Mafya liderliği en muteber kariyer!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Sedat Peker’in videoları rekor kırıyor. Düğmeleri açık, önünde tesbih, racon kesiyor. Tehditler savurarak, “faziletlerini” anlattığı videolar kısa sürede 2 milyon izleyiciye ulaşıyor. Bence insanlar sadece “Ne açıklayacak?” diye merak etmiyor. Özentiyle iç geçirenlerin, hayranlık besleyenlerin az olmadığını düşünüyorum.

On yıl önce “Türk kamu bürokrasisinde kariyer meslekler” diye bir kitabım basılmıştı. Bu kitapta Türk kamu yönetiminin temel özellikleri yanında, kamu sektöründeki kariyer meslekleri ele almıştım.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Diğer memurlara göre özlük hakları bir miktar daha iyi olan, bürokrasinin uzman personel ihtiyacını karşılayan kariyer mesleklere girmek hiç de kolay değildi. Her şeyden önce 4 yıllık fakülte bitirmeniz, mümkünse master ve doktoraya sahip olmanız gerekiyordu. Sınavlara başvurabilmek için bile KPSS’den yüzde 5’lik dilime girmeliydiniz. Fakülteyi bitirenler 1-2 yıl KPSS’ye çalışıyor, kurslara servet ödüyordu. Ama mücadele KPSS ile bitmiyordu. O kurumun kendi sınavı da oluyordu. Derinlemesine alan sorularının sorulduğu bu sınavlardan da başarılı olanlar mülakata alınıyordu. Mülakat dünyanın her yerinde yapılıyordu. Ama Türkiye’de nitelikten öte her dönem “dayı” faktörü önemli oldu. Eskiden en azından mülakat aşamasına kadar safhalar adil ve objektifti. Ama son dönemde “Bilal’in arkadaşı”, “imam hatipli” ve “partili” olmak her kriterin önüne geçmiş görünüyor.

Bir kariyer mesleğe kabul edildikten sonra da mücadele bitmiyor, yoğun teorik eğitimden geçiyorsunuz. Sonra teorik bilgiyi ölçen “yetki” sınavını vermeniz gerekiyor. Üç-dört yıllık yardımcılık sürecini kazasız bitirip “yeterlilik sınavı”nı da geçerseniz uzman, müfettiş, denetçi olarak atanır, kendinizi meslek sahibi hissedersiniz. Bunca meşakkate, dirsek çürütmeye mukabil alacağınız maaş ancak karnınızı doyurur.

Kariyer basamaklarını özel sektörde tırmanmak da farklı değil. Hiçbir firma kolay iş ve maaş vermez. Özel sektöre ciddi katkınız olacaksa size pozisyon açar. Ayrıca her an kapıya konma riski vardır. Kendi işinizi kurmak isteseniz, sermaye lazım, piyasada tutunmak, kâr etmek.. derken uzun iş.

Ama bu ülkede hiçbir eğitimi, formasyonu olmayan, şiddet kullanan bir kabadayı villalarda yaşıyor, lüks hayat sürüyor. Kendisine devlet tarafından korumalar veriliyor. Mitingler yapıyor, nutuklar atıyor. Gazeteler, TV’ler “önemli kişi” olarak kendisiyle mülakatlar yapıyor. Devletin tepesindekilerle rahatlıkla görüşüyor. Suç işliyor, adam öldürüyor ama “kahraman” muamelesi görüyor. Yasaları ihlal eden sözlerine/eylemlerine savcılar işlem yapamıyor. Düşünün, kışlalarda askerler onun adına marş söylüyor. Başbakanların devri geliyor geçiyor, ama Sedat Peker, Alaattin çakıcı gibi mafya liderleri her daim güçlü ve etkili, her zaman popüler ve medyatik.

Neden?

Çünkü Türkiye’de mafya-çete olmak bir kariyer tercihi!

“Çukur”, “Kurtlar Vadisi” gibi mafya dizileri bu ülkede yıllardır en çok izlenenler listesinde. Hayatın her alanında suç ve suçlular övülüyor, itibar görüyor. Bir tarafta didinerek çalışarak elde edilecek, karın tokluğuna çalışılacak işler var; öte yanda geliri bol, hesabı yok, havalı, devletle iç içe mafya mensubu olmak! Doğal olarak gençler özeniyor, kısa yoldan para, şöhret kazandıran işlere yöneliyor.

Bu topraklarda çete liderleri, kirli, kanlı işler yapanlar öldükten sonra dahi saygı görüyor. Zira herkes kendi suçlusuna “kahraman!” olarak bakıyor. Sağcılar mafyatik tipleri, suç örgütü liderlerini “vatansever”, “reis” ilan eder. Solcular banka soyan, adam öldüren katilleri “devrimci” diye alkışlar. İslamcılar kendi suçlularına “mücahit” muamelesi yapar. Ama kimse hukuku, yasaları, canına, malına kastedilen insanların hakkını düşünmez.

Türkiye’de mafyanın, çetelerin popüler olmasının sebebi toplumun verdiği primdir. Millet bu tür kişileri seviyor. Bütün suçları ortalığa saçıldıktan sonra bile “Reis”i yargıya, hukuka “yedirmedi”, defalarca seçti, en tepeye çıkardı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. “Zira herkes kendi suçlusuna “kahraman!” olarak bakıyor. Sağcılar mafyatik tipleri, suç örgütü liderlerini “vatansever”, “reis” ilan eder. Solcular banka soyan, adam öldüren katilleri “devrimci” diye alkışlar. İslamcılar kendi suçlularına “mücahit” muamelesi yapar. Ama kimse hukuku, yasaları, canına, malına kastedilen insanların hakkını düşünmez.”

    İşte, toplumda adalet duygusunun neden içselleşmediğinin özeti….

  2. “Bütün suçları ortalığa saçıldıktan sonra bile “Reis”i yargıya, hukuka “yedirmedi”, defalarca seçti, en tepeye çıkardı.” Bunun çözümünü bilen birileri varsa aşağıya yazsın lütfen, 10 yıldır aklım almıyor 🙁

  3. Müthiş tesbitler ve harikülade bir analiz…

    Peker tipi mafya liderleri, her toplumda varolan ve en azinda nüfüsün yüzde 10` lar oranında yarinsız, çapulcu, psikopat, karaktersiz, sefih guruhu örgütleme becerileri sayesinde yalancı bir saltanat kurarlar. Her şehir ve kasabada nümüneleri var. Peker ulusal çapta olanıdır. Köydede var ve hatta cezaevlerinde bile koğuş ağası vardır. Tek başına kalsa kedileşecek bu tipler, yanlarına topladığı cemiyetin artıkları ile reisliğe terfi ederler.
    Bu işin en tiksinilecek yönü kendilerini asil gören toplumun diğer kesiminin bu çapulçu başlarına gösterdiği ilgi ve saygıdır.
    Adam düne kadar kan banyosundan bahsediyordu ve yetkili saygin insanlar alkişliyordu bu rezaleti.
    Bir noktaya daha dikkat çekmek lazım, o da bunların dinsel argümanları kullanmaları….
    Dini sıyasete alet etmek gibi bunlarda dini mafyaya alet edıyorlar.
    Bir gün böyle birinin odasına girme meçburiyetim oldu. Sağda solda irivücüdlü badygardlar vardı. Başlarının odasına girende hemen yan dolabın üstünde seccade ve tesbih gözüme ilişti.
    Tamam dedim bunun Allah korkusu ve ahiret inancı vardır. Sonra bakıp gördüm ki ağzı kanalizatsiya…
    İnsanları bilerek mağdur etmekle, dindarlik bir arada olmuyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin