İftiracı uzmanlar iş başında, ya işleri biterse!

YORUM | RAMAZAN F. GÜZEL

Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş açıklayınca kamuoyu öğrendi profesyonel “Fetö Uzmanları”nı. Bu titr ile kart bile bastırmışlar. Bir gün bile işe gitmeden belediyeden maaş almaktaymış o “uzman”. Adamın işi, Cemaat’e karşı hangi dava olursa, çağrılınca gidip aleyhe tanıklık yapmak, “evet gördüm, öyleydi, ordaydım, o da vardı” vs demek…

Benzer duruma İstanbul BB’de de rastlamıştık. Yeni İstanbul BB Ekrem İmamoğlu gündeme getirince öğrendik ki, Pelikancılar’ın, Havuz’da yazan yazarımsıların bir kısmı, sosyal medyada terör estirmekte olan Trollerin ekseri İstanbul BB tarafından fonlanıyorlarmış. Belediyeye beş kuruşluk faydası olmayan, bir gün bile işe gitmemiş olan bu kimselere belediye kasasından milyonlarca para akıtılmış. Hatta bazıları Amerika’ya doktora bahanesi ile gönderilmiş…

AKP ve Erdoğan’ın neden büyükşehir belediyelerini bırakmak istemedikleri, hatta bu uğurda hukuku neden bir daha katlettikleri daha iyi anlaşılmış oldu; Belediyeler üzerinden trollerini ve yalancı şahitlerini beslemeye devam etmek istemeleri…

Fonlanan “Fetö Uzmanı” denilen sözde itirafçı/ iftiracılara kısa bir göz atalım bu yazıda…

FETÖ UZMANI ÇETİN!

“Bu arkadaş devletimiz için önemli birisi. Buna yanlış yapmayın” denilen ve kendine ‘FETÖ Uzmanı’ kartviziti bastıran Çetin Acar kimdir?

5 yılda belediyeden toplam 270 bin lira maaş almış olan, bunun karşılığında Cemaat davalarında “itirafçılık” yapmış olan Acar, Independent Türkçe’ye kendisini tanımlarken: “FETÖ’nün askeri mahrem imamlarından biri”, “en son FETÖ’nün yurt dışı okullarında öğretmenlik, yöneticilik yapmış birisi” diyor.

2014’ten beri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Terörle Mücadele Şubesi ile çalıştığını söyleyen Acar, vermiş olduğu ifadeyle, FETÖ Çatı Davası’na katkıda bulunduğunu, 15 Temmuz 2016’da darbenin olduğu gün savcı Serdar Coşkun’un iddianameyi mahkemeye sunduğunu ekliyor…

“Çalışmaları(?)” üzerine gerek yargıdan gerek güvenlik kurumlarından o dönemin yetkilileri, ‘Bu arkadaş bizim için önemli. Siz buna maaşını verin. Bu arkadaş çalışmalara devam etsin’ demişler ve Mansur Yavaş başkan olana kadar bu böyle devam etmiş!

Acar, 2014’ten sonra Cemaat’in kötüye gittiğini görünce döndüğünü vs dese de Ankara Belediyesi’nde “işçi” kadrosunda işe başlatılma tarihi 2009. Yani En az 10 yıldır yargının, güvenlik kurumlarının o dönemin yetkilileri onu paralı istihdam etmişler ve o zamandan beri kullanmaktalarmış kendisini.

LAZIM OLAN HER YERE UZMAN!..

Acar’ın uzmanlığı “çaya çorbaya limon” her yerde geçerli.

Çetin Acar ismine, Rus Büyükelçi Karlov Suikastı davasında da rastlıyoruz; iddianamedeki “kamu tanıklarından” birisi… İddianamede ifadesine 25. sırada yer verilmiş ve kendisini “Belka A.Ş. Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışanı” olarak beyan etmiş.

Acar, profesyonel bir itirafçı olduğu için, Cemaat’e bir suç yıkılmak istendiğinde ve ortada somut bir veri olmadığında devreye sokulan bir ara aparat… O yüzden de -Karlov Suikastı hakkında hiçbir bilgisi olmadığı halde- Gülen Cemaatini suçlu gösterme kapsamında bu şahsın ifadesine de iddianamede yer verilmiş.

Yine o iddianameden anlıyoruz ki, bu şahıs -devletin ihtiyaç gördüğü yerlerde- “tahşiyeciler” den tutun da Rus uçağının düşürülmesine kadar her olay hakkında “bilgi sahibi birisi (!)”olarak Gülen Cemaati aleyhinde beyanda bulunmuş!

Acar’ın gizli tanıklığının Akın İpek dosyasında geçtiği ve Pelikancıların “Fetö Gerçekleri” hesabından da bunun kamuoyuna servislendiği görülüyor. (Sosyal Medya hesabında Akın İpek bu oluşumu net özetliyordu: “Bunlar, organize bir suç örgütünün elemanları.”

Çetin Acar’ın Fetö Uzmanlı’ğında kendini aştığı ve dip yaptığı nokta, Sabah’ın “3 bin kişilik fuhuş çeteleri var” manşeti ile duyurduğu, Cumhuriyet Gazetesi’nin de sorgulamadan atladığı ifadeleri… Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada Çetin, Cemaat’i “Türk milleti, devletini ve ordusunu ele geçirmek için İsrail- Amerika adına yapılmış bir operasyon” olarak değerlendirirken, şöyle yumurtluyordu: “Örgüt, 3 bin kişilik fuhuş çetesi kurmuş. Kendilerine karşı olan hâkim, savcı, milletvekili, siyasetçi bakan koynuna bu kadınları sokuyorlar, çekiyorlar.”

Hatta Acar daha da ileriye gidip, “FETÖ evlerinde kalan bazı kız öğrencilerin bu tür kumpaslarda kullanıldığını” da iddia ediyordu!.. Bunu yaparken de hiçbir delil, bilgi, belge sunma gereği görmüyordu. Mahkeme de sormuyordu zaten. Çünkü onlar da biliyordu, onun işinin devletten para karşılığı itiraf adı altında iftiralar üretmek olduğunu. Bunu haberleştiren Sabah’ından Cumhuriyet’ine kadar hiçbir gazete de sorgulamıyordu.

 İŞİ BİTİNCE…

Devlet, itirafçı olarak kullandıklarını -suçlamak istedikleri kimseler aleyhinde- tepe tepe kullandıktan sonra bir kenara bırakıyor. Şimdi Çetin Acar’ın başına gelen bu. Acar, belediyeden kapı dışarı edilmesini, “Mansur Yavaş ve kendisine operasyon çekme” olarak gerekçelendirmeye çalışsa da olay bu.

Bir benzerini, diğer itirafçı eski Savcı Bayram Bozkurt hadisesinde gördük.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/79823 Soruşturma numaralı dosyasına ısrarlı talepleri üzerine itirafçı olan Bozkurt, 30.11.2016’da başlayan ve günler süren ifadelerinde 200’ü yargı mensubu olmak üzere 500 kadar kimsenin ismini vermiş ve bu isimler ağır cezalar almıştı.

O ifadelerinin 21. Sayfasında Bozkurt 2013 yılından beri MİT adına çalıştığını ve “o zamandan beri Cemaat içindeki kimseleri istihbarata kazandırmada görev almakta olduğunu” anlatıyordu.

Devlet, cezalandırmak istediği kimselerle ilgili, delilleri yetersiz kaldığında SEGBİS ile ona bağlanıyor ve onun ifadelerini kayda aldırıp ilgili sanığa ağır cezalar veriyordu… Bu iş o kadar ayyuka çıkmıştı ki artık bir noktada Türk mahkemeleri “Bu kadarına yeter ama!” demişti. Nitekim, Adana 2 ACM, bir yargı mensubunun yargılanması esnasında o dosyanın tek tanığı olan Bozkurt için, “Daha önce de 200 kadar yargı mensubu için tanıklık yapmış olan bu şahsın güvenilir bir tanık olamayacağı söyleyerek ilgili sanık için beraat kararı vermişti.

Ülke içinde misyonu tamamlanan o şahıs da rotayı yurtdışına çevirmiş…

İpliği pazara çıkarılan Çetin Acar rotayı nereye çevirir, ne yapar bilinmez.

Öyle anlaşılıyor ki; şu an Cemaat davalarında “tanık”, “gizli tanık”, “itirafçı” denilen ve “uzman” olarak ortada dolaşanların hepsi, bir topluluğu yok etmek için hareket etmiş devlet mekanizmasının istihbarat aygıtları… Şu anki devlet de adeta mafya mantığı ile hareket ediyor. Mafyanın çalışma yöntemi de bellidir. Bazı insanları kullanır, sonra harcar, döner onu da birilerini üzerine atar. İstihbaratın kullandığı elemanlara, asıl işleri bittikten sonra çok dikkat etmeli.

Hukuk tekrar geldiğinde, devletin bir suç mekanizmasına dönüştürülmesi, insanların suç üretmede kullanılması aydınlandığında resim daha da net ortaya çıkacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin