Gazeteciler daha ne kadar esir kalacak?

YORUM | ERHAN BAŞYURT

Türkiye tutuklu gazeteci sayısında açık ara dünya lideri. Neredeyse dünya genelinde tutuklu gazetecilerin yarısı Türkiye’de…

Utanç duyulması gereken bir ‘rekor’!

***

Samanyolu Grubu’nun Genel Müdürü Hidayet Karaca, kronik hastalıklarına rağmen 3 yıldır tutuklu.

Karaca, dün ilk kez cezaya çarptırıldı. Gerekçe, Tahşiye dile bilinen ve El Kaide sempatisini gizlemeyen bir grubun adının hayali bir dizide yayınlanmış olması.

Senaryoyu yazan Karaca değil, daha ilginci dizide bu isim de geçmiyor.

Basın kanununa göre de hiçbir sorumluluğu yok.

Karaca’yı tüm medya yöneticileri, AK Parti kurucu ve yöneticileri de bizzat tanırlar.

Televizyon Yayıncıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü.

Ne kadar beyefendi bir gazeteci olduğunu meslekteki herkes bilir.

Ancak bağımlı yargı tarafından ‘silahlı terör örgütü yöneticisi’ olarak cezaya çarptırıldı.

Bunun adı ‘mahkûmiyet’ değil apaçık ‘esaret’…

***

Stockholm Center For Freedom (SCF) başarılı bir çalışma ile Türkiye’deki tutuklu gazeteciler ve arananların listesini, tarih ve durum vererek istatistiki olarak tutuyor.

SCF’nin isim isim yayınladığı listeye göre, Türkiye’de halen 230 gazeteci tutuklu, 130 gazeteci hakkında da yakalama kararı var, aranıyorlar….

Haklarında mahkeme kararı olan gazeteci sayısı ise sadece 24… O da adil ve bağımsız mahkeme kararları değil.

Onların da çoğu hakkında yargı süreci nihai olarak tamamlanmamış.

Gazeteciler, hukuksuz gerekçelerle uzun tutukluluk yoluyla keyfi cezalandırmaya tabi tutuluyor.

Muhalif sesler susturuluyor, yayın mecralarına el konuyor ve geride kalanların da ‘tam biat’ etmesi için gözdağı veriliyor.

***

Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Mümtaz’er Türköne, Gültekin Avcı, Murat Sabuncu, Ahmet Turan Alkan, Sedat Laçiner gibi Türkiye’nin en iyi gazeteci ve yazarları bir yılı aşkın süredir hiçbir suçları olmadığı halde özgürlüklerinden mahrumlar.

***

Bir de muhabir ve teknik ekiple, TRT çalışanları ve haber ajansı mensupları var.

Onların tutuklulukları ise, kamuoyunun gündemine bile maalesef getirilmiyor.

Çoğu ile teşriki mesai yapma onuruna eriştiğim başarılı gazeteciler…

***

Cuma Ulus, CNNTürk ve Habertürk’te çalışmış son olarak yerel bir kanal olan Erzincan TV’yi, yokluklar ve teknik imkansızlıklara rağmen, Türkiye’nin en çok izlenen haber kanalı haline getirmeyi başaran bir isim. Tutuklu…

***

Ahmet Böken, TRT Haber’in kurucu Genel Yayın Yönetmeni. TRT Haber’i Türkiye’nin en çok izlenen haber kanalı haline getirmeyi başaran sadece STV geçmişi olduğu için cadı avına maruz kalan müthiş bir kabiliyet. Tutuklu…

***

Fevzi Yazıcı, tanıdığım en kabiliyetli görsel yönetmen. Zaman Gazetesi’nin dünya referans gazeteleri tarzında tasarımını gerçekleştiren, çok sayıda uluslararası ödül almayı başaran mütevazı bir delikanlı. Kendisi ile alakası olmayan bir reklam filmi bahane edilerek halen tutuklu…

***

Ufuk Şanlı, genç bir ekonomi yazarı. Çalışkan ve detaycı… Vatan’da ve Millet’te yazılar kaleme aldı. Sudan bahaneler ile tutuklu…

***

Mustafa Ünal, gazeteciliğe ilk başladığımda kendisinden çok şey öğrendiğim, Ankara’daki gelişmeleri en iyi okuyan isimdi. Tanıdığım en beyefendi gazeteci. AK Parti kadrosuyla onun kadar seviyeli ilişki kurabilen, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın en çok gezilerine davet edilen isimdi. Tutuklu…

***

Faruk Akkan, Moskova’da uzun yıllar gazetecilik yapmış son olarak Cihan Haber Ajansı’nın başına atanmıştı. Boğaziçi mezunu, mütevazi ve müthiş çalışkan, adam gibi adam bir gazeteci. Tutuklu…

***

Erkan Acar, BUGÜN Gazetesi’nin haber müdürüydü. Çalışkan ve özverili bir insandı. Haber yapmanın çok zor olduğu dönemde, az bir kadroyla ödüllü özel haberlere imza attılar. Araştırmacı gazeteciliğin çok güzel örneklerini ortaya koydular. İleri derece uyku apnesi olduğu ve makina ile uyuduğu halde, cezaevinde adeta işkence görüyor. Halen tutuklu…

***

Metin Arslan, Hasan Bozkurt ve Hasan Ünal, BUGÜN’ün Ankara Bürosu’nda çok sayıda özel ve atlatma habere imza atan muhabirler. Haklarında hiçbir suçlama yok ama ByLock yalanıyla demir parmaklıkların ardına atıldılar. Halen tutuklular…

***

Büşra Erdal, Ayşenur Parıldak, Yakup Çetin son dönemde Zaman’da oldukça dikkat çeken adliye haberlerine imza attılar. Manşetler çıkardılar. Hepsi tutuklu, özellikle bayan gazetecilere yönelik manevi işkence had safhada. Ayşenur Parıldak halen üniversite öğrencisi olduğu halde yok yere tutuklular…

***.

İbrahim Karayeğen, Tuncer Çetinkaya gibi kötü muameleye maruz kalan gazeteciler, İbrahim Balta, Cemal Azmi Kalyoncu gibi başarılı muhabirler bir yılı aşkın süredir yok yere hapis yatırılıyorlar…

***

Ünal Tanık, Ahmet Memiş, Yetkin Yıldız gibi son dönemin en başarılı, cesur girişimci internet habercileri de tutuklu.

***

Tam 230 kişi, alt alta isimlerini yazsak bu köşeye sığmaz.

Yok yere tutuklular. Çoğunun iktidar aleyhine bir tek tweetleri bile yok.

Görünen o ki, ‘derin yapılar’ iktidarı kendilerine paravan yapıp, Ergenekon ve Balyoz’un intikamını alıyorlar.

İktidar da, muhalifleri susturduğu için bu zulme severek aracılık ediyor…

Adalet yok. Suç yok. Delil yok. Vicdansızca ‘tepeden talimatla’ esir tutuluyorlar.

Onlar onurlu duruşlarının, dürüst ve cesur gazeteciliğin bedelini ağır ödüyorlar.

Ne var ki, iktidar kaybediyor, demokrasi kaybediyor, Türkiye kaybediyor, Türk halkı kaybediyor…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sayın Başyurt. Anlattıklarınızı böyle çetrefilli bir ülkede yaşayan herkes biliyor. En basit örnek şudur ki: Yıllarca STV’de “MACERACI” programını yapan omurgasız kişilik bozukluğu olan bu şahıs ( bu dediklerimi bile hak etmiyor aslında),ağzını doldura doldura küfrederken o kurumdan geçimini sağladığını,bırakalım hatta o programla şimdi kariyer yaptığı halde havuzun değil postektif lağam çukurunda xinlerle,büyülerle ilgili program yapmış,kimse izlemediğinden şimdi de kutular içinden birşeyler çıkararak saçma sapan şaklabanlıklarla hâlâ adam zannetip kendini kasıyor.

    Türkiye’de medyanın her türlü biat ettiğine bu ve yıllarca aklı başında,ne dediğini bilen bilge olarak tanıdığımız; meğerse içindeki haseti gizleyip de ortaya dökmek için fırsat kollayan pis cüce GÜLERCE VE TAYFASI’ nın başını çektiği tv şebeklerinin düştüğü lağım çukurlarını gördükçe içerdeki tertemiz gazetecilerin bu pis ortamda Allah’ın özel bir korumasıyla lütufta bulunduğunu da düşünerek şükretmek gerektiğinin kanaatindeyim.

    Bu zulümler,içerde suçsuz yere gazetecileri,tv yapımcılarını-yöneticilerini-yorumcularını tutmaları uzun sürmeyecektir.Çünkü pisliği misk-i amber gibi ağızlarına-yüzlerine sürenler de artık “acaba?” demeye başladılar. Örnek mi istiyor sunuz? Alın işte Arif Beki, Kanal A Tv’nin kapanması,Şamil Tayyar’ın Beyaz Rv’deki programını sonlandırması, Ahmet Taşgetiren’in hem tvlerden hem de yazdığı köşesinden kovulması…….

    Bunların durumuna sevinmemiz mi gerekiyor? Tabii ki hayır! Ancak olaylar çok yavaş ilerlese de gerçeğin ortaya çıkacağı günler yaklaşıyor. Bunu da Allah’ın Hizmet mensuplarına,sevenlerine,gazetelerini okuyan,tvlerini izleyen,mazlum olan ama zalime boyun eğmeyen babayiğitlerine lütfu olduğunu bilmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. İnşallah bu halisane düşüncelerimi bu blokta yazdığımdan dolayı kardeşlerimi incitici bir beyanda bulunmamış,onların haklarına bilerek veya bilmeyerek saygısızlık etmemişimdir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin