‘Erdoğan’ın diploması sahte’ diyen Çulhaoğlu’nun 7 yıla kadar hapsi istendi

Ulusal Parti Genel Başkanı ve ve Türk Solu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve noter Emine Seven’e karşı “iftira” suçlamasıyla yargılandığı davada 1 yıl 3 aydan 7 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuksuz sanık Gökçe Fırat Çulhaoğlu ile avukatı hazır bulundu. Duruşmada, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu belirten cumhuriyet savcısı, mütalaasını kısaca okudu.

Mütalaada, sanığın 15 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe sunduğu, dilekçe içeriğinde “27 Haziran 2014’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Yüksek Seçim Kurulu’na sunulan noter tasdikli diploma örneği incelendiğinden İstanbul 15. Noterliğinde düzenlenen tasdikli suret olan ve noter yeminli katibi Emine Seven tarafından imzalanan belgenin sahte olduğunu anladığını, belgenin sahteliğini gösterir çok sayıda unsur tespit ettiğini beyan ettiği” kaydedildi.

Çulhaoğlu’nun başvurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda iddiaların gerçek ile ilgisinin bulunmadığının anlaşıldığı ve bu gerekçeyle takipsizlik kararı verildiği anlatılan mütalaada, bu suretle sanığın suç işlemediğini bildiği halde müştekiler hakkında soruşturma yürütülmesini sağlamak için ihbarda bulunduğu anlaşıldığından “iftira” suçundan 1 yıl 3 aydan 7 yıla kadar hapisle cezalandırılmasına karar verilmesi istendi.

Mütalaada, sanığın, üzerine atılı “suç uydurma” suçundan ise beraatine karar verilmesi istendi. Mütalaaya karşı savunması sorulan sanık ve avukatı ek süre talep etti. Mahkeme, süre taleplerini kabul ederek duruşmayı 23 Ekim’e erteledi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. “Medeniye galebe ikna iledir; icbar ile değildir.”
    Dün akşam bir arkadaşla, Sayın Erdoğan’ın üniversite diploması konusu üzerinde konuşuyorduk: “üniversite diplomasının sahte olduğuna %100 emin misin?” dedim.
    Düşündü ve “hayır, %100 emin değilim” dedi.
    Adam “sahte değil” diye yemin etse başı ağrımaz, çünkü zaten diploması yok orta da, hani kendimize “üniversiteyi okumadığı ya da tamamlamadığı ya da hakiki bir diploma almadığına dair kesin bir bilgimiz var mı?” diye bir sorsak.

    Mesela, “Allah adına yemin edebilir miyiz kesinlikle yok diye?” “kesinlikle yok; eğer varsa nikahım boşolsun” vs. diyebilir miyiz?

    Okuduğunu söylediği sınıfta hiç mi tanıyan arkadaşı yok? Birlikte mezun olanların hepsi öldü mü? Üst ya da alt sınıflardan da hiç arkadaşı olmadı mı? Tanıyan kimse de mi yok? Kendi bölümünden olmasın, diğer bölümlerde okuyanlardan da mı yok arkadaşı? Ders veren hocaların da hepsi öldü mü? Aldığı derslerin, girdiği sınavlara ait evrakın hepsi mi imha edildi? Kütüphaneden hiç mi kitap almamış? O sınıfta okuyanların birarada çekilmiş fotoğrafları hiç mi yok? Mezuniyet andaçları falan yok muymuş o yıllarda? Mezuniyette fotoğraf falan çektirmemiş mi? Bu kadar sportmen bir arkadaşlarıyla, futbolcu arkadaşlarıyla hiç mi fotoğraf çektirmek isteyen olmamış?
    Bu adam siyasetçi, sonraki yıllarda okulun mezuniyet programlarına hiç mi katılmamış.

    Hani Mülkiyeliler’in 4 Aralık’ları kadar ünlü olmasın, hani başka ülke vatandaşlarından mezun olan Mülkiyelier gibi gittikleri ülkelerde dernekler kuramasın, geceler tertip edemesinler ama yahu 84 milyonluk bir ülkenin Cumhurbaşkanının üniversite mezunu olup olmadığından bahsediyorsanız bu çok garip kaçıyor.

    Yani, nasıl birşey ki, size yüz yıl öncesinin değil 1981 tarihine ait bir diplomanın sahte olup olmadığını konuşuyoruz.

    “Medeniye galebe ikna iledir; icbar ile değildir.”
    Hani Sayın Erdoğan’ın medeniyetinin mim’i ile ilgi bir sürü şey söylenebilir ama bu konuyla ilgili olarak, medeni insanlar üzerlerine düşeni yapabildiler mi?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin