Ölmeden mezara koşmak!

Yorum | Veysel Ayhan

Beden ve ruh farklı yapılardır. İnsan bedeni yaşlanır, yıpranır, hastalıklarla yorulur. Vücuttaki organların çalışma kalitesi düşer.

Ruh ise metafizik bir varlıktır. Maddi aşındırmadan azadedir. İhtiyarlamaz. Yıllar geçtikçe olgunlaşır. ‘Ruhen ihtiyarlık’, bedeni ihtiyarlık gibi değildir. Ruhu ihtiyarlatan faktörler farklıdır. Mesela ümitsizlik, inkisar, haset ve tembellik ruha musallat olmuşsa insan 18 yaşında bile 80’lik ihtiyar olur.

Böylece genç yaşta bir insan ruhen bitkin, miskin ve yaşlı olabilir.

Bunun tersi; yaşlı bir insan da ruhen genç olabilir.

Eskiler buna ‘fütüvvet ruhu’ der. Yaşlı ama “feta” olmak. Genç ruhlu olmak.

“Ali gibi yiğit (feta/genç), Zülfikâr gibi de kılıç bulunmaz” derken Hz. Ali’nin yaşça gençliği değil, ruhen gençliği ve kahramanlığı hatta “gece hayatı” kastedilir.

Ruhen gençliğini koruyan bir insan her dönem meyve verebilir.

Mesela Mimar Sinan, 40’lu yaşlarda muhteşem eserler vermiştir ama en önemli eserleri 60’lı yaşlardan sonradır. 70 yaşındayken Süleymaniye camiini bitirmiş, Osmanlı tarihinin en önemli eseri olan Selimiye’yi bitirdiğinde ise yaşı 86 olmuştur.

Büyük fâkih Serahsî, 30 ciltlik fıkıh eseri El-Mebsut’u hapiste, kuyu içinde tamamlamıştı. Soğuktan mürekkebi sık sık donuyor, mürekkep hokkasını ısınsın diye göğsüne koyuyor, eriyince tekrar yazmaya devam ediyordu. Hapisten çıktığında, eserini tamamladığında yaşı 80’ini aşmıştı.

İbn-i Sina 56 yıllık ömrüne 200 kitap yazmayı sığdırmıştı. En önemli eseri 14 ciltlik El-Kanun fi’t-Tıb, 7 yüzyıl Avrupa üniversitelerinde kaynak kitap olarak okutulmuştu.

Nobel ödüllü Doktor Albert Schweitzer, 86 yaşına varmıştı ama hala fahri olarak Afrika hastanelerinde ameliyat yapmaya devam etmişti.

Edison ampulü 32 yaşında iken icat etmişti. 52 yaşında akü ile çalışan arabayı bulmuş ama petrol ucuz olduğundan tutmamıştı. Sesli sinema makinesini icat ettiğinde ise yaşı 65’ini geçmişti.

Pasteur, kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı.

Michelangelo, 88 yaşına kadar sürekli eser verdi. Ölümüne 6 gün kalmıştı. Elleri titreyerek son eseri Rondanini Pieta üzerinde çalışıyordu.

Her insanın “meyve verme” dönemi farklıdır. Bazen gençlikte, bazen orta yaş, kimi zaman da yaşlılıkta. Hayatın hangi diliminde meyve verilirse verilsin bunun yegâne şartı ruh gençliğidir.

Asıl olan, ruhen genç olmaktır.

BİZ DÂHİ MİYİZ Kİ?

Biz tabii ki şu saydığım isimler gibi dâhi değiliz.

Önemli olan deha değil çalışkanlık. Einstein, “Dehanın 10’da 1’i yetenek 10’da 9’u çalışmaktır” der.

Allah, ehadiyetiyle her insana farklı yetenekler verir. Kimse “ben kabiliyetsiz, yeteneksiz, bomboş bir insanım” diyemez.

Önemli olan kendini keşfetmektir. Bunun yolu ise çalışarak ortaya çıkar.

Allah,  çalışanı, gayret edeni kendisinde var olan yeteneğe yönlendirir. Kabiliyetini ona gösterir.

PEK ÇOK YETENEK VAR:

Mühendislik,

Doktorluk,

Öğretme yeteneği,

Yazarlık,

Gazetecilik,

Yönetmenlik,

Ticari kabiliyet,

İnsanlarla diyalog,

Sosyal ilişkiler,

VE UHREVİ HEDEFLER:

Allah marifeti,

Kur’an’da derinleşme,

Velayet yolları,

Tebliğ ve temsil…

İsteyen her insan bunlardan birinde “nirvana”ya ulaşabilir. Ruhunun “Nobel”ine erişebilir.

Bu dallarda başarılı olmak için iki şey şarttır: “Feta” olmak yani ruhen genç olmak ve ümitsizliğe düşmeden çalışmak.

Hasan Cemal’den bir alıntı ile bitireyim:

İngiliz Daily Telegraph gazetesini karıştırırken, mesleğinde 75. yılını doldurmuş bir gazeteciyle yapılmış bir röportaj okumuştum. Yazının içine siyah beyaz fotoğrafı da oturtulmuştu, trende pencere kenarına oturmuş yazısını yazarken.

Kutlama yemeğinde kendisine sormuşlar:

“93 yaşına geldin, hâlâ ne diye her gün bilgisayarının karşısına oturuyorsun?”

Yılların gazetecisi soruyu bir şiirle yanıtlamış:

“Uyan evlat!
Yolculuk bitince uyumak için
fazlasıyla
vaktin olacak.” (A. E. Housman)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin