HSK yok, Yargıtay yok… Erdoğan var

YORUM | NEVİN ERDEM

Anayasa Mahkemesi üyesi Burhan Üstün’ün 2021 yılı ocak ayında emekli olacak olması nedeniyle yerine Yargıtay’dan bir üyenin seçilmesi gerekiyor.

Seçim süreci Türkiye’de bağımsız yargının olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi, seriyor.

Seçim derken, lafın gelişi yani! Yasa öyle dediği için öyle diyoruz. Yoksa ortada seçim falan yok, doğrudan atama var.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Söylentiler doğru çıkmaya devam ederse, İrfan Fidan 25 Aralık’ta Anayasa Mahkemesi üyesi olacak.

Söylentiye göre, Erdoğan bugüne kadar kendisine çok büyük hizmetler veren İrfan Fidan’ı Anayasa Mahkemesi üyeliğiyle payelendirmeye karar vermiş.

Fidan’ın Erdoğan’a en büyük hizmeti, kuşkusuz, 17/25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturmalarının kapatılmasındaki faaliyetleridir. Gerçekten de az iş yapmadı o dönemde. Yolsuzluk ve rüşvetin tüm delilleri dosyaya girmişken, çarşaf çarşaf medyada yayınlanmışken kapattı dosyayı.

Kameraların önünde cinayet işlenmiş. Maktul kanlar içinde yerde yatıyor. Katil elinde silahla cinayet mahallinde yakalanıyor. Her şey ortada. Katili cezaevine girmekten kim kurtarabilir?

İşte, 17/25 Aralık soruşturmalarında yapılan budur.

Böyle bir suçun üstünü kapattılar.

Reza Zarrab’ın Amerika’daki itiraflarıyla, ya da CHP’nin yıllar sonra aldığı bilirkişi raporlarıyla delillerinin gerçekliği tekrar tekrar teyit edilen bir soruşturma kapatıldı.

Bu dosya kapatılamazdı. En azından ceza hukuku eğitimi almış, içinde hukuka ve vicdanına göre karar verme hassasiyetinin kırıntısı bulunan bir hukukçu bunu yapamazdı. Ama İrfan Fidan yaptı.

Hukuki değerlerden bu ölçüde vazgeçmenin elbette bir ödülü olmalıydı. Oldu da! İrfan Fidan önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne getirildi. 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ise İstanbul Başsavcılığı’na atandı.

Pusulasının ibresi iktidara ayarlı bir hukukçu olarak Gezi olayları, Selam Tevhid, MİT Tırlarının durdurulması, iş insanı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Barış Bildirisi, Tahşiye gibi davalar, Fidan’ın rol aldığı dosyalardan bazıları. Elbette, kararları adliyelerde verilmeyen ve sonuçları önceden belli soruşturma ve davalar bunlar.

Böyle bir kariyere sahip Fidan’ın Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyesi yapılması, oldukça anlaşılabilir bir durum.

Erdoğan’ın yargının en tepesine, 17/25 Aralık gibi bir soruşturmayı kapatarak kendisine abı-ı hayat veren, bağlılığı konusunda şüphe taşımayacağı bir yargı mensubunu getirmek istemesinde şaşılacak bir şey yok. Daha önce de defalarca yaptı bu tür şeyleri.

Bu konunun kamuoyunda gündem olmasının nedeni ise şu: İrfan Fidan 27 Kasım’da Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından Yargıtay üyeliğine seçiliyor. Mazbatasını 11 Kasım’da alıyor. Henüz Yargıtay’da göreve başlamadan, Anayasa Mahkemesi üyeliği için aday olduğunu açıklıyor.

Bu arada Yargıtay da, normalde 1 Aralık’ta yapılması planlanan Anayasa Mahkemesi üyeliğiyle ilgili seçimi, pandemi gerekçesiyle, yolsuzluk soruşturmalarının da yıldönümü olan, 17 Aralık’a erteliyor.

17 Aralık’taki seçimde ise Fidan, 107 oy alarak en yakın rakibini açık ara geride bırakıyor ve Cumhurbaşkanı’na gönderilecek 3 kişilik isim listesinin en tepesinde yer alıyor.

Erdoğan kimi seçtiğini henüz açıklamadı.

Ancak bu aşamaya kadar yaşananlara bakıldığında şunları söylemek mümkündür:

HSK, her ne kadar bağımsız bir kurul olarak Yargıtay üyelerini belirli kıstaslarla kendisinin seçtiğini açıklasa da, bu doğru değildir. Seçim Erdoğan tarafından yapılmakta, HSK sadece usulü prosedürleri yerine getirmektedir.

Yargıtay, tarafsız ve bağımsız bir yüksek mahkeme değildir. Anayasa Mahkemesi üyeliği gibi en yüksek yargı makamına kendi üyeleri arasından aday gösterirken, kıdem ve liyakat esasına göre bir seçim yapması gerektiği halde, Yargıtay’da bir tek müzakereye katılmamış, kıdemi olmayan, liyakati konusunda ise değerlendirme yapma imkanı bulunmayan, yeni atanmış bir üyeyi en yüksek oy oranıyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermiştir. Bunun bir seçim olmadığı açık. Erdoğan’ın Fidan’ı istediği yönünde söylenti dahi böyle bir sonucun ortaya çıkması için yeterli olmuştur.

Erdoğan’ın Fidan’ı Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atayacağına dair söylentilerin, şu ana kadar ortaya çıktığı kadarıyla dahi doğrulanması hem HSK hem de Yargıtay açısından utanç vericidir. “Biz bağımsızız, kendimiz seçtik” sözlerinin, altı boş yalanlar olduğunu ortaya koymaktadır.

Fidan’ın Anayasa Mahkemesi üyesi adaylık süreci göstermektedir ki, Erdoğan cenahından gelen söylentilere dahi ayağa kalkıp cübbelerini iliklemek suretiyle cevap veren, birçok üyesi yaklaşık 5 yıldır cezaevi hücrelerinde bulunan HSK, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi sadece birer tabela olarak varlıklarını devam ettiriyorlar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Onun beşer aciz ve ölümlü zalim varlığına güvenerek, hukukun temsil vazifesini ihlal edenler, yasaları çiğneyenler, devletine ihanet edenler. Devlete ve Millete kumpas kuranlarla birlikte hareket edenler. Er geç, Adaletin keskin kılıcı altında can verecekler. Akıbetleri bu asra İBRET olacaktır. BİİZNİLLAH

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin