Gazeteci Sedef Kabaş, ilk duruşmada tahliye edildi

Gazeteci Sedef Kabaş hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşmasında tahliye kararı çıktı.

Katıldığı bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle ‘cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine hakaret’ suçlamalarıyla 11 yıl 8 aya kadar hapsi istenen gazeteci Sedef Kabaş, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan dava duruşması 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya 49 gündür cezaevinde tutuklu bulunan Sedef Kabaş, Kabaş’ın avukatları ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun avukatları hazır bulundu. Duruşma salonun küçük olması sebebiyle sınırlı sayıda gazeteci alındı.

Soylu’nun avukatı, Kabaş’ın mahkemedeki savunmasında geçen “Soylu’nun soyadına ihanet edercesine” sözlerinden dolayı da şikayetçi olduklarını bildirdi.

Kabaş, savunmasında, “Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm. Takdir edersiniz ki bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir. Malum atasözünü kendimce yumuşatarak örnek verdim. Hakaret kastım olsa sözün orijinalini kullanırdım. Uğur Dündar da tereddütsüz müdahale ederdi. İzleyicilerden de bu yorumda ikaz, uyarı, eleştiri yapan olmadı. Hatta 6 gün boyunca RTÜK’ten de ses çıkmadı.

TAKVİM GAZETESİ BENİ HEDEF GÖSTERDİ

Takvim gazetesi manşetten beni açıkça hedef göstererek ilk kurşun atıldı. Polisler gözaltına aldı ama çağırsalardı giderdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı insan hakları eylem bildirgesine göre insanlar artık gece yarısı gözaltına alınmayacaktı. Söz başka, eylem başka. Koro halinde bakanlar, RTÜK Başkanı, AKP’liler beni suçlu ilan etti. Mahkeme kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti. Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonra epey bekletildik. İnsan ister istemez düşünüyor, acaba göklerden gelen bir emir mi var diye.

YÜCE TÜRK ADALETİNE SIĞINIYORUM

Ortada kaçacak bir kadın yoktu, adresim sabitti, yıllardır iktidar sahiplerinin şikayetiyle yargılanmıştım. Yatarı belki birkaç saat olan bir suçtan hapis yatırdılar. 49 gün sonra sizin karşınıza çıktım. Günümüz Türkiye’sinde hukukun tersten işletildiği bir tablo var karşımızda. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar. Sözlerimde Erdoğan’ın ismini bile kullanmadım, ama üzerine alındı. Bunların hepsi eleştiri, hakaret olarak kabul edilemez. Aksi, halkın haber alma hakkını gasp etmek anlamına gelir. Bunları Anayasa’mız ve AİHM diyor. Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana. Sözü ve kalemi dışında gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının, öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum.

BİR GAZETECİ HAKİM KARŞISINA ÇIKMADAN SUÇLU İLAN EDİLDİ

Sizce bir atasözünden zorlama bir şekilde hakaret suçu çıkaranların hakaret sicilinin bu kadar kalabalık olması garip değil mi? Hakaret edenlere ‘iyi bir ivme yakaladık’ diyenlerin yaptığı suça teşvik değil midir? Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin sürekli hedef gösterilmesi gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını engellemek değil midir? Bir gazetecinin hakim karşısına çıkmadan suçlu ilan edilmesi, siyasi erki elinde tutanlar tarafından yapılması hukuka bir hakaret değil midir? Bir şiir yüzünden hapis yatmış birinin atasözü nedeniyle bir gazetecinin hapis yatmasını istemesi hayatın bir cilvesi değil mi? İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatımı ve tahliye edilmeyi talep ediyorum. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum, çünkü suçsuzum.” ifadelerini kullandı.

Duruşmada savcı Kabaş’ın tutukluluk halinin devamını istedi.

Mahkeme, Kabaş’ı “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırarak tahliyesine kararı verirken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na hakaret suçundan beraat kararı verdi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin