesine dair yapılan başvurular yerel mahkemelerce reddedilen ve 16 Şubat’ta kardeşi gazeteci-yazar Ahmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak’la birlikte yargılandıkları davada, ‘anayasayı ihlal’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Altan hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 20 Mart 2018’de, Altan’ın ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’ ile ‘ifade özgürlüğü’ hakkının ihlal edildiğine karar vermişti.

AİHM) Başkanı Robert Spano’ya yazdığı mektupta, kesinleşmiş beraat, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “ihlal” kararlarına rağmen üniversitedeki görevine dönemediğini hatırlatan Altan “Yüzlerce öğretim görevlisini haksız bir şekilde okuldan atarak işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm eden bir üniversitenin fahri üyesi olmak bilmiyorum ne kadar övünç verici.” İfadelerini kullandı.

Mehmet Altan, 4 yıldır Silivri cezaevinde tutulan kardeşi Ahmet Altan’ın başvurusuna Spano’nun başkanlığını yaptığı bölüm tarafından öncelik verilmesine rağmen halen karar çıkmadığını da mektubunda dikkat çekti.

Ahmet Altan’ın dosyasında ihlal kararı çıkmaması için gayret gösteren kişilerden haberdar olduklarını kaydeden Mehmet Altan, “Ama bunun yeri burası olmadığı gibi yaşanılan bu büyük mağduriyeti o düzeyde konu etmek de benim üslûbum değil. Kişisel tercihlerinizin nasıl tecelli edeceği tabii ki sizin takdirinizdedir. Her bir tercihinizin farklı sonuç ve yansımaları da olacağı açıktır.” dedi

“ŞİMDİDEN HOŞ GELDİNİZ” 

Mehmet Altan’ın mektubunun tam metni şöyle:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Sayın Robert Spano’ya açık mektubumdur.

Sayın Başkan,

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye’den yapılmış altmış bini aşkın bireysel başvuru var. Türkiye hak ihlalleri konusunda Rusya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor.

Malûmunuz olduğu üzere, anayasal hakları yok sayılmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından biriyim. Malûmunuz üzere diyorum, çünkü başvuru dosyamı sizin daha önceki başkanı olduğunuz 2. Daire değerlendirdi.

AİHM’in sizin başkanlığınızdaki 2. Dairesi, 20 Mart 2018 tarihinde evrensel hukuk açısından “emsal karar” özelliğini taşıyan gerekçeler ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkım ile ifade özgürlüğü hakkımın ihlal edildiğine karar verdi. Türkiye’yi mahkûm etti.

Bu karar için size ve şimdi başkanı olduğunuz Mahkeme’ye teşekkür ediyorum. Hukuk yerde kalmadı.

Sayın Başkan,

Benimle ilgili kararınızın, AİHM tarihi açısından önem taşıyan bir özelliği daha var:

O davaya Türkiye adına katılan Ergin Ergül, karara itiraz eden tek yargıç olarak öyle şeyler yazdı ki yanlış bilmiyorsam, AİHM tarihinde ilk kez mahkeme başkanı olarak “karşı oy’a”, “karşı oy” yazdınız. Diğer üyeler de size katıldı.

03 Eylül 2020 tarihinde, Adalet Bakanı’nın davetlisi olarak Türkiye’yi ziyaret edeceğiniz açıklandı.

Ama beni sarsan, İstanbul Üniversitesi’nden fahri doktora alacağınızı öğrenmem oldu.

Yukardaki ayrıntıyı da tam bu nedenle, ülkemizdeki kamu görevlisi “hukukçuların” ve “hukuk eğitiminin” durumu hakkında bilgi vermek için anımsatıyorum.

Acaba, evrensel hukuk adına karşı oy şerhine karşı şerh yazmak mecburiyetinde kaldığınız Ergin Ergül’ün, size fahrî doktora verecek olan İstanbul Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi mezunu olduğu hatırınızda mı?

İstanbul Üniversitesi darbeci Kenan Evren’e de “hukuk fahrî doktorası’”vermişti. Sekreteryanız sizi muhakkak bilgilendirmiştir.

Sayın Başkan,

Ben, “fahrî hukuk doktorası” alacağınız İstanbul Üniversitesi’nde kesintisiz otuz yıl hocalık yaptım. 27 yıl önce de profesör oldum.

Anayasanın üç maddesinin ihlali sonucu tutuklandıktan bir ay sonra, cezaevindeki hücremde, 29 Ekim 2016 tarihinde KHK ile üniversiteden ihraç edildiğimi televizyonda duydum. Beni ve pek çok akademisyeni ihraç edenler ile size fahrî doktora verecek olanlar aynı kişiler.

Anayasa Mahkemesinin dava dosyasında “mevcut tüm delilleri değerlendirerek”, üç ayrı hak ihlali ve tahliye kararına karşın tahliye edilmedim. Üstelik hemen ertesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına da mahkûm edildim. Başkanı olduğunuz AİHM’in hakkımda verdiği hak ihlali kararından sonra dahi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından bu mahkûmiyetimin onanmasına karar verildi. Bu tür hukuk skandallarının yaşandığı süreçlerin var olduğundan söz ediyorum.

Ancak nihayetinde, çok sonra Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin beraatime hükmetmesi sonucunda, 4 Kasım 2019 tarihinde beraat ettim ve bu karar kesinleşti.

Ama “davalısı” fahri doktora ünvanını alacağınız İstanbul Üniversitesi olan, “üniversiteden ihracımın iptali” konulu davam hâlen Ankara 21. İdare Mahkemesinde beklemektedir.

Kesinleşmiş beraat, Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’in hak ihlalleri kararlarına karşın, ben sizin fahrî doktora alacağınız üniversiteme dönebilmiş değilim.

Doktora alacağınız üniversite, benim gibi KHK ile atılan akademisyenlerin davalarında “davalı kurum” olarak yer almaktadır.

Bu davalar hâlen devam ediyor ve pek muhtemeldir ki sizin başkanı olduğunuz AİHM önüne de gelecektir. Ancak siz o süreçte İstanbul Üniversitesi’nden fahrî doktora diploması almış bir Yargıç olacaksınız. Yüzlerce öğretim görevlisini haksız bir şekilde okuldan atarak işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm eden bir üniversitenin fahrî üyesi olmak bilmiyorum ne kadar övünç verici.

Normal koşullarda Türkiye’yi ziyaret edecek olmanız tabii ki sevindirici olurdu. Maalesef ki durum böyle değil.

Sayın Başkan,

Başkanı olduğunuz AİHM, AİHS kapsamında garanti altına alınan özgürlükler ve hakların teminatıdır.

Başkanı olduğunuz AİHM’in hak koruyuculuğunun bir büyük hukuk şemsiyesi olarak herkesi kapsadığına inanmak istiyoruz.

İnancımızın her zaman diri kaldığını söylemek ise zor.

Korona felaketine rağmen dört yıldır Silivri’de tutulan ve romanları 23 ülkede yayınlanmış olan 70 yaşındaki Ahmet Altan başvurusunda, bizzat sizin başkanı olduğunuz bölüm “öncelik” kararı vermişti. Mahkeme tarafından içeriğine de son derece hâkim olunmasına rağmen maalesef dört yıldır hâlâ o önceliği bekliyoruz.

Tabii Ahmet Altan dosyası görüşülmesin, eğer bir gün görüşülürse de kesin bir ihlal çıkmasın diye kimlerin nasıl ve hangi gayretler içinde olduğundan da haberdarız. Ama bunun yeri burası olmadığı gibi yaşanılan bu büyük mağduriyeti o düzeyde konu etmek de benim üslûbum değil.

Kişisel tercihlerinizin nasıl tecelli edeceği tabii ki sizin takdirinizdedir. Her bir tercihinizin farklı sonuç ve yansımaları da olacağı açıktır.

Hukuk mağdurlarının büyük umutlar bağlamış olduğu, sözleşme ile kurulmuş, uluslararası yüksek bir mahkemenin başkanı olarak ziyaret edeceğiniz Türkiye’ye şimdiden hoş geldiniz.

Saygılarımla.

.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin