Hey millet! Yarından daha zenginsiniz sevinin

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye’de dünyaya örnek bir ekonomik sistem uygulanıyor. “Ben ekonomistim” diyen bir diplomasızın elinde rehin kalan ülkede dar gelirlilerin ve yoksulların ümüğünün sıkılıp yüzde 15’lik bir kesime kan pompalanıyor. Dahası, bu hale getirenler ve yanlışta ısrar edenler, ülkeyi kendilerinin kurtaracağı iddiasında. Bunun için yarından daha zenginsiniz. Sevinebilirsiniz.

Türkiye’nin Tek Adamın eline rehin alınma sürecini 20 yıldır yaşayıp gördük. Ben kendi adıma söylüyorum, ülkenin bu rehin alınmasında günahı olanlardanım. Bu günahımın neler olduğunu mahkeme safahatlarında anlattım.

Şimdi onlara girmeyeceğim. Belki ilerleyen zamanlarda burada paylaşabilirim.

Bugün yaşadığımız ortam, son 6 ayda uygulanan ekonomi politikalardan dolayı ortaya çıkmadı. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) döneminden itibaren altyapısı oluşturulmaya başlandı.

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Refah Partisi’nde Yenilikçiler hareketini başlattığında 1 milyar dolar para ile yola çıktı. Konuşmanın kolay olduğu dönemde Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, bunu CNN Türk’te Taha Akyol’un programında dile getirdi:

“Bu iş para meselesi (parti kurma işi). Tayyip Erdoğan’da çok para olduğunu radyolardan dinledik. 1 milyar dolar para biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse?”

İBB Başkanlığı döneminde kurulan havuz sistemi, adım adım ülkenin bugüne dönüşmesine zemin hazırladı. O kadar denetimin yapıldığı ve projektörlerin üzerlerine çevrili olduğu dönemde bu birikimi yapıp siyasette yolunu açan birileri, 20 yıl yönettikleri ülkede neler yapabilir? Bu sorunun cevabını sizin muhayyilenize bırakıyorum.

Cemaatler, tarikatlar ve İmam Hatip Liseleriyle ülkede yaşayanların beyinlerini kontrol etmeye çalıştılar. İnandıkları din, “Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah bir uğursuzluk yükler” (Yunus Suresi 100. ayet) derken, her biri “tanınmış birer din alimi” olan bu zatlar, özet olarak, “Aklınızı cebinize koyun bizim dediklerimize inanın” diyorlar.

Toplumu bu şekilde dönüştürdükten sonra, yönetmek hayli kolay oluyor. Farklı ses çıkaran her insanı sustur, değişik bir şey diyeni “hain” ya da “kafir” diye yaftala. Sonra geri kalanın önlerine ne konursa ona inansınlar.

Bugün ak dediğine yarın kara dediğinde o aklını hapsetmiş insanları inandırırsın, ya da dün kara dediğinde alkışlayanlar, bugün aynı şeye ak dediğinde yine alkışlarlar.

Beştepe Sarayına göbekten bağlı olmayan gerçek ekonomistler, Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” sözünü her dediğinde bunun yanlışlığını dile getirdiler. Bu önermenin ekonomin temel kurallarıyla ters olduğunu ve ülkeyi bir çıkmaza sürükleyeceğini anlattılar.

Her şeye müdahale yetkisi olan ama hiçbir şeyin sorumluluğunu taşımayan Tek Adam, ekonominin kurallarını işletmeye çalışan her ismi birer birer bulundukları yerden uzaklaştırdı.

Hepsinin yerlerine birer kukla dikti. “Bunların kafası basmaz. Ben ekonomistim” diyerek istediğini yaptırdı.

Enflasyonu kontrol etmede, bütün dünyada merkez bankalarının elinde faizin en önemli iki silahtan biri olduğu gerçeğini göz ardı eden zihniyet, dövizin zincirlerinden kurtulmasına sebep oldu.

Dolar 18 TL’yi görünce, geçtiğimiz yıl 20 Aralık’ta bu milletin başına Kur Korumalı Mevduat (KKM) ucubesini musallat ettiler. Ekonominin başına getirdiği adam söyleneni yapmış ama ne olduğunu kendi bile anlayabilmiş değildi.

Halaycıların bir de gazeteci versiyonu vardı. Cem Küçük, yapılanın normal olmadığını anlatan muhatabına karşı yaptığı, ekranda halay çekmekten ibaretti.

Kamuoyu halay çekenlerle alay etti. Nurettin Nebati onlardan farklı değildi. Operasyonun yapılmasından birkaç gün sonra ekranda söyledikleri, şahsın Hazine ve Maliye Bakanı olmadığını, nasıl bir kukla olduğunu ortaya koydu.

Dolar o gün 18 TL’den 11 TL’ye indirildi. Aradan 6 ay geçti. “Dolar gördüğü yeri unutmaz” sözü gerçek olmak üzere. Bu yazının yazıldığı saatte dolar 17.20 TL olduğuna göre, 20 Aralık tarihindeki rakama sadece 80 kuruş kaldı.

İşte sorun burada. Bu toplum 80 kuruş için ne kadar ağır bedeller ödedi ona bakalım:

📌 Enflasyon yüzde 19’dan yüzde 73’e çıktı.
📌 Bütçeye 200 milyar TL’lik ek bir yük geldi.
📌 Piyasa faizi yüzde 50’ye dayandı
📌 Servet sahiplerine 3 ayda 157 milyar TL faiz ödendi
📌 Merkez Bankası’nın olmayan dövizinden 40 milyar dolar para satıldı
📌 Alınan borçlar için ödenen CDS primi 769 puana çıktı
📌 Orta gelirliler bile yoksullar sınıfına dönüştü
📌 Sonunda bütün bu bedellere rağmen kur başladığı noktaya geldi.

Hazine ve Maliye’nin başındaki kukla, “Bir uyuyun 6 ay sonra uyanın, çok farklı noktalara gideceğiz” diyordu. Uyuyup uyanan oldu mu bilmiyorum. Toplumun yüzde 85’i, bu sürede ne çektiğini biliyor.

Nebati, bu sözleri bilerek söylediyse bu toplumu aldattı, şayet inanarak söylediyse ne yaptığını bilmiyor demektir.

Şimdi Erdoğan, bu sorunları çözmek için yeniden toplumun kendisine oy vermesini istiyor. Problemi kendi üreten, dahası yanlış yaptığını da kabul etmeyen kişi o sorunu çözemez.

Bu şahıs ülkenin başında kaldığı sürece bugün yarına göre daha zenginsiniz demektir. Yarın da bir sonraki güne göre daha zenginsiniz.

O halde en zengin gününüz bugün. Keyfini çıkarın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Merhaba
    M. Ahmet Bey Rahmi koçun beyan ettiği paradan ve hikayesi ile başlamışsınız yazınıza…
    Bazı sesleri örtbas etmek için yüksek sesle şarkı söyleyen koroya mensup kişilerdensiniz yani siz de..
    Bu koro herşeyi biliyordu
    Gerçekleri kimse duymasın diye şarkılar söylediniz.
    O gerçeklerin acısını şuan o koroyu dinleyenler çekiyor önümüzdeki 25 yıllık süre içerisinde de çekmeye devam edecek ama yerin altında ama yerin üstünde.
    Türkiye’den sevgiler

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin