‘Kral çıplak’ tamam… Ya soytarılar?

YORUM | EKREM DUMANLI 

Son günlerde bir “Kral çıplak” hikayesidir sürüp gidiyor. Vaktiyle siyaseti ‘oy ütme sanatı’ olarak tanımlayan Bülent Arınç başlattı tartışmayı. İddialara göre Erdoğan’a bu durum rapor edildi; ancak “Düşman çoğaltmayalım” cevabı alınınca sus pus oldu herkes. 

Saray’ın bu komutuyla sessizliğe bürünen sahneye, bir başka Ak Parti kurucu üyesi çıktı: Hüseyin Çelik. Arınç’a destek veren Çelik, “Adaletsizlikleri dile getirmek ‘kral çıplak’ demekse, kral çıplak!” dedi. Tarihin en uzun süre görev yapan milli eğitim bakanlarından biri olan Hüseyin Çelik’e cevap verilip verilmeyeceği yine Saray’ın tavrına bağlı. Şu an için bütün tetikçiler beklemede…

Kral çıplak mı değil mi? Çıplaksa, Saray koridorlarında üryan dolaşan sadece kral mı?

Kral Çıplak masalına değinmeden meseleyi özetlemek mümkün değil. Masal malum: Kendini pek beğenmiş, kibirli bir Kral ve etrafından onu pohpohlayan dalkavukları varmış. Her şeyi sadece kendinin bildiğine inanan Kral’ın etrafı, onun her sözüne alkış tutar, her hatasına bir yama uydururmuş. Ters bir şey söylemekten herkesin ödü koparmış ayrıca…

Gel zaman git zaman; Kral kendine güzel bir elbise diktirmek istemiş. Ancak hiçbir şeyi beğenmezmiş. Cesaretini toplayıp Kral için elbise tasarlayan bütün mahir terzilerin kellesi alınmış. Sebep: Kral’ın kibri.

Bir gün bir sahtekâr ortaya çıkmış ve Kral için muazzam bir elbise dikeceğini, bu tasarımın eşi-benzerinin yeryüzünde olmadığını söylemiş. Ancak sahtekâr terziye göre bu muhteşem elbiseyi (!) sadece ve sadece akıllı insanlar görebilir; aptallar bu harikulade sanat eserini idrak edemezmiş. 

Bu şekilde Kral’ı ikna eden sahtekâr, görünmeyen elbiseyi Kral’a giydirir. Çevresindeki soytarılar, ‘aptal’ damgası yememek için görmedikleri halde “ne muhteşem elbise!” diyerek Kral’ı pohpohlamaya devam eder. 

Kral, kerameti kendinden menkul bu sahtekarın diktiği elbise ile halkın huzuruna çıkınca ne oldu sanırsınız? Daha önce akıllı olmanın ölçüsü kendisine ezberletilmiş halk alkış yağmuruna tutar Kral’ı. Kim aptal görünmek ister ki! 

Tam coşkun alkışlar devam ederken bir çocuğun haykırışı meydanda yankılanır: Kral çıplak!.. Büyü bozulmuş, gerçek ortaya çıkmış, halk da kahkahaya gömülmüştür.

İşte hikâyenin bamteli tam da burasıdır. Kibir dolu bir kral, onun her yaptığına bir anlam yükleyen soytarılar ve dalkavuklara taş çıkartan halk…

“Kral çıplak” cümleciğinin etkisi, bir çocuğun masumiyetinde gizlidir; yani suça ortak olmamış birinin tesir gücüdür bu. Bu cümleyi bir soytarı söyleseydi aynı etkiyi elde edemezdi. Neden? Suça ortak olmuş bir kişinin Kral’ın en muktedir zamanında söylemesi gerektiği cümleyi sürekli geciktirmesi; ya da söylediği her doğrudan sonra bir U dönüşü yapması, sözün tesirini kıracaktı.

Masallar, hikayeler, fabllar doğrudan söz söylemenin ağır bedeller gerektirdiği zamanlarda sıkça başvurulan bir anlatım tarzıdır aslında. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” tarzında yazılmış yüzlerce hikâyenin büyük çoğunluğu politik mesajlar içerir. Eğriye eğri doğruya doğru demeyi beceremeyen kişilerin dürüstlük üzerine ahkam kestiği bir ülkeden bahsediyoruz. Kral çıplak değilken ‘çıplak’ diye bağırmak da çıplakken pembe incili kaftan giyiyormuşçasına alkış tutmak da bir hastalık emaresidir. Aynı zamanda karakter testidir toplumlar için…

‘Kral çıplak’ tartışması Türkiye siyaset tarihinde yeni bir olgu da değildir. Vaktiyle Tansu Çiller’in alkışçısı bir gazete ‘kral çıplak’ vurgusuyla bir reklam filmi çekmişti. Yanılmıyorsam Nail Keçili’nin çektiği reklam filmi önemli bir etki de uyarmıştı. İroniye bakar mısınız? O gazete Sabah’tı ve sabıkalı bu gazete yine çetin bir sınavın tam göbeğindeydi. 

Goygoyculuk bu olsa gerek; bir yandan yönetim güzellemesi yapacaksın; diğer yandan da deveyi hamuduyla götürüp Kral Çıplak deme cesareti üzerine film çekeceksin… Sabah’ın bu reklamı yayınlandığında, Fatih Altaylı’nın o günün başbakanı Çiller’i işaret ederek, “Kral çıplak demek kolay; keşke bir de kraliçe çıplak diyebilseydiniz” cümlesi akılda kalan güzel bir espriydi.

Ne değişti bugün? “Kraliçe çıplak” demeye kimin dili varır, kimin gücü yetebilir? Siyasete başlarken gecekonduda yaşayan birinin, politik konumunun avantajı sayesinde Karun kadar zenginleştiğini kim gündeme getirebilir? Ya prensler, prensesler, damatlar… Bunların korkunç servetini yazabilecek kimse kaldı mı memlekette? 

Kabul etmek zorundasınız ki sıfırlanan milyon dolarların görmezden gelindiği günden beri Kral çıplak. 2013’te Kral’ın çıplak olduğu bütün delilleriyle ortaya çıkmıştı. Kral ve soytarıları ne yaptı? Montaj dedi, şantaj dedi ve yalanlarla kitleleri yanına çekti. Şuursuz halk yığınları “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” diye üryan krala methiyeler düzerken, “Kral çıplak” diyenlere hapishane ya da sürgün yolları göründü. 

Şimdi o halk için bıçak kemiğe dayandı. Ekonomik sıkıntılar sosyal bir buhrana doğru derinleşiyor. Şaşılacak bir durum değil bu. Herkes ektiğini biçiyor. Bu saatten sonra “Kral çıplak” demenin de bir anlamı var kuşkusuz ancak sorarlar adama: Bunca zamandır nerelerdeydin!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Bir Selahattin Demirtaş kadar yürekli olamadılar. Yazıklar olsun. Cenabı Allah’ın laneti münafıkların ve zalimlerin üzerine olsun.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin