Facebook aile hayatınızı öldürmesin!

Sosyal medyanın mahremiyet anlayışımızı zedelediği muhakkak. Sosyal medyayı perdesiz pencerelere, kapısız evlere benzeten iletişim uzmanlarının sayısı az değil. Nişan, düğün, evlilik yıldönümü, doğum günü… Sadece bizler için özel olması gereken bu günleri yüzlerce insanla paylaşmakta bir mahzur görmüyoruz çoktandır. Bunlar sıradan hale geldi ama işi bir tık öteye taşıyanlar da yok değil. ‘Paylaşmazsa ölecek’ hastalığına yakalanmış gibi özel hayatından milyonlarca kare yayınlayan, bizi içinde bulunduğumuz sonsuz(!) meraktan kurtaranlardan söz ediyoruz. Adı üstünde sosyal paylaşım sitesi. Ama milyonların deliler gibi takip ettiği bir pop-star ya da ünü ülke sınırlarını aşmış bir oyuncu değilseniz her adımınızı paylaşmak zorunda değilsiniz.

Hal böyle olsa da sosyal medya hesaplarımız hayatımızda her geçen gün daha fazla yer kaplıyor. Sosyal ilişkilerimizden tutun da özel hayatlarımıza her saniyemizi onlarla geçiriyor, ciddi bir mesai harcıyoruz. Facebok, Twitter, Instagram ve daha niceleri… Evlendiğimizi, ayrıldığımızı, yeni biriyle tanıştığımızı ilk buralardan duyuruyoruz. Peki sosyal medyadaki tutumumuz ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?

Facebook, her birimizin dış dünyaya karşı yansıması haline gelmiş durumda. Hayatımızda neler olup bittiğini anında paylaşıyoruz takipçilerimizle. Böylelikle gerçek yaşamdan sanal hayata kayıyoruz farkında olmadan. Bu da yavaş yavaş asosyalliğe itiyor bizi. Yüz yüze iletişimi unutur olduk zira. Sanal ortamda jest ve mimikler olmayınca, bir de yüz yüze olmamanın verdiği rahatlıkla daha kırıcı olabiliyoruz. Bu da özellikle siyaset vs. konularda birbirine düşüp, birbirini listesinden ve hayatından silen eş, dost, akrabaları kolaylıkla açıklıyor aslında. Yüz yüzeyken bile ikna olmayan bir insanı sanal ortamda ikna edebilir misiniz? Sonrası kırgınlık, sonrası küslük… Bazen de bir taraf ne kadar sağduyulu olursa olsun, karşı tarafın provokatif ve direkt kişiyi hedef alan paylaşım ve yorumlarından çıkabiliyor kavga.

Facebook’un aile hayatına yönelik verdiği zararlar ise cabası. Zira artık sanal aldatma diye bir kavram girmiş bulunuyor lügatimize. Eşler birbiriyle konuşamadıklarını Facebook’ta hiç tanımadıkları karşı cinsle paylaşarak yakınlık kuruyor. Başlarda niyet aldatma değil elbet, öylesine bir sohbet. Ancak iş öyle bir çığırından çıkıyor ki, eşine hal hatır sormaya üşenirken bilgisayar başında yabancı kadın veya erkeklerle sohbet ederek sabahlayan karı-kocalara rastlayabiliyoruz. Facebook’ta tanımadığınız insanlarla yaptığınız sohbetler, dolandırıcılıktan şantaja kadar pek çok adlî; olayın mağduru haline gelmenize de sebep olabiliyor. Kimi erkekler profilinde evli olduklarını saklayabiliyor, yahut çıkan en ufak kavgada ‘ilişkisi yok’ durumuna getirilebiliyor. Bu durum özellikle kadına şiddetin her gün daha cani örneklerini gördüğümüz ülkemizde tehlikeli boyutlara ulaşabileceğinin göstergesi…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin