İslâmcılıkla hoşgörü bir arada durmaz

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Birbirine yakın günlerde üç farklı video önüme düştü. Biri İran’dan, biri İsveç’ten biri de Türkiye’den. Üçünün de ortak noktası İslâm idi. Hepsi de dini daha yoğun yaşama üzerine kuruluydu.

Önce İran’dan dünyaya yayılan görüntüleri paylaşmak istiyorum. Mahsa Amini, 22 yaşında bir genç kız. Başörtüsünü kullanma şeklinin İslâm’a aykırı olduğu gerekçesiyle İran ahlak polisleri tarafından durdurulup sorgulandı.

Mahsa, daha sonra İran İslâm Cumhuriyeti’nin polisleri tarafından dövülmeye başlandı. Öldüresiye dövüldü. Bu görüntüler, çevredekiler tarafından görüntülendi. 

 

Ahlak polislerinin dövdüğü kadın, kendinden geçmiş halde hastaneye kaldırıldı. Mahsa Amini, girdiği komadan çıkamadı ve 22 yaşında hayata veda etti.

İranlı kadınlar, Mahsa’ya yapılanlara karşı başkaldırdı. O günden bu yana eylemler yapıyorlar, protestolar düzenliyorlar. Adını veremedikleri hayali isme öfke kusuyorlar. “Diktatöre ölüm” sloganları atıp caddelerde yürüyorlar.

 

Kimileriyse, sessiz protestoyu tercih ediyor. Mahsa’nın saçları yüzünden ölüme gönderildiğini bilen hemcinsleri, saçlarını keserken çektikleri videoları sosyal medyadan paylaşma yolunu seçiyor.

 

Türkiye’deki İranlı kadınlarsa, bu ülkede yaşayanlara, “aklınızı başınıza toplayın” diyerek kendilerince uyarı yapmayı seçtiler. Alanya’da Atatürk heykelinin önünde buluşan İranlı kadınlar, Mahsa için mum yaktı, acılarını dile getirdi. 

Bir İranlı kadın, toplananlara ağlayarak, “Nasıl birbirimizin acısını kayıtsızca izleyebiliyoruz” diye feryat edip seslendi.

 

24 Ağustos 2022 tarihli Şeriatı İran modeliyle mi alırsınız, Suudi modeliyle mi? yazımda, üniversite yıllarından komünist arkadaşım Nermin Agazade’nin şeriatçılarla birlikte Şah Rıza Pehlevi’yi devirmek için yaptıkları işbirliğini anlatmıştım.

Komünistlerle İslâmcılar kol kola verip Şah’ı devirmişler, ardından da Humeyni rejimi ülkenin üstüne çökmüş ve İslâm Şia versiyonuyla İran’ın başına tebelleş olmuştu. 

İranlılar, o tarihten bu yana bir diktatörlükten daha ağırına geçmiş olmanın pişmanlığını yaşıyor. 

STOCKHOLM’DE ‘ŞERİAT İSTERİZ’ GÖSTERİSİ

İsveç, demokratik hakların en yüksek düzeyde kullanıldığı ülkeler kategorisinin üst sırasında yer alıyor. Bundan dolayı, başı diktatörlerle derde giren ülkelerden insanlar canlarını kurtarabilmek için aralarında İsveç’in de bulunduğu ülkelere kaçıyorlar. 

Bir şekilde canlarını İsveç’e atanlar, başkent Stockholm’de toplandılar. Aralarında Afganistan, Irak ve İran’dan gelen binlerce kişi, taşıdıkları pankart ve attıkları sloganlarla İslâm dini hükümlerinin uygulanmasını istediler.

 

İsveç’teki görüntüler, günümüze değil, dört yıl önce yapılan bir yürüyüşe ait. Stockholm’de yaşayan bir arkadaşım gönderdi bu linki. 

Arkadaşımın dediğine göre aynı gruplar, şimdi daha büyük bir gösteri yapmaya hazırlanıyorlarmış. Yürüyüşü bu kez Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen katılımcılarla yapmayı planlıyorlarmış.

Bu görüntüler de Türkiye’den. Afganistan’dan geldiği söylenen bir grup, tebliğ için Artvin’in Borçka ilçesinde dolaşıyor. İktidarın hazırladığı ortama sırtının dayayanlar, kendilerince tevil ettikleri İslâm dinini anlatıyorlar.

 

CÜBBELİ AHMET: TEMİZLİK GEREKEBİLİR

“Cübbeli Ahmet Hoca” namıyla meşhur Ahmet Mahmut Ünlü, yeni yayınladığı videoda, “temizlik yapmaktan” söz ediyor. Bu ülke insanını dolandırmasıyla nam salan Jet Fadıl’ın reklamcılığını yapan bu şahıs, kendisi de cehennem ateşinde “yanmayan kefen” satarak ticaretini yaptı. 

Sonradan, “Ben yanmaz kefen” lafı etmedim dese de bu konuşmaları halen internet ortamında bulunuyor. 

 

 

Bu kefenle gömüleni cehennem ateşinin yakmayacağını bütün detaylarıyla anlatan Cübbeli Ahmet Hoca, sonradan mugalata (yanıltmaca, laf cambazlığı) yapıp, “Ben yanmaz kefen demedim” diyerek kendini savunmaya kalktı.

Aynı Cübbeli Ahmet Hoca, bu kez yeni hükümler veriyor. Memlekette çok din düşmanı bulunduğunu öne süren bu şahıs, oluşacak ortamda “ülkede temizlik” yapılması gerektiğini anlatıyor.

 

İslâm hoşgörü dini midir değil midir tartışması benim girebileceğim bir konu değil. Ama bildiğim bir şey var; o da İslamcıların asla hoşgörülü olmadığı. 

Hoşgörüsüzlük sadece bugüne has değil. Yüzyıllardan bu yana öyle gidiyor. “İslâm hoşgörüsü” denilen nesne sahabeyi bile aynı platformda tutamadı.

Tutmuş olsaydı, Cemel Savaşı, Sıffin Savaşı olmazdı. Kerbelâ’daki soykırım, 683 yılında Emeviler döneminde Medine’deki Harre rezaleti yaşanmazdı. Nedense bu çirkin olayın detayları, yüzyıllardan bu yana olduğu gibi hâlâ Müslümanlardan gizlenmeye çalışılıyor.

Ebrehe’nin fil ordusunun Kâbe’yi tahrip için gelirken, Allah tarafından gönderilen ebabil kuşlarıyla nasıl engellendiği anlatılır ama halife Abdülmelik’in komutanı Haccâc bin Yusuf es-Sekafî tarafından mancınıklarla yıkılması (692) inananlardan gizlenir. 

Sonrasında Hz. Muhammed neslinden gelenlere yapılan zulümler, yüzyıllar boyu devam edip gitti. İslâm tarihinin kapağını açtığınızda ne hoşgörü görürsünüz, ne de din kardeşliğine rastlarsınız.

“İslam tarihi, iktidar savaşlarıyla dolu bir tarihten ibarettir” dense abartılı olur ama yanlış olmaz. İktidar/güç savaşı, yüzlerce asırlık İslâm tarihine damgasını vurdu. Bugün de geçmiştekilerden yaşananlar farklı değil. 

Tarihteki iktidar savaşlarına “kutsallık” etiketinin yapıştırılması, o dönemin insanlarını ikna etmeye kâfi gelmiş olabilir ama okuyan, araştıran, tarihi kaynaklara ulaşmasını bilen günümüz insanına yeterli gelmiyor.

Savaş kararı verenlere, “içtihat yaptılar” diyerek, “ölen de öldüren de şehittir” hükmü vermek bazı insanları susturmak için yeterli olabilir. Ancak, zihinlerdeki sorulara cevap vermekten çok uzak kalır.

Hele, “Onlar aile içi kavgalardı. Kardeşler arasında yapılan kavgalara bizim karışmamız doğru değil” tarzındaki söylemlerse, insanları ikna etmeye yeterli gelmiyor. 1400 yıl önce yaşananlar, bugün bile bizim toplum hayatımıza yön veriyorsa, insanlar o dönem yaşananlara göre saf tutmak durumunda bırakılıyorsa, “kardeş kavgasıydı” demek, sorgulayan zihinleri ikna etmeye yeterli olmayacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. “Islamci” kelimesini kullanarak Islama hakaret etmeyin, hic olmazsa parantez icine alip ne demek istediginizi aciklayin, Islamda yolsuzluk adaletsilz zulüm yoktur, sizin islamci dediginiz insanlarda ise var.

  2. Yorumlarınıza katılıyorum,islam tarihi ders kitaplarında öğretilirken de yoğunluklu olarak bedir, uhud savaşları anlatılır. Halbuki ihtiyaç olan şey savaştan ziyade peygamberimizin hümanistik yönü,komşularıyla ilişkileri, evdeki günlük hayatı, sahabelerle münasebetleri olmalı.çünkü ancak bu şekilde efendimizin kişiliği, karakteri ve tutumu hakkında bilgi sahibi olabiliriz.içimizde ona karşı sevgi oluşur ve ahlakını kopyalamaya başlarız.Kur’anda bizden istenen de budur. Yani onun gibi ahlaklanmak.savaşların kronolojik bilgisi, veya Çağrı gibi filmlerdeki yoğun savaş sahneleri bence peygamber sevgisi oluşturmaz.oluştursa da davranışa dönüştürücü ikinci bir karakter oluşturmaya yetmez.
    Mesele dindar olduğunu iddia eden bizler peygamber efendimizin kişiliği ve karakteri hakkında kaç cümle kurabiliriz.
    Çağrı filmi, dönemimin ruhunu yansıtması bakımından etkiliydi ve güzeldi ama yeni nesle resulullahı yepyeni yöntemlerle tanıtmalı,karakter özelliklerine vurgu yapılarak tanıtılmalı.kısa dizi filmler, çizgilerle anlatım gibi birsürü metot var bu internet çağında.sosyal medya platformalarında isteyen hertürlü düşüncesini anlatıp taraftar bulabiliyor. Bizler neden bu alana hâlâ el atmıyoruz?yoksa daha çok ağlıycaz aman çocuklarımız buralarda asimile olmasın diye.

  3. Üniversite ögrencisiyim, ilk ana dililm almancadir.
    Sizin bahsettiniz gibi bir tolplumdan gizleme yoktur.
    Cemeli, Sıffini, Kerbelâ ve Haccacı da bilirim.
    Öyle bi tolpumdan saklamayı bilmem

  4. Ne kadar güzel ne kadar güzel, sunun surasinda 50 yildir savas icinde olmayan Avrupayi baz al ve bütün bir Islam tarihini iktidar savasi yapmakla yargila. Harika, cok begendim. Bu arkadas söyle zannediyor herhalde: Müslüman oluyorsan hemen aninda bi cerraha gidip sinirlerini aldirip yusyumusacik bi insan oluyorsun, imtihan falan da kalmiyor senin icin, direkt cennetlik bi insansin ama daha yasayacak günün var.
    Mesele Müslümansin ya hani, Seytan senden fellik fellik kacmali, ananla-babanla, cocugunla imtihan olmuyorsun örnegin, bi de bu dünya üzerindeki milyarlarca Müslümanlar ve hatta gecen 1400 yil icinde ölüp gitmis trilyonlarca Müslümani da bagliyor. Müslümansan en az bugünün Batilisi kadar olacaksin arkadas.
    Güzel kardesim iyi de bütüüüün bu Müslümanlar kimin ümmeti, kimin Müslümanlikla sereflendirdigi kullari. Hadi bekliyorum: Allah´a, Peygambere de laf et de bi anlami olsun artik yazdiklarinin.

  5. Şeriat istemek suç mu ? ne zamandan beri suç oldu ? Şu anki batıl sistemler içinde demokrasi en iyisi bunu kabul ediyoruz ama demokratik ülkeler Hz muhammed ve Dört halife devrinin yanına yaklaşamazlar .
    Zina edilen recmedildi ama recmedilen 2 elin parmağı kadar bile değildi . alenen zina olmadığı için ” bedenini yabancı erkeklere istismar ettiren kadınlar yoktu , Zinanın yaygınlaşması yüzünden yıkılan yuvalar yetim kalan çocuklar yoktu . evet hırsızlık edilenin eli kesiliyordu ama hırsızlık edip eli kesilen de yok denecek kadar azdı . İnsanlar kapıları acık uyuyordu , birbirine güveniyordu .
    monarşi mi seçimler mi bunu tartışabiliriz ama yezid denen diktatörle generali haccacın yaptıklarını islam tarihine değil firavunlar tarihine kaydedin lütfen çünkü haksız yere müslüman kanı dökmenin islamiyette yeri yoktur.

  6. birde nerede iğreti görüntüler var toplamışsınız islamcı demişsiniz , ben sizin övdüğünüz ülkelerde 3 . sayfa haberlerini paylaşsam mideniz kaldırmaz . Allah aşkına her cuma hutbesinde Hz Ömer e lanet eden İran da yaşanalar nasıl islamcılık oldu . Müslümanların kutsal kabul ettiği toz kondurmadığı Hz. peygamber ve dört halife devridir , babadan oğula geçen ortaçağ diktatörlükleri değildir .

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin