Gelin 6 ay sonrasını birlikte hesaplayalım

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Hep bugüne bakıyoruz. Balık hafızalı bir topluma dönüştürüldüğümüz için dünü unutuyoruz, yarını ise düşünecek halimiz kalmıyor. Bugün sizleri iki konuda denklem çözmeye davet ediyorum. Döviz ve akaryakıt fiyatları…

Türkiye’de, sosyal konular ve ekonomide kilometre taşları var. Bunları teker teker sıralamayacağım. Ama ekonomide her şeyin keskin bir şekilde değiştiği tarihleri hatırlamak gerekiyor.

Bunlardan ilk akla geleni 24 Haziran 2018 seçimleri. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meydan meydan, salon salon gezip, “Bu kardeşinize yetkiyi verin. Bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözlerini verdiği günler…

Yalnız toplum olarak bu sözlerde kaçırdığımız bir nokta vardı. Sözün sahibi, faizi dizginlemekten söz etmiyor, “faizle uğraşmaktan” söz ediyordu. Adam sözünü tuttu. Tek Adam olduğu günden itibaren faizle uğraşmaya başladı.

Baktı kumanda sistemiyle olmuyor, işin başına bir emir eri yerleştirdi, bu kez işi doğrudan yapmaya başladı. Merkez Bankası, ardı arkasına faizleri indirip 19’dan 14’e çektiğinde ikinci dönüm noktası yaşandı.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç” sözlerinin hayata geçirilmesinden sonra bu ülkede artık hiçbir şey eskisi gibi olmamak üzere değişti.

Türkiye gibi ekonomisi bıçak sırtında giden ülkelerde dengeler bir şekilde bozulduğunda kolay rayına oturtulamıyor. Ülke, geçmişte de krizler yaşadı. Önceki krizlerle bu yaşadıklarımız arasındaki temel bir fark var.

Geçmişteki krizlerde hükümetler, bir yanlış adım attığında dönüp hatasını düzeltme yoluna koyulurlardı. Bunda ne kadar başarılı olurlardı o ayrı bir tartışma konusu.

AKLI TOPLUMDAN DİN KİSVESİYLE ÇIKARIRSANIZ…

Bu adamlar, yanlışı bile bile yapıyorlar. Düzeltme yoluna gitme yerine toplumun gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar.

Bir toplumda, “Aklı bir kenara bırakın siz söylenenlere inanın” diye dini sunuyorlarsa ve toplum da böyle sunulan dine inanıyorsa o topluma umut bağlamaya devam etmek Pollyanacılıktan öte bir şey olsa gerek.

“Ekonomi yazısının içinde bu konunun ne alakası var?” diyenleriniz olabilir. Var. Hem de çok var.

Doğa kanunları gibi ekonominin de kanunları var.

🔺 Siz 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervlerini (bugün bu rakam 170 milyar dolara ulaştı) dövizi dizginlemek için harcarsanız,

🔺 Covid 19 pandemisinde doğrudan destek verme yerine, “661 milyar TL destekte bulunduk” diye halkı borçlandırırsanız,

🔺 Bunlar sürerken bir de faiz inadıyla piyasaların bütün dengelerini bozarsanız,

🔺 Dizginden boşalan piyasaları piyasaları tutabilmek için bir de Kur Korumalı Mevduat (KKM) adı altında parayı dolarize ederseniz,

🔺 Çıldıran piyasa ve emtia fiyatlarını durdurabilmek için yeni yanlışlara hazırlanırsanız ortada hiçbir şey sağlam kalmaz.

Çevremden sık duyduğum bir değerlendirme var. “İyi de” diye başlıyorlar söze arkası genelde şöyle geliyor:

“Bu adamlar yanlış yaptı ekonomi battı deniyor ama piyasalara bakın çarklar bir şekilde dönüyor. Bu adamlar da ülkeyi bir şekilde yönetiyorlar.”

6 AY ÖNCESİ, 6 AY SONRASI

Bugün 31 Mayıs, yarın yeni bir takvim başlıyor. Beştepe iktidarı, faizle bozdukları dengeleri dolarizasyonla durdurmaya başlamalarının üzerinden tam 6 ay geçti.

Mantıkta basit denklemler vardır. Şöyle diyeyim. Dünü biliyoruz, bugünü biliyoruz. Şartlar aynen sürdüğünde yarının ne olduğunu rahatça hesaplayabiliriz.

6 ay önceki rakamları biliyoruz. Devleti yöneten Beştepe’nin, takındığı tavırla bugün gelinen bir nokta var. Yaptığı yanlışın, doğru olduğunu ısrarla sürdürüyor ve bunu da devam ettireceğini kararlılıkla dile getiriyor.

Soru şu, bu şartlarla piyasaların 6 ay sonra nerede olduğunu hesaplayabilir miyiz? Basit dört işlemi bilenler bu hesaplamayı kolayca yapabilirler.

O halde şimdi biraz gerilere gidip bakalım.

Önce biraz nostalji yapalım.

Son 10 yılda benzin fiyatlarına bakalım. Basit hesapla 50 TL’ye 11 yıl önce kaç litre benzin alınabiliyordu, bugün kaç litre sorusuna cevap arayalım.

24 Mayıs 2011’de, bir akaryakıt istasyonuna gittiğinizde “50 TL’lik benzin” dediğinizde deponuza 12 litre benzin dolduruluyordu. Bugün gidip aynı parayı uzattığınızda sadece 2 litre veriyor. 10 litresini Beştepe kendi yakıt tankına doldurmuş.

Amacım sizi 2011’lerin fiyatlarına bakıp hayıflandırmak değil. Esas paylaşacağım rakamlar 1 Kasım 2021 tarihine gitmek. Yani birilerinin eliyle piyasaların dengelerinin bu denli bozulmaya başlamasının öncesine.

1 Kasım 2021’de benzinin litresi 8 TL idi. Bugün 25 TL.

Acaba fiyatlar nasıl seyredecek diye kafanızda bir soru işareti varsa, şimdi basit denklemi kurmanın zamanı:

“8 TL olan bir malın fiyatı 6 ay içinde 25 TL’ye çıkmışsa, bu malın fiyatı 6 ay sonra kaç TL olur?”

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği ilk günlerde 22 Mart 20022’de Ekmeği 10 TL’ye almaya ne zaman hazırsınız? diye sormuştum. O tarihte ekmeğin fiyatı 2,5 TL idi. Bugünkü fiyatı biliyorsunuz. Temmuz ayında 5 TL bandı çoktan geçilmiş olacak.

Yaşanan olumsuzlukların bir numaralı sorumlusu olan zat, Hazine ve Maliye Bakanlığı aracılığıyla “Hayat pahalılığını azaltmaya devam edeceğiz” sözüne inanmamızı bekliyor.

Bakanlık koltuğunda oturan Nurettin Nebati, yılbaşına girerken, “Bi uyuyun 6 ay sonra uyanın, çok farklı noktalara gideceğiz” demişti. Şimdi o sözün edildiği tarihin üzerinden 6 ay geçti.

Uyandık. Tablo şöyle:

1 Kasım   31 Mayıs
Dolar:    9,54     16.42 TL
Euro:    11,02     17.63 TL
Altın:      548       977 TL
Benzin:     8         25 TL

Şimdi petrolün varili 120 dolarlarda. Temmuz ayında önceden planlanan yüzde 60-90 arasındaki elektrik zammı kapıda bekliyor.

“6 ay uyuyun” diyen adam, “Enflasyon sadece devletin sorunu değil” demeye başladı.

Enflasyonla mücadele, dünyanın her yerinde iki önemli silah olan para ve maliyeyi elinde tutan devletin sorunudur. Üstelik enflasyonu yaratan da devletin kendisidir.

Enflasyon Nisanda yüzde 70, Mayısta bunun üzerine bir 10 puan kadar daha ilave edin. Kendi ülkemde enflasyon yüzde 80’lere dayanmışken, iktidarın maşaları Türkiye’nin onda biri enflasyon yaşayan Almanya’daki yüzde 7,9’luk enflasyonunu bu topluma “enflasyon belası” diye yutturmaya çalışıyor.

Siz söylenenlere değil, sadece rakamlara bakın. 6 ay öncesine, bugüne ve 6 ay sonrasına…

Hiçbir devlet ya da kişi piyasadan büyük değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin