İstanbul’u beton yığınına çevirenler suçlu arıyor!

HABER | İLKER DOĞAN

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Binali Yıldırım’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı, “Yeşil alanımız, depremde toplanma alanlarımız bile yetersiz.” şeklindeki açıklama gündem oldu. Zira İstanbul’u 1994 yılından bu yana kendisi gibi, ‘Milli Görüş’ geleneğinden gelen isimler yönetiyor. 1994 yılından bu yana boş olan her alana beton sütunlar dikildi. Yeşil alanlar imara açıldı. Deprem toplanma alanları rant için feda edildi. İstanbul’da kişi başına aktif yeşil alan miktarı 2 metreye kadar düştü. Bu rakam Viyana’da 60, Londra’da 27, Amsterdam’da 45, Pekin’de 88 metrekare. Peki bugün İstanbul’un bu hale gelmesinin sorumlusu kim? Olası 6-7 şiddetinde bir depremde binlerce insanın kaybedilmesi durumunda 1994’den bu yana İstanbul’u yöneten Erdoğan kimi suçlayacak?

Çanakkale’de yaşanan deprem gözlerin İstanbul’a çevrilmesine neden oldu. Zira merkez üssü Çanakkale olan 5.1 büyüklüğündeki depremin bile etkileri İstanbul’da ile görülmüş, bazı binalarda çatlaklar oluşmuştu. Çanakkale’de 5.1 büyüklüğündeki bir deprem bile İstanbul’daki binaların duvarlarının çatlamasına neden oluyorsa, merkez üssü İstanbul olan 7 şiddetindeki bir depremde neler olabileceğini tahmin etmek zor değil. 17 Ağustos 1999’da yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremde 18 binden fazla insanımızı kaybetmiştik. O günden bu güne İstanbul’da depreme hazırlık konusunda hiç bir şey yapılmadı. Tam aksine daha fazla para için daha fazla betona, daha çarpık kentleşmeye göz yumuldu. 1999-2003 yılları arasında Afet Acil Eylem Planı çerçevesinde kentte 496 afet toplanma alanı belirlemişti. Ancak bu toplanma alanlarının sayısının bugün 77’ye düştüğü belirtiliyor. Kimi AVM oldu, kimi otele dönüştü, kiminin üzerinden köprü, yol geçti. Uzmanlara göre, İstanbul’daki 2 milyon binanın en az üçte biri riskli sınıfta ve yıkılması gerekiyor. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna, mevcut durumu, “İstanbul’da kentsel dönüşüm yok, rantsal dönüşüm var.” sözleriyle açıklamıştı.

YEŞİL ALAN MİKTARI 1 METRE KAREYE DÜŞTÜ
Binali Yıldırım doğru söylüyor; İstanbul’da yeşil alan neredeyse kalmadı! Megakentte kişi başına düşen yeşil alan miktarı 2 metreye kadar geriledi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yönetmeliğine göre kişi başına düşmesi gereken yeşil alan miktarının en az 15 metrekare. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği ‘aktif yeşil alan’ miktarı ise kişi başına en az 9 metrekare. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin rakamlarına göre ise megakentte kişi başına düşen yeşil alan miktarı 6 metrekare civarında. Uzmanlar ise İstanbul’da kimi bölgelerde kişi başına düşen aktif yeşil alanın 1 metrekareye kadar gerilediğini savunuyor.

İSTANBUL SONDAN İKİNCİ SIRADA!
Dünya Şehirleri Kültür Formu’nun 2015’de yayınladığı İstanbul’la ilgili grafikte, şehirde kamuya açık yeşil alan oranı 2,2 olarak gösteriliyor. Bu oranla İstanbul, 50 ülke arasında 49. sırada kendisine yer bulabiliyor. Geride bıraktığı tek ülke dünya ticaretinin merkezlerinden sayılan Tokyo! New York’ta kişi başına düşen yeşil alan 27 metrekare iken, en yüksek oran 90 metrekare ile Stockholm olarak kayıtlara girdi. Kişi başına Viyana 60, Amsterdam 45, Londra 27 ve Pekin’de 88 metrekare yeşil alan düşüyor.

DEPREM TOPLANMA ALANLARI İMARA AÇILDI
2009’de yapılan çevre düzeni planında, yeşil alanların 10 metrekareden 15 metrekareye çıkarılması öngörüldü. Ancak aradan geçen 9 yıla rağmen dişe dokunur hiç bir gelişme sağlanmadı. Ne bu plan, ne de çevre master planı uygulanmadı. Bunun yerine parseller imara açılarak yeni rant alanları oluşturuldu, yeni binalar dikildi. Yukarıda da söylediğimiz gibi, deprem toplanma alanlarının yüzde 75’i imara açıldı. Her ilçeye hatta her mahalleye, insanların istifade edebileceği yeşil alanlar kurulması gerekirken, otoyol kenarları yeşillendirildi. Taksim’de bile 2 metrekare yeşil alan bırakılmadı, tamamı betonlaştırıldı.

İSTANBUL’U 25 YILDIR ERDOĞAN YÖNETİYOR
Tayyip Erdoğan, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı koltuğuna oturdu. Görevini 1998’de Ali Müfit Gürtuna’ya teslim etti. 2004’te ise bayrağı dava arkadaşları bir başka isim, Kadir Topbaş aldı. Topbaş’ın istifa ettirilmesinin ardından ise Mevlüt Uysal oturdu aynı koltuğa. Kısaca İstanbul 1994’ten bu yana Erdoğan tarafından yönetiliyor. Erdoğan, Ekim 2017’deki konuşmasında “İstanbul’a ihanet ettik, hala da ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.” demişti. Bu cümledeki ‘-de’ bağlacı fazla. Doğrusu, “İstanbul’a ihanet ettik, hala da ediyoruz. Bundan ben sorumluyum!” şeklinde olmalıydı…

Erdoğan: Faturası ağır olur!

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, önceki gece bir televizyon kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bir soru üzerine ‘kaçak’ yapılaşma konusuna değindi. Şu ifadeleri kullandı: “En son bir felaket yaşadık Kartal. 3 kat izin almış, 3 kat izni 8 kadar 10 kata çıkarmış. Bu tamamen kaçak yapılaşma. İstanbul’un da Türkiye’nin de değişik yerlerinde hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var. Bu kaçak yapılaşmalar bizi tehdit ediyor. İstanbul’un deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. Buralar deprem bölgesi, buralarda sıkıntılar var. Büyük depremde faturası ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Biz bu kaçak yapılaşmayla devam edersek bu deprem faturası bize çok çok ağır olur.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin