Kadim dostlarını utandıran bir Türkiye!

YORUM | HASAN CÜCÜK

‘Türkiye’deki yazlığımızı sattık.’ Bu cümleyi kuran kişi sıradan biri değil. Türkiye’de saygıyla anılan bir isim. Ülkemizde sadece 3 yıl görev yapmasına karşılık, Türkiye’ye olan ilgisini hiçbir zaman azaltmamış bu kişi Sepp Piontek’ten başkası değil. Bu yazının konusu spor olmayacak hemen belirteyim. Son yıllarda Türkiye’nin geldiği noktayı görme adına birkaç örnek sunacağım.

1990-93 arasında A Milli Takımı çalıştıran Sepp Piontek, ülke ile olan bağını sürdürme adına Türkiye’den yazlık almıştı. İzmir Çeşme’deki yazlığından dolayı yılın 8 haftasını ülkemizde geçiriyordu. Mayıs ve Ekim aylarında yolu iki kez Türkiye’ye düşen Piontek, güneşin ve doğanın tadını çıkarıyordu.

Türkiye’den yazlık almakla yetinmeyen Piontek, Danimarka’da tanıdıklarına da mutlaka yazlık yatırımını ülkemizde yapmalarını tavsiye ediyordu. Tanıdıklarını ikna için Türkiye’ye birlikte giden Piontek, yıllar önce bana ‘4 komşumun bulunduğumuz yerde yazlık almasını sağladım’ demişti. Her biri 150 bin Euro ödeyerek yazlık almıştı.

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE…

2005’ten sonra Türkiye, yükselen bir yıldızdı. AB yolunda reformları art arda gerçekleştiren Türkiye hakkında Batı basınında olumsuz haber görmek pek mümkün olmuyordu. Yargısal reformlara gelişen ekonomisi eklenince yatırım yapmak için cazip bir ülke hâline gelmişti. İşte o yıllarda Piontek, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen işadamlarına konferanslar veriyordu. Yoğun bir konferans trafiği vardı. Zaman zaman beni arıyor, bazı konularda bilgi istiyordu. Özellikle emlakçıların gözdesiydi. Sepp Piontek’ın en çok muhatap olduğu soruların başında Türkiye’nin şartları, toplum yapısı, en çok da Müslüman bir ülkede yaşamanın avantajları, dezavantajları geliyordu. Piontek ise Türkiye’nin herhangi bir Batı ülkesinden farkı olmadığını anlatıyordu etrafına.

Sadece Türk futbolu için değil Danimarka için de oldukça önemli bir isim Piontek. Adı daima saygıyla anılır. Tavsiyeleri dikkate alınır. Nitekim Piontek’in konferanslarından sonra Danimarkalıların Türkiye’ye olan ilgisinde bariz bir artış söz konusu oldu. Türkiye’deki yazlık fiyatlarının Fransa, Yunanistan ve İspanya’dan daha ucuz olması tercihte önemli bir başka etken oluyordu.

DEMOKRASİ LİGİNDEN, ORTADOĞU ÜLKESİNE

Tüm bunlar artık mazi oldu. Dün yükselen değer olarak görülen Türkiye, bugün demokrasiyi katleden, hukukun üstünlüğünü yok eden, OHAL’le yönetilen tipik bir Ortadoğu ülkesi konumuna geldi. Batı basınında Türkiye ile ilgili olumlu tek haber söz konusu bile değil artık. Bunu ‘kıskanıyorlar’ basitliğine indirgemek ülkenin geldiği tehlikeli noktaya hala kör olmak demektir. ‘Kıskanacak neyimiz var?’ sorusunun cevabı hala koca bir hiç. İşte son şehir efsanelerimizden olan ‘Almanlar, 3. havaalanını kıskanıyor’ paranoyası bizzat Almanların yapılan havaalanının 3 büyük ortağından biri olduğunun ortaya çıkmasıyla tuz buz oldu. Ama duyan kim?

20 yıldan fazladır ülkemizde yazlığı olan Piontek evini satıyorsa biraz durup düşünmek gerekir. Son yıllarda demokrasi liginden çoktan düştük. Türkiye dostlarını küstürdü. Erdoğan ve AKP, AB üyesi vaadiyle yola çıkıp, Türkiye’yi Ortadoğu’ya park etti. İçte basını tek sesli hale getirerek, kitleleri hipnozla uyutabilirsiniz ama Batı’da aynı etkili yapmanız imkansız. Sadece Türk kökenli AB ülkeleri vatandaşlarının havaalanlarından geri çevrildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çok sayıda Avrupalı, Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle Türkiye’ye alınmayıp, sınır dışı ediliyor. Son yıllardaki turist sayısına bakarak, geldiğimiz noktayı daha net görürüz.

BİR KAHVE SOHBETİNDE…

Bazen kendi kendime ‘Acaba muhalif olduğum için doğruları göremiyor muyum?’ diye sormadan edemiyorum. Yaşadığımız olaylardan dolayı tek taraflı bakıyor olabilirim. Bunun için farklı kaynaklara müracaat ediyorum. Basındaki yorumlara ve siyasilerin açıklamalarına baktığımda, Türkiye’nin birilerinin iddia ettiği gibi kıskanılan bir ülkeden ziyade diktatörlüğün ve tek adam rejiminin olduğu bir Ortadoğu ülkesi olduğunu görüyorum.

Piontek’in yazlığını satması Türkiye’nin geldiği kötü konumu görme açısından benim için önemli bir kriter. Meclis’in duayen milletvekillerinden birinin annesi vefat edince, bir taziye mesajı göndermiştim. Cevabı mesajında teşekkür ettikten sonra ‘Müsait bir vakitte bir kahve içmeye beklerim’ diyordu. Meclis’teki ziyaretimde, ilk sorusu ‘Türkiye nereye gidiyor?’ olduktan sonra ilave etti: ‘Aralık 2002’deki Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’ye üyelik müzakere tarihi verilmesi için mecliste nasıl bir kulis yaptığımı yakından biliyorsun. Şimdi 175 kişilik mecliste bırak Türkiye lehine kulis yapmayı, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durumdan dolayı destek verecek bir vekil bile yok.’

Türkiye dostlarını hızla kaybediyor. Dün destek verenlerin gerekçesi bugün ortadan kalktığı için yalnızlaşan bir Türkiye var artık. Bunu, ‘kıskanıyorlar, haçlı zihniyeti’ gibi ucuzlukla izah etmek Türkiye’yi Batı’dan daha da uzaklaştırıyor. Hülyadan uyandığımızda çok geç olacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin