Feyzioğlu’nun atanmasını muhalifler yanlış yorumluyor

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Bir dönem Tayyip Erdoğan ile girdiği polemikle tanınan Türkiye Barolar Birliği eski Başkanı Metin Feyzioğlu’nun KKTC’ye büyükelçi atanması hayli konuşulur oldu. “Feyzioğlu muhaliflikten yandaşlığa geçti, ödülünü kaptı” yorumunu yapan muhalifler yanılıyor.

2014’e kadar Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nu, geniş kesimler tanımıyordu. Danıştay’ın 146. yıldönümünde kürsüden Başbakan Erdoğan ile girdiği diyalogla bilinir oldu. 

Feyzioğlu’nun o gün üslubu doğru değilse de söyledikleri altına imza atılacak sözlerdi. 10 Mayıs 2014’teki bu talihsiz diyalog, Erdoğan’ın Tek Adam olmaya hız verdiği dönemde gerçekleşti. 

 

Yeri değil ama kısaca değinmeden geçemeyeceğim. Erdoğan, Feyzioğlu’nun hukuk çağrısına, “Edepsizlik ediyorsun” diyerek karşılık vermiş, ardından da “Kalk gidelim Abdullah” diye seslendi. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Erdoğan’ın peşine takılıp salonu terk etti. 10 Mayıs, aynı zamanda Abdullah Gül’ün siyaseten ve kişilik olarak paspas yapıldığı günün tarihi oldu.

Tekrar konuya dönecek olursak…

Bu polemik sonrası Feyzioğlu konumunu güçlendirdi, daha sonra 2017’de yapılan Türkiye Barolar Birliği başkanlık seçimlerinde büyük bir başarı sağladı. Feyzioğlu, 420 delegeden 419’unun oyuyla yeniden seçildi. 

Feyzioğlu, bu rüzgarla CHP Genel Başkanlığına yelkenleri doldurmaya başladı. Ancak gelişmeler farklı seyretti.

Feyzioğlu, bir süre sonra kulvarını farklılaştırdı ve kendi tabiriyle değişmeye başladı. Hürriyet’ten Oya Armutçu’nun sorularını cevaplayan Feyzioğlu, “Sen değiştin” diyenlere, “Evet. Çok şükür değiştim” karşılığını verdi:

“Evet ben değiştim, tabii değiştim. Çok şükür değiştim. Benim sabahımla akşamım aynıysa, sabahtan akşama kadar geçen vaktimi ziyan etmişimdir. Tabii ki değişeceğiz, her gün bir şey öğreneceğiz, yanlışımız varsa düzelteceğiz.”

Aynı Feyzioğlu, iktidarla işbirliği içine girmekle suçlandı ve 5 Aralık 2021 tarihinde yapılan genel kurulda, Erdinç Sağkan’a karşı kaybetti. 

Feyzioğlu, bu gelişmelerden sonra bir dönem polemik yaşadığı Erdoğan ile farklı ortamlarda bir araya geldi. 

Bıraktığı badem bıyığı bile onun iktidara yanaşmasının bir göstergesi sayıldı. Aradan çok geçmedi Feyzioğlu’nun AK Parti’den milletvekili seçileceği konuşulmaya başlandı. 6 Ekim 2022 tarihinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklama, dikkatleri başka yöne çevirdi. 

Çavuşoğlu,  Feyzioğlu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) atandığı duyurdu. 

Atamanın duyulmasından itibaren ise bir tartışmadır başladı gitti. Yapılan yorumların geneli, Feyzioğlu’nun yaptıklarının karşılığını alıp büyükelçi olarak atandığı yönünde. Muhalifler, bir dönem beraber yürüdükleri Feyzioğlu’na söylemediklerini bırakmıyorlar.

Bu atamanın aslında devşirme ve yozlaşmanın ödüllendirilmesi olduğunu söyleyenler, Metin Feyzioğlu’na geçmişte Uğur Mumcu’dan alıntılayarak yaptığı paylaşımı hatırlattılar:

“Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.”

 

ATAMA BEKLEYEN ÖTEKİ İSİMLER

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek yola çıkan, sonra da Erdoğan’ın etrafında saf tutanların listesi yapılmaya başlandı.

Bu atamadan sonra yeni dönemin dönekleri olan Nedim Şener, Soner Yalçın, Hulki Cevizoğlu, Doğu Perinçek, teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin de atama bekledikleri ironi olarak gündeme getirildi. Doğu Perinçek için Pekin veya Moskova büyükelçisi olmayı hak ettiğini söyleyenler de vardı. 

Bu ülkede hep muktedirlere yaranmanın en geçerli meslek olduğunu söyleyenler, özdeyişlerle meramlarını anlatma yoluna gittiler. En çok yemi taklacı güvercinlerin yediği dile getirildi.

Aslında işi espriye vurup, iyi ki 2014’teki rüzgarla Feyzioğlu’nu CHP’ye lider yapmamışlar. Yoksa partinin anahtarını Erdoğan’a teslim ederdi. Büyükelçi atanmasını ise “Adalet Bakanı yapılması bekleniyordu, bari büyükelçi olmasıyla atlattık diye kendimize teselli verelim” diyenler de vardı. 

DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN’IN YANLIŞI

Feyzioğlu’nun KKTC’ye büyükelçi atanmasını isabetli bulan isimlerden biri Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan oldu. Arıboğan, atamayı “yerinde bir karar” olarak nitelendirdi:

“Sosyal medyadaki genel trende uymak konforlu ve zahmetsiz, lakin bolca eleştiriyi ve hatta linçi göze alarak yazıyorum; 

Metin Feyzioğlu’nun Kıbrıs’a büyükelçi atanması yerinde bir karar. Kıbrıs konusu önümüzdeki dönemde hararetlenecek ve orada bir hukukçunun bulunması iyidir.”

Feyzioğlu’nun devletler hukuku hocası olmadığı, ceza hukukçusu olduğu hatırlatması yapanların bir kısmı, “KKTC’ye ceza olarak gönderilmiş olabileceği” ihtimali üzerinde durdular. 

Deniz Ülke Hocanın görüşünün isabetliliği konusunu zamana bırakıyorum. 

Ben, Feyzioğlu’nun büyükelçi atanmasını salt “Erdoğan’a güzellemeler yaptı, koltuğu kaptı” yaklaşımında değerlendirenlerden değilim. 

Yaptığı güzellemelerin bu atanmada rolü olmadığını söylemiyorum. Bunun payı var. Erdoğan halen bu ülkeyi yöneten Tek Adam konumunda. Ama ülkeyi bir ittifakla yönetiyor. 

Erdoğan, ülkeyi devletin içinde yer etmiş olan ve halen çok güçlü konumda olan Ulusalcı yapıyla birlikte elinde tutuyor. 

Pek çok kişinin bu koalisyonu algılamakta güçlük çektiği nokta, bu kesimlerin oy oranının düşüklüğü ve sandığa yansımaması nedeninden kaynaklanıyor. Bu görünürde yanlış bir tespit değil. Ancak, bu kesimlerin gücü devlet bürokrasisinde tahmin edilenin daha ötesinde. 

Bu kesim, bir taraftan Erdoğan’a diş biliyor, kendilerince kuyusunu kazıyorlar. Diğer yandan da onu ayakta tutmak için tahminlerin ötesinde çaba harcıyor. Bunlara göre, Erdoğan’ın ipi kendi ellerinde ve istedikleri zaman onu alaşağı edebilecek güçteler. 

Ayakta tutmaktaki ısrarlarının altında yatan nedenlerden birisi de Erdoğan’ın eliyle ülkeyi İslamcılık cenderesinden tamamen koparmak. Bunların görüşlerine göre, Erdoğan yönetimi ne kadar uzun ayakta kalırsa, Türkiye İslamcı fikirlerden o kadar uzaklaşacak.

Son sözüm de KKTC büyükelçiliğine atamayı küçümseyenlere olacak. Geçmiş dönemlerde, Türkiye dışında tanıyanın olmadığı bir ülkede görev yapmanın anlamı yoktu. Son yıllarda KKTC çok önemli bir üs haline geldi. 

Türkiye’nin kara para aklama merkezi, dahası çıkar odaklarının hesaplarını gördükleri bir alan. Gelinen noktaya isyan eden KKTC Meclisinde bir isim var. Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Derya Doğuş, sözünü esirgemeden konuştu:

 

“Birileri milliyetçilik yarışına girdi diye bu ülkenin evlatlarının geleceği ortadan kalkıyor. İsteyen istediği yerde hamasetini yapsın. KKTC’yi tanıyın demiş Sayın Erdoğan. Önce kendileri tanısınlar lütfen. Bu ülkede ayrı bir devlet olduğunu, bu ülkenin parlamentosu olduğunu bilsinler.”

Bu konuşma, “Nuh’un adamlarını” fena rahatsız etmiş. “Oda A tv”, kendince yorum yaparak haberi, “Rauf Denktaş’ın kemiklerini sızlatan konuşma” diye sunma yoluna gitti.

Ulusalcılar ve İslamcıların koalisyonu ülkeyi yönetmeye devam ediyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin