Hakim olarak uyudum, terörist olarak uyandım

YORUM | NEVİN ERDEM 

Birkaç gün sonra yüzbinlerce insanın hayal bile edemeyeceği altüst oluşların, yıkımların başlangıç tarihi olan 15 Temmuz darbe teşebbüsünün 5. yılını dolduracağız.

Anahtar kelimeleri gözaltılar, tutuklamalar, hücrede tutulmalar, işten atılmalar, KHK’lar, kayyımlar, sosyal ölümler, anne babasından ayrı büyüyen ya da cezaevinde büyüyen çocuklar, işkenceler, adam kaçırmalar, ölümler, öldürmeler olan koca beş yıl.

Hakim Yavuz Aydın’ın Türkiye’deki hukuksuzlukları anlattığı uluslararası toplantıların birinde, Kafka’ya referansla “Gece yatağa hakim olarak girdim; sabah terörist olarak uyandım” diyerek tarif ettiği olayların başlangıç gecesi 15 Temmuz.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

15 Temmuz’a dair çalışmalar yapılırken hakim ve savcıların özel olarak ele alınması gerekir. Darbeci askerlerin dahi isimleri belirlenmeden önce 2,745 hakim ve savcının “darbeye teşebbüs” suçlamasıyla gözaltına alınması, sadece tutuklanan yargı mensuplarıyla ilgili bir konu değil. Onlar gözaltına alındığı için, kitlesel tutuklamalar yapılabildi. Onlar tutuklandığı için, iktidar hukuksuz her emrini mahkemeler üzerinden yasallık görüntüsü altında icra edebildi.

Bu nedenle, 15 Temmuz’u anlamak için, o gece ve sonrasında yargı mensuplarına yapılanlara bakılması çok önemli.

Bir süre önce Eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem’in mahkemedeki ifadesi ortaya çıktı. O ifade, puzzle’ın eksik parçalarından birini daha tamamladı.

Erdem, yargı camiasından bir çok isimle birlikte 2013 yılının yaz aylarında 2014 HS(Y)K seçimleri için fişleme listeleri oluşturmaya başladıklarını ifşa etti. Hatta bu fişleme listelerini mahkeme dosyasına dahi sunmuş.

Birol Erdem’in ifadeleriyle birlikte, 15 Temmuz’a giden yolda yargı cenahındaki hazırlıkları bir kez daha hatırlayalım.

Tarih 2013 yaz ayları…

Ülke Gezi Olayları atmosferindeydi. Hükümet uzun bir zaman sonra ilk kez iktidarı kaybetme korkusu yaşıyordu. Henüz ortada 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonları yoktu. Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu’nun üyelik seçimlerine ise bir yıldan daha uzun bir süre vardı.

İşte hükümet, böyle bir ortamda HS(Y)K’da tam kontrolü sağlamak için planını yaptı ve harekete geçme kararı aldı. Aslında Kurul’da hükümetin ciddi bir ağırlığı vardı. Ancak Kurul tamamen hükümetin kontrolünde değildi. Bu amaçla, muhalif olduğunu düşündüğü hakim ve savcıların listelerini oluşturmaya başladı. Erdem, MİT’in de bu süreçte devrede olduğunu söyledi.

Düşünün… Birileri eline kağıt kalem almış, kafasına göre listeye isim yazıyor. Fişleme listelerini hazırlayanlar da, listede ismi yazılı olanlar da hakimler ve savcılar. Aynı lojmanda oturan komşularınız, mesai arkadaşlarınız sizi fişliyor yani. Vahamete bakın!

Ölçü ne? Belirsiz! Belki eşleriniz anlaşamamıştır, belki çocuklarınız kavga etmiştir, belki bir kahve içerken iktidar aleyhine konuşmuşsunuzdur… Sizin aklınızın ucuna dahi gelmeyecek daha neler vardır ki, sizi fişleme listelerinin tam göbeğine yerleştirten.

Erdem’in verdiği bu tarih, dönemin HS(Y)K Başkanı Mehmet Yılmaz’ın 15 Temmuz gecesinde binlerce yargı mensubunun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak söylediği, “listeler üzerinde 3 yıldır çalışıyorduk” beyanıyla da örtüşüyor.

Takvimler 2014 yılını gösterdiğinde ise, iktidar HS(Y)K seçimlerini kazanmak için Yargıda Birlik Platformu adı altında bir oluşuma gitti. Bu birlik yargıdaki tüm listelemelerin, yani fişlemelerin merkezi oldu. Platform, seçimleri kazanmaları halinde hakim-savcı maaşlarına zam yapılacağı vaadi dahil, devletin her türlü imkanını seçimi kazanmak için kullandı. Sonuçta, az bir farkla da olsa, iktidarın adayları seçimi kazandılar.

Anlaşılan o ki, fişleme listeleri imha edilmemiş. Bilakis, yeni isimler eklenmek suretiyle sürekli genişletilmiş.

Bu listede kimlerin isimlerinin olduğunu ise 15 Temmuz gecesi öğendik. Gece yarısı ilk yayınlanan listede 2,745 hakim ve savcının ismi vardı.  Tabii listede bazı acemilikler (!) yapmışlardı. Örneğin listeden 15 Temmuz’dan yaklaşık iki ay önce vefat eden bir savcının ismi çıkarılmamıştı. İlk listede görev yerleri de güncellenmemişti. Bazı yargı mensuplarının iki yıl önceki görev yerleri yazılıydı. Bunları Gazeteci Saygı Öztürk de yazdı.

Bunlar ortaya çıkınca hemen liste değiştirildi; sayı 2,740’a indirildi. Daha sonra ise, beş yıllık süre içinde yaklaşık 5 bin civarında hakim ve savcı hakkında işlem yapıldı.

Anayasa’ya ve Hakimler ve Savcılar Kanunu’na göre, hakimler ve savcılar özel soruşturma usulüne tabidirler. Bu hakim-savcının şahsını korumaya yönelik değil, yargı bağımsızlığı için getirilmiş bir güvencedir. Hakim ve savcı görevini korkmadan yapmak için bu tür güvencelere ihtiyaç duyar.

15 Temmuz gecesi, hakimler ve savcılar bu yasal güvencelere açıkça aykırı olarak, bu fişleme listeleri esas alınarak gözaltına alındılar, tutuklandılar; bazıları 5 yıldan daha uzun bir süredir cezaevi hücresindeler.

Anayasa ve kanunlar bu dönemde yok sayıldı. Vardı; ama yok sayıldı. Hala var; ama yok sayılıyor.

Bunun etkisi sadece ihraç edilen ya da tutuklanan yargı mensuplarında değil; bugün görev başında bulunan tüm hakimlerde ve savcılarda gözükür. Yasal güvence, bir hakim-savcı ile ilgili olarak yok sayıldı ise, görevdeki hakim savcılar için de her an yok sayılabilir. Bu nedenle hiçbir hakim ve savcı kendini güvende hissedemez; değildir de!

Böyle bir ülkede, temel haklardan, hukukun üstünlüğünden, yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi?

Nitekim Avrupa Yargıçlar Birliği MEDEL 15 Temmuz’un 5. yılında İtalya’nın Ferenze kentinde toplandı ve Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması için bir bildiri yayınladı. Bildiride, öncelikle ve derhal YARSAV Başkanı Murat Arslan ve hukuksuzca cezaevine konulan tüm mahpusların tahliyeleri; görevlerinden alınan tüm hakimlerin ve savcıların görevlerine iade edilmeleri istendi.

Hani Sedat Peker’in iddialarına karşı muhalefet “yok mu bir savcı” diye veryansın ediyor ya!

İşte Avrupalı yargı kurulları aynı zamanda muhalefete de cevap veriyor: Fişleme listeleriyle hukuksuzca cezaevlerine attığınız hakim ve savcıların derhal tahliyesini sağlayın; görevlerine iade edin; hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağlayın!

Bakın görün o zaman Peker’in iddiaları nasıl soruşturulurmuş!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Ah ki ne ah! Meğer ki su uyur düşman uyumazmış. Şimdilerde dere tenha, tilkiler bey. Lüks içinde yaşayıp milletin üstünde tepinen nadanlara kaldı meydan.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin