Havai fişek davasında ailelere polis engeli: Katilleri polis koruyor, susmayacağız

Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 işçinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin yaralandığı havai fişek fabrikası patlamasıyla ilgili davanın ilk duruşması Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Patlamada hayatını kaybedenlerin yakınlarının ve yaralananların duruşma öncesi yapmak istediği yürüyüş polis tarafından engellendi. Aileler, salonunun küçük olduğu gerekçesiyle salona da alınmadı, yalnızca az sayıda kişinin salona girmesine izin verildi. Polis müdahalesine ve salona alınmamalarına tepki gösteren aileler, “17 kişilik salona 10 kişi aldılar ve bizi almıyorlar. Patlamayı yaşayan biziz, bizi de almıyorlar içeri. Katiller korunuyor. Parası olan kazanmayacak bunu, üç kuruş için fabrikada kölelik yapan kazanacak. Basın görecek, Türkiye duyacak. Parası olan üç gün yatıp çıkmayacak!” ifadelerini kullandı.

DURUŞMA ÖNCESİ YÜRÜYÜŞE MÜDAHALE

Hendek ilçesinde 3 Temmuz 2020 tarihinde meydana gelen patlamada fabrikada çalışan 7 işçi öldü, 127 işçi yaralandı. Olayın ardından Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında fabrika sahibi Y.C., fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve genel ustabaşı H.A.V., genel ustabaşı E.Ö., iş güvenliği uzmanı A.B. ile tutuksuz yargılanan A.R.E.C. ve sorumlu personel A.Ç. hakkında dava açıldı.

Davanın ilk duruşması öncesi “Hendek için adalet” yazılı pankart ile adliye önünde yürümek isteyen aileleri polisler engelledi. Engellemeye tepki gösteren aileler açıklama yaptı.

“ELLERİYLE CİNAYET ALETLERİNİ YAPTI BU KADINLAR”

Patlamada kardeşini kaybeden Hatun Tepeçınar, şunları söyledi:

“Biz buraya akan kanlarımızın, parçalanan kardeşlerimizin, 7 tane emekçi şehidimizin hakkını savunmaya geldik. Geride kalan yetimlerin, dul eşlerin hakkını savunmaya geldik. Coşkunları kimse sahiplenmesin. Coşkunlar bu Türkiye’nin sahibi değil. Bizim emekçilerimiz coşkunların cebini doldurmak için uğraşıyordu. Pandemi sürecinde 3 ay boyunda Coşkunlar yığdı yığdı yığdı ve sonunda hazin son oluştu. Bu bağıra bağıra gelen bir şeydi patlayacağı. Usulsüzlükleri gördüm, çalıştım, biliyorum. Hiçbir usul yoktu, hiçbir kontrol yoktu… Mutfak önlükleriyle çalışılıyordu. İnsanlar yanında alev alıyordu. En büyük korumaları ‘Git levhaya yapış geri gel”, buydu korumaları. Elleriyle cinayet aletlerini yaptı bu kadınlar. Cinayet aletlerini yaptı ve 7 tane emekçi şehidimizi paramparça, kardeşimi paramparça topladılar. Kimse önümüze geçmesin. Allah rızası için söylüyorum. Polis kardeşlerim, empati yapın. Bizim yerimize koyun kendinize. Ben 3 tane yetimime ne diyeyim, dul eşine ne diyeyim. 6 aydan beri yemiyoruz, içmiyoruz, uyumuyoruz. Psikolojik haplarla ayakta duruyoruz. Bize kim yardım edecek? Devletimizden yansız olarak adalet istiyoruz. Yansız olarak! Parası olan savunulmasın, katiller savunulmasın! Bütün Türkiye’ye sesleniyorum, ne olur yanımızda olun, bizi bu süreçte yalnız bırakmayın, susmayın, bizi de susturmaya kalkmayın, susmayacağız.”

“SUSTURMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ, SUSMAYACAĞIZ”

Patlama sırasında fabrikada çalışan bir kadın kadın işçi de “Patlamanın içindeydik biz patlarken. 3 patlamada ben içerideydim. Dördüncü patlamada düştüm, yaralandım, parmağım kırıldı, ameliyat oldum. Büyük Coşkunlar, Ali Rıza amca nerede, bizim arkamızda mı durdu? Bu devlet nerede, bizim arkamızda mı durdu bu devlet bizim? Şimdi bizi burada susturmaya çalışıyorsunuz, susmayacağız. Sonuna kadar bu adaleti istiyoruz biz” dedi.

”7 GÜN EŞİMİ BEKLEDİM, BANA BİR TABUT GETİRDİLER. TEK İSTEDİĞİM ADALET”

Patlamada hayatını kaybeden Erhan Ateş’in eşi de “Ben 7 gün 7 gece yemedim içmedim eşimi bekledim. Ne yaşadığımı ben biliyorum, bir de Allah biliyor. 7 gün sonra bana bir tabut getirdiler, 15 dakika kapımın önünde durdu, başka durmadı benim eşim. O da eşim miydi… Olsun ben kendimi onunla avutuyorum 2 çocuğumla. Ben de oranın işçisiydim, oranın yemekçisiydim. Ama bütün yaptığım haram zıkkım olsun. Sadece Allah’tan, sizlerden tek istediğim adalet. Eşimin hakkı kaybolmasın, adalet istiyorum.” diye konuştu.

Fabrika sahibi Y.C.’nin avukatı Abdurrahim Burak ise olayın sabotaj olabileceğini iddia etti.

AİLELERİN BÜYÜK KISMI DURUŞMA SALONUNA ALINMADI

Açıklamanın ardından adliye girmek isteyen aileler bir kez daha engelle karşılaştı. Duruşma salonunun küçük olduğu gerekçesiyle aileler içeri alınmak istenmedi. Az sayıda kişinin salona girmesine izin verildi.

Basın mensuplarının da salonun küçüklüğü gerekçe gösterilerek alınmadığı duruşmaya tutuklu sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz 2 sanık ile avukatları ise mahkeme salonunda hazır bulundu.

Salona alınmayan aileler adliye önünde seslerini basın aracılığıyla duyurma çalıştı. Bunu engellemeye ve basının görüntü almasını engellemeye çalışan polisler, ailelerin tepkisiyle karşılaştı.

“KATİLLERİ POLİS KORUYOR, JANDARMA KORUYOR, BİZE MÜDAHALE EDİYORLAR”

Bir kayıp yakını, yaşananlara şu sözlerle tepki gösterdi:

“Bir şekilde korunuyor. Biz burada sanki olay çıkaracağız ya da başka bir şey yapmışız gibi… Katilleri çevik kuvvet koruyor, polisi koruyor, jandarması koruyor, bize müdahale ediyorlar. Suçlu korunuyor, suçsuz mağdurlar suçlanmış gibi müdahale ediliyor. Bizim yürüyüş hakkımızı bile… Yürüyemezsiniz dediler bize.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin