Esad’ın yerine O mu geçecek?

YORUM | CUMALİ ÖNAL

Son günlerde İsrail medyası Beşşar Esad’ın devrileceği yönünde senaryolara fazlasıyla yer veriyor. Yerine geçeceği öne sürülen isim ise uzun yıllardır Fransa’da sürgün yaşayan Şamlı Sünni bir aileye mensup Fahd el Masri. 

Başbakan Binyamin Netanyahu’nun danışmanlarından Arap ilişkileri uzmanı Edy Cohen geçtiğimiz Nisan ayında attığı bir twitte Suriye Devlet Başkanı Beşşar el Esed’in Temmuz’da ülkeden kaçacağını ve yerine de el Masri’nin geçeceğini öne sürdü. Cohen sık sık el Masri’nin Suriye halkına yönelik mesajlarını da sosyal medya hesapların üzerinden paylaşıyor. 

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Cohen’in twitinden sonra el Masri bir anda dünya medyasının da gündemine oturdu. 

Arap ve Kürt medyasının da sık sık röportaj yaptığı isimler arasında el Masri (50). Son olarak bugün Erbil merkezli Rudaw Televizyonu’nun internet sitesinden el Masri ile yapılan röportaja yer verildi. El Masri röportajda Kürtlerin haklarının gözardı edilmeyeceğini belirtiyor ancak otonomi ya da federalizm gibi taleplerinin tüm tarafların uzlaşacağı bir şekilde çözüme ulaştırılması gerektiğini belirtiyor. 

Sadece Kürt sorunu konusunda değil, neredeyse her konuda sivri sözler sarfetmemeye çalışıyor. Mesela ülkedeki tüm yabancı güçlerin çekilmesini istiyor ancak Türkiye’nin Suriye konusundaki endişelerini anlayışla karşıladığını belirtiyor. 

En cesur çıkışlarını ise İsrail konusunda yapıyor. 

Geçtiğimiz Mart ayında Fransa’da sürgünde ölen Suriye eski Devlet Başkanı Hafız Esad’ın Yardımcısı Abdulhalim Haddam ile birlikte Suriye Kurtuluş Cephesi’nin de kurucularından olan el Masri, oluşumlarına 32 Yahudi’nin üye olduğunu öne sürüyor. 

Tıpkı Mısır eski devlet başkanlarından Enver Sedat gibi İsrail Parlamentosu Knesset’te konuşma yapmak istediğini anlatan el Masri’nin İsrail hükümetinin de desteklediği bir isim olup olmadığı bilinmiyor. 

Geçtiğimiz yıl İsrail’de yayınlanan Media Line adlı haber sitesine yaptığı açıklamada Suriye ve İsrail halklarının barış içinde yan yana yaşayabileceklerini ve barış ortakları olabileceklerini ifade ediyor. Masri açıklamasında kendisini Esed rejiminin alternatifi olarak gösteriyor. 

Teknik olarak 1948’den beri savaş durumunda bulunan İsrail ve Suriye arasında hiçbir diplomatik ilişki bulunmuyor. 

Üniversitede okurken sadece Baas Partisi mensuplarının okuduğu Siyasal Bilimler Yüksek Enstitüsü’nden kovulduğunu söyleyen el Masri, 24 yıl önce kaçarak Fransa’ya yerleşiyor. Bir süre gazetecilik yapan el Masri, Suriye’de ayaklanmaların başladığı tarihlerde Haddam’la birlikte muhalif grupları örgütlemeye başlıyor ve Fransa öncülüğündeki uluslararası güçlerin Suriye’ye müdahale etmesini talep ediyor. 

2012 yılında, Özgür Suriye Ordusu’nun kurucuları arasında yer alıyor. Hatta beş gün sahte pasaportla Türkiye’ye girdiği için İstanbul Atatürk Havaalanı’nda tutuklu kalıyor. Fransız yetkililerin devreye girmesiyle serbest bırakılıyor. 

2014 yılında Rus Dışişleri Bakanı Mihail Bogdanov ile Özgür Suriye Ordusu’nun faaliyetleri konusunda görüşmelerde bulunuyor. 

El Masri’nin yanı sıra Liberal Demokratik Birliği’nin kurucusu Kemal el Labwani’nin (63) de ismi Esed sonrası dönem için zikrediliyor. Asıl mesleği doktorluk olan el Labwani, askeri doktorluk görevi yaparken rejimin 1982 yılındaki Hama katliamına şahitlik ediyor. Hafız Esad’ın öldüğü 2000 yılında düzenlenen Şam Baharı gösterilerinde yer alıyor. 2001-2004 ve 2007-2011 yılları arasında Suriye’de hapis yatan el Labwani, ülkedeki isyanların başlamasıyla birlikte Eylül 2011’de rejim tarafından serbest bırakılıyor. 

İsveç’ten sığınma hakkı elde eden el Labwani İsrail’in Suriye muhalefetine yardım ederek Esed rejimini devirmesi gerektiğini düşünüyor. Pek çok kez el Masri gibi İsrail’i ziyaret eden el Labwani Suriye ve İsrail’in dost ülkeler olabileceklerini ifade ediyor. 

Labwani Esed rejiminin devrilmesi durumunda Suriye İstihbaratı’nın başındaki Ali Memlük’ün onun yerine geçebileceğini ve bir geçiş dönemi oluşturabileceğini belirtiyor. Labwani’ye göre Ali Memlük, İran’ın Suriye’deki nüfuzunu da sonlandıracak isimlerden biri. Labwani, Esed’ sonrası yönetimi kabul etmediği için Memlük’ün Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kara listeye alındığını öne sürüyor.

Labwani ayrıca Esed ailesinin en geç bu yıl sonunda devrileceğini de iddia ediyor. 

Arap medyası tarafından Esed’e alternatif olarak sunulan diğer bir isim ise Suriye Genel Güvenlik Direktörlüğü Başkanı Muhammed Dib Zeytun. Sünni bir aileye mensup olan Zeytun (69), 2012’den itibaren bu görevi yürütüyor. Tıpkı Memlük gibi Zeytun da Esed ailesinin en güvendiği isimler arasında yer alıyor. 

Ancak her ne kadar bu isimler Esed sonrası olarak zikredilseler de nihai kararı Rusya ve İran verecek. İyice çekilmez hale gelen ekonomik kriz, artan yolsuzluklar, Esed ile kuzeni ve ülkenin en zengin ismi Rami Mahluf arasında yaşanan nüfuz mücadelesi sonrası Mahluf’un mallarına el konulması, İsrail’in yoğun saldırıları sonrası İran’ın Suriye’de savaşan birliklerinin önemli bir kısmını geri çekmesi gibi sebeplerden dolayı beli iyice kırılan Esed rejiminin en geç önümüzdeki yıl yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde devrileceği öne sürülüyor. 

Rusya’nın Esed sonrası arayışlara girdiği ancak ülkenin birliğini sağlayabilecek bir isim üzerinde hala karar kılamadığı belirtiliyor. 

Buna karşılık İran ise Esed rejiminin devrilmesi durumunda yerine her kim geçerse geçsin Suriye üzerindeki nüfuzunu kaybetmekten korkuyor. 

Rejim üzerinde belirleyici olabilecek diğer ülkeler ise Türkiye, İsrail ve Fransa. Eski bir Fransız sömürgesi olan Suriye’nin Paris ile çok sıkı ilişkileri bulunuyor. Hem rejim ve hem de muhalefete mensup pek çok önde gelen isim Fransa’da yaşıyor. 

Benzer bir şekilde Türkiye de hem topraklarında barındırdığı üç milyondan fazla mülteci ve hem de Suriyeli silahlı muhalif birlikleri kontrol etmesinden dolayı Şam’da kurulacak yeni bir yapıda söz sahibi olma potansiyeline sahip. 

Diğer bir oyuncu olan İsrail de, Şam’da güvenliğini ve varlığını tehdit edebilecek hiçbir yapının oluşmasına izin vermeyeceğini belirtiyor. Her ne kadar Esed ailesi İsrail ile fiili bir savaş stratejisini sürdürse de, Tel Aviv yönetiminin en az sorun yaşadığı bölge Suriye ile olan sınır bölgesi. Esed ailesi Arap-İsrail savaşlarından sonra adeta İsrail’in güvenliğini garanti eden bir politika izledi. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin