İntihar edenin cenaze namazı kılınır mı?

Yorum | Ahmet Kurucan

“İntihar sonucu sevdiklerini kaybeden Müslümanların mücadele ettikleri leke/ayıp/ön yargı” başlıklı bir haber okudum buzzfeed haber portalında. (https://www.büzzfeednews.com/artıcle/hannahallam/suicide-rate-rising-müslims-mental-health-stigma-haydar) “Zaten sevdiklerini intihar ile kaybetmenin verdiği sıkıntılarla uğraşırlarken, Müslüman aileler için kederlerinin/acılarının/gönül yaralarının sadece başlangıcını oluşturan bir başka şey var.” diye başlıyor haber ve ardından  intihar edenin cenaze namazı kılınmaz görüşü adına yaşanan hadiseleri anlatıyor. Sabırla, sükûnetle, vakarla sonuna kadar okudum haberi. Yazının sonunda ulaştığım kanaat makale sahibinin kanaatinden farklı değil. Bunun için ‘müntehirin cenaze namazı’ konusunu ele aldım bu yazıda. Eğer yazı sözü edilen çerçevedeki görüş, kanaat, hüküm ve önyargıların doğruluğu-yanlışlığı konusunda yeniden düşünmemize katkı sağlarsa görevini ifa etmiş demektir.

Neden mi? Önce haberde yer alan birçok unsurdan üzerinde duracağım bir kaç ana noktayı özetleyeyim. “İntihar eden Müslüman bir gencin cenaze namazını kılmam diye diretiyor imam. Araya giren hatırlı insanlar neticesi kılıyor ama cesedi camiye sokmam diyor bu defa. Dışarıda kılınan cenaze namazında da cami cemaatini cenazenin kimliği açıklanmıyor… Makale yaptığı araştırmalara bağlı olarak ABD’de bir çok caminin intihar edenlerin cenaze namazını kılmadığını ifade ediyor…2016 istatistiklerine göre 15 ila 34 yaşları arasında 45.000 insanın intihar ettiği ve 2011-2016 yılları arasında Müslüman nüfusun bu sayıda oranının çok arttığını bilgisini de ilave ediyor… Verdikleri mülakatlarla habere katkı sağlayan bazı insanların ifadelerinden çıkan şu mana oldukça önemli; cenaze namazı kıldırmayı reddetme cenazenin ailesi başta olmak üzere yakın akraba çevresinde ve özellikle genç nesillerde müthiş bir moral bozuntusu meydana getiriyor ve bu durum ilerleyen zamanlarda İslam’a karşı mesafe koymaya kadar uzanıyorCamiler keşke intihar etmeyi engelleyecek sebepler üzerinde dursa ve gençlere bu konuda verilecek eğitim ve öğretime katkıda bulunsa!” diyenler de az değil.

MESELEYE NASIL YAKLAŞILMALI?

Pekâlâ intihar edenin cenaze namazının kılınması veya kılınmaması ile alakalı meseleye nasıl yaklaşılmalı? İşin aslı klasik fıkıh açısından bakıldığında, alimlerin büyük çoğunluğu intihar edenin büyük günah işlediğini kabulle birlikte o kişinin dinden çıkmadığı ve cenaze namazının kılınabileceği konusunda ittifak etmişlerdir. Bu bağlamda “Hz. Peygamber intihar edenin cenaze namazını kılmamıştır (Müslim; Cenaiz 107)” hadisine dayanarak “O kişi dinden çıkmıştır, kılınmaz.” yorumu yapanlar azınlığı teşkil etmektedir. Haberde sözü edilen cami imamları ihtimal azınlığın görüşünü tercih ediyorlar ya da selefi bir yaklaşımla hadisi literalist bir gözle okuyup kılınmaz hükmünü veriyorlar.

Baştan ele alalım: intihar, insanın hiçbir baskı altında kalmadan hür irade ve ihtiyariyle ölümle sonuçlanacağını bildiği bir eylemi kendi bedenine uygulaması demektir.  Bir başka ifadeyle ölümle hayat arasında insanın bilerek isteyerek ölümü tercih etmesidir intihar. İslam’ın temel değerlerine göre hayat, insana Allah’ın vermiş olduğu bir emanettir, emanet sahibi emanetini alıncaya kadar onu korumak da insana düşen aslî bir görevdir. Makâsıd-ı hamse arasında canın/nefsin korunmasının yer almasının nedeni budur. Hatta bazı ulema intihar etmenin başkasını öldürmekten daha büyük günah olduğu yorumunu yapmışlardır.

Kur’an-ı Kerim’de intihar ile alakalı direkt bir beyan yoktur. Bazılarının “…kendinizi öldürmeyin” (4/29) ve “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız” (2/195) ayetlerini intihar ile ilişkilendirilmesi Kur’an’a yaklaşım metodolojisinden kaynaklanan yorumlardır. Söz konusu iki ayete nüzul sebebi, lafız-mana ilişkisi, metin içinde yer alan diğer cümlelerle bağlantısı, siyak-sibak münasebeti açısından bakıldığında bu yorumun çok zorlamalı olduğu muhakkaktır. Bununla beraber Kur’an’ın ruhu, İslam’ın genel-geçer prensipleri, insanların maslahatı itibariyle intiharın İslam’da yasak olduğu muhakkaktır. Nitekim bu konuda Hz. Peygamberin açık beyanları vardır. İntihar edenin intihar eylemini gerçekleştirdiği usulle cehennemde sürekli azap çekeceğini belirten hadis birçok hadis kitabında yer almaktadır. (Buhari, Cenaiz, 84; Müslim, İman,175) Yukarıda geçtiğimiz üzere Hz. Peygamber intihar eden bir sahabenin cenaze namazını kılmamıştır. (Müslim, Cenaiz, 107) İntiharın büyük günahlar kategorisi içinde değerlendirilmesinin temellerini oluşturur bu hadisler.

İNTİHAR EDENİN CESEDİ YIKANIR, KEFENLENİR…

İntihar edenin cenaze namazının kılınması meselesine gelince, bazı ulema namaz kılınmasını, cenazenin yıkanması, kefenlenmesi ve Müslüman mezarlığına gömülmesinden ayrı mütalaa etmiştir. Onlara göre intihar edenin cesedi yıkanır, kefenlenir, Müslüman mezarlığına gömülür ama cenaze namazı kılınmaz; zira Allah Resulü(sas) namaz kılmamıştır. Çoğunluğun görüşü ise Hz. Peygamber “intiharın önünü kesmek, başkalarına örnek olmasını engellemek için tedbir amacıyla namazı kılmamıştır; eğer namaz kılınması yasak olsaydı ashabının da kılmasına izin vermezdi” diyerek cenaze namazı kılınmasını yıkama, kefenleme ve gömmeden ayırt etmemişlerdir.

Doğu-batı, Müslüman-gayri müslim ayırt etmeksizin günümüz dünyasının önemli problemlerinden biri olan intihar, sadece dini yönü olan tek boyutlu bir sorun değildir. Nitekim günümüz dünyasında intihar çeşitli ilmi disiplinler tarafından ortak çalışmalara konu olmuştur. Ahlaki, felsefi, tıbbi, psikolojik, sosyolojik, istatistiki, neuroscience (sinir bilim) vb. birçok alanda yapılan ciddi çalışmalar yapılmıştır. Mesela ahlak ilmi toplumun ahlaki değer yargıları açısından bunu incelerken, tıp ilmi ötenazi dediğimiz iyileşmesi imkânsız hastalığa duçar olmuş birisinin dayanılmaz acıları karşısında tedaviyi sonlandırması veya aktif olarak kendini öldürmesi ya da öldürülmesini istemesi açısından meseleyi değerlendirmiştir. Psikoloji, insanın üstesinden gelmeyi başaramadığı maddi-manevi sorunlar karşısında bir çözüm olarak intihara bakmıştır. Depresyonun ana etken olduğu gözüken bu çalışmalarda elde edilen sonuç, gerek intihara teşebbüs etmiş ama ölmemiş kişilerin beyanlarından gerek intihar öncesi geride bıraktığı yazılı-sözlü itiraflarından hareketle temellendirmeye çalışılmıştır. İstatistiki düzlemdeki veriler zaten her yıl yapılan çalışmalarla yenileniyor ve intihar oranları baş döndüren, insanı şaşkına çeviren bir ivme ile artıyor. Sosyoloji ve intihar denildiği an akla gelen ilk isim elbette Durkheim oluyor. O yıllar önce yaptığı çalışmalarda intiharın “Fertle toplum arasındaki bağların gevşediği, kişide ahlakî ve manevî yapının sarsıntıya uğrayıp dirençsiz kaldığı ortamlarda intihar eğilimlerinin arttığı” tespitini yapmıştı ve bu tespit hala geçerliliğini koruyor.

Netice itibariyle, intihar edenle konuşamadığımız için gerçek nedenlerini tam anlamıyla bilemediğimiz ama bildiğimiz kadarıyla da çok boyutlu, çözülmesi ve çözümlenmesi alabildiğine zor nedenlerle intihar etmiş kişi için; “İntihar haramdır. İntihar ettiğine göre kafirdir. Cehenneme gitmiştir. İmanı intihar etmekten onu alıkoyamadığına göre demek ki iman zafiyeti varmış. Sabır etmeli ve “Bu da geçer ya hu!” demeliydi, cenaze namazı kılınmaz” deme dini perspektiften ölünün gıyabında verilmiş çok acele hükümlerdir. Eğer bu hükümleri klasik fıkıhta yer alan içtihatlarda dahil olmak üzere yazının bütünlüğü içinde verilen bilgilerle birlikte mütalaa edecek olursanız, hiç birisinin ayaklarının yere sağlam basmadığını görürüsünüz. Şunu unutmamalı; imamların cenaze namazı kılmama konusundaki bu tutumları ölüden çok dirilere zarar vermektedir. Acılı aile ve yakın dairedeki eş-dost-akraba ve arkadaş çevresinin İslam dinine karşı yeni bir tutum almasına kadar gidebilmektedir.

‘Fıkhi açıdan yeni bir şey söylemediniz, bilinenleri tekrar ettiniz’ diyebilirsiniz. Doğru, zira asırlar önce fukahanın vermiş olduğu hükümler bana göre hala geçerliliğini korumaktadır. İster klasik usul-ü fıkıh kaideleri isterseniz maslahatu’n-nas ve makasıdu’ş şeria gibi ilkeler eşliğinde buna hüküm aramaya kalksanız aynı sonuca ulaşırsınız. Hatta daha da ötesi farklı ilmi disiplinlerin yapmış olduğu çalışmalarda elde ettikleri veriler, fukahanın vermiş olduğu intihar edenin cenaze namazı kılınır hükmünü sağlamlaştıran yeni deliller olarak kabul edilmelidir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Kıldırmasın zaten öyle çomarlara niye muhtaç kalınıyorki geçsin başkası kıldırsın çok mu bir namaz. ABD bu çomarları niye ihraç etmiyor geldikleri ülkeye. İnsan haklarının olduğu bir ülkede, sen kimsin babanın evimi de camiye sokmam diyorsun. Çağırcaksın polisleri kafasını kaldırıma yapıştırcak işte.

  2. Her iki görüşü daha net belirtip konuya azıcık daha derinden girseydiniz.. Hani kılınır diyenler neden öyle diyor,dayanakları neler; kılınmaz diyenlerin delilleri nelerdir v.s.
    Eksik olmayın, selamlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin