Faiz artışı artık tercih değil, zorunluluk!

HABER ANALİZ | YUSUF DERELİ 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamaların ardından bugün gerçekleştirilecek Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu toplantısı daha kritik hale geldi. Piyasalar en az 400 baz puanlık bir artış bekliyordu. Ancak Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasında yine yüksek faizden dert yanması, kafaları karıştırdı. Türkiye için faiz artışının bir ‘tercih’ olmaktan çıktığını anlatan ekonomistlere göre MB’nın önünde üç senaryo var; para politikası faiz oranı 10,25’te sabit tutulursa piyasaların tepkisi sert olur. Ve dolar sadece bir kaç gün içerisinde bıraktığı yere döner. Faiz artışı 200-250 baz puanla sınırlı kalırsa kurda şok bir artış olmaz ancak tırmanmaya devam eder ve MB bir sonraki toplantıda yeniden faiz artırmak zorunda kalır. 

400 baz puan ve üzeri bir artış piyasaları rahatlatır ve gelecekte ‘doğru adımların atılacağına’ dair beklentileri artırır. Kur bir miktar daha aşağı düşer. Ancak ekonomistlere göre şok faiz artışı da sorunu çözmez, sadece zaman kazandırır. Sorunun çözümü için yapısal reformların acilen hayata geçirilmesi ve yargının bağımsızlığının tesis edilmesi zorunluluk. 

POLİTİKA FAİZİ YÜZDE 20 OLMALI 

İnsanların TL’de kalmasını sağlamak için resmi enflasyonun çok üzerinde ciddi faiz artışı şart. Bir takipçisinin, “Dövizden kaçıp, TL’ye yatırmayı tercih etmek için mevduat faizleri ne seviyede olmalı hocam?” sorusuna İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Yüzde 20 dolayında.” şeklinde cevap veriyor.  Ekonomist Emre Alkin ise artık Türkiye’nin ‘faizi artırsak mı, artırmasak mı’ gibi bir seçeneği olmadığını anlatıyor. Alkin, “Politika faizi AOFM’ye eşitlenmeli. ‘Pas geçmek’ veya ‘idare edelim artışı’ bizi doğru bir yere götürmez.” ifadelerini kullanıyor.

Para piyasaları, Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu’nun bugün yapacağı toplantıya kilitlendi.  MB tarihinin en kritik toplantılarından biri. PPK’dan çıkacak karar, Türkiye ekonomisinin geleceği adına önemli ipuçları verecek. Ekonomi yönetiminin zaruri olarak ve beklenmedik şekilde değişmesi, piyasalar tarafından olumlu karşılandı. Başta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri, yaptıkları ‘piyasa dostu’ açıklamalarla çok ciddi bir beklenti oluşturdu. Ve piyasalar bu beklentiyi satın aldı. TL yüzde 10, İstanbul Borsası yüzde 8 civarında değer kazandı. Ancak asıl kritik ve somut adım bugün MB’nın alacağı kararla atılacak. 

ERDOĞAN’DAN FAİZ ÇIKIŞI

Piyasalarda Merkez Bankası’nın en az 400 bp faiz artıracağına kesin gözüyle bakılıyor. Fakat bir haftadır ‘piyasa dostu’ mesajlar veren Erdoğan’ın dünkü açıklamaları kafaları karıştırdı. TOBB Ekonomi Şurası’nda konuşan Erdoğan, “Yüksek faizin nelere mal olduğu ortada. Yüksek faizle yatırım yapabilir miyiz? İstihdam yaratabilir miyiz? Mümkün değil. Yüksek faize yatırımcımızı ezdirmememiz gerekiyor,” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın açıklamaları, bugün yapılacak PPK toplantısını daha da önemli hale getirdi. 

MB TERS KÖŞE YAPAR MI?

Bugünkü toplantıdan nasıl bir karar çıkacağını kestirmek mümkün değil. Zira iktidarın ekonomi ve para politikaları ‘belirsizlik’ üzerine kurulu. 30 Eylül’deki toplantıda 200 baz puanlık artışı kimse öngörmemişti. 22 Ekim’deki toplantıda ise faiz artışına kesin gözüyle bakılırken, sabit tutuldu. Dolayısıyla bugünkü toplantıda faizin artırılıp artırılmayacağı, artırılacaksa kaç puan yukarı çekileceğini tahmin etmek zor. 

FAİZ ARTACAK, BAŞKA ŞANSI YOK!

Ekonomistlere göre MB’nın faizi artırmaktan başka bir seçeneği yok. ABD merkezli global danışmanlık firması Teneo’nun Başkan Yardımcısı Wolfango Piccoli, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “19 Kasım’da bir faiz artışı olacağı neredeyse kesin. Geçtiğimiz birkaç günde TL o kadar değer kazandı ki, Merkez Bankası’nın faiz artırmaktan başka seçeneği kalmadı. Ölçülebilir politika faizine ek olarak (en az 400 bp), banka daha fazla şeffaflık ve öngörülebilirlik için politika çerçevesini sadeleştirmeli.” diyor. 

FAİZ ÇATIR ÇATIR ARTIRILACAK

Ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş da Piccoli gibi düşünüyor. Ona göre de faizlerin artacağı kesin. Demirtaş, Erdoğan’ın son açıklamasına atıfla şunları söylüyor: “Açıklamaların önemi yok. Yarın (bugün) Çatır-Çatır Faiz arttırılacak. Asıl soru şu: Madem yarın faiz çatır çatır arttırılacaktı neden bu kadar beklendi? Zamanında yapılsa daha az faiz artışıyla kurtulurduk. Artmazsa ne olacak? O zaman ileride daha da fazla artırmak zorunda kalınacak.”

OLMASI GEREKEN YAPILMALI, BU SON ŞANS

Prof. Dr. Emre Alkin ise “Merkez Bankası’nın yarınki (bugünkü) kararı için ‘olması gereken’ ve ‘olabilecek’ diye bir seçenek yok. Olması gereken yapılmalı. Politika faizi AOFM’ye eşitlenmeli. ‘Pas geçmek’ veya ‘idare edelim artışı’ bizi doğru bir yere götürmez. Bir yatırımın faizden daha az kar getirdiği bir ülkede çözüm faizleri zorla düşük tutmak değil, üretenin karını artıracak ortamı yaratmaktır. Bu da risklerin ve enflasyonun azaltılması, yapısal reformların kararlılıkla hayata geçirilmesiyle alakalıdır. O zaman faiz de düşer.” ifadelerini kullanıyor.

FONLAMA FAİZİ 14,75

Ekonomist Hayri Kozanoğlu da faiz artışının kesin olduğunu düşünenlerden. TCMB’nin fonlama faizinin ağırlıklı olarak yüzde 14,75 olduğunu hatırlatan Kozanoğu, “Politika faizi bu noktaya çekilirse 450 baz puan, şu anki ortalama fonlama faizi yüzde 14,50’ye eşitlenirse 425 baz puan artış beklemeliyiz. Faiz düz yüzde 15’e de çekilebilir,” diyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin