Kerkük’ü almak ya da Kürdistan’ı kalbinden vurmak!

Analiz | Erhan Başyurt

 

Irak Kürtleri bağımsızlık ilan etmeye herhalde hiç bu kadar yaklaşmamışlardı.

Irak Kürdistan Bölgesi, yüzde 92 ile onaylanan bağımsızlık referandumunun üzerinden 3 hafta geçmeden, kontrol ettiği toprakların yüzde 40’ını kaybetmekle kalmadı, yönetim bazında da yeniden bölünmenin eşiğinde…

‘Kazanma kuşağında kaybetmek’, ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ işte böyle bir şey…

***

Barzani, 2014’te IŞİD’in Musul’u yıldırım hızıyla işgal ettiği ve Irak Ordusu’nun bozgun yaşadığı bir sırada, otorite boşluğundan yararlanıp çok hızlı bir manevra ile Kerkük’ü Peşmerge kontrolü altına altı.

Ve şimdi, 3 yıl aradan sonra yine tek kurşun atmadan, çok hızlı bir manevra ile gözden kayboldu.

Peki ne oldu da ‘Kürdistan’ın kalbi’ denilen, petrol ve doğalgaz zengini Kerkük 24 saat içerisinde çatışmadan teslim edildi.

***

Görünen o ki, Kürdistan’da ‘ihanet içinde ihanetler’ yaşandı…

İran ve Şii milisler destekli Irak Ordusu, Kerkük’ün kontrolünü devretmesi için Kürdistan Yönetimi’ne süre tanıdı.

Kürt Bölgesel Yönetimi şehri teslim etmeyeceklerini açıklarken, sürpriz şekilde Peşmerge ortadan kayboldu ve Kerkük’ün yönetimi Bağdat’a teslim edildi.

Giderek netleşen bilgilere göre, IKYB’nin başına yeni gelen Celal Talabani’nin oğlu Bafil, Şiiler ve Bağdat Yönetimi ile anlaştı.

Bafil Talabani, Kerkük’ün güneyini koruyan peşmergelerini çekti… Goran Partisi de aynı şekilde davrandı…  

İran destekli Irak Ordusu serbest şekilde şehre girmeye başlayınca, Barzani de ‘ihanete uğradıkları’ gerekçesiyle panikle peşmergelerini çekti.

En ilginç açıklamayı ise PKK yaptı: ‘Koordinasyon içinde yürümesi planlanan Kerkük savunmasında, Peşmergelerin çekildiği bize bildirilmediği için sabah saatlerinde şehri savunmaya tek başımıza kaldık…’

Tüm bunlar yaşanırken, Barzani’nin IŞİD’in elinden kurtarmak için gayret gösterdiği Yezidiler’e bağlı milis gruplar da Şengal bölgesini Irak Bölgesel Yönetimi’nin elinden aldı.

***

Irak Kürdistan Yönetimi görünüşe göre, 1970’te belirlenen ve 1991’de ‘Çekiç Güç’ tarafından korumaya alınan sınırlarına ve yeniden ikili bölgesel yönetim yapısına dönüyor.

Talabani, o dönemde de tek sınırı olan İran’a yakın bir liderdi.

Barzani de en uzun sınıra sahip olduğu Türkiye’ye yakın durmaya çalışırdı.

Barzani ve Talabani o dönemde ABD ve batılı güçlerin güçlü desteğine sahipti….

Şimdi ise, tek taraflı bir bağımsızlık referandumu kararıyla hem Batı’daki desteklerini hem de Türkiye’yi ciddi oranda kaybettiler.

Kerkük’ü savunmak üzere PKK’nın da koordinasyon kapsamında şehirde olması, Kandil’in sanıldığı gibi istenmediği halde değil bilinçli şekilde Kandil’de barındırıldığı şüphesini güçlendiriyor.

***

Gelinen noktada, en büyük kaybeden Barzani ve Irak Kürdistan yönetimi…

En çok kazançlı çıkan ise, Bağdat Şii Yönetimi ve İran…

Bafil Talabani’nin kazanan ya da kaybeden olduğunu ‘’Kürdistan’ın bağımsızlığını ve Kerkük’ü satan bir hain mi? Yoksa Kürdistan’ı Barzani’nin kuru inadına kurban etmeyip bombalanmaktan ve yıkılmaktan kurtaran kahraman mı?’’ sorusunun alacağı cevap belirleyecek…

***

Sürecin en çok kaybeden dış aktörleri ise, şüphesiz ABD ve Türkiye.

Irak’ı tamamen İran’a kaybetmekle kalmayıp, Kürtlerin güvenini de artık kazanmaları imkânsız gibi…

Türkiye’nin Başika Askeri Üssü de Kerkük gibi Bağdat’ın denetime geçti.

İbadi’nin Başika’nın boşaltılması ısrarı sürerse Türkiye’nin artık yapabileceğini hiçbir şey yok!

Türkmenler’in geçmiş parlamento seçimlerinde etnisite temelinde değil mezhep temelinde oy verdikleri görülmüştü.

Türkiye’nin, Kerkük üç kez el değiştirirken gösterdiği zaafiyet artık Türkmenlerin güvenini kazanmalarını da zorlaştırıyor.

Türkiye açısından artık daha fakir bir Irak Kürt Bölgesi söz konusu olacak. Bu da ekonomik açıdan negatif etki yapacaktır.

Şayet Türkiye için ‘Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığını önlemek’ tüm bunlardan değerliyse ya da öyle görüyorsanız, Türkiye’yi de ‘kazanan taraf’ olarak da ifade edebilirsiniz.

***

Sonuçta, Barzani ve Irak Kürdistanı bağımsız olma hayali kurarken, petrol ve doğalgaz zengini Kerkük’ü de 2005’ten bu yana süren bölgesel tek yönetimi de kaybetti.

İran destekli ustaca bir hamleyle Bağdat, sadece Kerkük’ü almadı Kürdistan’ı da kalbinden vurdu…

Ortadoğu büyük sürprizlere gebe bir coğrafya…

Ve son yaşananlar ‘ihanetler girdabındaki’ Kürtlerin bugüne kadar neden Irak’ta bağımsız olamadığını ve güçlü dış destek olmadan bağımsızlığın ham hayal olduğunu bir kez daha gösterdi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin