Esirler ne yapabilir? [Dr. Emin Aydın]

Geçen gün savaş esirlerinin esaretleri süresince ne yapmaları gerektiğine dair, tamamen sübjektif, kişisel tecrübeye dayalı, bilimselliği olmayan bir yazı geçti elime. Casusluk suçlamasıyla bir müddet esaret yaşamış bir Sırp askerin yazdıklarıydı bunlar. Hem yirmi yıl önce yaşananları hatırlatması, hem şimdilerde pek çok yerde yaşananlara ışık tutması açısından anlamlı bulduğum bu yazıdan bazı tavsiyeler aktaracağım:

Esirlerin bir numaralı meselesi zihnen sağlıklı kalabilmektir. Bu, esaret süresince olduğu kadar, esaret sonrasında da devam edecek olan hayatınız için önemlidir. Çoğu zaman esirler fiziki şiddete de maruz kalırlar. Ama zamanla bu fizikî şiddetin izleri silinir gider. Fakat psikolojik yaralar, bırakınız kişinin kendi hayatında tedavi olunmayı, eş ve çocuklara dahi sirayet edebilen uzun ömürlü yaralardır. Esirseniz, bir numaralı önceliğiniz psikolojik sağlığınıza mukayyet olmak olmalı…

Şunu iyi bilin: Sizi esir edenlerin üzerinizde uygulayacakları işkence metotlarının sonu yoktur ve en iyi eğitimli ruhlar dahi bazı modern ilaçların karşısında çözülürler. Bu sebeple en iyi taktik, sizi esir edenlere sizinle uğraşmaları için sebep vermemektir. Bunun için, gurur yapmayı bırakın. Esirsiniz ve hali hazırda öğrenmişsinizdir ki esirlerin de hakları olduğu yönünde duyduğunuz şeylerin hepsi bir masalmış. Dayak yerseniz bunu yutun. Hakarete uğrarsanız bunu yutun. Egonuz karşı koyma güdüsüyle sizi harekete geçmeye zorlayacak. Ona ‘geçecek bunlar, geçecek’ diye telkinde bulunun.

Çoğunluk sizi esir edenler sizin bildiğiniz her şeyi bilirler; ama sırf sizi çözmek, sizi ‘vatanınıza ihanet etmişlik hissiyatına’ sokmak için bunları bir defa da sizden dinlemek isterler. Konuşursanız, sizi kimse itham etmeyecek. Bundan emin olabilirsiniz. Sadece, konuştuğunuzda kendinizi hain olarak hissetmeyin. Sizi konuşturanlar hainlik hissiyatını kullanırlar ve size kendileri için çalışma teklifi sunarlar. Bunu kabul ederseniz, işte o zaman hain olursunuz. Ve bu düşünce kendi kendinizden nefret etmenize yol açar.

Yaşadıklarınızı egonuzun ezildiği, ruhunuzun eğitimden geçtiği bir çilehane tecrübesi olarak görmeye ve esaretinizden maksimum derecede faydalanmaya bakın. Pozitif düşünün. Geçmişi sorgulayarak hiçbir yere varamazsınız. Esaret arkadaşlarınızı sorgulayarak ancak esaretinizi daha yaşanmaz hale getirirsiniz.

Aklınızdan hemen sonra ikinci önceliğiniz ümidiniz olsun. Ümidi asla bırakmayın. En küçük emarelere büyük manalar yükleyin. Anlatılan her rüyaya, her güzel habere inanın. Sonuç beklediğiniz gibi çıkmayınca ümitsizliğe düşmeyin. Anı yaşayın. Etrafınızdaki ümitsizler ‘kendi kendini kandırma’ diyecekler. Kandırın. Sonuçta siz hayatta ve zihnen sağlıklı kalacaksınız; kendi kendilerini kandıramayanlar esarette veya sonrasında sefil olacaklar…

Değiştiremeyeceğiniz gerçeklikleri olduğu gibi kabul edin. Bütün enerjinizi esaret sonrasında ayakta kalabilmeye sarf edin. Bedenen çökmek, zihnen de çökmenize sebebiyet verecektir. Esaretiniz sonrasında daha zinde, daha atletik bir beden işlerinizi kolaylaştıracak. Çoğunlukla esaretiniz öncesinde yaptığınız akıl yoğun işleri yapamayacaksınız. Beden yoğun işler de sağlıklı bir beden isteyecek. Öyleyse her durumda, bir hücreye kapatıldığınız durumda dahi, spor yapın.

Sürekli olarak esaret sonrası planları yapın. Aynı planı bin defa yapmaktan sıkılmayın. Ayrıntılarıyla uğraşın. Hatta planlarınızdaki kahramanlarla arkadaş olun. Onlarla sohbet edin. Bu kadar mücerret düşünemiyorsanız, bir çiçekle, bir böcekle, duvardaki bir resimle konuşun. Bunları yaparken gerçeklikle ilişkinizi koparmayın. Esaret şartları halüsinasyon ve şizofreniyi tetiklerler. Bir hayal âleminde yaşamayın. Hayal kurmayın, plan yapın.

Dindar bir insansanız süper: İbadet edin, dua edin. Sizden ve sizi esir edenlerden büyük bir iradenin varlığına inanmak kadar güzel bir şey olamaz. Esaret şartları tam da böyle bir inanca olan ihtiyacın depreştiği şartlardır. İbadet ederken, sizinle birlikte, dışarıda ibadet edenlerle aynı Rabb’e yöneldiğinizi düşünün. Bu, esaretinizi anlamsızlaştıracaktır.

Esaretten kurtulduğunuz anda doğruca bir psikoloğa gidin. ‘Kendinizi kandırmanın’ zamanı geçti. Esaretin zihnî etkilerinin bir kısmı esaretten sonra ortaya çıkar. Bunlara karşı tedbir almalısınız.

Sırp askerin yazdıkları, aynıyla Tenkil mahkûmlarına veya sürgünlerine uygulanabilecek şeyler değil. Sonuçta Sırp askerin süper bir ihtimal olarak gördüğü inanç, bizim en büyük ve tek sığınağımız. Ama dışarıda olan bizlerin, içeride olanlar için, eninde sonunda gerçekleşecek özgürlükleri sonrasına yönelik planlar ve kurumlar oluşturma, tutukluluk sonrası travmalar için belki psikologlar yetiştirme, hayata dönüş programları hazırlama vazifemizin altını çizmesi açısından manidar buldum bu tavsiyeleri.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin