Mansur Yavaş: ‘Fiyatı 780 euro olan ağaçlara 7 bin 500 euro ödenmiş’

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Melih Gökçek döneminde alınan ağaçlara ödenen paranın gerçek değerinin yaklaşık 10 katı olduğunu söyledi.

Fatih Altaylı’nın sunduğu Habertürk’teki canlı yayına katılan Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Programda, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, “En büyük hedefimdi” dediği Ankapark’a ilişkin soruyu yanıtlayan Mansur Yavaş, Ankapark’ın belediyeye maliyetinin 750 milyon dolar olduğunu açıkladı.

Yavaş, Ankara’daki belediye araçlarıyla ilgili, “Kiralık araçlar 1953 tane idi. 1251 tane indirdik. Yapacağımız tasarruf yılda 46 milyon lira” derken, Ankara’da yaşandığı iddia edilen temiz su sorunuyla ilgili “Ankara’nın acil değişmesi gereken boruları var. Maalesef bunlar Meclis’ten geçmedi, ben veto ettim, yeniden konuşacağız Meclis’te” açıklamasını yaptı.

Ankara’da önceki dönemde 40 bin liraya ithal edilen ağaçların kurumaya başladığını söyleyen Yavaş, şöyle konuştu: “2015’ten beri bir yeşil alan sanki sulanıyormuş gibi rakamlar var 145 bin olan yer 14 bin 500 çıkıyor. 170 tane ağaç var diyorlar bakıyorsunuz 17 tane ağaç var.7 bin 500 Euro’ya alınan ağaçların gerçek fiyatının 780 Euro olduğunu öğrendik.”

“ANKARA’NIN ACİL DEĞİŞMESİ GEREKEN BORULARI VAR”

Yavaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle;

“Hem su tasarrufu sağlayalım, hem de bir miktar artış yapalım ki acil yatırımlarımız var. Ankara’nın acil değişmesi gereken boruları var. Maalesef bunlar Meclis’ten geçmedi, ben veto ettim, yeniden konuşacağız Meclis’te. Bizden önce metro devredilmiş Ulaştırma Bakanlığı’ndan, EGO Genel Müdürlüğü’ne verilirken protokol yapılmış. Biz belediye başkanı olup göreve başladıktan sonra kararname ile her ay yüzde 5 kesinti yapıldı. EGO yapmış protokolü, belediye imzalamamış. Metronun geliri çok az. 2000’li yıllarda başlayan metro eski sistemde kalmış. Vagon başı 30-40 yolcudan aşağı olmaması lazım. Maalesef iyi değil. Havaalanı metrosu için uğraşıyoruz. İki alternatif var. Bizim projemizde Siteler üzerinden giden metro planlıyoruz. Görüşmelerimiz devam ediyor. Bununla ilgili dünyada kredi verecek ne kadar kuruluş var hepsiyle görüşüyoruz. Bu kararları alırken tek başımıza almak istemiyoruz. Acilen bir ulaşım çalıştayı yapmak istiyoruz. Ankara’nın ulaşım master planımız yok. Bu planı yaptırmamız gerekiyor. Bunu yaparken ayrıca alternatif ulaşım neler olabilir gibi, bu konuya ilgi duyan herkesi toplayacağız.

ANKARA İÇİN PROJELER

“Kent konseyinde de tartışacağız. Ulus’ta neler yapmalıyız diye vatandaşa sorduk. Yüzlerce kişiden cevap geldi. Vatandaş kendisine sorulduğu zaman çözümü söylüyor. Milli günlerimizi nasıl kutlayalım diye soruyoruz. Kent konseyine de, halka da soruyoruz. Meslek odalarıyla yaptığımız toplantıda ‘tek başına suçu bana işletmeyin, iyi de yaparsak kötü de yaparsak beraber yapalım’ diyorum. Bu nedenle ulaşımı da masaya yatırıp artık Ankara’da ulaşım sorununa çözüm bulalım istiyoruz. Bakın ülkede kanser arttı. Bir yandan hükümetimiz olumlu bir şey yapıyor, sigarayı yasaklıyor ama sokakta o kadar çok araba dumanına maruz kalıyoruz ki. Geçenlerde Moskova’ya gittik. Dinlerken artık dünyadaki trend asfalt, metro, imar bitmiş. Bir tane trend var, kentimizde yaşayan insanları daha sağlıklı nasıl yaşatırız? Helsinki Belediye Başkanı ‘Maalesef bisiklette yüzde 85’e geçemedik’ dedi. Bırakın Ankara’da yüzde 5’e bile geçemedik.

“SU İNDİRİMİNDEN ANKARALININ CEBİNDE KALAN 1 MİLYAR 710 BİN LİRA”

“Borçlardan haberimiz vardı. Daha derli toplu belediye beklerdik. Ama maalesef değil. İtfaiyeye 600 kadar eleman almış. 2011’den sonra hiç alınmamış. Personel eksiği de var. otobüslerin 1400’ü çalışır durumda. Öncelikler farklı olmuş. Daha çok asfalt yapılımı veya mucize, çılgın projelere aktarılmış. Su parasına itiraz etmiştik. Bu işte bir yanlışlık var diyorduk. Biz itiraz etmeseydik şu anda 9 TL olacaktı. Ankaralı’nın cebinde kalan 1 milyar 710 bin lira. Belediyenin iki tane cebi var deniyor. Devletin de belediyenin de ciddiyeti vardır. Nasıl olsa hükümetin parasıdır diyerek Sağlık Bakanlığı’nın bütçesini bayındırlıkta kullanamazsınız. DSİ ikaz etmiş, taşkın bölgeleri var, bunların yapılması lazım, riskli bölge. Ankara’nın eskiyen boruları var. Bunların yapılması gerekirken adeta diğer yatırımların finansında kullanılmış. Bütçe yönetiminde çok problem var. Mustafa Tuna zamanında yapılan bütçede 8,5 milyar lira olarak öngörülmüş ancak 2.9 milyarı gayrimenkul satışı ile kapatılacağı öngörülmüş. Bu devirde 3 milyarlık gayrimenkulu kime satacaksınız? İşet otomatikman 3 milyar açıkla başlıyorsunuz. Hemen tasarrufa başladık. 136 milyon lira tasarruf ettik. 200 günün sonunda 226 milyon lira bütçe fazlası verdik. 405 milyon lira da bütçe açığını kapattık. Baktığınızda 600-700 milyon tasarruf ettik ki dengeleyelim. Önümüzdeki yıl kendi bütçemizi kendimiz yapacağız.

ÜNİVERSİTELERE ÜCRETSİZ ULAŞIM

“Uzun yıllardır Hacettepe, ODTÜ, Bilkent’te aşağıda yolların ağzında otostop yaparlar. Şimdi onların hepsine ücretsiz otobüs koyduk. Yakında 400 kadar bisiklet koymak suretiyle okullarına ulaşabilecekler. 54 kilometre bisiklet yolu yapmayı planlıyoruz. Bir şeyi denemeden peşin peşin Ankaralı binmez, yapmaz dememek gerekiyor. Öğrencilerin 10 bin, 20 bin, 30 bin tanesinin okula bisikletle gittiğini düşünün. Şimdi elektrikli bisikletler çıktı. Çok yaygın bir şekilde kullanılacağını düşünüyorum. Şu anda özendirme aşamasındayız.

“420 MİLYAR TL ALACAĞIMIZ VAR”

“Meclisteki tartışmalara bakılırsa çok kabullenmemiş. Hiçbir belediye başkanı ve il müdürü beni tebrik etmeye gelmedi. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bunu söyledim. Özellikle ilçe belediye başkanları AK Parti döneminde değişti, büyükşehir belediye başkanlarına yetki verdi. Ben istiyorum ki, gelin ortak yönetelim. Gökçek döneminde asla 25 belediye başkanı yan yana gelmemişti. Gelin dedim. Daha yeni yeni, koordinasyon toplantısı yaparsan geliriz diye haber gönderdiler. Burada parti farkı yok. Ankara halkı belediye başkanı olarak beni seçtiyse diğerlerini belediye meclis üyesi seçti, denge kurdu orada. Hepimiz oraya bir iddia ile geldik. Şimdi belediye başkanı benim yanıma gelmeyince o kaybediyor. Ana caddeler, parklar bana ait, köylere de hizmet ediyorum. İl müdürleri de aramaya başladılar. İlk seçildiğimizde engellemelerle karşılaştık. Şehir hastaneleri yolları protokole bağlanmış. Yapılmadık çok az kısmı kalmış. 420 milyar lira belediyenin alacağı var. Biz malları satışa çıkaracaktık, 22’sinde bir baktık ki TOKİ’ye devretmişler. Biz bu konuda hiçbir belediye başkanı bir şey söylemedik. Bala Belediye Başkanı konuşmaya başladı, ‘eksiğimiz var, yapmıyorsunuz’ dedi. ‘Ben sizi ilk defa görüyorum’ dedim.

“EKREM BEY’İN ARANMADIĞINI ÖĞRENDİM”

“Ben Özbekistan’a gitmiştim. Taşkent’le kardeş şehir olmak için gitmiştik. Geldiğimde ‘Pazar akşamına kadar acilen belediye yasasında değişmeyi öngördüğünüz taslağı bildirin’ dedim. Sayın Fuat Oktay’ı aradım. Bunu hazırlayacak pozisyonda değilim henüz yurt dışından geldim. Ekrem Bey’in de bilgisi yok şu anda. 11 belediye başkanının müşterek taleplerinden bahsetmiştik. Fuat Bey, yanındakilerine ‘Ekrem Bey’e haber vermediniz mi?’ dedi ve vermelerini söyledi. Daha sonra Ekrem Bey’in aranmadığını öğrendim. Ben kendi hazırladıklarımı gönderdim. Ekrem Bey oraya çağrılmayacağı noktasında bilgim yok.

İLK 100 GÜN KİTABI

“Sağlık Bakanlığı’nı aynı bütçe diyerek bayındırlıkta, TOKİ’de kullanamazsınız. Sudan kazandığınızı suya harcarsınız. En fazla ulaşımı finanse edersiniz. Ama siz bir asfalt yaparsınız, yok yeni bir asfalt buldum diyerek bir daha kazıp yaparsanız, hep aynı firma alır bunları. Doğru dürüst indirimler olmaz. Yıllar önce Gerede’den gelmesi gereken su vardı. Bunun finansını Japon kuruluşu üstlendi. DSİ geldi ihaleyi yapalım dediler. Belediye ‘hayır ben yapacağım’ dedi. Gerede ihalesi bu yüzden yapılmadı. Kuraklık olunca 1 milyar dolar harcandı Kızılırmak suyu getirildi. Şimdi Gerede’yi vermeye başladınız, Kızılırmak boşa çıktı. Varolan problemi nasıl çözeriz. Benim çılgın projem yok, başından beri söyledim. İki projem var, birincisi Ankara’nın ekonomisini kalkındırmak ikincisi aç ve açık bırakmamak. Şeffaf olacağım dedim ve uygulamaya başladık. Türkiye’de ilk defa canlı yayında ihale yaptık. Yaptığımız harcamaları halka açıkladık. İlk 100 gün raporu diye kitap bastık.

“7 BİN 500 EURO’YA ALINAN AĞAÇLARIN GERÇEK FİYATININ 780 EURO OLDUĞUNU ÖĞRENDİK”

“Bizim arkadaşlarımız yazılımlara çalışıyor. Hatta elektronik ihaleye geçelim dedik. Artık belediye ve yolsuzluk kelimeleri yan yana gelmemesi lazım. İnşallah bunu başaracağız. Biraz önce cep telefonuma mesaj geldi. Birçok konuda teftiş yapıyoruz. 2015’ten beri bir yeşil alan sanki sulanıyormuş gibi rakamlar var 145 bin olan yer 14 bin 500 çıkıyor. 170 tane ağaç var diyorlar bakıyorsunuz 17 tane ağaç var. Böyle olursa biz bunlarla baş edemeyiz. Ben bu belediyede kimseye yolsuzluk yaptırmayacağım. Huylu huyundan vazgeçmiyor. İlk fırsatta gol istiyor. Parkları bahçeleri kendimize alacağız. İlçe belediye başkanlarının gelmesini onun için istiyorum. İhalelerimiz çok kırımlı gitti. Gerçek iş sahipleri taşeronlara veriliyordu. O taşeronlar şimdi patron oldular. Hem maliyeti düşürmek için geçenlerde çalıştay yaptık, 32 kuruluştan kişiler geldi. Daha önceki yıllarda Ankara’ya tanesi 40 bin liradan ağaçlar ithal edilmiş, bu ağaçlar kuruyor. 7 bin 500 Euro’ya alınan ağaçların gerçek fiyatının 780 Euro olduğunu öğrendik. Çimler ve sulamalarda asıl vurgunu yapıyorlar. Ben şu anda geçimini Ankaralı vatandaşların verdikleri paralarla sürdüren bir kişiyim. Patron sizsiniz, bizlerin yapacağı işe sizlerin karar vermesi lazım.

BELEDİYE ŞİRKETLERİNE BELEDİYEN PARA ÖDÜYORUZ

“Köydeki mezarlık, ilçelerdeki mezarlık bana ait. Beni ne ilgilendirir? Eskiden özel idare yapardı. Gömülenden de ben sorumluyum. Yerel yönetimler yasasında bir değişiklik olursa. Çoğunluk olduğu müddetçe her türlü yasa değişikliğini yapabilir. Biz daha iyi nasıl hizmet yapabiliriz konusunda çalışıyoruz. Bizim şikayetler, aksaklıklar yapılmasını istediğimiz şeyler 30 belediye başkanın ortak sorunu. Şirketlerdeki denetim hakkı belediye meclisinde olsun istiyorlardı. Belediyenin şirketine belediyeden para ödüyoruz. Büyükşehir belediye başkanı para vermezse şirketlerin çalışma ihtimali yok ki. Bana göre daha önce belediye başkanlığı yapmış tecrübeli şahıslara sorulursa.

“KİRALIK ARAÇLARI 1953’TEN 1251’E İNDİRDİK”

“Ekrem Bey göreve geç başladı. Ben bunu ilk başta gelir gelmez yaptım. Aday tanıtım toplantımda ‘araç israfına son vereceğim, başta kendi arabam olmak üzere gelir gelmez o çakarları söktüreceğim’ dedim. Kendiminkini de söktüm sadece koruma araçlarında var, bazen havalimanına acil gitmemiz gerekiyor. Ben belediye başkanıyım da vatandaşın vergisinden maaşımı alan insanım. Sen ne hakla ondan önce geçiyorsun? Ne önceliğin var? Anlarım ambulans, itfaiye gider. Bunları söktürdük. Araçların envanterini çıkardık. Kiralık araçlar 1953 tane idi. 1251 tane indirdik. Yapacağımız tasarruf yılda 46 milyon lira. Kalecik, Haymana, Ayaş, Nallıhan’ı bu parayla abad edersiniz. Benim daire amirim gezmeye gidemeyecek. Kamunun hakkını kollamak zorundayız. Kendi özel işimde arabamı kullanmıyorsam hiç kimse kullanmayacak. Daha önce belediye başkanlığımda çocuklarım servisi kaçırırsa taksi tutardım. Çimler kurudu, kurursa kurusun! Çalıyor ama çalışıyor, bu sözü nasıl söylersiniz? Acemi, yapamıyor desinler, bunlar kaldırılır. Yapanı bulursun, uzmanını getirsin. Bugüne kadar bir Allah’ın kulu cesaret edip, ‘Abi ben sıkışığım ne olur şuradan ihale versen de’ diyemiyor. İhaleye girebilir, alabilir, ödemelerinde yardımcı olurum ama benden bir avantaj beklemesin. Daha ileri gideceğiz, elektronik ihaleye geçtiğimiz zaman inşallah.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin