Ve Kürtler bir kez daha kaybetti

YORUM | DENİZ AYHAN

Maalesef Kürtler bir kez daha kaybetti. 25 Eylül 2017’de Irak Kürdistan’ında yapılan bağımsızlık referandumundan bu yana yaklaşık bir ay geçti ve Kürtler tabiri caizse referandum yaptıklarına bin pişman oldular. Bu pişmanlığı anlamak için referandum öncesi nelerin yaşandığını tekrar hatırlamakta yarar var.

HERKESİN KARŞI OLDUĞU REFERANDUM

Gerçek şu ki, gerek Kürdistan’da faaliyet gösteren bir takım siyasi partiler gerekse de Batılı güçler Barzani’yi referandum konusunda daha ihtiyatlı olma ve aceleci davranmama noktasında uyarmışlardı. Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse, Barzani karşıtı Goran Hareketi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) gibi bir takım Kürt siyasal partileri, yapılmak istenen bu referandumu desteklediklerini fakat bu referandumun Barzani’nin biten görev süresini uzatmak için yapılmak istendiğini vurgulamışlardı. Bu sebeple, referandumun Kürdistan ve Kürtlere faydadan çok zarar getireceğinin altını çizmişlerdi.

Diğer taraftan, Avrupa Birliği ve ABD ise olası bir referandumun bölgede askeri operasyonları hala sürdürmekte olan IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun elini zayıflatacağı fikrinden yola çıkarak, Irak Kürt Federe Yönetimi’nin bu referandumu en azından Nisan 2018 yılında yapılacak olan Irak genel seçimlerine kadar tehir etmesini talep etmişti. Diğer taraftan, bölgenin en önemli iki aktörü olan İran ve Türkiye ise kendi Kürt nüfusları üzerinden bir takım tehdit algılamalarını da hesaba katarak, Kürdistan’ı Irak’tan koparacak bu tarz bir referandumu kabul etmeyeceklerini, yapılması durumunda ise sonuçlarının Kürdistan için ağır olacağını defaatle uluslararası kamuoyuna duyurmuşlardı.

KERKÜK, KURŞUN ATILMADAN TESLİM ALINDI

Barzani yönetimi bu taleplerinin hiçbirini kabul edemeyeceğini ve referandumu planlanan tarihte yapacaklarını federe yönetimin haber ajansı olan Rudaw’dan adeta günaşırı tekrarladı. Nihai olarak referandum 25 Eylül’de Kerkük ve Şengal gibi Erbil ve Bağdat arasında ihtilaflı sayılan bölgeleri de kapsayacak şekilde yapıldı. Kürtlerin ve Kürtler’le beraber bu bölgede yaşamak isteyenlerin ezici çoğunluğu referandumda bağımsızlık için müspet oy kullandılar.

Referandumun bitmesinin üzerinden henüz birkaç gün geçince beklenildiği üzere Irak ordusu ve İran destekli Şii Haşdi Şabi milisleri Kerkük’ün güneyinden ve batısından şehre saldırmaya başladılar. İlginç bir şeklide Kürt Peşmerge güçleri binlerce Kürt siville birlikte Süleymaniye’ye doğru geri çekilmeye başladılar. Irak Ordusu ve Haşdi Şabi güçleri birkaç saat içerisinde Kerkük valisi Necmeddin Kerim’in odasına girerek Kürt Federe Yönetimi’nin bayrağını indirip, yerine Irak bayrağını astılar. Bu hadiseler gerçekleşirken ortaya çıkan ilginç bir anekdot ise, Kerkük valisi Necmeddin Kerim’in makam odasındaki kocaman Talabani portresine kimsenin dokunmamış olmasıydı. Şehrin kuşatılmasından kısa bir süre sonra, Irak ordusu ve Haşdi Şabi birlikleri IŞİD’ın Kerkük’ün güneyinde ki bazı bölgelere saldırmasını bahane ederek şehirden ayrıldılar. Daha önce şehri sivillerle beraber terk eden Peşmerge birliklerinin ise tekrar şehre döndüğü haberi Rudaw üzerinden uluslararası kamuoyuna bildirildi.

KASIM SÜLEYMANİ’YLE ANLAŞMA

An itibariyle, Irak Kürdistan Federe Yönetimi referandum öncesi IŞİD’ın boşalttığı ve Peşmerge’nin kontrolünü elinde bulundurduğu toprak yekûnunun yaklaşık yüzde kırkını kaybetmiş durumda. Bununla birlikte, Süleymaniye başta olmak üzere, Şengal ve Kerkük gibi şehirlerde PKK’nın varlığını ve etkinliğini arttırdığı da gelen haberler arasında.

Aslında, Kerkük özelinde Kürtler arasında yaşanan bu çözülmenin Talabani’nin vefatı ile de alakalı olduğu son derece açık. Talabani’nin vefatının hemen ardından Kürdistan’a dönen ve ipleri eline alan Talabani’nin büyük oğlu Pavel Talabani, İran ile geliştirdiği yakın münasebetleri ile bilinen biri. Diğer taraftan, Marksist ve Leninist bir çizgide PKK’ya son derece yakın ideolojik bir temelde duran Pavel Talabani, Kerkük’ün kurşun atılmadan Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçleri tarafından işgal edilmesinin müsebbipleri arasında gösterilmekte. Erbil kaynaklı bazı haberlere baktığımızda, İran Devrim Muhafızları Kudüs Ordusu komutanı Kasım Süleymani’nin PKK’lı ve KYB’den bir takım yetkilileri de araya koyarak Kerkük’te bulunan Peşmerge komutanını arayıp bir anlaşma yaptığı ve bu anlaşmaya binaen Kerkük’ün kurşun atılmadan alındığı söyleniyor.

BARZANİ, EN BÜYÜK KAYBEDEN

Kürdistan bağımsızlık referandumundan bu tarafa yalnızca bir ay geçmiş olmasına rağmen, Barzani’nin referandumun en büyük kaybedenlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle İran’ın Goran, KYB ve PKK üzerinden Barzani’ye karşı Kürdistan’da başından beri var olan çatlağı daha da büyütmek istemesi ve bu anlamda ciddi adımlar atmış olması, Barzani’nin son derece sıkıntılı bir dönemden geçmesine sebep olmakta. Fakat, Kürdistan’ın dört parçasındaki bağımsızlık iştiyakını göz önüne aldığımızda, orta ve uzun vadede bağımsızlık taleplerine aykırı hareket eden Kürt grupların elinin zayıflayacağını ve genişleyerek devam eden bağımsızlık talebinin tüm Kürt parti ve grupların siyasal ajandalarını dönüştüreceği kanaati bu meseleyi yıllardır takip eden birçok uzmanın vurguladığı hususlardan biri.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin