Halime Gülsu’nun koğuş arkadaşı: “İlaçlarım’ diye çırpınıyordu”

İlaçları verilmediği ve tedavisi geciktirildiği için tutuklu bulunduğu Tarsus Cezaevinde 28 Nisan 2018’de hayatını kaybeden İngilizce öğretmeni Halime Gülsu’nun ölümüne dair açılan soruşturmalar, Mersin ve Tarsus savcılıkları tarafından kapatılmaya çalışılıyor.

20 Şubat 2018’de gözaltına alınıp 28 Nisan 2018’de cezaevinden cenazesi çıkarılan Gülsu’nun yaklaşık iki aylık süreçte yaşadıklarına tanıklık edebilecek 22 koğuş arkadaşı bulunuyor.

BOLD Medya’nın ulaştığı iki koğuş arkadaşı F.D. ile Z.A.’nın anlattıkları, savcının belirttiği gibi Gülsu’nun ‘normal seyirde bir ölüm’ ile hayatını kaybetmediği, bile bile ölüme sürüklendiğini gösteriyor.

İLK TANIK F.D. ANLATIYOR: “İLAÇLARIM DİYE ÇIRPINDIĞINI GÖRDÜM”

Halime ile aynı gün gözaltına alındık ve aynı yerde gözaltında tutulduk. Daha o günlerde Halime ‘ilaçlarım’ demeye başlamıştı. İkimiz de aynı ilaçları kullanıyorduk. İkimizin hastalığı da aynı kökten geliyor. Muhatap olduğu insanlara ‘ilaçlarım’ diyerek çırpındığı gördüm. Raporunu soruyordu, ilaçlarının az kaldığını söylemeye çalışıyordu. Bu çırpınması 28 Nisan 2018’e kadar sürdü. Oldukça sıkıntılı bir süreçti.

Gözaltına alındığında yanlarına raporu almışlar ancak Emniyet’te raporu görevliler kaybetmiş. Aynı gün bizi tutukladılar. Tarsus Cezaevine götürdüler. Ve geçici koğuş denilen son derece hijyenden uzak ve kötü şartlar altında 3 gün geçirdik. Ardından bizi yine aynı koğuşa koydular. Bu süre zarfında Halime’nin ilaçları hala yok. Halime durmadan revir yazıyor. Ben de yazıyorum, o da yazıyor ancak revire çıkmak zor tabi.

10-12 gün geçtiği günlerde ben banyoya girmiştim, o esnada mazgal açıldı ve ismimin okunduğunu duydum. Hazırlanın revire çıkacaksınız dediler. Ama Halime’nin ismi okunmamıştı. Halime bana kapıdan seslendi, “Ben sizin yerinize gidebilir miyim” dedi. Zaten ben banyodaydım, “Sen git senin işin görülsün” dedim.

NEDEN REVİRE GELDİN DİYE KIZMIŞLAR

Sonra o gitti hatta orada ona kızmışlar, neden sen geldin diye. Halime de ben hastayım demiş. Hastalığını söylemiş. 1 hafta sonra Tarsus Devlet Hastanesi dahiliye bölümüne götürüldü. Halime söylemiş hastalığını. Doktor sadece rutin tetkikleri istemiş. Halime’nin hastalığını ortaya çıkaracak tetkikler yapılmamış, istenmemiş daha doğrusu.

Sonra Halime koğuşa geri getirildi. Zaten sonuçları alıp doktora gitme şansımız yok. Görevli memur sonuçları alır, götürür, doktora gösterir, doktor da değerlendirmeyi yapar, ilaçları yazar. Ama o esnada Halime’de bir şey çıkmıyor.

BUNLAR HASTALIĞIMIN TETKİKLERİ DEĞİL!

Hatta İKM (infaz koruma memuru) gelip Halime’nin yüzüne raporları atarcasına “Hiçbir şeyin yokmuş ‘sen hastayım’ diyorsun” diyor. Halime de “Ben kendime hastalık mı uyduruyorum ne demek bu? Ben hastayım.” dedi. Raporlara baktı ve “Bunlar benim hastalığımın tetkikleri değil ki. Benim hastalığımın tetkikleri istenmemiş, yapılmamış.” dedi.

Sonra yeniden revir yazdı. Başkana yazdı. Burada başkan görüşü denen bir sistem var. Müdürün bir altı. İlk onunla görüşebiliyorsun. İlk başkan görüşünde Halime’yle yine beraberdik. Halime, “Bakın benim hastalığım şu, görevli memur bana sapasağlamsın dedi. Ama rahatsızlığımın tetkikleri yapılmamış. O yüzden ben mağdurum. İlaçlarımı alamıyorum.” dedi. Ve bu sırada 20-25 gün geçmiş.

Bu sefer tekrar Halime’yi hastaneye götürdüler. Ama tabi ki gitmesi 1 haftayı buluyor. Hemen işlemiyor işler. Tekrar revire çıkıyor, revir jandarmaya yazıyor, jandarma ayarlıyor… Tarsus Devlet Hastanesinin de Şehir Hastanesine sevk etmesi gerekiyor. Sonra Şehir Hastanesine sevk yapıldı.

ARADAN 1 AY GEÇTİ, HALİME RAHATSIZLANMAYA BAŞLADI

Biz 20 Şubat 2018’de içeri alındık 12 gün göz altındaydık. 3 gün geçici koğuşta kaldık. Yani oraya sevk edilmesi bayağı bir zaman aldı. 1, 1.5 ay kadar geçti. Ve Halime rahatsızlanmaya, hastalık usul usul kendini göstermeye başladı. Halime yoruluyor, Halime halsiz. Bir taraftan çabalıyor. Doktorum-ilacım…

Esas kullanması gereken bir ilaç var ama raporu kayıp olduğu için kullanamadı. Rapor bulunamadı. Halime gidiyor, geliyor revire. Sistemden bakarsanız bulunur diyor ama sistem bir türlü açık değil. Bir sürü olumsuzluk var. Aslında cezaevi kurulunun hekimi çok kolay bir şekilde Halime’nin TC’si ile sisteme girdiğinde rahatsızlığıyla ilgili her şeyi görecek. Çünkü Halime 15 yıl bu hastalıkla mücadele etmiş bir insan. Hastalığının seyrini çok iyi biliyor. Hastalığının doktoru olmuş. İlacını kullanmazsa neler olacağını biliyor. Zaten cezaevi şartları, beslenme ciddi problem. 10 kişilik koğuşta 22 kişi kalıyoruz, 2 de çocuğumuz var. Banyo tek, tuvalet tek sıkıntılı bir yer.

6 FARKLI KURUMA MEKTUP GÖNDERDİ

Sonra Halime’nin Şehir Hastanesine sevki yapıldı. Ama ne zaman götürüleceği belli değil. Halime buna sessiz kalmamaya karar verdi ve 20 Şubat’tan bu yana yaşadıklarını kaleme aldı. 6 farklı kuruma yazdı. Cezaevi savcığına, savcılığa, Adalet Bakanlığına, BİMER’e, CİMER’e başından geçen her şeyi yazdı.

İlk açık görüşümüzün olduğu gün çarşamba günüydü. 25 Nisan 2018. Üç gün sonra vefat etti zaten. Açık görüş günü Halime’yi Şehir Hastanesine götürdüler. Halime aynı gün yazdığı mektupları ‘kapalı zarf usulü’ teslim etti.

HABERİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin