Ey Doğan medyası! Kazanın doğurduğuna inanıyorsunuz da… [Sefer Can]

Bazılarının komedyen sandığı Nasrettin Hoca, insan olma seyahatimizdeki kazaya açık noktaları ne güzel anlatır. Bugünlerde en çok kazan hikayesini hatırlayıp acı acı gülümsüyorum. Hani kazanı doğurunca sevinen, öldüğünü duyunca “Hocam hiç kazan ölür mü?” diye itiraz eden komşusuna verdiği cevap… Ne diyordu Hoca: “Doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun?” Her insanda biraz var olan kendine yontma eğilimi, bazılarında o kadar pervasız ve pişkince ki mide bulandırıyor.

Doğan Medya topyekûn savunmada

dogan1‘FETÖ’ denilen uyduruk gerekçeyle yüz binden fazla insan göz altına alındı. 40 bine yakın tutuklu var. Bunların hiçbirine itiraz etmeyenler sıra kendilerine gelince kararları sorgulamaya başlıyor. Hürriyet Gazetesi’nin çatı kuruluşu Doğan Holding’in Ankara temsilcisi aynı iddiayla göz altında. Eskiden minik kuşlarla milletin canına okuyanlar şimdi küçük tetikçilerden şikayet ediyor.

Doğan Medya grubu topyekûn savunmada. Ama hem ahlaksız hem de stratejik olarak yanlış bir yolda yürüyorlar. Daha önce Cumhuriyet Gazetesi denemiş başaramamıştı. Operasyonu ve tutuklamaları engelleyememişlerdi. “Bizi alma onu al” yaklaşımı ilkesizlik. Daha ahlaksız olanı ise aynı hukuksuz mekanizmanın başkaları hakkında verdiği benzer kararlara hüccet diye sarılmaları. “2009 yılında holdinge ceza kesen müfettişler şimdi neredeler?” diye soruyor Ahmet Hakan.

Mitingleri çok çabuk unuttunuz

Cevap çok basit: Sizin temsilciyle aynı sepette. Kendileri dışındaki kararları doğru veren iradenin şimdi yanlış yaptığını savunuyorlar, çaresizce. Tam Nasrettin Hoca’nın komşusunun mantığı; işine gelene inanıp hoşlanmadığını kabullenmeme. Kazan doğururken sesini çıkarmayıp, ölümüne itiraz ediyorlar. Vergi cezaları kesildiği günlerde Başbakan Erdoğan’ın miting meydanlarında sıraladığı hakaret ve tehditleri unutmuş gibi yapıyorlar. En azından arşivler unutmuyor.

“Aydın Doğan sevsinler seni” cümlesinin mürekkebi kurumadan cezalar gelmemiş miydi? Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın siyasi hayatı Doğan’a aracılık etmeye çalışınca bitmemiş miydi? Gelirler Genel Müdürü Mehmet Akif Ulusoy tahkir edilerek görevden alınmamış mıydı aynı gerekçeyle?

Sihirli değnek

Erdoğan’ın eline öyle bir sihirli değnek verildi ki dokunduğu vatan haini haline geliyor ve kimse kurtaramıyor. Bu değneği onun elinden almadan problemin çözülmeyeceğini görmek istemiyorlar. Başını kuma gömmede yalnız da değiller. Iyilikleri Erdoğan’a verip kötülükler için günah keçisi arama tavrı yeni olmadığı gibi Aydın Doğan’la sınırlı da değil. Kürt siyasi hareketi de aynı kuyuya defalarca düştü.

KCK soruşturmalarında, aksini söyleyecek olanı ihanet şantajıyla susturan dönemin başbakanına odaklanmadılar. O uğursuz fotoğrafı çektirip Anadolu Ajansı’na servis eden bakanı görmediler bile. İnternete “KCK operasyon” yazdığınızda en fazla sonuç emniyet müdürü Zeki Çatalkaya ismiyle çıkıyor. Aynı isim emniyet genel müdür yardımcısı sıfatıyla cemaate yönelik operasyonları yöneten kişi. Yazdığı rapor mahkeme kararları yerine kullanıldı uzun zaman.

Bari küçük bir özür…

Ama kabahat Cemaat’te. Hiçbir dönemde olmadığı kadar çok ve üst düzeyde Kürt siyasetçi hapishanede. Çözüm sürecinde Erdoğan’ın izniyle Öcalan ile örgüt arasında mesaj taşımak bile iddianamelerde suç sayılıyor. KCK operasyonlarının arkasındaki irade ortaya çıktı ama kimin umrunda? Cemal Temizöz’ü mahkeme karşısına çıkarmaya cesaret eden savcı, faili meçhul cinayetlerin kapağını kaldıran başsavcı, Habur’da kariyerini riske atan savcı hepsi fetö gerekçesiyle tutuklu. Ve ne sahip çıktılar ne de küçük bir özür var.

Bu ortamda demokrasi arayanlar, göle maya çalan Hoca’yı hatırlatıyor. Umudu korumaya çalışıp ‘ya tutarsa’ diyoruz!

dogan2

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin