İspanya, Euro 2008 esintileri sunuyor

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK

Dünya Kupası kuraları çekilince Portekiz ve İspanya’nın aynı gruba düşmesi futbolseverleri heyecanlandırmıştı. Daha grup aşamasında iki devin karşılaşmasından ortaya seyir zevki yüksek bir mücadelenin çıkacağının işaretçisiydi. Maçın başlamasıyla günler öncesinden yapılan yorumlar haklı çıkıyordu. Ortaya kalitesi yüksek, mücadelesi üst düzey ve 6 gollü harika bir maç çıktı. Portekiz süper starı Cristiano Ronaldo’nun ayağından bulduğu 3 golle geceyi mutlu tamamlıyordu ama İspanya açısından skor oynanan oyunun hakkı olmadığı için yüzler pek gülmüyordu. Hele bu sezon Premier Lig’in en iyi kalecisi David De Gea’nın adına yakışmayan yediği gol gecenin tuzu biberi oluyordu.

İspanya’nın oynadığı oyun üzerine biraz durmak gerekiyor. İspanya, 1964’de Avrupa Şampiyonu olduktan sonra sessizliğe bürünmüş bir takımdı. Eleme gruplarında fırtına gibi esen İspanya sıra turnuvalara gelince çok başarısız bir görüntü çiziyordu. İspanya’nın makus talihini değiştiren isim Luis Aragones oldu. Takımın iskeletini değiştiren Aragones, Raul gibi dokunulmaz bir oyuncunun bile üzerini bir çırpıda sildi. Takımın iskeletini Barcelonalı oyuncular oluşturduğu için oyun sistemini Katalan ekibinden kopyaladı. Sonuçta İspanya, 44 yıl aradan sonra Euro 2008’de zirveye çıkarken, orta saha David Silva, Marcos Senna, Andres İniesta ve Xavi başarının anahtarıydı. Sahanın her tarafında birbirine yakın oynayan bu oyuncular presle topu kapıyor, kısa alanda hızlı paslaşmalarla rakiplerini ekarte ediyordu.

Luis Aragones’in temelini attığı bu kadro ve sistemi Vicente Del Bosque aynen devam ettirince Matadorlar, 2010 Dünya Kupası ve Euro 2012’de zirveyi kimseye bırakmıyordu. Yaşlanan ve mental yorgunluğu 2014 Dünya Kupası’nda ortaya çıkınca İspanya grup maçları sonunda evinde dönüp, tüm dünyayı şaşkına çeviriyordu. Del Bosque sonrası göreve gelen Julen Lopetegui, kadroya yeni isimler takviye ediyor ama sistemden taviz vermiyordu. İtalya’nın önünde grubu lider bitirip Rusya’ya adını yazdıran İspanya, kupanın başlangıcına iki gün kala teknik direktör Lopetegui’nin görevine son verilmesiyle sarsılıyordu. Yerine fazla bir teknik adamlık tecrübesi olmayan Fernando Hierro’nun getirilmesi İspanya’yı favori gösterenlerin kafasında soru işaretleri oluşturuyordu.

Ancak Portekiz karşısında ortaya konan oyun İspanya’nın sistem takımı olduğunu gösterdi. Orta sahada Andres İniesta komutasında İsco, David Silva ve Koke Euro 2008 esintileri sundu. Özellikle dar alanda müthiş becerili David Silva, Iniesta ve İsco, İspanya’nın defans yapan takımların kilidini kolay açacağını gösterdi. İspanya’nın en zayıf halkası iki golüne rağmen Diego Costa’dır. İsco, Silva ve İniesta gibi hızlı düşünüp, hızlı oynayan oyunculara ayak uydurmada sorun yaşayan bir Diego Costa vardı. Diego Costa’nın yerinde David Villa olmuş olsaydı bugün skor çok daha farklı olurdu.

İspanya, 2014 Dünya Kupası’nmda yaşattığı hüsranın izlerini silmek için Rusya’ya geldiğini gösterdi. Takımın emniyet sübablarından olan De Gea’nın ikinci goldeki hatası moralleri bozmuş olsa da oyun kalitesi İspanya’nın kupanın favorilerinden biri olduğunu tescil etti. Hem de son gün yapılan teknik adam değişikliğine rağmen.

Portekiz’in Ronaldo, Ronaldo’nun ise hala tek başına bir takım olduğunu yine gördük. Portekizli yıldız 3 golle kupaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Bireysel kariyerinde tek eksik olan Dünya Kupası gol krallığı yolunda çok önemli bir avantaj sağladı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin