Keramet imzadaysa, at şu imzayı hemen

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iyilikleri kendine, kötülükleri çevresine mal etme konusunda sınır tanımıyor. Bu kez ekonomide taşların yerli yerine oturması konusunda nispeten doğru adımların atıldığı yıllardaki kadrolara yönelik çirkin ifadeler kullandı. Bütün kerametin kendinde olduğunu söyledi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT’nin ortak yayınında, kadrolu gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Havuz medyasının amiral gemisi Sabah Gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu’na kendisini de zora sokacak bir cevap verdi.

Müderrisoğlu, “Bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler ayrı partiler kurdular. Geriye dönüp bakınca onlar için bir tanımınız ya da değerlendirmeniz oluyor mu zaman zaman?” diye bir soru yöneltti.

Müderrisoğlu, aslında, “Uzun yıllar AK Parti kadrolarında görev yapan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu hakkında neler söylemek istiyorsanız buyurun” demek istemişti. Erdoğan da iki ismi ağzına almadan, bu kişilerin layık olmadıkları ve hak etmedikleri halde o makama getirildiklerini söyledi:

“Onların nasıl ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi.

Öbür tarafta hakeza o da aynı. Şu anda masanın etrafında dönüp dolaşıp bir şey yapmaya gayret ediyorlar. Biz milletimizin ferasetine inanıyoruz. Kimin ne olduğunu net görür, oradan oyunu ona göre kullanır.”

ERDOĞAN, HER İYİLİĞİ KENDİNDEN BİLİR

16 Temmuz tarihli yazımda seküler bir arkadaşımın, “Erdoğan’ın bazı yönleriyle kendini Tanrı’nın bile ötesinde gördüğü” düşüncesini paylaşmıştım. Bu söze tam katılmasam da Erdoğan’ın, ortada bir başarı varsa, bir iyilik söz konusuysa bunu kendine mal ettiği cümle alemin malumu. Bir şekilde başarısızlık varsa, kötülük ortaya çıkmışsa, bunu da çevresinde yer alanlara mal eder. Dolayısıyla istediği ismi yok ederek, yeni bir isimle yola devam etme zindeliğini kendinde görür.

İşin acı tarafıysa şu. İnsanlar, etrafında yer aldıkları sürece Erdoğan’ın bu yaklaşımından rahatsız olmazlar. Hatta, onun bu şu şekilde davranmasına bir şekilde çanak tutuyorlar. Ta ki yakınından uzaklaştırılıncaya kadar. İnsanlar ancak, o hipnoz alanından uzaklaştırıldıktan/uzaklaştıktan sonra gerçek tabloyu görmeye başlıyorlar.

Erdoğan’ın soru üzerine hedef tahtasına oturttuğu iki isim var. Biri Ali Babacan, diğeri Ahmet Davutoğlu. Davutoğlu, Pelikan Çetesi görev üstleninceye kadar Erdoğan’ın her dediğine amade idi. Evet, kendine has bazı takdir edilecek duruşları yok değildi.

Erdoğan’dan sonra aynı koltuğa oturan iki isim var. Birisi Binali Yıldırım, diğeri Ahmet Davutoğlu. Hollanda basını, Binali Yıldırım’ın kendi ülkelerinde sadece bir şirkette 150 milyon dolarlık varlığının olduğunu yazdı. CHP’li Hüsnü Bozkurt, Yıldırım’ın şirketlerdeki varlığının bugünkü değerinin 26 milyar dolara çıktığını paylaştı.

Bozkurt’un ispatlamaya hazır olduğunu öne sürdüğü iddiası doğruysa Binali Yıldırım, bu servetiyle Koç ve Sabancı’yı geride bırakmış oldu. Her konuda mahkemeye koşan Binali Yıldırım, bu konudaki iddiaları duymazdan geldi.

Adının parasal şaibeye katılmadığı konusunda Davutoğlu temiz bir isim. Ama bunun dışındaki her türlü kirli işte Erdoğan’ın ya yanında yer aldı, ya da ona öncülük etti.

Suriye başta olmak üzere Ortadoğu bataklığına Türkiye’nin sazancasına atlamasında ya birinci, ya ikinci derecede rol sahibi. Davutoğlu’nun Ortadoğu’daki sorunlara nasıl müdahale ettiklerini, özel sohbetlerde bizzat kendi ağzından defalarca dinlediğimi hatırlıyorum.

Ahmet Davutoğlu, 17-25 Aralık’ta ortaya çıkarılan yolsuzluk ve rüşvet olaylarına ilişkin her türlü veriyi kabul ettiğini son açıklamasıyla ortaya koymuş oldu. Reza Zarrab’ın bakanlara rüşvet dağıttığına dikkat çekerek, kabine arkadaşlarını uyardığını söyledi.

Erdoğan’ın kendisine Zarrab için “Ne istiyorsun bu hayırseverden” diye karışmamasını söylediğini açıklayan Davutoğlu, 17-25 operasyonlarına neden darbe dediğini ise açıklama lütfunda bulunmadı. Bu operasyonları yürüten polis ve savcılar 9 yıldan bu yana zindanlarda çürüyor.

Davutoğlu’nun, o dönemde hırsızlığı ortaya çıkaranlara, Erdoğan’dan daha ağır hakaretler yaptığı hafızalardan silinecek gibi değil.

BABACAN’IN KONUMU DAVUTOĞLU’NDAN HAYLİ FARKLI

Ali Babacan, AK Parti iktidarında görev aldığı dönemde hep farklı bir duruş sergiledi. Bir siyasetçiden çok, işini yapmaya odaklanan bürokrat gibi hareket etti. Parti içinde bundan dolayı çok eleştirildiği de oldu. Bu eleştiriler, kapalı ortamlarda dile getirildiği gibi basına açık toplantılarda da yapıldığı oldu.

Babacan, Erdoğan’ın “Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler” sözüne, 8 ay önce yaptığı açıklamaları paylaşarak cevap verdi:

Babacan, “Siz de biz de o makamlara gökten inmedik” diye küçük bir not ekleme yoluna gitti. Erdoğan’a göre bütün keramet kendisinde. Babacan, 13 yıl ekonominin patronluğunu yaptı. Kritik dönemde Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttü.

Bazı soruları sormanın zamanı sanıyorum:

  • Madem hak etmiyorlardı, bu isimleri neden yıllarca o görevlerde tuttunuz? Hak etmeyen insanları bu kadar uzun süre o makamlarda tutmak sorumluluk değil mi?
  • 4 yıldan bu yana ülkeyi tek başına bir imzayla yönetiyorsun. Madem bütün keramet sende, Babacan ve ekibi yönetimden uzaklaştıktan/uzaklaştırıldıktan sonra ülke niçin her gün daha kötüye gitti/gidiyor?
  • Babacan madem liyakatsizdi, neden 13 yıl boyunca ekonominin patronluğunu yaptırdınız?
  • Madem liyakatsizdi, niçin Dışişleri Bakanlığı’nı emanet ettiniz. Babacan’ın bakanlığı sırasında Birleşmiş Milletler’de (BM) 179 ülkeden 151’inin oyunu alarak Türkiye Cumhuriyeti onun döneminde BM Geçici Üyesi nasıl seçilebildi?
  • Dahası, işinin ehli değilse de Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliği konusunda AB liderlerinin bile inanmaya başladığı dönemde Ali Babacan’ı için özel bir sıfat ihdas edip “AB Başmüzakerecisi” yaptınız?

Bunları bir lütuf olarak sunmak Ali Babacan’ı bırakın, bu topluma saygısızlık.

Siyasi ikbalinizin sonuna geldiniz. Bari giderken hafızalarda bırakacağınız güzel izlenimleriniz olsun.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Başlıktaki ‘imza’ meselesi nedir acaba? Yazının içinde epeyce aradım ama dikkat çekmek için başlığa çekilen konu hakkında birşey bulamadım.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin