ManU’da hava değişti 

YORUM | HASAN CÜCÜK

Dünya futbolunun bir numarası İngiltere Premier Lig’de sıradışı bir şampiyonluk yarışı veriliyor. Son yıllarda giderek tek kutuplu hale gelen Premier Lig’de Pep Guardiola yönetimindeki Manchester City, şampiyonluğun adresi oldu. Bu sezon karşımızda farklı bir manzara var. Zirve yarışında Manchester City’nin olmasında bir sorun yok. Ancak liderlik koltuğunda Arsenal’in yer alması, son yıllarda alışık olmadığımız bir durum. Zirve yarışında Liverpool ve Chelsea gibi şampiyonluğun doğal adaylarının esamesi okunmazken, yarışta Manchester United ve Newcastle United ‘varım’ diyen ekipler. 

Şampiyonluk ve Manchester United…. Bu soruyu çok değil 10 yıl önce soran kişinin, aklından şüphe duyulurdu. Ya da ‘kafan güzel mi?’ hitabına maruz kalırdı. Zira, 1992’den itibaren Premier Lig’de ManU fırtınası esmişti. Alex Ferguson’un 1986’da devraldıktan sonra sabırla başarı taşlarını döşediği United, meyvesini 6 yıl sonra veriyordu. Uzun sayılacak inşa döneminden sonra artık şampiyonluğun bir numaralı adresi ManU oldu. Sir Alex’in küllerinden sabır ve azimle kurduğu takım, 1992-2013 arasına 13 şampiyonluk sığdırdı. Efsane teknik adam Ferguson’un 27 yıllık United dönemine nokta koyup, emekliye ayrılmasıyla hasret yılları başladı. 

Alex Ferguson, popülizmden ziyade nokta transferler yaptı. Takım uyumunu bozan, otoritesine karşı gelen kim olursa olsun göndermekten tereddüt etmedi. Roy Keane ve David Beckham gibi kulübün ve taraftarın gözdelerinin biletini gözünü kırpmadan kesti. Takımda dengeleri bozacak flaş transferler yapmadı. 27 yılda onlarca oyuncu transfer ederken, bir elin parmaklarını geçmeyecek fiyasko isim çıktı. Ferguson bilgi ve tecrübesinde hoca bulmak kolay değildi. Ne kadar ünlü ve kariyerli olursa olsun, Ferguson’un yanında sönük kalıyordu. Kariyerli hocaları göreve getiren ManU yönetimi bir taraftan da kesenin ağzını sonuna kadar açtı. Birkaç yıl içinde gelen hocalar, Ferguson’un mirasını tüketmekle kalmıyor, İskoç tecrübenin 27 yılda harcadığı rakamı geçen transferlere imza atıyorlardı. 

Son 5 yılın 4’ünü zirvede tamamlayan City, bu yıl da yarışın bir numaralısıydı. City, paranın gücüne Pep Guardiola’nın bilgi ve tecrübesini ekleyince, yarışta rakiplerinin birkaç adım önüne geçiyordu. Ajax’ı yeniden Avrupa arenasına taşıyan isim olan Erik ten Hag’a dümeni teslim eden ManU yönetimi ligin ilk iki haftası geride kaldığında ‘Yanlış mı yaptık?’ sorusunun muhatabı oldu. Sezonun ilk maçında Brighton’ı Old Trafford’da ağırlayan United, 75 bin seyircisi önünde sahadan 2-1 mağlup ayrıldı. İkinci maçında Brentford deplasmanında hezimet yaşadı. Sahadan 4-0 mağlup ayrılıp, taraftarını üzmeye devam etti. Sezonun üçüncü maçında evinde Liverpool’u konuk eden United, Ten Hag için bir anlamda ‘kader maçına’ çıktı. Sonuç 2-1 United lehine olunca Hollandalı hoca rahat bir nefes aldı. Arsenal’ı da sahasında yenmesiyle rüzgar tekrar Ten Hag lehine esmeye başladı. 

Paul Pogba, Jesse Lingard, Matic, Juan Mata, Eric Bailly, Edinson Cavani gibi isimlerle yollarını ayırarak sezona başlayan ManU, dış transferde yine oldukça cömert davrandı. Ajax’tan Antony (75 milyon Euro) ve Lisandro Lopez (57 milyon Euro), Real Madrid’den Casemiro (70 milyon Euro), Feyenoord’dan Tyrell Malacia (15 milyon Euro) ve Brentford’dan Christian Eriksen (bedelsiz) Old Trafford yolunu tuttu. 

United, Erik ten Hag’la bir kabuk değişimine gidiyordu. Radikal sayılacak bazı kararlar alan Hollandalı, kadroda taşları yerinden oynattı. Bu isimlerden biri de Cristiano Ronaldo oldu. Geçen sezonu 18 golle kapatan Ronaldo takımın en skorer ismiydi. Ten Hag’ın ilerleyen yaşı ve oyun düzeninden dolayı CR7’yi yedek soyundurması ile kriz baş gösterdi. Ronaldo’nun yönetimi, hocayı ve takım arkadaşlarını hedef alan açıklamasıyla kriz daha da derinleşirken, hoca–yönetim işbirliğiyle Portekizli yıldızın takımla ilişiği kesildi. Ronaldo kararı bir anlamda Erik ten Hag’ın takımın tek hakimi olduğunun tesciliydi. Gönderilen isim herhangi biri değil, kulübün efsanelerinden biriydi. Ronaldo krizini başarıyla aşan United, Dünya Kupası sonrası oynadığı tüm maçları kazanmasını bildi. Yendiği takımlardan biri de City oldu. İlk devre rakibine 6-3 yenilerek taraftarını kahreden United, Old Trafford’da geriye düştüğü maçı 2-1 kazanmasını bildi. City maçının kaybedilmesi, bu yılın da heba olması demekti. Kazanınca tekrar şampiyonluk potasındaki yerini aldı. 

United bu hafta sonu lider Arsenal’e konuk olacak. Bu mücadele sadece iki takımı ilgilendirmiyor. Yarışta olan City ve Newcastle da sonucu merakla bekleyecek. United, Londra’dan galibiyetle dönerse, Arsenal’le olan puan farkı biraz daha azalacak. Arsenal–United buluşması elbette 3 puandan öte anlam taşıyor. Ferguson–Wenger döneminde iki ekip zirve mücadelesinin adresi olmuştu. İki efsanenin ayrılmasıyla iki ekipte sıradanlaşmıştı. Arsenal Mikel Arteta, United Erik ten Hag ile yeniden yükseliş yoluna girip şampiyonluk yarışında ‘ben de varım’ deyip lige renk getirdiler. Sezon sonuna kadar bu performansı devam ettirirler ise Premier Lig tek kutuplu olmaktan çıkar. Yoksa İngilizlerin Almanya, Fransa ve İtalya liglerini küçümsemek için kullandıkları ‘çiftçi ligi’ tabiri Premier Lig için de geçerli olur. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin