Korkmuyoruz diyenden daha çok korkuyorlar [Tarık Toros]

Henüz adı bile konmamış referandum videoları “orantısız” biçimde dolaşımda. “Evet” diyenlerin pasladıkları kişiler de mecburen konvoya katılıyor, katılmayan taşlanıyor. Devlet televizyonu bunları klip yapıp dönüyor. “Hayır” videosu paylaşan soluğu nezarette alıyor, “tutuklanma” talebiyle. O da 6-7 yıl önceki tweet’leri. Niye? Başka şey bulamıyorlar da ondan. “Hayır” videosundaki en ileri ifade “Korkmuyoruz, biz kazanacağız.” Ne var bunda? Çünkü karşı taraf acayip korkuyor. Halk hareketi olmasın, insanlar bir fikir etrafında toplanamasın diye, sivil toplum her fırsatta torpilleniyor.

UYSA DA UYMASA DA

“Hayır” videosunu paylaşan CHP Parti Meclisi üyesi Sera Kadıgil, tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Neyse ki hâkim, gaza gelmedi. Veya öyle gerekti, bilemiyoruz. Zira, HDP olayında olduğu gibi nabız yoklanıyor. Tepki ölçülüyor. Nasıl ki HDP’liler birer ikişer toplanıyor, sıra CHP’lilere de gelecek, bunu en iyi onlar biliyor. Kaldı ki, CHP liderinin iki yakın danışmanı tutuklu şu an. Bunun yaygınlaşması an meselesi. Sera Kadıgil hakkında savcı Ceza Kanunu 216’dan tutuklama istemiş. Dikkatli avukatlar bu suçlamada cezanın üst sınırının 3 yıl olduğunu, haliyle tutuklama talebinin hukuksuz olduğunu haykırıyor. Eskiden savcılar fark edip, yolda maddeyi değiştiriyordu. Misal, Hüsnü Mahalli olayında, savcı 301’den soruşturma açmış, bakanlık onayı gerektiği fark edilince çevirip 125 ve 299’dan tutuklama istemişti. Şimdi onu da bıraktılar, battı balık yan gider, uysa da uymasa da tutuklama istiyorlar, iki dolu bir boş, istemedikleri ne kadar ses varsa kesiyorlar, diğerlerine de gözdağı veriyorlar.

HÂKİM AYNI HÂKİM

O arada muazzam bir ikiyüzlülüktür gidiyor. Çifte standart da diyebilirsiniz. Aynı savcının ya da hâkimin kimi tutuklama işlemi alkışlanırken, kimi işlemi de “skandal” diye yerin dibine batırılıyor.  Misal, Ahmet Altan ve Hidayet Karaca tutuklanınca mahallede alkış kıyamet koptu, “eden bulur” sesleri havaya yükseldi. Erol Önderoğlu ile Ahmet Nesin tutuklanınca da ortalık ayağa kalktı. Yine, Can Dündar hakkında 4 yıl hapis cezası istenince “gazetecilik tutuklanıyor” feryadı koptu. Oysa tüm bu kararları veren aynı hâkimdi: Bekir Altun. Bizim “özgürlükçü-demokrat” medya mahallesi, işine gelen kararı yüceltti, işine gelmeyeni yerin dibine batırdı. Kimse de “Yahu hâkim aynı hakim, biraz tutarlılık, insaf!” demedi.

ENTEL MAGANDA

Hoş, medya mahallesi düne kadar eleştirdiği yargı haberlerinin daniskasına, hatta katmerlisine imza atıyor bugün. Onca zulmü pas geçiyor, iddiaya iddia bile demiyor, Saray ajansının geçtiğini “başlığı dahi değiştirmeden” boca ediyor. Üzerinde durmaya bile değmez. Artık ne savcıların hangi maddeden tutuklama istediğini ne de mahallenin ikircikli tavrını anlamaya çalışmaya lüzum kalmadı yani. Şu hâkim veya şu savcı, şu gazeteci ya da şu yazar, verdiğim isimler binlerce benzer olay içerisinde iki küçük numune sadece, kimseyi hedef gösterdiğim de yok. Ahmet Kaya’nın Entel Maganda’sındaki “oportünizme bulaşmış tipik bir orta yolcusun” tanımı bile bunlara naif kalıyor.

YAZMAYI BİTİREMEDİLER!

Başta “adı bile konmamış referandum” dedim. Öyle çünkü. Anayasa değişikliği (bu satırların yazıldığı dakikalarda 12 gün geçti) Meclis’te bekliyor. Meclis Başkanvekili demiş ki, “yazımı ve imlası bitmedi.” Allah aşkına, Genel Kurul’dan geçtiği gibi yollayacaksın Saray’a, neyin yazımı? Hem bu, on iki gün mü sürer? Belli ki nabız yokluyorlar, kamuoyu araştırmaları ile doğru zamanlamayı bekliyorlar. Belki de, referandum çok içlerine sinmiyor, tek taraflı ve rakipsiz onca propagandaya rağmen mağlup olmaktan korkuyorlar, bilemem. Hepsi ihtimal dâhilinde. Olan şu; “Hayırcılar” sindirilirken “Evetçiler” engelsiz koşuyor.

BİLMİYORUK DİYEREKTEN

TRT sokak röportajlarıyla kampanyasını sürdürüyor mesela. Videosunu seyrettim, sokak röportajlarında sadece “Evetçiler” konuşuyor, lakin vatandaş neye evet dediğini bilmiyor. “Niçin evet?” sorusuna verilen cevaplar aynen şöyle:

-Evet diyoruk başka bir şey bilmiyoruk.

-Cumhurbaşkanı evet dememizi istiyorsa vardır bir bildiği diyerekten.

-İstikrar için, güçlü bir Türkiye için, reisimiz için evet.

-Benim görüşüm böyle.

-İyi olduğu için.

-15 Temmuz olaylarından dolayı.

-Muhalif kişiler “hayır” dedikleri için.

-Ortalık belli, vatandaşlığımı düşünerek tercihim evet.

-Dünya lideri olduğu için evet.

-Pahalılık olabilir, normal karşılıyoruz. Sadece bu zulümde evet.

-Liderimiz her zaman iyiyi görüyor, iyiyi biliyor.

MAGNA CARTA

1215’te, yani sekiz yüz sene önce, İngiltere Kralı tarafından imza edilen ve demokrasiye giden yolda bilinen ilk toplumsal sözleşme, yani anayasa kabul edilen Magna Carta ile bitirelim: “Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

varmısın rıdvan

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin