‘Kürtçe müziğin sesi doğduğu topraklarda bile kısık’

Kürtçe halk ezgilerini, rock, caz ve funk ile buluşturan Ruşen Alkar, dinleyiciyle buluşmanın zorluğundan yakındı. Kürtçe/Türkçe sözlerle müzik yapan Ruşen Alkar, Gazete Duvar’a verdiği röportajda, ”Gerçekten cesaret gerektiriyor. Çok politize olmuş bir alan. Güneydoğu’ya bağımsız olarak çalışan birkaç organizasyon şirketi var. Onlarla gidiyorsun veya kendin organize ediyorsun konserlerini. Doğup büyüdüğün coğrafyanda konser vermekte zorlanmak çok saçma bir durum. Zaten Anadolu’nun farklı yerlerine çağrılma ihtimali hiç yok. İstanbul biraz daha bağımsız bir alan ama burada da dilden ötürü çalamadığın yerler var. Mekanlar risk almak istemiyor. Bu müziği dinleyen kitle zaten yorgun. Sen umut oluyorsun bir noktada ama senin de mücadelen çok bireysel düzeyde kaldığı için ben ne zaman yorulacağım der gibi yürüyorsun…” ifadelerini kullandı.

Alkar, ‘Yaptığım müziğin dili beni/bizi “ötekilik” piramidinin bir tık altına düşürüyor’ diyor. Ötekilik piramidini şöyle tanımlıyor:

”Çocuk ve hayvan suistimalinin sıradanlaştığı, belli bir hassasiyetlere sahip insanlar yaşaması zor bir coğrafya burası. Duyarsızlaşmayı beceren biri değilim. Nasır tutamıyorum. Sonuç olarak, mermer bir zeminde kayan bir buz parçası gibiyim. Yerleşmek için bir yuva ararken eridiğimi hissediyorum. Bunu da sanatla dışa vurmak yapabileceğimiz en onarıcı ve barışçıl tavır…

Yaptığım müzik Kürtçe Türkçe olduğu için ‘değil’ desem de ‘muhalif’ kategorisine otomatik olarak giriyor zaten. Türkçe rock yapan bir grup için bu tabir o kadar kolay yapılmaz; sözlere bakmak gerekir falan… Yani Türkiye’nin batısındaki bir rock festivaline muhalif bir Türkçe rock grubunun çıkması ile Kürtçe söyleyen bir gurubun çıkması kitle üzerinde aynı tesiri yaratmaz. Bu nedenle organizasyon şirketleri benim gibi müzik yapan gruplara çok daha uzaklar. O piramidi görebilmek en başta farkındalıkla alakalı. Her kadın değersizleştiriliyor bu coğrafyada ama bulunduğu yerden memnun olan var, olmayan var…”

Peki nasıl olmasını dilerdiniz? sorusuna cevabı ise şöyle:

”Farklılıklara tahammülümüzün bu denli azalmış olması çok üzücü. Herkes istediği müziği yapar ve dinler. Eleştirmek gibi değil ama bence kopyala yapıştır müziklerin üretilmesi fikir tıkanıklığının göstergesi. Hepimiz birbirimize benzemeye çalışıyoruz. Bu daha güvenli gelmeye başladı belki de. Bunda sosyal medyanın da çok büyük etkisi var. Sanki seni bir kabın içinde tutuyor. Yeniliklere açık, tüketmeye değil üretmeye, yıkmaya değil korumaya yönelik bir toplum sisteminde yaşamak her şeyi en baştan değiştirirdi…”

YENİ ALBÜM YOLDA

Ruşen Alkar röportajda, hazırlıkları devam eden yeni albümü hakkında şu şu bilgileri verdi: ”Türkçe, Kürtçe bestelerimin yanında yine birkaç halk şarkısı düzenlemesi içeriyor. Besteci ve aranjör Şevket Akıncı prodüktörlüğünde çalışıyoruz. Ayşe Tütüncü, Cem Aksel, Onur Duygulu, Yıldırım Yalçınkaya albümün asıl kadrosunu oluşturuyor. Yine içimdeki öfke ve hüznü yansıttığım bir albüm olacak. Rock temelli fakat, stilistik yelpazesi oldukça geniş, maceracı ve deneysel unsurları kattığımız bir konsept inşa ediyoruz.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin