Soykırım hukuku; İnfazını tamamlayanlar bile tahliye edilmiyor

ÖZEL HABER | İLKER DOĞAN

Türkiye’de tam bir soykırım hukuku uygulanıyor. Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan binlerce insan, ‘infaz’ sürelerini tamamlamasına rağmen tahliye edilmiyor.

Gazeteci Büşra Erdal bunlardan sadece biri. Erdal gibi binlerce tutuklu-hükümlü, 44 aylık infaz sürelerini doldurmalarına rağmen, Yargıtay’ın yerel mahkemenin kararını onamaması sebebiyle cezaevlerinde alıkonuluyor. Söz konusu binlerce tutuklu-hükümlünün İnfaz Savcılığı’nın devreye girmesiyle denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilmesi gerekiyor. Ancak bu işlem ısrarla yapılmıyor.

Daha kötüsü, Yargıtay’ın cezasını onadığı insanların bile 1 yıl denetimli serbestlik hakkından yararlanması sözde ‘kanaat’ yazılarıyla engelleniyor. AKP rejimi, devletin bütün imkanlarıyla insanların yaşam haklarına sistemli olarak ve organize bir şekilde müdahale ediyor. 

BİSKÜVİYLE İFTAR YAPILIYOR!

Bu arada cezaevinde yaşam koşullarının her geçen gün daha da ağırlaştığı belirtiliyor. Bununla ilgili sosyal medyada onlarca paylaşım var. Yakınları cezaevinde olan insanların paylaşımlarına göre, yemekler neredeyse yarı yarıya azaltılmış durumda. Gelen yemekler ise ‘yenmeyecek’ kadar kötü. Bazı cezaevlerinde sahur için sadece pilav verildiği kaydediliyor. Masa ve sandalye yeterli olmadığı için bazı cezaevlerinde sahur ve iftarların ‘sırayla’ yapıldığı belirtiliyor. İftarını bisküvi ile yapan tutuklular bile var.

Türkiye’de Hizmet Hareketi’ne yönelik soykırımda yeni bir aşamaya geçildi. Soykırım suçu artık bizzat yargı erkiyle işleniyor. Hiçbir somut delil olmaksızın verilen cezalarda infaz sürelerini tamamlayan binlerce insan tahliye edilmiyor. Gazeteci Büşra Erdal’la ilgili haber geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı. Büşra Erdal, 45 aydır tek kişilik hücrede tutuluyor. 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Ve cezasının infaz süresini geçtiğimiz mart ayında tamamladı. Ancak buna rağmen dosyası Yargıtay tarafından onanmadığı, cezası kesinleşmediği için tahliye edilmiyor.

Büşra Erdal sadece bir örnek. Onun gibi yüzlerce değil, binlerce örnek var Türkiye’de. İnsanlara hiçbir somut delil olmaksızın ceza verilmiş ve verilen cezaların infazı tamamlanmış ancak buna rağmen salıverilmiyorlar. Zira Yargıtay, yerel mahkemelerin kararlarını onamıyor!

İNFAZ SAVCILIĞI NEYİ BEKLİYOR?

Sorun sadece Yargıtay değil. İnfaz Savcılığı da zulme çanak tutuyor, soykırıma kapı aralıyor. Yerel mahkeme karar verdiğinde bir hüküm özeti hazırlayarak cezaevine/İnfaz Savcılığı’na gönderiyor. Mevcut durumda İnfaz Savcılığı, kimin infazını tamamladığını biliyor. İnfazını tamamlayan insanlar ‘koşullu olarak’ denetimli serbestlik uygulaması kapsamında tahliye edilebilir ancak sözde ‘f.tö’ davalarında bu yola da başvurulmuyor. Hukukçular, bu durumda olan hükümlü ve tutukluların acilen İnfaz Savcılığı’na dilekçe yazıp koşullu salıverme, denetimli serbestlik, açık ceza evine gönderme talebinde bulunması gerektiğini anlatıyor.

KANAATLE CEZAEVİNDE TUTUYORLAR!

Soykırım tanımlamasının sebebi bunlar da değil! Şahsın kararı Yargıtay’dan onaylanmış ise İnfaz Kanunu devreye giriyor. Cezaevi Gözlem Kurulu tarafından rapor hazırlanıyor ve rapor üzerine İnfaz Savcılığı bir karar veriyor. Ancak Yargıtay tarafından cezası onanan ve infazı tamamlanmış yüzlerce insan hala cezaevinde tutuluyor. Özellikle 6 yıl 3 ay almış ve infazısın tamamlamış olan kamu çalışanlarının 1 yıllık denetimli serbestlik hakkından yararlanması ‘kanaat’lerle engelleniyor. Sosyal medyada yer alan bir kararda, ‘şahsın pişmanlık göstermediği, etkin pişmanlıktan yararlanmadığı’ gerekçesiyle denetimli serbestlikten yararlandırılmadığı belirtiliyor.

TAHLİYE ETMEMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYORLAR

Savcılık ve cezaevi idari bir kurum. Rejimin istihbarat gücü sadece mahkeme sürecine değil, savcılık karar sürecine müdahale ediyor. Karar sürüncemede bırakılarak, tutukluların tahliye olmaması için devletin bütün imkanları kullanılıyor. Güvenceleri ise 667 sayılı KHK… Zira o KHK kapsamında karar alan kişilerin hukuki cezai sorumluluğu yok! Ayrıca şikayet etseniz de Adalet Bakanlığı ilgili personel hakkında soruşturma izni vermiyor.


İftar ve sahur sırayla yapılıyor

Cezaevlerinde son dönemde yemek miktar ve kalitesinde de ciddi anlamda düşüş yaşandığı belirtiliyor. Buna göre yemek miktarları yarı yarıya azaldı. 35 kişilik koğuşlara 20 kişilik yemek veriliyor. Bir tutuklu yakını, önceki gün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Eşimle bugün konuştuk. Sahurda ne verdiler diye sordum. Gece nohut pilav getirmişler. O da dünden kalan sanırım:((( Ne olacak bu insanların hali?” diyor. Bir başka paylaşımda ise “İftar ve sahuru sırayla yapıyorlar. 2masa var 24 kişiye. İlk grup yiyip kalkıyor ikinci grup sonra yiyor ya da yerde artık neresi olursa:(” ifadeleri kullanılıyor. Bir diğer paylaşımda, “3 haftadır benim yavruma yatırdığım para eline geçmemiş. Sincan L Tipi Kapalı zulme devam.” deniliyor.

HANİ CEZAEVLERİ BOŞALACAKTI!

Yine bir başka paylaşım: “Silivri 4 Nolu cezaevindeki adli suçlular tahliye olduğundan beri yemek çoğu zaman gelmiyor, geldiği zaman da börekten başka birşey olmuyor. Parası olan alabiliyor. Günlerdir yalnızca börekle duranlar var. Yemek yok. Sesimizi duyun.”

İnsan Hakları Savunucusu HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na gönderilen bir mesaj ise şöyle: “Ömer Bey, eşim 3 yıldır tutuklu Silivri’de yemekler aşırı kötüleşmiş. Bu hafta yeni kisiler gelmis, mevcutları 30 olmus. Hani İnfaz Yasası’yla bosaltacaklardı? Para yolladık 2 haftadır hesabına geçirmemişler. Gerçekten hiç mi merhametleri yok! Vicdanları bu kadar mı katı?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin