İsrail 3,5 yıl içinde beşinci kez sandığa gidiyor 

YORUM | YÜKSEL DURGUT

İsrail, beşinci ulusal seçimi için yeniden sandık başına gidiyor. Bölge için her seçim olduğu gibi bu sandıktan çıkacak sonuç da çok önemli. 1,5 yılın ardından, birçok kişi bu yeni seçimin sonucunun belirsizliğinden dolayı endişeli. 

15 Eylül’de, İsrail siyasi partileri arasında gerilimler yaşandı. Bu gerilim, İsrail’in 3,5 yıl içinde yaptığı beşinci parlamento seçimi olan 1 Kasım seçimleri için Merkez Seçim Komitesi’ne aday listelerinin sunulmasıyla sonuçlandı. 

“Değişim” sözü adı altında ABD liberal düzenini, İsrail’in Filistinlilere yönelik politikalarının gerçekliğiyle yüzleşmeye ve onlara karşı harekete geçmeye zorlamak için, Benjamin Netanyahu’nun hükümet lideri olarak geri dönmesini bekleyen bir kesim var. Ülkedeki Yahudi bayramlarının ardından seçim kampanyaları da hızlı bir şekilde devam ediyor. 

Son dört seçimde olduğu gibi bu seçimde de halk nezdinde bir endişe var. Sokaklarda Benjamin Netanyahu’nun yeniden hükümet başkanı olarak geri dönüp dönmeyeceği sorusu hakim. Netanyahu’nun kendisine karşı açılan bazı yargılamalardan sorumlu tutulup tutulmayacağı ve aşırı dinci partilerin destekçilerine belirli ayrıcalıklar sağlayan bir dizi politikaların uygulamaya sokulması gibi birtakım konular ise hala sıcaklığını koruyor. 

Haftalık gerçekleştirilen anketler, bu seçimin de son dört seçim kadar zorlu geçeceğini öngörüyor. Netanyahu’yu destekleyen koalisyon, İsrail meclisi Knesset’te 61 sandalyeye ulaşabilir veya öncekilerde olduğu gibi yeniden yetersiz kalarak seçim sonucunu kilitleyebilir. Bu sonuç belki de altıncı bir seçimin kapısını aralar. 

Bu durumda hükümetin kurulması için tek yol ise bir Arap partisinin koalisyona dahil edilmesi. Ancak mevcut geçici hükümette muhafazakâr bir Arap partisinin olması büyük tepkilere neden olmuş ve tartışmalar çıkmıştı. Bu yüzden de bu seçenek artık masada değil. 

İsrail’de iktidara gelen her bir parti, önceki hükümetlerle aynı politikaları izliyor. Hatta bir öncekini aratmayacak politikalar ortaya koyuyorlar. Yerleşim yerleri genişletiliyor, devlet arazilerinin kamuya açılması müsadereleri devam ediyor. Ölümcül güç kullanımı ve kitlesel tutuklamalar da dahil olmak üzere baskı yoğunlaşıyor. Kudüs ve Batı Şeria’daki yerleşimcilerin protestoları görmezden geliniyor ve Filistin’i ortadan kaldırmak için tasarlanan politikalar standart çalışma prosedürü olmaya devam ediyor.

Filistin halkı yaşam ve özgürlük için yüksek bir bedel ödüyor. ABD’nin İsrail-Filistin ilişkilerine yönelik nasıl bir politika izleyeceği ise Netanyahu karşıtı güçlerin Kasım’daki seçimlerin ardından iktidarda kalıp kalmamasına bağlı. 

İsrail’in önceki hükümetinin haziran ayında sağ ve solun baskıları nedeniyle istifa etmesinden bu yana neredeyse hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Son birkaç yılın önemli olaylarına (İbrahim Anlaşmaları, Gazze’deki çatışmalar, COVID-19 salgını ve ABD başkanlık ziyareti) rağmen, İsrail siyaseti oldukça durağan şekilde ilerliyor. 

Eski Başbakan Benjamin Netanyahu ile uyumlu sağcı partilerin şu anda 120 üyeli Knesset’te iktidar çoğunluğunun hemen altında 60 sandalye kazanması bekleniyor. Büyük ölçüde ona karşı kurulan ve Değişim Koalisyonu olarak bilinen merkez sol güçlerin ise yaklaşık 56 sandalyede kalması öngörülüyor. Daha önce herhangi bir koalisyona ortak olmamaya çalışan Arap partileri aradaki farkı oluşturuyor.

Bu dağılımın sonucu olarak, birçok İsrailli için ülkede siyaset kişisel kimlikle iç içe geçmiş durumda. Yahudi seçmenler de seçim yorgunluğundan etkilenmemiş görünüyor ki her seçimde sandığa gidenlerin oranı üçte ikinin üzerinde.

RADİKAL ÜYELER ÖDÜLLENDİRİLECEK

Değişim Koalisyonu’nun parti kadrosu büyük ölçüde koltuklarını koruyor ve üyeler, Netanyahu’nun Likud Partisi kazanırsa demokratik normların aşınacağı korkusunda birleşiyorlar. Knesset’teki Likud temsilcileri, Netanyahu’nun iktidara dönmesi halinde, mevcut başsavcıyı görevden alacaklarını ve liderlerinin yolsuzluk davasını siyaseti bırakıncaya kadar erteleyen bir yasa çıkaracaklarını açıkça ifade ediyorlar. 

1990’larda gerçekleştirdikleri ‘anayasal devrimi’ tersine çevirerek Yüksek Mahkeme kararlarını Knesset yasalarına bağlamaya çalışıyorlar. Netanyahu şu ana kadar bu yönde herhangi bir açıklama yapmadı. Bu tür açıklamalar yapması pek olası olmasa da parti içindeki son ön seçimlerde, kolluk kuvvetlerine ve yargıya haddini bildirme konusunda tereddüt eden kıdemli Knesset üyesi müttefiklerini görevden almaya meyilli olduğunu gösterdi. Bu yüzden de parti içinde bu tür radikal söylemleri gerçekleştiren üyelerin ödüllendirileceği endişesi var.

Bu arada, Likud ’un milliyetçi, dini ve ultra-Ortodoks kamplarla ittifakı 2009’dan beri biliniyor. İsrailli Yahudi seçmenlerin yüzde 62’sinin sağla özdeşleştiği göz önüne alındığında, sandıklardaki sonuç da aşağı yukarı bu orana denk geliyor. Aynı zamanda, sağcı koalisyon, Netanyahu’nun yolsuzluk suçlamaları ve demokratik normların ayaklar altına alınması ile baş gösteren halkın huzursuzluğu nedeniyle henüz parlamentoda çoğunluğu elde edemedi. 

LAPİD’İN ROLÜ

Bu, Netanyahu ve mevcut geçici Başbakan Yair Lapid’in birbirlerine karşı yürüttükleri 7. seçim kampanyası. Netanyahu, 2009’dan beri ilk kez bir seçim kampanyasına muhalif lider olarak giriyor, zira 2009-2021 yılları arasında seçimlere hep Başbakanlık koltuğunda hazırlandı.   Daha önce, Likud lideri uluslararası itibarını koruyabilmek için yurt dışı ziyaretler gerçekleştirmişti. Ancak şimdi rakibi Lapid de Arap ve Avrupalı ​​liderlerle yüksek düzeyde toplantılara katılıyor. BM Genel Kurulu da dahil olmak üzere uluslararası forumlardaki toplantılarının sonucunu haftaya yapılacak seçim ortaya koyacak. Lapid, ekonominin en önemli seçim propaganda aracı olduğunu söylese de seçmenlerin oylarını dış politika ve güvenliğe dayandıracakları da bilinen bir gerçek. 

Ancak Netanyahu da bu süreçte boş durmadı. Parlamento’ya girmek için gereken yüzde 3,25’lik seçim barajının altında kalan sağ partilerin oylarının boşa gitmesini engellemek için bu partileri koalisyon çatısı altında birleştirdi. Lapid, benzer taktiği merkez solda denemiş olsa da bu konuda bir sonuç elde edemedi. 

TERÖR PROPAGANDASI VE OY AVI

Şimdiye kadar 85 Filistinlinin öldüğü 2022 yılı 2016’dan bu yana en ölümcül yıl oldu. Mart ve Ağustos ayları arasında 981 terör olayının engellendiği yetkililerce açıklandı. Yaklaşan dini bayramlar ve on binlerce Yahudinin büyük bir gerilim kaynağı olan Tapınak Dağı/Haram el-Şerif’i ziyareti yaygın şiddet riskini daha da artırıyor. Bu da her seçim öncesinde olduğu gibi partilerin ‘terör’ kozunu oynamalarına neden oluyor. Özellikle de aşırı sağcı partiler oy için bu tür şiddetlerden yararlanmaya çalışıyorlar. 

Önceki seçimlerde 6 milletvekilliği alan RZP, şu anda 12 sandalye bekliyor. Eğer Netanyahu kazanırsa Ben-Gvir gibi bir provokatör liderin de bakanlık kazanma ihtimalinin olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. 

ARAP OYLARI

Son seçimde olduğu gibi, bu seçimin sonucu da Arap hiziplerine bağlı. İsrailli Arap seçmenler, genellikle Arap partilerinin birliğini istiyorlar. Ancak 2021 seçimlerinden önce, Mansur Abbas’ın Raam grubu Arap çoğunluklu Ortak Liste’den ayrıldı ve Birleşik Arap Listesi’ne (UAL) girdi. Bu UAL’in koalisyonda yer alan ilk Arap partisi olmasını sağlasa da yaşanan çatlak Arap topluluğunun genel katılımını ve Knesset’teki sandalye sayısına zarar verdi. Bir önceki seçimde Ortak Liste’den 15 sandalye alarak üçüncü en büyük hizip haline geldiği hatırlanırsa, bu yaşanan sürtüşme yine bu seçimde hükümetin kurulmasına taş koyacaktır. 

Ortak Liste’deki bölünme, Netanyahu veya Değişim Koalisyonu’nun ekmeğine yağ sürebilir. Geçen yıl Raam’ın ayrılmasından sonra Ortak Liste’de üç parti kalmıştı: Balad, Arap-Yahudi komünist fraksiyonu Hadash ve Arap milliyetçi fraksiyonu Taal. Ancak Balad daha sonra listeden çıkarıldı. 

Anketler, genç Arap İsraillilerin çoğunun ülkelerine entegre olmak istediklerini ancak siyasi temsilcilerinin hayal kırıklığı neden olduğunu gösteriyor. Arap seçmenlerin her zamankinden daha fazla seçeneği var. Ancak bu, iki ucu keskin bir kılıç gibi. Eğer 3 parti de parlamentoya giremezse, Arap toplumu İsrail tarihinde ilk kez temsil edilemeyecek. Bu da geçen sene kazanılan benzeri görülmemiş başarıdan sonra şok edici bir gerileme olarak hafızlarda yerini alacak.

İsrail’de son 3,5 sene içinde üst üste girişilen bu seçim yarışları, sahadaki bireysel olaylara, küçük partilerin doğru manevralarına ve liderlerinin rolüne bağlı. Buna göre yaşanacak küçük gelişmeler, İsrail’de büyük seçim sonuçları doğurabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin