Kötülük organizasyonu

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Türkiye’deki yazılı ve görsel medyanın neredeyse tamamı iktidarın kontrolü altında yayın yapıyor. Muhalif görünen az sayıdaki medya organı da Saray’dan aldığı icazetle işliyor, onun dilini kullanıp, onun argümanları ile hareket ediyor. Saray’ın çizdiği oyun sahasının dışına çıkmadan muhalifçilik oynayıp amiyane tabirle milletin gazını alıyor. Bu durum bile hükümete yetmediği için sosyal medyadaki gaz kaçağının önüne geçme düşüncesiyle yeni bir düzenleme yapıp orayı da tam bir zapt-ü rapt altına aldı. 

Türkiye AKP iktidarının elinde, gassalın elindeki meyyit gibi. Saray gazetelere el koyuyor, televizyonların patronlarını, yöneticilerini, editörlerini değiştiriyor, istediği her türlü faşizan yasayı çıkartıyor, ya da istediği yasayı fiilen ortadan kaldırıyor ama muhalefet sadece seyretmekle yetiniyor. Yaptığı en büyük muhalefet mecliste hükümetin çıkardığı yeni faşist yasalara oy vermemek. Gerçi iktidar sıkışacak olsa ve muhalefetin desteğine ihtiyaç duysa o da olur; nitekim pek çok defa oldu. 

Muhalefetin Saray iktidarına karşı bundan başka bir politikası, tavrı ya da karşı duruşu yok. Bir de iktidarda yönetici olan herhangi bir kişinin ‘fütü’yle bir zamanlar nasıl yakın olduğunu gösterecek veri toplamayı da muhalefetin yaptığı işler arasında saymak gerekir. Düşünün ülke toptan iflas ediyor ama sosyal medyanın TT listesinin tepesinde 7 gün 24 saat ‘fütü’ konusu var. Bu toplu hezeyanda, iktidar trolleri kadar muhalif siyasetçilerinin de katkısı var. 

Hatırlayacaksınız daha bir kaç gün önce Avrupa Konseyi İzleme Komitesi, AKPM’de Türkiye denetim sürecine ilişkin ara dönem değerlendirmesini oylamaya sundu. Kabul edilen kararda yargının bağımsız olmadığı, demokratik kurumların ciddi bir şekilde zayıfladığı, AİHM kararlarının uygulanmadığı görüşlerine yer verildi. Memleket hukuk ve adalet konusunda Papua Yeni Gine’nin de altına gitmiş ama muhalefet partisi milletvekilinin derdi bu değil. İYİ Partili vekil Hakan Sıdalı, İngiliz milletvekili John Howell ve Letonya milletvekili Boriss Cilevics’e Hizmet Hareketi’ni terörist örgüt olarak isimlendirmediğinden dolayı tepki gösteriyor. 

Tam altı yıl olmuş, sarma sarmaktan daha büyük kabahat işlememiş bir kitle, soykırıma maruz bırakılmış, yüzbinlerce insanı devletten atıp hapislere doldurulmuş bu da yetmemiş ve binlerce insan çeşitli bahanelerle öldürülmüş ama muhalefet partisinin yüreği soğumamış. Üstelik bu insanlar devletten ve ülkeden gittikten sonra her şey zıvanadan çıkmış ama muhalefet partileri fütü diye höykürmeye devam ediyor. 

Oysa muhalefetin görevi iktidarın her türlü zulmüne ve adaletsizliğine karşı vatandaşın haklarını korumaktır. Bunu yapması gerekirken, zalim iktidarın tefini çalmayı tercih eden muhalefet milletvekilinin ağzının payını bir İngiliz milletvekili veriyor ve bu sarı muhalefete hiçbir batılı güvenlik kurumunun hizmet hareketini bir terör örgütü olarak kabul etmediğini hatırlatıyor. 

Ülke siyasetinin kötülükte böylesine konsensüs sağlaması ve kötülüğün başı olan iktidarın, yol arkadaşı bulmakta hiç ama hiç zorlanmaması sadece Recep’in başarısı mıdır? Daha birkaç yıl önce Erdoğan hakkında ağza alınmayacak kadar ağır sözler söyleyen Numan Kurtulmuş’tan, Devlet Bahçeli’ye, Süleyman Soylu’dan Metin Feyzioğlu’na, Mustafa Destici’den Doğu Perinçek’e, Mehmet Ali Çelebi’ye herkesin Recep’in arkasında saf tutması, üç beş koltuk, biraz rüşvet, biraz kadrolaşma imkanı ile açıklanır gibi gelmiyor. Sadece bunlar değil, partiye katılmamış Ümit Özdağ, Muharrem İnce, Duran Kalkan gibi figürleri açıktan, Özgür Özel, Faik Öztrak gibi CHP’lilerle bütün İYİ Partilileri de perde arkasından istediği gibi yönetebiliyor olmasını da rasyonel gerekçelerle açıklayamıyorum.  

Hadi iyimser bir bakış ile Kılıçdaroğlu’nu bir kenara bırakırsak muhalefetin seçimi kazanmak, AKP’yi iktidardan etmek gibi bir gündemi bile yok gibi. 

Bütün bunlar Recep T. Erdoğan’ın tek başına çevireceği işler gibi gelmiyor bana. Arkada daha büyük bir kötülük organizasyonu var sanki, ne lazımsa, neye ihtiyacı varsa bir şekilde temin edip ayakta kalması sağlanıyor. Recep mi hacıyatmaz yoksa hacıyı ne olursa olsun yatırmıyorlar mı bilemiyorum. 

Bir tek cemaat düşmanlığını unutmayan, onu her daim dipdiri, capcanlı tutan, ne olursa olsun görevini unutmayan bir kötülük…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Aslında muhalefet geçen yerleri iktidar ile okursak olup biten daha anlaşılır oluyor. Yazınızı bu şekilde okuduğumda herşey yerine oturuyor. İktidar dediklerimiz muhalefet, muhalefet dediklerimiz iktidar oluyor. Aslında hukuki üstünlük Kılıçdaroğlu elindedir. Çünkü o yapmacık da olsa bir hukuk Devleti işletecek. Azgınlar ise açıktan açığa Devlet olmadıklarını gösteriyor. Daha doğru hukuk Devletinden o kadar uzaklaştılar ki gerçek Devleti Kılıçdaroğluna bırakmak zorunda kaldılar. Yani şu anda açığa düştüler. Son kozlarını oynayacaklar. Cihat. Artık dönüşleri yok. Hukuka dönemezler. Ben de onlardan biri olsam hukuka dönmezdim artık. Eğer Devlet yok ise ellerinde silah, bıçak taşıyan cihatçılar kim oluyor? Işid yani terörist. Tayyip muhalefete düştü. Devleti geri kapmak için hamle yapabilir yada Batıya tekrar dönmesi için. Fakat artık hukuka dönemez. Batı kendisini artık kabul etmiyor. Çünkü muhalefete düştü, işi bitti yani.

    Kılıçdaroğlu ise iktidarı aldı. Koltuk yakın zamanda boşalacak ve Tayyipin yerine Veliaht Kılıçdaroğlu geçecek. Neden Veliaht? Çünkü kimse rejim eleştirisi getirmedi şimdiye kadar. Demek ki muhalefetten ziyade Veliaht kurumu işliyormuş. Veliahtların hazır bekletildiği rejimlerde muhalefet yoktur.

    Sözde muhalefet ama aslında gerçek iktidar, darbe ile oluşan yeni rejimi gerçekleştirmiştir. Tam da bu yüzden sözde muhalefet aslen iktidar olan partinin rejime eleştiri getirmesi beklenmez. O sıranın kendisine gelmesini bekleyen, rejimi kutsayan, Atatürkün rejimini yok eden bir partidir. Tek derdi şu anki rejimde koltuğu yani tek adamlığı kapmak. O yüzden rejimi eleştirmeden sadece Tayyipi şahsında eleştirmektedir.

  2. AKP fetö diyerek 2013 yılından bugüne kadar iktidarda kalmayı başardı. Muhalefetinde tek amacı İktidara gelmektir.

    Muhalefetin birinci amacı hak hukuk adalet ekonomi olsaydı,elbette ki bu konularda AKP ye muhalefet edecekti.
    Ama asıl amacı her ne şeklde olursa olsun iktidara gelmek olduğunda ve AKP yede 10 yıldan beri iktidar da kalmayı sağlayan bu fetö iftirasına elbetteki sarılacak.

    Muhalefet AKP’nin iktidardan adaletsizliği yüzünden değil ekonomik kriz yüzünden gideceğine inanıyor. O yüzden kendisi ekonomik kriz üzerinden AKP ye yükleniyor ama toplumda kabul gören Fetö iftirasını sahipleniyor.

    Bütün mesele toplumun seviyesizliğidir..

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin