O haberi bu fotoyla versenize! [Barbaros J. Kartal, yazdı]

Gündemdeki konulardan bir tanesi havuz kanalı TVNET’teki bir programda Atatürk’ün özel hayatı ile ilgili iddialarda bulunan tarihçiler. Tarihi bir kişilik hakkında biri bir iddiada bulunuyorsa bu ne kadar rahatsızlık verirse versin karşıt görüşlü tarihçiler çıkar, o iddianın yanlış olduğunu anlatırlar, kim iddiasını belgeleyebiliyorsa mesele kapanır. O yanlış iddiada bulunanlar da müfteri durumuna düşer. İddialarını dile getirirken hakaret ediyorlarsa bunun evrensel hukukta karşılığı ne ise onla mukabele edilir.

Tarihe mal olmuş kült liderlerin özel hayatları hep mercek altında olmuş, hep merak edilmiştir. Atatürk’ün çağdaşı liderler ile ilgili tuhaf iddialar epey bir yekûn tutar. Hitler’in yeğeni Raubal ile ilişkisi hep merak edilmiş, genç kızın intiharı Hitler’a bağlanmıştır. Stalin’in gönül maceraları ve ikinci karısı Nadya’nın ölümü hala esrarengizliğini korumaktadır. Mussoli’nin gazeteci Margherita Sarfatti ile yaşadığı aşk bizzat metresi Claretta’nın günlüğünde geçer. Fikriye Hanım’ın bugün bile tam olarak bilinmeyen intiharı ya da ölümü, Latife Hanım’ın tasfiyesi de tarihin merak edilen olaylarındandır.

Konumuz bunlar değil. Konumuz Doğan Grubu’nun, Ahmet Hakan’ın tarihçi yazarlar için kullandığı kelimeyi kullanarak aynen söyleyeyim “insanlığa sığmayan yavşaklığı”. Mustafa Armağan’a çakmak için Cemaati kullanmaları. Arkadaşların Ankara temsilcisi “Fetö”den içeridedir. Neden içeride olduğu ile ilgili bir tane somut delil şimdiye kadar okumadım. Zaten Doğan Grubu da bunu iddia ediyor. Aynen on binlerce masum ve mazlum insanın neden hapiste olduklarını bilmediği gibi. Adamları içeride, bu gibi şeyler bahane edilerek kendilerine gelinecek diye yapmadıkları rezillik kalmayan bu grup, temsilcisi ile aynı kaderi yaşayan on binlerce insana her gün terörist diye hakarette bulunur.

Şimdi manşet yapmışlar, “FETÖ’yü övdü, ATA’ya sövdü” diye. Mustafa Armağan’ın Zaman Gazetesi’nde yazmış olmasını örnek veriyorlar. Milat kabul edilen 17-25’ten sonra da çalışmış olmasını da ihbar ediyorlar.

Mustafa Armağan, Zaman Gazetesi’nde yazarken de Yeni Şafak’ın tarih dergisinin başındaydı. Demek ki Yeni Şafak yönetimi, daha doğru ifade ile AKP,  en doğru ifade ile Erdoğan kendisinden o kadar emin ki Zaman’da yazıyor olmasına rağmen kendi dergilerinin başına geçirmekte bir beis görmemiş. Peki 2 yıl önce Zaman’dan ayrılan Mustafa Armağan, bu arkadaşları kızdırdığı sözleri nerede söyledi? Havuz medyasında. Mustafa Armağan’ın şu an gelir elde ettiği şeylerin finansörü kim? Devlet. Yani geçmişi bu kadar araştırırken bugün kimlerin şirketinde çalıştığını gizlemek çok “yavşakça” gerçekten. Geçmişte Zaman Gazetesi ve yayınlarında yazmak bir suç ya da veri ise İbrahim Kalın’dan Ahmet Davutoğlu’na kimsenin kalmaması gerekir piyasada. Cemaate övgü ise derdiniz yahu Abdülkadir Selvi gibi Akif Beki gibi adamlar sizin yazar kadronuzda.

Bir daha Mustafa Armağan haberi yaparsanız kullanacağınız foto yukarıdaki olmalı bence. Manşet de “Bu cesareti kimden alıyor” olabilir. Ne derseniz güzel olmaz mı? Sadece tavsiye.

*

Ver bir doz İsrail!

Tekkeye mürit aramıyoruz, İslamcı kökenli yazarkasalarla İslamcı olmayan yazarkasalar arasında “Ben kim daha çok yağ yakıyor ona bakarım” dedikten sonra, mahallenin az biraz abdest namaz görmüş adamlarının üzerine devşirmeleri saldıktan sonra, böyle bir şey bekliyordum açıkçası.

İslamcılar için en etkili afyon devreye girmiş: İsrail.

“Kudüs bizim namusumuzdur, ezanlar susmaz” açıklamasında bulundu Erdoğan. Dikkatli kelimelerle İsrail’e çakıyor. Daha doğrusu dokunuyor. İsrail’e karşı Almanya’ya, Hollanda’ya, İsviçre’ye kullandığı üslubu kullanmıyor nedense. Hani “Haçlı İttifakı”, hani “Papa’nın eteği altına girdi bunlar” dediği gibi “Siyonistler, katiller” demesi gerekir değil mi? Yok. Nazik nazik. 1967 sınırları, diplomasi falan.

ABD seyahati öncesi herhalde Yahudi lobilerine mesaj veriyor, “O kadar hizaya girdik karşılığını göremedik” serzenişi.

Bir de demiş ki yüz binlerce insanımız Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmeli.

Keşke, ne güzel olur. Ama önce sen bir gitsen de yol açılsa. Öncelikle ilan edilen Gazze’ye mesela.

Erdoğan: “Nisan ayında Gazze’ye gideceğim” (CNN Türk, 23 Mart 2013)

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gazze ziyaretinin tarihi netleşti. Ankara’da konuşan Erdoğan, Mayıs sonu gibi Gazze’de olacağını açıkladı. Başbakan önce 16 Mayıs’ta ABD’de Başkan Barack Obama ile görüşecek. Gazze ziyareti de bundan sonraki günlerde gerçekleşecek. (NTV, 14 Nisan 2013)

Yine de kabalık etmeyelim. Belki bir bildiği vardır Halife-i ruy-i zemin’in. Mescid’i Aksa’ya namaz kıldırmaya gidecektir bir gün onu bekliyordur.

Unutmadan, İslamcı yazarlara çaktığı sohbette Efendimiz için ‘Peygamberdi ama herkesi kucaklayamadı’ demiş. Lafın önüne arkasına bakınca ne demek istediğini anlıyorsunuz da dilleri nedense hep böyle çalışıyor bunların. Efendimiz için “Peygamber kibre girdi, biz girmedik” demişti bir bakan bir ses çıkmadı mahalleden. “Erdoğan, Allah’ın bütün sıfatlarını taşıyor” diyen vekile de yuh artık diyeni de duymadım. bu sefer birileri Efendimiz kimi kucaklayamamış (!) bir anlatsa da bilsek!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin