Erdoğan’ın kaybedeceği şeyler…

YORUM | BÜLENT KORUCU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün yedek kuvvetleri hatta emeklileri bile silah altına çağırıyor. Eski il ilçe yöneticilerinden sonra eski belediye başkanlarını topladı. İki grup da gayrı memnunlardan oluşuyor. AKP lideri, yaklaşan yerel seçim yenilgisini görüp hem başkanlar hem de parti yöneticileri arasında büyük kıyım yapmış, gönderme gerekçesi olarak da ‘metal yorgunluğu’ demişti. Yeni kadrolar, büyükşehirler başta olmak üzere 21 yıllık iktidarın en büyük yenilgiyi yaşamasını önleyemedi.

Şimdi öylesine çaresiz ki “Bu, nefsaniyetle, kırgınlık ve kızgınlıkla hareket edilecek seçim değil; kaybedecek çok şeyimiz var” diye herkesi defansa çağırıyor. Bu cümle durum tespiti yanında biraz gönül alma ve çokça tehdit içeriyor. “Kırgınlık ve kızgınlığınızın farkındayım ama şimdi zamanı değil” mesajıyla yumuşattıktan sonra “Ben kaybedersem siz de kaybedersiniz” diye aba altından sopayı gösteriyor. Bir nebze haklı gibi görünse de karşısındakiler zaten kaybedenler kulübü; ayrıca çoktan çok azdan az gider…

Yani en büyük kaybeden Erdoğan olacak. Müflis tüccarın eski defterleri karıştırması gibi o da kovduklarından medet umar hale geldi. Bu durum çöküşü hızlandırıcı etki yapabilir. Zira Erdoğan’ın en büyük kozu olan yenilmezlik algısı ağır hasar gördü. ‘Kaybetmek’ kelimesini telaffuz etmeye başladı ve bu çıkış umulanın aksi yönde etki doğurabilir. Önceki duraklarda indirdiklerini, batmakta olan gemiye tekrar binmeye ve küreklere asılmaya ikna etmek sanıldığı kadar kolay değil.

Herkes şunu biliyor: Asıl kaybeden Erdoğan olacak.

O, Angela Merkel gibi “Benden bu kadar!” deyip kenara çekilme lüksüne sahip değil. Demokratik ülkelerdekine benzer şekilde iktidar değişikliği yaşanmayacak, bir saltanat yıkılacak. “Halife-i ruy-i zemin” ve “Mehdi” projeleri rafa kalkacak. Yazlık, kışlık sarayları gidecek; bütün kaynaklarını paralel havuzlara aktardığı ve şahsi mülkü olarak gördüğü ülkeye veda edecek. Hanım sultan Emine Hanım, nedimelerinden, 50 bin dolarlık çantalarından olacak. Tıp profesörlerine nutuk çektiği sempozyumlar ve gazetelerin birinci sayfasında ayrılan sabit köşeden mahrum kalacak. Oğul Bilal, şehzade unvanını yitirecek; başka ülkelerde devlet başkanlarının göremediği protokoller bitecek. Önünde el pençe divan duran bakanlar olmayacak. Büyük damat Berat Albayrak 128 milyar doların hesabını verecek; küçük damat Selçuk Bayraktar’ın tatlı (ya da kanlı mı deseydim) ticareti bozulacak. Gölgelerin gücünü kullanan esrarengiz büyük mahdum Burak’ın gemicikleri iflas edecek. Süleyman Soylu, fotoğraf albümünü yakarken yakalanacak. Cem Küçük öksüz kalacak, Hilal Kaplan troliçe unvanını bırakacak, Mehmet Barlas bu yaştan sonra yeni mihrap arayacak, Ahmet Hakan beyaz çorap giydiği günlere geri dönecek…

Bunların ötesinde ve hepsinden önemlisi özgürlüğünü kaybedecek. Ülkeden çaldıklarının hesabını verecek; ‘çalıyor ama çalışıyor’ diye kapatılan dosyalar tekrar açılacak. Kriminal yollardan elde ettiği büyük servetten dolayı yargılanacak. 15 Temmuz’u eniştesinden mi görümcesinden mi öğrendiği ayan beyan ortaya çıkacak. Suriye’deki silah ticareti ve IŞİD’le birlikte çevirdiği dolaplar deşifre edilecek. Hayatının kalan kısmını Silivri’de geçirecek. (Gerçi benim önerim İmralı’da Öcalan’la beraber olması. Bugüne kadar iyi anlaştığı PKK lideriyle, biraz da yüz yüze Selahattin Demirtaş dedikodusu yaparlar.)

Elbette kaybetmemek için her şeyi yapacak! Belki de çoktan kaybetti; ona yatırım yapanlar, bahiste üzerine oynayanlar birer ikişer çekiliyor. Bu yüzden tavan arasına kaldırdığı eskilerden medet umuyor. Kim bilir…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin