Giresun’u sel aldı; suç kimde?

HABER-İNCELEME | YUSUF DERELİ

Giresun, Cumartesi akşam saatlerinde başlayan ve pazar günü sabaha kadar süren sağanak sonrası yaşanan sel ve heyelan felaketiyle sarsıldı. Doğankent ilçesinde yağış sonucu su baskınları meydana geldi. Sağanak nedeniyle Ordu sınırındaki Abdal Deresi ve Dereli ilçesindeki dere taştı.

Giresun-Dereli-Sivas kara yolu ulaşıma kapandı. Felakette 1’i asker 5 kişi hayatını kaybetti. 12 vatandaş ise sel sularına kapıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum felaket sonrası olay yerine gitti. Kurum, burada yaptığı açıklamada toplamda 17 binanın tamamen yıkıldığını, 361 binanın ise hasar gördüğünü belirtti.

‘GENEL HAYATA ETKİLİLİK’ İLAN EDİLECEK

Süleyman Soylu ise “Buraya geldiğimizde bu kadar ağır bir tablo beklemiyorduk. Ağır bir tablo ile karşılaştık.” dedi. Vatandaşların ‘afet bölgesi ilan edilsin’ taleplerine ise “Literatürde, bizim Afet Bölgesi diye bir kavramımız yok ama onun tam karşılığı olan Genel Hayata Etkililik. AFAD’ın ilan edebileceği bir yetkimiz var. Burada da Genel Hayatı Etkililiği ilan edeceğiz. Bunu Dereli’de, Doğankent’te yapacağız. Yağlıdereyi de görelim, ona yönelik olarak da… Biz de AFAD’dan ilk acil ödenek olarak 9 milyon lira Giresun Valiliğine hemen gönderdik talimatla.” şeklinde cevap verdi.

PAKDEMİRLİ: VATANDAŞ, ‘NASIL OLSA BANA BİR ŞEY OLMAZ’ DİYOR!

Bakan Bekir Pakdemirli ise faturayı ‘dere yatağına ev yapan’ vatandaşlara kesti. İlk kez böyle bir doğal afete tanık olduklarını anlatan Pakdemirli, “Ben de ilk defa böyle büyük bir taşkın, böyle büyük bir doğal afet görüyorum. Gerçekten şehrin seviyesi değişmiş durumda. Dün itibarıyla tahmin ediyorum bulunduğumuz seviye 2-3 metre daha aşağıdaydı. Üzülerek söylüyorum ki her defasında meteoroloji olarak ciddi uyarılar yapmamıza rağmen vatandaşlarımız ‘Nasıl olsa bana bir şey olmaz’ diye bir düşünce içerisine giriyorlar.” ifadelerini kullandı.

O EVLERE İMAR İZNİNİ KİM VERDİ?

Bekir Pakdemirli’nin açıklaması tepki çekti. Zira dere yatağına ev yapan vatandaş kadar, o evlere imar izni, rahsat verenler de suçluydu. Madem o yerleşim yerleri dere yatağına yapılmıştı, o halde neden ruhsat verilmiş, eletrik çekilmiş, su boruları döşenmişti?

DOĞAL DEĞİL, SİYASİ FELAKET!

Derelerin Kardeşliği Platformu, yaşanan selin ardında yatan insan müdahalesine ilişkin açıklama yaptı. Karadeniz Sahil Yolu’nun yaşananlarda büyük etkisinin olduğunun vurgulandığı açıklamada, felaketin ‘siyasi’ olduğu kaydedildi. Yargı kararları ve bilimsel verilere rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı aktarılan açıklamada, “Ama siyasiler, daha fazla rant uğruna dinlemiyor, felaketlere kapı açıyor. Doğu Karadeniz bölgesi, özellikle Karadeniz Sahil Yolu denilen ve Samsun’dan Hopa’ya kadar uzanan duble yolla adeta katliama açıldı. On yıllarca devam eden çalışmalarla yüzlerce taşocakları kuruldu bölgede. Gelişigüzel yollar yapıldı. Bölgenin topografik yapısını, dik ve sert kayaç yapısını, yamaçlarını hiç hesap etmediler. Bitki örtüsünü yok ettiler. Derelerin, nehirlerin önünü kestiler. Dere yataklarını, havzalarını daralttılar, dolurdular. Sonra HES (Hidroelektrik Santral) projeleri gündeme geldi. Ardına maden aramalarını, adına ‘Yeşil Yol’ dedikleri yaylaları, meraları yok eden çalışmalarını eklediler. Doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiler, katlettiler. Doğanın katili olanlar, işte böylece insanların da, yaşamın da katili oluyor.” ifadelerine yer verildi.

HES’LER FELAKETE KAPI ARALADI

TMMOB Genel Başkanı Eyüp Muhcu da HES’lere dikkat çekti: “38 adet HES bulunan, 7 tanesinin ise yapımına devam edilen Giresun’da; HES ve baraj projeleri için ağaçların kesilerek bölgenin heyelana açık hale getirilmesi, derelerin akış rejiminin bozularak sel riskinin artırılması, yeşil alanlarda ve dere yataklarında imar affı yoluyla kaçak yapılaşmaya izin verilmesi yerleşim yerlerini afetlere karşı savunmasız bırakmış; yoğun yağış ve bölgede bulunan HES’lerin baraj kapaklarının kontrolsüz biçimde açılması ve baraj duvarlarının yıkılması yaşanan felakete neden olmuştur. Yıkımlara sebep olan merkezi ve yerel yönetim politikaları, yaşanan acılara ve kayıplara rağmen sürdürülmektedir. Çevre karşıtı yatırım ve plan kararlarının ivedilikle durdurulmalıdır.” diye konuştu.

TEMA Vakfı’ndan yapılan açıklamada ise “Ekolojik yıkımın ve yanlış şehirleşme politikalarının bir sonucu olan sel felaketlerinin önüne geçmek için kentlerimizi doğaya uyumlu hale getirmeli, doğal alanların doğasını bozan projelerden vazgeçmeliyiz.” denildi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin