Kriz içinde kriz

Dolar 7,90 TL olabilir mi?

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Böyle Merkez Bankası (TCMB) varken yabancıların kur saldırısına ne hacet! Piyasayı okumaktan aciz ve tedirginliği azaltacağına artırıyor.

25 Nisan toplantısı bir kere daha göstermiştir ki TCMB Başkanı Murat Çetinkaya, Saray’ın günü birlik taktikleri ile büyük bir harbi kazanacağını zannediyor.

O MÜDAHALE BOŞUNA DEĞİLMİŞ

Geçen hafta Genel Kurul’un onayına rağmen Banka Meclisi’nin iki üyesinin vazifeye başlamasına müsaade edilmemişti.

Kanun alenen çiğnenerek onların yerine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yakın iki isim Banka Meclisi’ne tayin edilmişti.

O üyelerle birlikte faiz kararlarının alındığı Para Politikası Kurulu tamamen hükûmetin emri altına girmiş oldu.

25 Nisan’da toplanan kurulun verdiği kararda hükûmetin faiz indirimi için Merkez Bankası’na yaptığı baskının ipuçları vardı.

KAMİKAZE DALIŞI

Toplantı zabıtlarında “ihtiyaç duyulması halinde ek sıkılaştırma yapılabilir” ifadesinin bu defa kullanılmadığı dikkati çekti.

Bu yüzden TL’nin dolar ve euroya mukabil kaybı iki gündür yeniden hızlandı. 26 Nisan Cuma gününün sonunda dolar 5,94 TL, euro 6,63 TL oldu. Bir ay evvel dolar 5,32 TL, euro 6,05 TL seviyesinde idi.

Piyasa metinden çıkarılan ibareyi faiz indiriminin işareti olarak tevil etti ki mevcut şartlarda bu kamikaze dalışından başka bir mana ifade etmez.

UMURSAMAYAN TAVIRLAR…

Merkez Bankası’nın olup bitene ne kadar bigane kaldığını göstermek için tek başına 25 Nisan kararı yeter da artar.

Doların 2019 sonunda 5,90 TL olacağını tahmin eden bir merkez bankası o seviyenin nisan bitmeden geçilmesine seyirci kalabiliyor.

Hukukî emniyet, teşebbüs ve sözleşme hürriyeti gibi yatırımın olmazsa olmaz şartlarını sağlamaktan bu kadar uzaklaşılmışken Türkiye’nin sıcak paraya bol faiz vermekten gayrı tek mermisi yok.

DOLAR 7,90 TL OLABİLİR Mİ?

Faizi indirme teşebbüsünü ele veren hamleler krizden hiç ibret alınmadığını gösteriyor. Dolar için artık 7,90 TL-8,90 TL aralığından bahsediliyor.

Yüksek gibi görünen seviyeler net döviz rezervlerinde bakiyenin eksiye düştüğü dikkate alındığında çok da uzak görünmüyor.

Son tırmanışa bigane kalan TCMB ve hâlâ bulutların üzerinde gezinen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmeti, TL’nin erimesini ancak yüzde 30’dan fazla faiz vererek durdurabilecek.

Diğer gelişmekte olan ekonomilerin paralarıyla mukayese edildiğinde TL kayıpta ilk sırada. Son üç senedir değişmeyen bir tablo bu.

Mütemadiyen eksi rekoru kıran bir paraya sahip memleket için kısa vadede toparlanmadan bahsedilebilir mi?

TL YÜZDE 12,2, DİĞERLERİ YÜZDE 0,3 ERİDİ

“Kırılgan beşli” diye nitelenen ekonomilerin para birimleri 1 Ocak’tan bugüne geçen 4 ay zarfında dolara karşı yüzde 0,3 geriledi. Aynı dönemde TL’nin kaybı yüzde 12,2. “Dış mihraklar” diyerek geçiştirilemeyecek kadar bariz bir fark!

TL’nin kayıp rekoru kırmasının hem siyasi hem iktisadî hem de hukukî sebepleri var. Türkiye 24 Haziran 2018 tarihinde resmiyet kazanan tek adam rejiminin ağır maliyeti ile karşı karşıya kaldı.

Evveliyatı birkaç seneye dayanan ve yargı bağımsızlığını lağveden tek adam rejiminin ekonomide bahar havası yaşatabileceği yalanına kendisini inandıranlar derin bir hayal kırıklığı yaşıyor.

Alkış ve oyları ile yücelttikleri Recep Tayyip Erdoğan’ın hanedanlık kurmaktan başka bir derdinin olmadığını fark etseler de artık çok geç…

100 MİLYAR DOLAR BİLE YETMEZ

Türkiye bugün 100 milyar dolarlık define bulsa üç ay nefes alır o kadar. Türkiye’de karar alma mekanizması tamamen alt üst oldu. Herkes kararı en tepeden bekliyor.

En tepedekine gelince… Kendisi devleti içten içe çökerten garabetten ziyadesiyle memnun.

Ekonomide hatalı kararlarını yol açtığı hızlı bozulma ve büyük çöküşten kurtulabilmek senelerce sürebilir.

İşsizlik ve enflasyon yükselirken ekonomi küçülüyor. Tarım ve hayvancılık tamamen dışa bağımlı hale geldi. Mısır’dan patates ve soğan ithal ediyoruz.

Türkiye dört başı mamur bir sistem krizinin içinde iktisadî krizle boğuşuyor. İkisi de birbirini besleyen habis ur.

YABANCI SERMAYE ERDOĞAN’I İSTEMİYOR

Kaybettiği İstanbul seçimini Yüksek Seçim Kurulu marifeti ile iptal ettirme derdine düşen ve “yapısal reform” kavramının bile içini boşaltan bir iktidarın mevcudiyeti yabancı sermaye için kâfi derecede caydırıcıdır.

Yabancı Erdoğanlı bir formülün çare olmadığının farkında.

Bir başka mesele daha var ki ekonomi için fünyesi çekilmiş el bombası gibi…

Amerika Birleşik Devletleri’nin karşı çıktığı Rus S-400 füzelerinde geri adım atan taraf Erdoğan olmazsa dolar ve euroda yüzde 30’dan fazla artış tahminleri havada uçuşuyor.

Merkez Bankası da Erdoğan’ın günü kurtarma taktikleri ile tansiyonu artırmaktan öte gidemiyor. Bütün sebepler aleyhte ancak bu kadar ittifak edebilirdi.

Nisandayız… Kriz içinde krize maruz kalıyoruz.

Bu yaz çok sıcak geçecek…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin