İslam tarihindeki en çarpıcı ‘çökme’ örneği

YORUM | MUHSİN AHMET KARABAY

Çevremde en çok duyduğum sözlerden birisi, “Bu iktidar dönemindeki kadar insanların malına mülküne çökme İslâm tarihi boyunca olmadı” şeklindeki tespit oluyor. Bir konu üzerinde müzakere yapabilecek kadar zaman yoksa müdahil olmanın anlamlı olmadığını düşündüğüm için çoğu zaman sohbete girmiyorum.

21 Haziran’da yazdığım “İktidarın en büyük hocası İslâm tarihi” başlıklı yazıma hayli yorum geldi. Şimdi bu yazıyı yazarken baktım 19 yorum yapıldığını gördüm.

Bazı okuyucular “Şanlı denilen tarih maalesef yağma ve çökmelerle dolu” ifadesine çok takılmışlar. Ben bu cümlede “yağma ve çökmelerle dolu” dedim, “yağma ve çökmelerden ibaret” demedim. Bu noktaya dikkat çektikten sonra da yapılan bütün yorumlara saygı duyduğumu belirtmek istiyorum.

Başka yazı yazanların tavırlarını bilmiyorum. Bildiğim ve söyleyeceğim şu, M. Ahmet Karabay’ın yazılarının altına istediğiniz eleştiriyi yapabilirsiniz. Küfür ve hakaret olmadıktan sonra her türlü ağır eleştiriyi kabul ediyorum. Ve yapılan mevcut yorumlardan istifade ettiğimi de belirtmek istiyorum.

Yorumlarla ilgili değerlendirmede bulunmayı, benzeri bir konuyu yazdığımda yaparım diye bugüne erteledim.

YEMÎNÜDDEVLE MAHMUD B. SEBÜK TEGİN’İN YAPTIKLARI

Yemînüddevle Mahmud b. Sebük Tegin adı pek çoğumuza bir şey çağrıştırmayabilir. Ama Gazneli Sultan Mahmud dendiğinde hemen herkes tanır. Gazneli Mahmud, 963-1186 yılları arasında Afganistan, Horasan ve Hindistan’ın kuzeyinde hüküm süren meşhur Türk devletinin en önemli hükümdarı.

Küçük yaşta Kur’an’ı ezberledi, daha gençlik yıllarından itibaren devlet yönetiminin farklı kademelerinde görev aldı. Babası iyi yetişmesi için ona ordu komutanlığı bile yaptırdı. Babası ile arası açıldığı oldu ve Mahmud, Gazne kalesine hapsedildi. Bir başka Türk devleti olan Samanîlere karşı büyük yararlıklar gösterdi. “Seyfüddevle” (Devletin Kılıcı)  lakabı bundan dolayı verildi.

Baba Sebüg Tekin öldüğünde (997) vasiyeti üzerine ağabeyi İsmail tahta geçti. Mahmut ağabeyinin hükümdarlığını tanımadı. İki kardeşin orduları 998’de savaştı. Mahmud, İsmail’i yenerek Gazneliler tahtına çıktı.

Samanîler devletini de topraklarına kattıktan sonra Bağdat’taki Abbasi halifesi Kadir-Billah’a elçi gönderip zaferini duyurdu. Halife, Mahmud’un elçisini huzura aldı ve saltanatını tasdik etti. “Yeminüddevle” lakabı halife tarafından verildi.

Gazneli Mahmud, iktidarını pekiştirdikten sonra Hindistan tapınaklarındaki zengin servete sahip olmak amacıyla 1000 yılından itibaren her yıl bu ülkeye sefer düzenledi. Her yıl Hindistan’ın ayrı bir bölgesine savaş açan Mahmud, her defasında o yılı finanse edebilecek kadar servetle ülkesine döner oldu.

KÂBE’DEN HECERÜ’L-ESVED’İ ÇALAN KARMATİLER

Şimdi kısa bir süreliğine Gazneli Sultan Mahmud’u bir kenara bırakalım. Eylemleri o dönemlerde de devam eden ve etki alanını Arap Yarımadasının güneyinden Gazneliler devletine kadar yayan Karmatîlere bir bakalım.

İsmailiye mezhebine bağlı Karmatîler diye bir grup var. Bunlar Mısır’da o yıllarda bir medeniyet kuran Fatımîler’in imamlığını kabul etmeyen kesim. Merkezleri bugünkü Bahreyn bölgesi idi. Abbasi halifelerinin giderek halktan daha çok vergi toplamalarına isyan ettiler. Ortak mülkiyet esasına dayalı bir devlet ilan ettiler.

869 yılında kurulduğu kabul edilir. Hareketin kurucusu olduğu bilinen Hamdan b. Karmat’a nispetle Karmatî adı ile anıldılar. Karmatiler iki asır kadar etkili oldular.

Karmatîler, haccın batıl bir uygulama olduğunu öne sürerek 930 yılında Mekke’ye saldırdılar. Hac mevsiminde yapılan bu saldırıda 20 bin dolayında hacıyı keserek zemzem kuyularına attılar.

Dönüşlerinde Kâbe duvarında bulunan ve kutsal kabul edilen Hacerü’l-Esved adıyla anılan taşı da alarak yanlarında Bahreyn’e götürdüler. Karmatîler, kutsal taşı 20 yıl ellerinde tuttular.

Zaman zaman Sünni Müslüman bölgelerine akınlar düzenleyen Karmatîler, iki asra yakın İslam dünyasının korkulu rüyası oldu.

MAHMUD ‘İTİKADI SAĞLAM BELGESİ’ VERİYORDU

Sultan Mahmud, ülkesinde bir kişi zenginleştiği zaman onun hakkında saray kaynaklı bir şayia çıkartırdı. Sonra hakkında dedikodu çıkardığı kişiyi sarayına çağırtırdı.

Gerisini İbn Kesir’in “el-Kamil fi’t-Tarih” yahut öteki adıyla “İslam Tarihi” isimli kitabın 8. cildi 23. sayfasından aktarayım.

“Sultan Mahmud muhatabını suçluyor. Sonra da, ‘Bize ulaşan bilgilere göre sen Karmatî imişsin’ deyince adam: ‘Hayır. Ben Karmatî değilim. Malımdan istenildiği kadar alınsın. Yeter ki ben bu ithamdan kurtulayım’.”

Sultan, adamın malından istediği kadarını alıyor ardından da onun eline “itikadı sağlam” belgesi veriyordu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

25 YORUMLAR

  1. Muhsin Ahmet karabay bey yaptiginiz cok ve cok onemli. Sizi cesaretinizden dolayi tebrik ediyorum. Lutfen bangladesli insanlara ulasin ve pakistan ordusunun sebeb oldugu binlerce tecavuzu arastirin. bu mevzu hassas oldugu icin bangladesliler bu kismi pek konusmak istemiyorlar utaniyorlar. yasli ve olaya vakif pakistanlilar biliyorlar. Bir tane pakistanli bana bu sebebten dolayi bangladeslilerin yuzune bakamadigini soylemisti. Hatirlarsaniz bir ara bangladeste 3 tane alim idam edilmisti diye tr deki islamcilarin Sah`i ortaligi velveleye vermisti bangladese tepki gostermisti. bu idam edilenler bu soykirimda rolu olduklari icin idam edildiler. Pakistan ordusu bangladeslileri katledip kadinlari tecavuz kamplarina hapsettigi zaman bir kisim yerli dini gruplar fetva verdiler bagilerin asilerin isyancilarin mallari mulkleri esleri karilari helaldir diye. ayni hayreddin karamanin veya abdulmetin balkanlıoğlu seytaninin verdigi fetvalar gibi. bir onceki makaleniz icin yaptigim yorumu tekrar paylasmak istiyorum. Lutfen benimle irtibata geciniz. 3 yilimi muslumanlarin tarihindeki siddet olaylarini arastirmaya verdim.
    lutfen bu linki ingilizce bilmeyenler google translate ile cevirip okusunlar.

    Banglades genocide yazarak da google de arama yapabilirsiniz.

    https://en.wikipedia.org/wiki/1971_Bangladesh_genocide#:~:text=During%20the%20nine%2Dmonth%2Dlong,and%20Indian%20sources%2C%20in%20a

    Turkler nasil Fatih sultan mehmedi seviyorlarsa pakistanlilar da gazneli mahmudu cok severler. Musluman sultanlarin fetih ve yagma hareketlerinin en birinci motivasyonu tamamen mal mulk hukmetme toprak sahibi olma idi. Selahaddin eyyubiyi biraz bunun disinda dusunebiliriz.

    15 Temmuz sonrasinda yapilan zulumlerin fikhi ve akidevi dayanaklarini arastirdim. Baktim ki mebzul miktarda yuzlerce ornek var. Daha sonra suna odaklandim, “Muslumanlarin tarihinde muslumanlarin muslumanlara yaptigi zulum, iskence, soykirim ve katliamlar nelerdir”. Kerbela dan itibaren muslumanlarin birbirlerini oldurdukleri hatta muslumanlarin tarihinde savaslar, isyanlar ve ic kargasalar yoluyla oldurdukleri musluman tebaa nin sayisinin gayri muslimlerden fazla oldugunu gordum. Bugun de savaslar ve kargasalar yoluyla hayatini kaybeden her 10 muslumandan 9 u yine dindasi muslumanlar tarafindan oldurulmektedir. Gelelim tarihi kayitlara, Hz. Muhammed a.selamin vefatindan itibaren muslumanlar birbirlerini tekfir, hasim, rakip gibi gerekcelerle durmadan oldurmusler. Cemel siffin vakalarini tekrar okuyalim muhalif tarihcilerin yorumlarindan. emevilerin oldurdugu muhalif sahabe ve Ali evladi cok fazladir. Bizans devletinin ileri goruslu krali sam da bulundugu sirada muslumanlarin arastirilmasi ve incelenmesi icin bir heyet kurar ve gonderir. gelen heyet muslumanlarin cennet denilen ote dunyadaki mekan icin gozunu kirpmadan canini verdigini sehit olmayi cok sevdiklerini rapor edince. Bu kisim cok onemli emir verir ve Rum bizans devleti suriye kuzey irak lubnan bolgelerinden cekilirler. toroslarin gerisine cekilirler ve boylece buyuk bir topragi savasmadan 4 halife devrinin sonu ile emevilerin ilk zamanlarinda terkederler. dogal olarak muslumanlar gasb fetih ve yagma icin en yakin diger hedef olan Iran a ve bilahere horasan civarina yonelirler. Bizans kralinin bu ricat hareketi devletinin bir bir 800 yil daha yasamasini saglar ta i istanbulun yagma ve isgali olan 1453 tarihine kadar. bu arada yeri gelmisken belirtelim istanbulun fethi gucluk cikarinca askeri tesvik icin Fatih Efendi 3 gunluk yagma sozu verir. gazi alan ecdadimiz istanbula yuklenir fethedilir ve 3 gunluk dehset baslar. ne kadar kari kiz varsa tecavuze ugrar nerdeyse. rahibeler bile tecavuzden kurtulamaz. mallar mulkler altinlar gasbedilir. Fatih bu verdigi 3 gunluk yagma kararindan binpisman olur ve edirneye donerken yolda hungur hungur aglar. tekrar donelim Emevilere. 90 yillik emeviler zamaninda yapilmis 50 kusur soykirim vardir. bu siddete karsi gelisen karsi abbasi devrimi basariya ulasinca emevi halifelerinin mezarlarina kadar tahrib edilir. bulunan emevi kokenli insanlar katledilir. kacanlar kuzey afrika uzerinden ispanyaya gidip emevi saltanatini orda surdururler. abbasiler de zulumde geri kalmazlar. El Muhtarre sehrinde katlettikleri zenci kolelerin sayisi Ibnul Esir e gore 500 bindir. El Muhtarre sehri islam medeniyetinin en harika ve yegane ornegidir. Firat ve Dicle arasindaki tuzlu camurlu arazileri temizleyip tarima elverisli hale getirmek icin dogu afrikadan zorla gasbedilen kacirilan zenci koleler cok agir sartlarda calistirilirlar. bu kolelere cektirilen siddetin boyutu korkuncdur. en son Ali b. Muhammed diye biri cikar ve kole isyanini baslatir. detaylarla bogmak istemiyorum ama kurduklari sehirde temel uretim araclari ortak olur. Insanlarin esleri ve karilarindan baska her seyi ortaklasa paylasirlar. kuyular, dereler, degirmenler, topraklar beraber islenir ve paylastirilir. mevzu cok uzun ben direk Osmanliya atliycam. Fatih Sultan mehmet kendi kardeslerini oldurdugu yetmemis gibi muhalif gordugu Gulen hareketini pardon Hurufileri canli canli ates cukurunda yaktirmistir. Yavuz kendi sadrazamlarindan 3 tanesini yargisiz infaz etmistir. Musadere sistemi ise cok sistemli bir sekilde uygulandigi icin orta sinif veya aristokrat sinif bu cografyada olusmamistir. Avrupadaki ronesans ve reformun arkasindaki toplumsal siniflar aristokrat ve orta siniftir. Duraklama doneminde ise anadoludaki isyanlar cok siddetli bastirilmistir. Fetret devrinde seyh bedreddin 4 tane sehzadeden birini destekledigi icin cirip ciplak idam edilmistir cesedi muhtesem ecdadimiz tarafindan 3 gun sergilenmistir. celali isyanlari yeterince mevzu edilmemistir. Osmanli sultani yavuz halifeligi bildigin duz ifadeyle gasbetmistir. bu yazar arkadasin makalesine tepki veren hizmet mensubu olan arkadaslara tavsiyem hocaefendinin zaafi olan osmanli sultanlarini tekrar dan incelemeleridir. osmanli padisahlarinin yarisindan fazlasi kendi ailesinden birilerini oldurmustur. benim bahsettigim tarih anadolu cografyasinda olanlardir. mesela dandanakan savasi var 1041 de. sunni gazneliler ve sunni selcuklular birbirlerini katletmistir. her bir savastan once ise bu savaslara sebeb olan karsilikli ic karisikliklar isyanlar vergi problemleri vs. vardir. Turkiye cumhuriyeti kan uzerine kurulmustur. seyh said isyaninda 25 bin dersim de 40 bin 1. agri da 20 bin 2 agri isyaninda 30-40 bin sivil insan oldurulmustur. yaptigim arastirmalar icerinde en korkuncu ve yuz karasi olan vaka ise Bangladesin pakistandan bagimsizligini kazandigi 2 yillik surecte olmustur. Pakistan ordusu bangladesli kadinlardan 200 bin ile 300 bin kusurunu koylerde kurduklari kamplarda toplu ve sistemli tecavuze maruz birakmistir. bu pakistanlilar icin bir tabudur yuz karasidir. nasil ki gidip normal bir Turk vatandasina ecdadiniz ermeni soykirimi yapti diyemezseniz ayni sekilde pakistan da da bu bir tabudur. bangladesliler pakistanlilardan nefret ederler. yazari tebrik ediyorum. cok netameli bir konuyu secti. turkiyedek islam tarihcileri ilmi namustan mahrumdur. bu konulara giremezler cesaret edemezler. Hocaefendi gulen hareketinin tarih anlayisini yanlis yonlendirmistir. el muhtare ile ilgili tarihci mustafa demirin siyah ofke adli eseri vardir.
    https://ihsaneliacik.com/islamin-kayip-sehri-el-muhtare/

    • BEN Fetöcü değilim, malımdan istediğin kadar al….gibi.
      ……
      İmanlarından, imani-İslami hizmetlerinden dolayı ellerini öpmek istediğim insanların, fetöcülerin ( bu ibareyi kalben diyenlerin ne kadar ahmak ve cahil oldukları Ehli vicdan ve iz’an tarafından net görülür)
      Karı-kızları helal ve malları ganimetdir diyenlere muhabbet göstermeleri bende dehşet duyguları uyandırmıştır.

      Sayın yazara bir soruda sormak istiyorum,
      TR724 yazarlarından Reşit Haylamaz beyefendinin peygamberimiz sav o anlatan yazılarındada, kalbimizin kabul etmediği malûmatları okudum. Ganimet adıyla müşriklerin bayanları ve malları alınıp müslümanlar arasında paylanıyordu.

      Bunu şahsen anlamakta ve sindirmekte zorlanıyorum.

      Siyasal islamcılar düz mantıkla meseleye nefisleri ile dalıyorlar.

      Salih Erdem adlı yorumcu samimi bir Kürt müslümandır zannımca.

      Her samimi Kürt gibi, anlı şanlı ecdadın yaptığı -kardeş katli gibi- zülümleri anlamakta zorlanmış ve ilginç bir araştırmayada girmiştir. Bende müslüman Türk kardeşlerimizin biz Kürtlere yaptığı zülümleri bir türlü anlamaz ve tenaküzlar içinde debelenir giderdim.

      Hizmet hareketine yapılan soykırım seviyesindeki zülüm ile Kürtlere yüz yıldan çoktur yapılan zülmü idrak etmeye başladım.

      • Evet bir kürdüm, seçme şansım olsaydı Beyaz Türk olarak İzmir de doğmak isterdim. Eskiden müslümandım, şimdi imanımdan şüphe ediyorum. Tarih araştırmalarımı müslümanların tarihi ile sınırlı tutmadım ve ilk insanlara, pre historic age lere kadar götürdüm. Arkeoloji, antropoloji, sümer kültürü, kadim yahudilik, mısır bilimi, genetic, biyoloji, evrimsel biyoloji ve evrimsel psikoloji alanlarına kadar sürdürdüm. Şimdi akide olarak ateist-deist-modernist müslüman arasında gidip geliyorum. Yolculuk henüz bitmedi. Müslümanlığı kültürel olarak muhafaza ediyorum, cumaya arkadaşlarla beraber gidiyorum, ev ahalisine namaz kaldırıyorum. Bunlar 15 Temmuzun bünyede sebeb olduğu yan etkiler. Bunca zulme rağmen tr724 takipçilerinden bazılarının başlarına gelen zulüm sanki islam tarihinde sadece ilk defa kendi başlarına gelmiş gibi davranmaları çok naif bir durum. Malasef hizmet mektupları harici bilgiye en kapalı kült bir topluluğa dönüşme riskiyle karşı karşıya. HE (Allah ondan razı olsun) copy cut paste gibi bir at gözlüklü cemaat yetiştirmiş. Molla abilerin hepsinin hangi konuda ne diyecekleri belli. Birini takip etseniz diğerlerininde ne düşümdüklerini az çok tahmin edebilirsiniz. HE islam tarihini gereğinden fazla yücelterek aktardığı için bir bakıma çarpıtma da yapmış oluyor ister istemez. Padişahların bazısına veli demesi gibi. Avrupa rönesans ve reform yaparak dark age den kurtuldu. İslam aleminde reform ve rönesans yapmaya en elverişli grup hizmet olmasına rağmen hocaefendinin çok aşırı bir şekilde hamaset ve asabiyetle illetli olması talebeleri olan molla abilerin de cesur olmamaları ve dışa kapalı olmaları bu reform yapma şansını sıfıra yakın bir ihtimale düşürüyor. İslam dünyası ilelebed pazar olarak sömürülmeye mahkum kalacaktır. Sünni şii ve vehhabiler nakil yerine aklı esas almadıkça muasır medeniyet seviyesine veya HE nin meşhur ifadesiyle devletler arasında muvazene unsuru olmayı başaramayacaktır.

        • Üstadim yolculugunuzda selametler dilerim, Umarim hayirli bir sahilde konaklayabilirsiniz. Zor zamanlar yasiyoruz. Cok büyük bir travma yasandi ve hatta kimlikler, inanclar, mensubiyetler derken travmalar bibirbirine gecti. Ama acizane tavsiyem bu savrulma sürecinde acele hükümlere ulasmamaya ve itidalle hareket etmeye calismanizdir. Iman kalpte var olan bir cevherdir, varligi ve yoklugu konusunu da zamana birakmak lazim. Süpheler, sorgulamalar yasanabilir ve zamanla taslar yerine oturur. Ayrica tarihi olaylara bu kadar takilmayin. Tarih bir inanc konusu ya da kaynagi degildir. Herkes hata yapar. Tarihin failleri de insandir ve inancinizin yönünü ve kaderini kendileri de insan olanlarin fiillerinin insafina birakmayin.

          Bu arada bu kalitedeki ve düzeydeki yazilarin, yolculugunuzda cok katkisinin olacagini da pek sanmiyorum.
          Saygilarimla

          • İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Şu an başıma gelen sorunlar, dertler için veya hastalık için sorumlu gördüğüm bir tanrı yok. Doğanın işleyişini anlayınca badireleri atlatmak çok daha kolay. Herkesin Evrim süreçlerini incelemesini tavsiye ederim. Bazen şöyle diyesim geliyor şu beklentide olanlar için inayet, ilahi tecelli, Allahın yardımı yok! Malesef kötü bir haberim var Cennette yok Cehennem de. Kötülerin hesabını bu dünyada görmeye bakın. Hayat ve evren ezilenler, zayıflar, güçsüzler ve mağdurlar için adil değil. Size zulmeden varsa hesabını olmayan ahiret için ertelemeyin. Batı da işçi hareketleri, ihtilaller varlığı şüpheli olmayan tanrıdan ümidin kesildiği anda ortaya çıktı. Hizmet hareketindeki mağdurlar a sesleniyorum beklediğiniz inayet asla gelmeyecek determinist bir yolla sizler ayağa kalkmadıkça. Hitlerin, Muaviyenin, Cengiz hanın yaptığı tüm melanet yanına kâr kalmıştır. Yaratıcı olabilir ama kullarla vakit kaybettiğini cennet ve cehennem yarattığını düşünmüyorum. Derinlerin ve vesayetin in en çok korktuğu mevzu insanların Allahtan ünitelerini kaybetmeleri mevzusudur.

        • Yorumunuzu hayret etmeden okudum.ne kadar tanıdık ifadeler..H.E yi ve yetiştirdiği talebeleri tanımıyor olmanız çok acı.yaziniz İslam kulturunden ,İslam tarihinin inceliklerinden bahsederken objektif bakmayı öğreten hocamızı hiç tanimadiginizi ne kadar net ortaya koymuş..her birimiz şu konuda zaman zaman muvazeneyi kaybediyoruz.Biz yeni bir din mensubu değiliz biz İslam dinini mensubuyuz.yani Allah’ın kullariyiz.Hangi cemaat mensubu olduğumuzun önemi yok aslında ,dini ne kadar yaşadığımız önemli.Bu asır felaketler asri üstad en büyük musibet dine gelen musibettir buyuruyor.Allah rasulunun sahabeleri Kerbela gibi büyük bir imtihandan geçtiler ama hiçbiri ateist olmadı..yollar muhtelif olsada hedef yaratıcıya kulluktur..Hizmeti tenkit edebilir başka bir mesleğe intisap edebilirsiniz ama bu dinsizlesmenize etki ediyorsa taktiginiz gözlüğe değil kendi gözlerinizdeki perdeye odaklanmanız gerektiğinin işaretidir.

          • Ustat en büyük felaket dine gelen musibettir derken herkes tahkiki imana ulaşırsa alemi islamın kurtulacağına inanıyordu. Dini ve Allahı kendi içinizde yaşayın. Ben deist veya ateist olarak iyilik yapmaya Yunanistan’a muayeneye devam ediyorum, çocuklarımla arada cemaatle namaz kılıyorum. Bugün hizmet hareketi tepeden tırnağa tüm mensupları nerdeyse her konuda aynı tepkiyi veriyor. Herkes HE nin ağzına bakıyor farklı düşünme özgün düşünme noktasında Akpliler ile cemaat arasında bir fark yok. Hizmet mensupları yapılan haksızlıklara belki direk tepki verecekken cemaat halinde hareket etmek beyinlerine kodlandığı için tepkisiz kalıyorlar. Bu tepkisizlik ile tr deki haklarınızı alamazsınız. Bir kutsal ilahi göklerden bir el beklemeyin. Kötüler kötülükleriyle beraber hesap vermeden gidiyorlar. Din mefhumu uyuşturucu gibi artık. Son bir soru son 1000 yılda Allahü teala c.c. müslümanların hangi duasını kabul etti?

  2. Gunumuzde cingene diye bildigimiz insanlar aslen Gazneli Mahmudun Hindistan seferlerinde esir edip kole olarak Batisindaki ulkelere sattigi Hind kokenli insanlar. hatta su anda bile esmer cehreleri ve duz saclariyle Hintlilere benzemektedirler..

    • Çok ilginc bir yaklasim. Bununla ilgili deliliniz var mı? Türkiyede ki çingeneler hemen hemen her bölge de var. Türkçe, kurmanci ve zazaki dillerini konuşanları da vardır.

    • Bu ihtimal, eski dönemlerde dile getirilmiş, ancak günümüzde geçerliliği kalmamıştır. Romanların mö 1.yy veya ms 1.yyda Hindistandan ayrıldığı kabul ediliyor artık. Gazneli Mahmut döneminde (yani 10.yyda) Romanlar, Balkanlara ulaşmış ve Avrupa’daki yolculukları başlamıştı

  3. Tesekkürler TR724. Bu ve benzer yazilara yer verdiginiz icin. Sayin yazara da tesekkürler. Böyle aydinlatici bir yaziyi kaleme aldigi icin. Umarim devami gelir ve dizi cok cok uzar.
    Bugüne kadar “muhtesem gecmis” türü yazilari cok okuduk, bunlarla avutulduk, uyutulduk. Bu hosumuza da gitti. Ama bunlarin pek bir faydasi yok. Hatta önceki yazinin altindaki bazi okuyucu yorumlarina bakilirsa, zarari cok. Nasil mi? Tarihini cok yüksek bir yere koyan bazi okuyucular “Israilogullari” meselesinde oldugu gibi irkci-dislayici-ötekini karalayici yaklasimlarla maluller, ama bunun farkinda bile degiller. Bu tür sakatliklarin farkina vardiracak, zihinleri modern dünya düzeyine cikaracak ise gecmis güzellemeleri degil, sorgulayici yaklasimlardir… Yazinin devamini sabirsizlikla bekliyorum.

    • Ne güzel siz hamaset ve asabiyeti aşmışsınız. Avrupa’daki milletler tarihleriyle yüzleşmiş gaddar olan krala gaddar demeyi başarmışlardır. Konuştuğum bir Alman tarihimiz çok kanlı demişti.

  4. “Şanlı denilen tarih maalesef yağma ve çökmelerle dolu” ifadesine çok takılmışlar. Ben bu cümlede “yağma ve çökmelerle dolu” dedim, “yağma ve çökmelerden ibaret” demedim. Bu ifadeniz yorumlari yeterince olgunlukla kabul edemediginizi gosteriyor.
    Belki, ikisinin arasinda cok kucuk bir nuans olabilir. Yani ibaret dediginizde %100 oluyor ama dolu dediginizde %99 oluyor. Bu hic kayda deger bir fark degil. Keske daha olgun bir davranis sergileyerek soyle deseydiniz:
    Evet kabul ediyorum, ölçüsüz bir cümle kurmusum, o cumlemi soyle duzeltiyorum: Sanli tarih dedigimizin icinde de zannettigimizden cok daha fazla cokme hadiseleri var.
    iste bu cumle veya buna benzer kurulabilecek bir cumle hem insafli hem bilimsel olurdu.
    Lutfen elestirilere karsi, hemen ilk tepki olarak, muhataplarinizin kastinizi anlamadini ve Turkcelerinin yeterli olmadigini ima eden buram buram ene kokan savunmalara girmeyin.. Muhataplarinizın bir cogunun Turkcesi sizden daha iyi olabilir, ornegin bu kardeşiniz, ÖYS’de Turkce testini full cekmis ve Turkce ile Arapca ve Ingilizce arasinda tercumeler yapan biri olarak , ‘ibaret’ ve ‘dolu’ kelimeleri arasinda bir fark goremiyorum…!!!
    Isterseniz, online bir test hazirlayip, bu iki kelime arasindaki farki insanlarin nasil algiladigini, sizce Turkcesi en iyi oldugunu dusundugunuz bir kitleye sunabilir ve sonucu bizimle paylasabilirsiniz..Hodri meydan!

    • Biri size “Ev fare dolu” dese ne anlarsınız? “Tavana kadar içinde fare istiflenmiş” manası mı çıkar oradan?

      “İslam tarihi yağmalarla dolu” demek “Müslümanların kurdukları devletler tarih boyunca sık sık yağma ve çökme hareketlerinde bulunmuştur.” demektir, ki bunun çok da yanlış olmadığı anlaşılıyor.

      İtiraz edilebilecek bir şey varsa o da “İslam tarihi” diye bir kavram olup olmadığıdır. “İslam tarihi” dediğiniz zaman müslümanların tarihte yaptığı hataları İslam’a yamama durumu oluyor. Belki “Müslümanlar Tarihi” daha doğru bir tabir olur.

  5. Gazneli Mahmud, Hindistan’a, Putperestlerle mücadele ederek Müslümanlığı yaymak için 1001-1027 yılları arasında 17 sefer düzenlemiştir. Her seferinde sayısız ganimetlerle dönmüştür.
    Şimdi bunca ganimete sahip, İmanı bütün ömrü at sırtında fetihlerde geçen cennet mekan bir Türk hükümdarı, şantaj yaparak rüşvet alacak birine benziyor mu? Vebali büyük.
    Sayın yazar Wikipedia’da Gazneli Mahmud’un hayatını açın okuyun, hayatı ile ilgili tek bir olumsuz kelime göremeyeceksiniz.
    Helal kaynaktan beslenmeyenlerin sözüne ve yazısına itibar edilmez. Vesselam

    • Gazneli Mahmudu Hintlilere sorarak öğrenmenizi tavsiye ederim. Yeni mescid inşa etmek yerine mevcut hindu tapınaklarını yıkıp temelleri üzerine cami yaptırmıştır. Gazneli Mahmud zamanından kalma orijinal sıfırdan yapılmış cami yoktur. Gaznelinin motivasyonu işgal yağma ve hegemonya içindir. Milleti bu uğurda ölmeye ikna için de din her zaman kullanılmıştır. Hz. Muhammed s.a.v sağa sola savaş açmış işgal amaçlı gasp yapmış biri değildir. Gazneli kılıç zoruyla İslamı benimsetmiştir. İslam dünyasında yolsuzluğun en çok olduğu ülke Pakistandır. İslam dini Muaviyeden sonra kılıç zoruyla yayılmıştır. İç muhalefeti bastırmak başka yöne kanalize etmek için her halife her kral her padişah kontrollü savaş çıkarmıştır.

    • Gazneli Mahmud müstear ismiyle yazan okuyucuya: Wikipedia bir konuda ilk bilgi edinmek icin basvurulabilecek bir kaynaktir. Tamamen güvenilebilecek bir kaynak degildir.
      Gazneli Mahmud´un Hindistan´a seferlerine gelince: Müslümanligi yaymak ve putperestlerle mücadele icin Hindistan´a seferlerinden, ganimetlerle döndügünden bahsediyorsunuz. Ve bu kisiyi yüceltiyorsunuz… Bütün bunlar ö dönemde aynen bu sekilde yapilmis olsa da bugün icin savunulabilecek bir tarafi yoktur. Ayrica Müslümanligi yaymak icin savaslarin neresi iyi? Bu, bir dinin kilicla yayilmasi anlamina gelmiyor mu? Ayrica o elde ettigi ganimetlere bir de karsi tarafin gözüyle bakin. Onlar da bu isi yagma olarak görüyor olmasin!?…
      Eger gecmise bakista bu kafa degismezse yarin tayyip de karsiniza Davoslarda Yahudi´ye “one minute” ceken Türk büyügü olarak cikacak.

  6. Osmanlıdaki sayısız müsadereden, mala el koymadan sadece bir kaç tanesi:
    Çandarlı Halil Paşa istanbulun fethinden hemen sonra Fatih’in lalası devşirme asıllı Zağanos Paşa’nın bulunduğu muhalifleri tarafından Bizans İmparatoru’ndan rüşvet almak ve düşmanla işbirliği yaparak devlete ihanet etmekle suçlandı. Fatih Halil Paşayı İstanbul’un fethini engellemek amacıyla Bizanslılardan rüşvet aldığı gerekçesiyle azledip büyük mal varlığını (hazinesinde 120.000 duka vardı) müsadere etti (30 Mayıs 1453). Servetin sadece cüz’i bir miktarı çocuklarına bırakıldı. Yakalandıktan sonra Edirne’ye gönderilen Halil Paşanın katlinden dolayı tepkiler beklendiğinden ancak 40 gün sonra idam edildi.
    Lala Mehmet Paşa, İran serdarlığına memur idi ölünce (1606) padişah, önce sadece nakit varlığının alınmasını, öteki eşyalarının çocuklarına bırakılmasını emretmişti. Ancak sefer araç ve gereçlerinin yetimlere gerekmediği devlet adamları tarafından hatırlatılınca, paşadan geriye kalan askerî malzemenin yanında başta nakit varlığı (150 bin altın 100 yük kuruş) olmak üzere, kırkı aşkın samur kürk, elbiseler ve çeşitli değerli eşyalar alınarak mirasın küçük bir bölümü çocuklarına bırakıldı.
    Fazıl Ahmet Paşa (1635-1676), on beş yıllık sadaretinde Avusturya, Macaristan,Girit ve Lehistan cephelerinde toplam dokuz yıl savaş-mış, dürüstlüğü ile meşhur olmuş, servetini din ve devlet uğrunda harcayan bir devlet adamı idi. Ağır hastaolmasına rağmen Lehistan seferine çıkan Fazıl AhmetPaşa, Edirne’ye ulaşamadan sefer yolunda şehit olmuştu(1676) Yapmış olduğu bunca hizmetlere ve Köprülü ailesinin devlet idaresindeki güçlü otoritesine rağmen, Paşa’nın geriye kalan bütün nakit varlığı müsadere edildi. Sadece mülkleri kardeşi Mustafa Bey ve kız kardeşlerine miras olarak intikal etti.

    • Bu değerli bilgilerinizle konuya çok önemli katkıda bulundunuz. HE 90 larda 80 lerde gençliğe gaz vermek, coşturmak için osmanlıyı bir bütün olarak hep hayırla yad etti ve menkıbeler anlattı. Hatırladıklarım mesuliiyet duygusu kasedinde ordudaki görevinden istifa edip köydeki tarla bağ bahçesinin başına geçmek isteyen bir askerin Abdülhamid den izin istemesi sonra rüyada senin istifa erdirdiğini bizde istifa ettirsin diye Hz Muhammed s.a.v iñ rüyaya girmesi. Fatihin mühendisin elini kestirmesi hızır reis vakası, yavuzun çamurlu hırka hikayesi vs. Fakat aşırı hamasete maruz kalmış hizmet mensuplarını rte nin zulmü bile tam uyandırmışa benzemiyor

      • Fatihin el kestirme hikayesi her hangi bir tarihi kaynakta geçmeyen bir anlatı. Tabi bu anlatının bir padişahın adaletiyle övünülmesi için anlatılması da islamcı bir garabet. Padişah dahi olsa, kadı haricinde bir idarecinin el kesme ile cezalandîrma yetkisi var mıdır? Bir kısım Hırsızlık vakaları dışında islam cevap hukunda böyle bir cezalandirma var mıdır? Mimarın elini kesmek caiz midir? Sorgulamadan padisahın mihakeme olunmasını (ki gerçek degil) islam adına olumlamak ve örnek olarak zikretmek islam cı zihnin ne derece çürük bir tarih ve adalet arka planina dayandigini anlamak için kafi.
        Yavuz hikayesinde atının hareketiyle padişahın elbisesine çamur sıçramasina sebep olan bir alimin can korkusu yaşıyorum olması da benzer bir garabet gostergesi maalesef. Asil garabet bizim bunlarla islam adına hala övünüyor olmamiz maalesef.

        • Sayin Seyid Erkal bey harika yorum ve tespitleriniz var sizinle tanismak isterim.
          Fatihin el kestirmesi ve sonra mahkeme edilmesi cok masum bir olay olarak kaliyor 3 bin hurufiyi cayir cayir canli sekilde yaktirmasinin yaninda. Malesef HE veya diger kanaat onderleri boyle netameli yuz kizartacak tarihi hususlari anlatmadiklari veya boyle vakalari duymak bile istemedikleri icin biz de tarih tekerrur ediyor. bugun madimagin yil donumu o zamanlar lisedeydim. IHL okuyordum ve tum okul mutluydu aziz nesine yapilan bu saldiridan dolayi. simdi dusununce Allahim ne kadar korkunc bir hadise insanlik adina, islam adina vs.
          HE Yavuz Sultan Selim e cok hayran cok sever. Ama yavuz 3 tane sadrazamini yargisiz mahkemesiz idam ettirmis bir katildir. isin adini koymamiz gerekir. Tarihteki tum hristiyan musluman Cinli veya Rus her taraftaki krallar katildirler. Peygamberler bu zalim krallari padisahlari liderleri bu kotuluklerinden men etmek uyarmak engel olmak icin gelmistir eger Allah-Tanri var ise.
          Malesef anadolu cografyasi cok yuksek oranda hamasete maruz birakilmis. Emailinizi paylasmaniz mumkun olursa size yazmak isterim. Vesselam

  7. Sayin M. Ahmet Karabay, bence tarih hakkinda yazmayi birakmalisiniz.

    Konunun, örneklerin basi yok sonu yok, HAVUZ MEDYASININ haberleri gibi koy basligi ver ver hükmü gitsin.. Kes kopyala yapistir. Bence tarihi katlediyorsunuz. bu tarihcilik ya da gazetecilik degil.

    Siz eksik bilgi ve pesin hükümlerle, TARIHE NASIL ÇÖKÜLÜR`ün örnegini gösteriyorsunuz..
    Saygilarimla

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin