Hizmet’in kredisi ve “yeni durum” değerlendirmesi

Yorum | Türkmen Terzi

Hizmet kavramları üzerine felsefi mülahazalar başlıklı yazıda, Cemaat ile Hizmet’in ayrı kavramlar olduğunu, Hizmetlerin şahıslar var olduğu müddetçe devam edeceğini, ama Cemaat’in devam etmesinin zamanın şartlarına uyumla olacağını belirtmiştim. Felsefeciler olarak “durumlar” üzerine düşünürüz, bazen düşüncelerimize ifade bulamayız, çünkü bu “durumlar” ya yeni yaşanıyordur ya da yakında yaşanacaktır. Yeni dönemleri tecrübe edenler-örneğin hep yurtdışında hizmet etmiş, süreci fazla yaşamayanlar farklıdır- bizim anlatmak istediğimiz durumların daha güzel ifadesini verirler.

Bülent Keneş Bey’in, “Cemaat’in bir parçası değilim, Hizmet’in güzel işlerini destekliyorum” cümlesi işte bu yeni durumun kendince ifadesidir. Keneş bey 2006’dan beri Today’s Zaman’daki İngilizce yazılarında, Zaman’dan çok farklı bir üslup ortaya koymuş, uluslararası standartlara göre bir editöryel çizgi belirlemiştir. Örneğin, geçen yıl Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği’nin (WAN-IFRA) üst düzey yetkilisi ile uçakta tevafuk beraber oturduk ve sonra programda konuştuğumuzda bana, “Sizin gazete, yöneticileri tutuklanan gazetecilere (Süreçten önce, Hizmet dışındaki diğer kesimleri kastediyor) basın özgürlüğü ihlallerini anlattığımızda devletçi duruş sergilediler” ifadesini kullanmıştı. Ben de kendisine, “Türkiye’de her kesim kendi cenazesine ağlar. Bakın şu anda Hizmet hareketinden yüzlerce basın mensubu işini kaybetti, içeri atıldı, karşı kesimlerden kim ses çıkarıyor! Türk toplumu ideolojik nedenlerle çok bölünmüştür. İfade özgürlüğünü bütün kesimler yavaş yavaş öğreniyor” demiştim. Yetkili de bana, “Şimdi biraz daha öğrendim, kafamdaki meseleler netleşti” demişti. İşte o eski günlerde Bülent bey Avrupa standartlarında yazılar yazmıştır. Tabi İngilizce bilmeyen ve bu yazıları okumayanlar ne dediğimi anlamazlar. Keneş bey gibi, yabancı dil bilen, dünyayı okuyan ve başkaları ile yaşayanlardan bu cümleleri artık daha fazla duyabiliriz. Hatta bu günlerde, ülkesindeki şartlardan dolayı Avrupa, Kanada, Amerika gibi yerlere giden, oralarda hayat kuran insanları tekrar istihdam etmekte zorlanırsınız. Ya da bu insanlar büyük ölçüde kendi şartlarını ortaya koyarak tekrar Cemaat’in parçası olurlar.

Prof. Ahmet Kuru son yazısında, “Cemaat hala neden varlığını sürdürüyor?” demiş. Türk millet vurunca öldürür ya, ne yapsın Cemaat, kendini yok mu etsin? Cemaat’le beraber olmak, hizmetlere devam etmek gönüllülük esasına dayalıdır, isteyen kendini yok edebilir, selam verir, bir daha aramaz sormaz. Kuru’nun, Ahmet Dönmez’in yazısına atıfta bulunarak yaptığı haklı eleştiriler ise şunlardır; sistematik güçlerin Hizmet insanlarını hedef aldığı bir ortamda, yüz binlerce mağdurun olduğu bir zamanda, insanlar artık vakitlerini daha verimli geçirmeli, yerelleşmeye önem vermeli, gereksiz bir araya gelmeleri, muhabbetleri, konuşmaları azaltmalıdır.

Hizmet’in kredisi

Yaşı 80’i geçmiş, Türkiye’de varlıklı insanlara Allah yolunda vermeyi öğretmiş bir değerli zat demişti ki, eğer bu Hizmetler sizlerin uhuvvetsizliklerinden dolayı devam etmezse, bizim nesiller ahirette sizlerden davacı olacağız. Bu insanları dinleyince ve gurbette Hizmet yapınca Anadolu’da bu Hizmetlerin çok zor şartlarda başladığını anlıyorsunuz. Benim yaşım 38, büyük şehirleri saymazsak, kırsal kesimden, ilçelerden fen liselerine, kaliteli liselere giden çok az olur, onlar da ailesi belli refah seviyesinde olan, okumuş ailelerin çocukları arasından çıkardı. Yüzbinlerce genç için üniversite sınavlarına hazırlık bile hayal olurdu; eğer yurtlar, dershaneler olmasa idi. Diyelim çok zekisin, gittin en güzel üniversiteye, nasıl okuyacaktın? Şimdi Hizmet Hareketi’ne düşmanlık edenlerin çoğu bu dershanelerden, evlerden, yurtlardan geçti. Başkalarını bilmem ama ben bu insanları sosyal medyadan izliyorum. Zamanı gelir, Türkiye’ye gidersem bu insanlarla yüzleşeceğim nankörlüklerinden dolayı.  Başa dönersek, öndeki insanların, fabrikasına gitmeyip şehir şehir gezmişlerin sayesinde bugün binlerce insan okudu. İşin başka ilginç tarafı, milyonlarını Hizmet’e vermiş bu varlıklı insanlar, şu süreçte her şeylerini kaybetti, aileleri dağıldı. Şoförlük yapan, pizza dağıtan bu fertler neredeyse hiç Hizmet’i eleştirmedi. Ama Kuru gibi akademisyen olanlar, Hizmet’in nimetlerinden yararlananlar şu süreçte tam –hadi Cemaat-Hizmet demeyelim- mağdurların ihtiyaç duyduğu zamanda, bir de yazılarıyla insanların aşkı-şevkini kırma yolunu seçti.

Artık yeni düzen…

Fethullah Gülen Hocaefendi bir çok yazısında Hizmetlerin genişlediği ölçüde insanlar kendilerini geliştiremezlerse, büyüme aleyhlerine olur anlamında cümleler kullanır. Eğitim Hizmetlerini bir yana bırakırsak, bu alanda da fedakar esnafların sayesinde, önde gelen üniversitelerden mezun olanların şahsi gayretleriyle bir başarı elde edildi. Artık yeni düzende; eğitim alanında dünyaya örnek bir sistem nasıl kurulur, Hizmet medyasından dünyada referans gösterilen gazeteci, yorumcu nasıl çıkar. Yazar, sanatçı nasıl yetiştirilir üzerine planlar lazım eldeki mevcut imkanlar ile. Şimdi Hizmet Hareketi’nin önemli isimleri dünyaya yayıldı. Artık geçmişten ders alarak, dünyaya da örnek olacak bir felsefe ile yeni kurumlar inşa edilebilir. Örneğin İngiliz yayın kuruluşu The Guardian’a büyük çoğunluğu İngiltere dışından, toplam da bir milyondan fazla insan online bağış yapıyor. Bu örnek alınabilir. Dünyaya rengimizi vermek için akıllı projelere ihtiyaç var.

Dünya şu anda ciddi bir krizde. ABD Başkanı Donald Trump’ın CNN muhabirine ve medyaya davranışı, Çin lideri Xi Jinping’in kendini ölene kadar Başkan ataması, Brezilya’da ırkçı liderin kazanması ve Avrupa’da ırkçı partilerin yükselişte olması gibi nedenler dünyayı yaşanmaz bir maceraya sürüklüyor. İslam dünyasının hali ise en içler acısı durumda. Suudiler konsolosluk da gazeteciyi doğruyor, Yemen bombalar altında açlıktan kırılıyor. Radikalizm; Mevlana, Yunusların memleketi Türkiye’de bile yükselişte. Rusya Avrupa’yı ve Ortadoğu’da yayılıyor… liste uzatılabilir. Böyle bir ortamda Hizmet’in dünyaya söyleyeceği çok değerli ve önemli mesajlar var. Ama Hizmet Hareketi veya Cemaat artık işlerini istişareli, geniş heyetlere danışarak yürütmeli, bir yabancı dilde beş kelime bilmeyen insanlar, bir İngilizce gazetenin editörlüğünü yapan insanı hemen eleştirmemeli. Dünyayı bilen insanlar artık Türk kafasıyla düşünemez. İnsanların birbirine olan güveninin yeniden tesis edilmesi adına adımlar atılmalı. Okumuş, dünyayı bilen, uluslararası tecrübesi olan insanlar daha fazla ciddiye alınmalı. Dünyayı bilmeyen insanlarla, yerelleşmemiş insanlarla, tek bir yabancının dünyasını anlamamış insanlarla dünyaya nasıl şekil vereceksiniz? Her konumdaki insan gayret ederek bulunduğu yere adapte olmalı. Artık Türkiye merkezli düşünerek ilerlenemez. Dünyanın, Hizmet’in evrensel mesajlarına ihtiyacı var.

Hizmetler neden devam etmeli?

Hizmetler neden devam etmeli sorusuna ise cevap; borcumuzu ödemek için. Hizmet’ten öğrendiğimiz ahlakı başkalarına öğretmek, gençlerin, öğrencilerin elinden tutmak için. Güney Afrika Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Raymond Zondo -şu anda “ Devleti ele geçirme” komisyonuna başkanlık ediyor ve siyasilerden, bürokratlara, iş dünyası liderlerine komisyonda hesap soruyor- öğrencilik hikayesini anlattığı videosu izlenme rekorları kırıyor. Siyah Zondo beyazların azınlık rejimi apartayt döneminde üniversiteyi kazanıyor ama evin tek ekmek parası kazananı; annesini, kardeşlerini çaresiz bırakıp okumaya gitmek istemiyor. Şehirdeki bir Hint kökenli Müslümana gidiyor. Müslüman kendisine, okuduğun yıllar boyunca ailenin temel gıda ihtiyaçlarını karşılayacağım diyor. Zondo artık gözü arkada kalmadan üniversitesine gidiyor. Okulu bitirip borcunu ödemeye döndüğünde bakkal ona diyor ki; ‘Bana borcunu, benim senin ailene yaptığımı başka öğrencilere yaparak ödeyeceksin.’ Zondo bu hikayeyi Anayasa Mahkemesi başkanına gözyaşları ile anlatıyor. Hiç kimse Hizmet ve Cemaat içinde olmak zorunda değil. Ama maddi ve manevi borçlarını ödesinler, eğer bu Hizmetlerden yararlandılar ise. Ya da susmaları daha güzel olur ki, nankörlüklerini yer ve gök ehline az duyursunlar.

Son olarak, 2002 yılı idi, otobüslerle İstanbul Havalimanı’na gitmiştik. Dünya Kupası’nda üçüncü gelen milli takımımızın oyuncularını karşılamak için. Önlerinden geçtiğimiz taksi durağındaki şoförler, “bunlar Fethullah Hoca’nın talebeleri” sözleri ile bizi ayakta alkışlamışlardı. Çeşitli hesaplarla Hizmet’in ve Hocaefendi’nin kredisini bitirmeye kimsenin hakkı yok.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

17 YORUMLAR

  1. ah ah.. 1001 umut ile yaziyi okuyorum, sonra okudukca kahroluyorum…
    madem dogru duzgun yazamayacaksaniz yazmayin, guya bilimi, felsefeyi, evrenseller degerleri savunuyorsunuz, sonra bi yerlerde `nankorler`, `borcunuzu odeyin`.. gibi laflar edeceksin.
    bu nasil bir zehirlenmedir ki, aydin gecinenler bile boyle sacma sapan yazilar yazabiliyorlar. Cemaat takintisindan kurtulun artik, cemaati savunayim derken daha cok zarar veriyorsunuz. M.Efe Camanin tarzi cok mu zor. Olaylara genis acilardan yaklasmak cok mu zor? Gerci daha yasiniz gec, zamanla belki gelistirirsiniz kendinizi.
    Ama yaziniz beni bir hususta aydinlatti: Cemaat neden hizli bir sekilde degismiyor diye dusunuyor-elestiriyordum, nedeni belliymis: cemaatin entellektuel kadrosundaki problemlermis. Ne kadar elestirirsek elestirelim Ahmet Kurunun yazisina o seviyede tek elestri sadece M.Efe Camandan geldi simdiye kadar. Sizin yazinizi okurken de duzeyli bir tenkit yapilacagini umarak okumustum ama tam bir hayal kirikligi oldu benim icin. Uzgunum ama bu is boyle olmaz. Size tek bir sorum olacak, bu soruyu cevaplayabilirseniz soyledigim herseyi geri alacagim: Cemaatin insanlara cok sey kazadirdigini, herkesin maddi-manevi borclu oldugunu, odemeleri gerektigini yaziyorsunuz, peki birileri cikar da bu cemaat yuzunden herseyini kaybettigini, maddi-manevi zararlara ugradigini, cemaatin bunlari telafi etmesi gerektigini soylerse ne diyeceksiniz? Yazinizda olayin sadece bir kismina odaklanip, bakkal hesabi ile alacaklarinizi istemeniz kolay, peki borclandiklariniz gelince ne yapacaksiniz? hani gaye Allah rizasiydi? yazilarda seviye gormek istiyoruz? Ama ben cok umitli degilim, zehirlenmis, dar kafalar ile anca bu kadar…
    NOT: yorumun agir oldugunun farkindayim, ne olur uzerinize cok alinmayin. sizler daha gencsiniz, sahsa degil dusunce tarzina karsi boyle bir tepkide bulundum.kusuruma bakmayin. normalde yorum yapmama karari almistim, dayanamadim.

    • hem yazinizi hem de yorumumu birkac kez daha okudum. Yorumumda dengeyi ve uslubu kacirmisim, ozur dilerim.
      Tum elestirim yazinizin sadece enson bolumu ile ilgili.
      O dusunce malesef cok problemli bir dusunce.
      Bircok kisi tarafindan da dile getirilmisti.
      Insanlari kucuk gorme, minnet altina alma, borclandirma, nankorlukle suclama.. vb. anlayislar cok yanlis.
      Omer Seyfettinin `diyet`hikayesine benzer tepkiler bile gelebilir.
      Zaten son paragraf ile ilgili twitter da cok ciddi elestiriler getirilmis. Demek ki bu tur soylemlerin artik alicisi yok ve hatta cok ciddi tepkilere neden oluyor. Ne olur bu tur basma kalip dusunce tarzlarindan kurtulalim.
      Her insan degerlidir, her insan ozeldir, her insan `hur` dur.
      Buyuk bir zatin dedigi gibi: `ekmeksiz yasarim ama hurriyetsiz yasayamam`
      Selamlar…

  2. Bu yazılar şunu gösteriyor. Hizmetin her kesimi aslında bir yenilenme istiyor ama bunu ancak akademisyenler ve gazeteciler yüksek sesle dile getirebiliyor.
    İlk okuduğunuzda şaşkınlıkla karşılıyorsunuz ama bir süre sonra her eleştirel düşüncenin haklı yönleri olduğunu anlıyorsunuz.
    O zaman Hizmetin tepe yönetimi kafasını kuma gömmek veya bazılarının kolayca yaptığı gibi eleştirenleri hain ilan etmek yerine bu yenilenme çabalarının önünü açmalı.
    Bu nasıl olabilir?
    Öncelikle yönetim artık tepeden şekillendirmeden vazgeçmeli ve daha şeffaf ve katılımcı olmalı.
    İnsanlar adına karar vermekten vazgeçmeli.
    Her yönüyle diyaloğa açık olmalı.
    2013’den itibaren tepe yönetiminde olanlar kesinlikle aktif görev almamalı.
    Hizmetin nerelerde, kimler tarafından oyuna getirildiği açıklanmalı.
    Bu tür olumsuzluklara alet olanlarla diyalog kesilmeli.
    Eğer bunlar yapılmazsa Hizmetin marjinal bir gruba dönüşme ihtimali var.
    Saygılar.

  3. sayin Tr724 yoneticileri, bu yaziya bir yorum yapmistim, hakaret icermiyordu ama biraz agirdi. Daha once de benzer yorumlarim yayinlanmadigi icin bunun da yayinlanmayacagini tahmin etmistim. Sagolun, beni tahminimde yaniltmadiniz. Bu tur elemelerinizden dolayi tesekkur ederim. Zaten bundan sonra hicbir yaziya yorum yapmayacagim icin rahat olabilirsiniz. Yazar arkadaslar da rahat olsunlar, elestirilerimizi goremiyorlar cunku. Hersey gunluk gulistanlik. Saglicakla kalin.

    • ilk yazdigim yorumu uzun sure gorememistim, sansurlediniz diye dusunmustum, o yuzden bu yorumu yapmak zorunda kaldim ama daha sonra ilk yorumumun da yayinlandigini gordum, sanirim teknik bir ariza oldu. bu yorumumum hicbir onemi kalmadi.

  4. Güzel güzel anlatırken “Ama Kuru gibi akademisyen olanlar yazılarıyla insanların aşkı-şevkini kırma yolunu seçti.” cümlenizi okuyunca üzüldüm. Siz tezinizi savunun ve kimseyi itham etmeyin. Biz insaf ile bakınca neyin ne olduğunu anlıyoruz. Yazınızın tamamında ortaya koyduğunuz düşünceler için teşekkür ederim. Bu süreç birtakım kopmaları beraberinde getirdi. Kalanlar da her yönden kendilerini geliştirmeleri gereğinin farkında.

  5. Tek tek allah’a hesap verir gibi masumlara hesap vermeden kimse temize cikmaz. Temize çikmayanin kalbinde zihninde ne var nereden bileyim ki arkasindan gideyim. Efendimizin “ummeti” zihniyetini taşiyan bir tek rehberim var ondan da dünya ahiret raziyim. Selam olsun Allahin sadik safiyye kullarina.

  6. Demokratik tartisma platformlari olusturmadan, tepeden en asagiya kadar herkesin gorus ve dusuncelerine basvurulup gerekli noktalarda profesyonel kurumlardan destek alinmazsa, her alanda herseyi bilirim mantigi devam ederse, liyakat muessesi isletilmezse gidisat pek ic acici gozukmuyor.

  7. bu nasıl bi seviyedir. 20 yıl öncenin jargonuyla yazı yazı yazıyorsunuz. Bu hizmetin ustunden silindir gecmis. insanlar altinda ezilmis. siz yapilan elestirilerin yanlisligini ortaya koyacaginiza yaptiginiz ise bakin. hani demokrasi hani cok seslilik. bunlar dunyada olmali ama hizmet icinde olmamali oyle mi.

  8. Uslub uslup degil, fikir desen darmadaginik… Bir yanda makro-analizler, evrensel deger vurgulari, hizmet dunyaya cok sey vadediyor sozleri, iki satir sonra nankorler fatura odeyin tarzinda atarlanmalar. Evet, Ahmet Kuru ve surekasi haksiz, ama onun cevabi buysa, ve bu zihniyetse ikisi de lazim degil, kalsin.

    Diger yorumlarda da denmis, ama ekleyeyim: madem fatura istiyorsunuz, o halde sormazlar mi, sen once sebep oldugun zararlari bir tazmin et, sonra konusalim diye.

    Bir de faturayi kime oduyoruz? Zat-i sahane ismini bile lutfetmemis. Ahmet Kuru ve ekibi en azindan acik kimlikleri ile yaziyor.

  9. Sacma sapan yazilar cikmaya basladi. Ne gerek var bu tur sacmaliklara, kac kisinin elinden tutuldu ona bakin. Kac kisiye hizmet goturdunuz. Ne yaptiniz. Sitede yazi yazarak, hele birde insanlarin yarasini sarmadan, saramadan. Sacma sapan konusmalar vb. Ne oluyorsunuz da. insanlar bu hale guluyor. Yesinler birbirini diyorlar. Yazacak cok sey var fakat hic bir deger kazanmaz, gerekte yok. O kadar derdin arasinda birde bu sacma yazilardan biktik artik. Burakin insanlari hizmet edenler, Allah rizasi icin ediyor. Kimsenin istegiyle degil. Yeterki samimi ve acik olalim. Artik yazilarinizi okumuyoruz. Hizmetin temsilcisimisiniz. Kim diyor hizmet adina yazi yazin diye. Sonra eski yazar vb. Cikip elestirel yazilar vb. O, ona cevap yaziyor o ona. Ayiptir yahu. Burakin bu isleri. Kac tane insana yardimci oldunuz. Muhacir veya ensar oldunuz. insanlar su anda psikilojik problemler yasiyor. Sizde yazilarla kavga vb. Allah rizasi icin burakin bu tur is yapmaz yazilari. Moral bozan yazilari.

  10. “Ama maddi ve manevi borçlarını ödesinler, eğer bu Hizmetlerden yararlandılar ise. Ya da susmaları daha güzel olur ki, nankörlüklerini yer ve gök ehline az duyursunlar.” Yazmışsınız. Bir muhakeme / felsefe hatası var herhalde.

    Hizmet’te hatalı görülen şeyleri sadece Hizmet’in dışında olanlar mı dillendirebilir?

    Hizmet’in kısa bir makalede anlatılamıyacak kadar kredisi vardır, hayırlı ve güzel işleri olmuştur. Ancak bu gerçek ortada diye, Hizmet’in aşikar olmuş stratejik be taktik hatalarını dile getirmek nankörlük müdür? Velevki “Hizmetlerden yararlanmış olsalar bile”.
    Bir iki kişi sınırı aştı düşüncesiyle, böyle ‘genel kaideler’ tanımlsmağa çalışmak kabul edilemez.
    Selamlar.

  11. A. Kuru cemaat için çözüm olarak, cemaat kendini lağv etmeli, HE. kendi köşesine çekilip ibadet dua etmeli yada şuçunu (!) kabullenip gidip teslim olmalı, cemaat mensupları da herkes kendi başının çaresine bakıp yeni bir yol ve hayat kurmalı diyor. Bu mu çıkış yolu ve yeniden yapılanma!!! Bunu demek için siyaset bilimci, sosyal bilimci, prof. vs. olmaya gerek yok. Bu YENİMAHALLE nin de projesi ve bunun için canla başla çalışıyor. Bunu cemaate vatan hâini diyen kahvedeki algı kurbanı yığınlar da diyor. İşin garibi değişim, yerelleşme, eleştiri vs. diyerek bu fikri ve sahibini savunanlar var. Çıkış yolu ve yeniden yapılanma/inşa, yerine çözüm ve alternatifini koymadan, önermeden olmamalı; yıkarak ve yokederek, lağvederek sadece KAOS olur.

  12. Güzel bir yazı. Şahsen istifade edeceğim konular oldu. Emeklerinize sağlık.
    İbn-i Haldun Mukaddime’sin de Umran’nın gelişmesindeki zararları toplumun asabiyet konumundaki kişiler zayıflarsa toplum, Kabile, hanedanlık v.s zayıflar. Sonra dağılır. Dağılmanın ana unsuru yeni katılımların, ihtiyaçlarını karşılayacak ve denetimi yapacak unsurların zayıflamasına bağlar.
    Ama Hizmette yetişmiş insan faktörü çok yoğun sadece bunların en ehil olanlarla ve tecrübelerle gerekli açılımları yapmasıdır.
    Benim yaşadığım yerde kalanlar Allah rızasına kilitlenmiş durumda hizmetlerine devam ediyor.

  13. Sayin okurlar. Hindistan ve Afrika’da filler ve gergedanlar uzerine hayvan muhabirligi yaptim.Sri Lanka’da savas.Bu yaziyi, birini beklerken 45 dakikada kaleme aldim.Yayinlanacagindan da hic umudum yoktu vallaha.Maddi Borctan kastim;Hizmet’ten burs alan, imkanlarini kullanan,Prof olanlarin simdi muhtac olanlara yardim etmesi.En azindan Hizmetler bitsin dememesi.Manevi borc:Hizmet’ten ahlak ogrendi ise, baskalarina ogretmesi.Borc meselesini yanlis anlamissiniz ya da anlatamamisim. Sureci hic yasamadim. Ulkeyi 2003 idi terkettim. Simdilerde ise imkanlarimca mazlumlarin durumlarini yerli,yabanci medyaya cikarak anlatiyorum, duyuruyorum.

  14. Yazıya yorum yapan Bilal, Mert Kara, Ahmet Baki gibi okuyuculara katılıyorum. Can sıkacak, moral bozacak kadar kotu bir usluda, düşük bir seviyede, felaket bir yazı. Peki niye yayınlamış? Çok büyük bir ihtimalle, Zaman ve Samanyolu medya grubunun üst yönetimini –tabir caizse- ele geçirmiş, hemen her türlü ikaz, teklif, tavsiye kapalı, “biz her şeyin en iyisin en iyi biliriz” diyen bir grubun mensubu ya da yakını olduğu için olabilir mi? Bu grup birbirlerine reklam yaparak, ve kendilerine ümit bağlayan insanların teveccühlerini kendi marifetlerinden sanarak bur güç/özgüven zehirlemesi yaşamışlar ve kendilerine emanet edilen her şeyi mahvetmişlerdir. Nokta. Yazıda ismi geçtiği için, ve herkse açık bir yerde konuştuğumuzdan gıybet de olmayacağı için, Bülent Keneş beyi ele alalım mesela. Today’s Zaman’da “uluslararası standartlara göre bir editöryel çizgi” belirleyen, İngilizce yazılarını anlayamadığımız için takdir edemediğimiz bu zat madem bu kadar başarılı bir gazeteciydi de niçin gazetesi kapatıldıktan sonra “İngilizce yazan”, “uluslararası standartlar”da bir gazetede editör/muhabir olamadı. Bunun sebebi “uluslararası standartlara göre bir editöryel çizgi”si olan bir gazetedeki bir yazarı, yazmaya başladıktan çok çok kısa bir sure sonra bir twit yüzünden onurunu kırarak kovması ve bu yüzden hem kendisinin, hem gazetesinin hem de o gazetenin temsil ettiği camianın “fikirlere saygı duyan”, “özgürlükçü” iddialarını geçersiz kılması olabilir mi? Ve yine ayni sahsın, bir taraftan Today’s Zaman’in “editor-in-chief” i olmasi öbür taraftan “cemaat’in bir parçası değilim, Hizmet’in güzel işlerini destekliyorum” demesi ve yine başka bir mecrada “Hizmet Medyası, iktidarla olan ilişkilerini yanlış konumlandırdı” diyebilmesi nasıl mümkün oluyor? Bu nasıl bir şizofrenidir?
    Başkalarından çok önce, o medya gruplarındaki idareci, editör, editor-in-chief grubundaki her ferdin (Sevgi hanımı müstesna tutuyorum) amasız ve fakatsız özür dilemesi ve geriye kalan imkânları da kendi çevrelerinden insanlardan eline verip heba etmemeleri boyunlarının borcudur.
    Sayın Dr. Kuru’nun yazdıklarına katılmıyorum ama o konun yeri ayrı.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin