Londra’da yapabilir miydi?

YORUM | TARIK TOROS

 

Tartışılıyor:

Türkiye’de devrim olur mu?

İç savaş çıkar mı?

Toplumun genetiği, dinamikleri ve malum tarihi buna izin vermiyor.

Lakin, olur mu olur.

Devrimler veya iç savaşlar tarihine bakınca aksi örnekleri görürsünüz.

İlla geleneği olması gerekmiyor.

Geçmişinde direniş olmayan halk ayaklanabilir.

 

**

Devrimci sosyalistlerin yazı ve tweet’lerine bakıyorum.

İçten içe şunu arzuluyorlar:

“Çöküş yaşansın, ülke batsın, çıkış halk ihtilalinde..!”

 

**

Devrimler…

Kimi zaman milyonlara varan kayıpları göze alırlar.

Kanlı olur.

Kanlı olmayanına “devrim” de demez çoğu.

Umumun yararı için birileri feda olmalıdır.

Devrimle yakın akraba ‘devletçi’ kafa da sıkıştığında buna sarılır.

 

**

Şaşırmayın:

Sosyalist bir devrim olursa mesela…

İçeri tıkacağı rejim muhalifi sayısı…

Bugünkünün kat be kat üzerinde olacaktır.

Demokrasi?

Özgürlükler?

Hür basın?

Bunların sadece lafı vardır.

Kızmasınlar:

Anca, bugün eleştirdikleri İslamcılar kadar demokrat…

Malı mülkü devletleştirmede onlardan daha kararlıdırlar.

 

**

İran örneği gibi…

Kucaklayıcı biçimde ortaya çıkıp…

Kısa sürede tüm muhalif unsurları sindiren devrimler var.

Diktaya evrilmesi kaçınılmazdır.

 

**

Rusya, Birinci Dünya Savaşı’nda geriye düşmese…

1917 devrimi olur muydu, olsa da başarıya ulaşır mıydı?

Tartışılır.

Devrimler, mutsuz halk yığınları gerektirir.

Küba ve Venezuela ile yürüyebilir, örnekleri çeşitlendirebilirsiniz.

Totaliter irade ‘süresiz’ iktidarı için:

Demokrasi, ihtilal, darbe gibi araçları kullanıyor.

Evrensel hukuku tesis etmeden…

Şeffaf, hesap verebilir, sorgulanır bir sistemi hayata geçirmeden…

Ve hür basının önündeki engelleri kaldırmadan…

Müreffeh toplumu inşanın imkânı yok.

Örneği yok.

Olmuyor, olamıyor.

 

**

Hemen akla petrol zengini ülkeler gelebilir.

Doğru:

Yönetimleri emirlik, prenslik.. Halkı zengin.

Gel gelelim;

O halktan biri.

Bir gün kendi konsolosluğunun kapısından girip…

Bir daha çıkamayabiliyor.

Suud vatandaşı olan gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim’de gittiği İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’ndan bir daha çıkamadı.

 

**

Churchill’e izafe edilir:

“Sabahın köründe, alacakaranlıkta kapınız çalındığı zaman, gelenin sütçü olduğundan emin olmanın adıdır demokrasi.”

Buna şunu da ilave edebiliriz artık:

Konsolosluğunuzun kapısından girerken çıkacağınızdan eminseniz, demokrasiniz için umutlu olabilirsiniz.

Bir de şu:

Ülkenizdeki bir konsolosloğa, biri girip de bir daha çıkamıyorsa…

Bu sizin için de büyük bir sıkıntıdır.

 

**

Soru şudur esasen:

Neden Londra veya New York’taki Suud konsolosluğu değil de…

İstanbul’daki Suud konsolosluğu eylem mekanı olarak seçildi…?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin