Erdoğan rejimi çökerken…

Yorum | Adem Yavuz Arslan

Peşinen söyleyeyim, Erdoğan rejiminin yakın zamanda çökeceğini düşünenlerden değilim.

Çökeceğinden eminim ama bunun akşamdan sabaha olmayacağını, en azından 24 Haziran seçimleri ile ‘tek kalemde’ gerçekleşmeyeceğini görebiliyorum.

Buradaki amacım Erdoğan rejiminin ‘ne zaman ve nasıl çökeceğine’ dair kehanette bulunmak değil.

Dikkat çekmek istediğim başka bir konu var.

Daha önce lafın etrafından dolaştım, ima ettim, uyarmaya çalıştım ama galiba anlatamadım.

O yüzden bu yazıda doğrudan ‘kitabın ortasından’ söyleyeceğim; Bu tip rejimler yıkılırken çok can yakar, çok faili meçhul olur, kan gövdeyi götürür.

İŞKENCELER, İNFAZLAR, LİNÇLER…

Tüm Türk medyası Erdoğan rejiminin kontrolünde olduğu için halkın büyük bir kısmı olayların farkında değil.

Fakat mafya sokakları teslim aldı. Şiddet her yerde.

Sadece son bir kaç günde yaşananlara bakın. AKP rejiminin jet hızıyla atadığı ‘hakim’lerden birisi, adliye koridorunda Ankara Baro Başkanı’na saldırdı.

Muhalefet partisine mensup adaylar, iktidar yandaşlarınca hastanelik edildi fakat ‘iktidarın polisi’ yaralıyı taşıyan ambulansa ‘talimat gelmediği’ için geçiş izni vermedi.

Yine iktidarın apar topar hakim yaptığı iki kişi, trafikte bir vatandaşı sıkıştırdı, hakimlerin koruması ateş etti.

AKP’li vekilin elini sıkmayan esnafa meydan dayağı atıldı.

Eskiden ‘Beyaz Toroslar’ vardı şimdi ‘siyah transporter’lar var. Memleketin muhtelif yerlerinde insanlar kaçırılıyor, aylarca haber alınamıyor. Kaçırılan kişilerin hayatta olup olmadığı bile bilinmiyor.

Hapishaneler kadınlar, bebekler, akademisyenler ve gazetecilerle dolu. İşkence artık rutin bir durum.

Erdoğan rejiminin karakteristiğini yansıtan sayısız örnek sıralayabilirim. Bu örnekler ‘yaşayacaklarımızın’ küçük birer demosu.

Erdoğan rejimi, 24 Haziran seçimlerini kazanıp, ‘yeni sistemi’ kurumsallaştırdığı zaman ‘Esad Suriye’si yada ‘Saddam Irak’ından farkımız kalmayacak.

ERDOĞAN’IN KİNİ ERGENEKON’UN AKLI

CHP Milletvekili Barış Yarkadaş’ın bugünlerde sosyal medyada hayli popüler olan bir videosu var.

Aralık 2014’te bir televizyon yayınına katılan Yarkadaş (Bu arada yeni dönemde parlamentoda olmaması büyük eksiklik olacak. Özellikle biz medya mensupları için) Erdoğan’ın Ergenekon ile anlaşarak ‘FETÖ adı altında tüm muhaliflere operasyon yapacağını’ anlatıyor.

Aradan geçen sürede yaşananlar Yarkadaş’ın tespitlerinin ne kadar doğru olduğunu teyit etti.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası kendini kurtarmak için Ergenekon’a teslim olan Erdoğan, başta Gülen Cemaati olmak üzere ‘iktidara teslim olmayan herkese’ kan kusturuyor.

Kaldı ki Ergenekon’un sözcüleri ekranlara çıkıp ‘operasyonlara dair fişlemeleri, tasfiye listelerini’ kendilerinin verdiğini böbürlenerek anlatıyorlar. Hatta bir başka emekli general televizyon ekranlarından “ABD istihbaratından devşirilecek ‘çürük elmalar’ ile yurt dışında operasyon yapmaktan” bahsetiyor.

Özetle, Erdoğan’ın kendine biat etmeyen herkese olan kini, ‘Ergenekonun aklı ve kadroları’ ile birleşince bugünkü mevcut duruma geldik.

TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE

Fakat ‘turpun büyüğü’ heybede.

Tarihi örnekleri gösterdi ki, bu tip otoriter rejimler yıkılırken çok kan dökerler. Erdoğan baskı ve zulümle bugüne kadar iktidarını sağlam tutmayı başardı fakat üzerinde yürüdüğü buz kırılmaya başladığı anda işin rengi değişecek.

Bir başka ifadeyle şiddetin boyutu artacak.

Polisin ve askerin geldiği durum ortada. Artık hukukun yada yasaların polisi, savcısı yada askeri değil, doğrudan rejimin muhafızı oldular.

Erdoğan rejimi altındaki halının kaydığını görmeye başladığı anda başka bir gücü devreye sokacak; mayfatik yapılar.

Malum olduğu üzere polisler, savcılar ve hakimler hapse atılırken aynı zamanda mafya serbest bırakıldı.

Takip eden süreçte ise iktidar tarafından desteklendiler. Üstelik bizzat Erdoğan tarafından sırtları sıvazlandı.

Hatta, mafyanın en parlak dönemini yaşadığını söylemek abartı olmaz.

Peki iktidarın mayfa ile, sokak çeteleri ile ne işi olabilir ?

‘LÜMPEN GENÇLİĞİN ORGANİZESİ’

Burada yine devreye Erdoğan rejiminin ‘stratejik aklı’ olan Ergenekon devreye giriyor.

Hatırlanacağı gibi (Bu arada Ergenekon yok, “bütün bunlar Cemaatçi savcıların uydurması” diyenlere son 4 yılda yaşadıklarımız esaslı bir kapak olmuştur) Ergenekon dokümanlarında ‘Lümpen gençliğin organizesi’ başlıklı bir bölüm vardı.

Söz konusu dökümana göre ‘ayrılıkçı’ ve ‘muhalif hareketlenmelere’ karşı en etkili yöntem ‘lümpen gençliğin organize edilmesi’ olacaktır.

Şu ifadeler söz konusu dökamandan;“Ayrılıkçı hareketler, radikal fundementalist gelişmeler, lümpen gençlik kitlelerinin Kemalist örgütlenme çatısı altında harekete geçmesi dinamik ulusal enerjinin korunmasında başarıya ulaşacak en sağlıklı yöntemdir. Lümpen gençliğin her mahallede örgütlenmesi yukarıda ifade edilen gelişmelerin engellenmesinde başvurulabilecek tek realist çözümdür”

Yani, ‘ayak takımını’ organize edip ‘istenmeyen kesimlere’ karşı kullanma stratejisi.

‘İstenmeyen kesimler’ kısmı joker.

Döneme ve o anki ‘düşmana’ göre değişebilir. Fakat kendini ‘rejimin sahibi’ gören güçler, organize ettikleri, el altından destekledikleri, zımmi dokulunmazlık verdikleri bu suç örgütlerini bir nevi milis güç olarak kullandılar, kullanmaya devam edecekler.

Nitekim bazı mafya liderlerinin son dönemdeki icraatları bu projeyi teyit ediyor.

Önümüzdeki dönemde olacak olan şu; Erdoğan rejimi bütün baskı ve zulümlerine rağmen iktidarını koruyamadığını gördüğü anda devreye bu para militer güçleri sokacaktır.

Bir bakacaksınız bilinen gazeteciler, muhalif siyasiler, akademisyenler yada iktidarın canını sıkan kişiler ‘mangada kurşunu’na yada ‘trafik canavarına’ kurban gitmeye başlayacaklar.

Batılı tasvir etmeye gerek yok.

Filmlerden gördüğünüz, gazetelerden okuduğunuz adi cinayetlerin hepsi artamaya başlayacak.

Nasıl olsa onların peşine düşüp hapse atacak polis-savcı da yok.

Sonuç itibariyle; Erdoğan rejimi nasıl yıkılır, ne zaman yıkılır zaman vermek zor. Fakat bugüne kadar yaptığı zulümlerin, işkencelerin, infazların daha fazlasını ‘yıkılma’ döneminde yapacaklar.

İktidarı bırakmamak için oy çalmak, seçimi maniple etmek gibi seçenekler işe yaramazsa bu kez devreye suç örgütleri sokulacak.

Uzmanları Ergenekon’un bu konudaki maharetini bilir.

‘Sivil’ görünen fakat gerçekte ‘siyah kuvvet’ olan uzantılar ustaca kamufle edilmiş cinayetleri, sabotajları ve provokasyonları yaparlar.

İktidar kontrolündeki medya ve güvenlik bürokrasisi de olayı ‘adi cinayet’ yada ‘maganda kurşunu’ olarak lanse eder.

Yada etnik çatışmayı körüklemek için seçilmiş mahallelerde provokasyon yaptırırlar.

Yoksa siz mafyanın ‘Suriye’ye arazi aracı desteği versin’ ya da ‘Afrin’e giden polise çelik yelek dağıtsın’ diye beslenip büyütüldüğünü mü düşünüyorsunuz ?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Tarık Bey,
    Teorinize belli oranda katılıyorum ama böyle olmak zorundadır diye düşünmüyorum. Şu konuda hemfikiriz mevcut rejim, iktidarda kalma uğruna gözünü kırpmadan milyonlarca insanı ateşe atar ve yüzbinlerce kişi ölse, sonuç kendi işine yarıyorsa, bundan memnuniyet duyar.

    Ancak, 24 Haziran’da muhalefet lehine bir sonuç çıkarsa bu büyük bir psikolojik etki oluşturur. Bugünlerde rüzgarın döndüğü hissediliyor, o gün bu durum, somut bir gerçek haline dönüşür. Mafya ve çeteler, bedel ödeme korkusu nedeniyle sokağa çıkamayabilir.

    Sonuçta mafyatik yapıların çoğu, ideolojik bir adanmışlıkla kendini feda etmeye hazır kişiler değil, menfaatinin peşinde koşan, güce göre konumlanan kişiliksiz tiplerdir.

    Ayrıca mevcut rejim, 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşturulan korku iklimi kredisini fazlasıyla kullandı. Aynı krediyi bir kez daha kullanmak istediğinde alıcısı daha az olacaktır. Yani oluşturulacak şiddet ortamının failinin kendisi olduğu anlaşılacağından (bugünkü muhalefet bunu rahatlıkla anlatır) toplumsal desteğini iyice kaybedebilir.

    Mevcut rejimin şiddeti bahane ederek 8 Temmuzda yapılacak ikinci turu erteletme ihtimalini çok zayıf görüyorum. 8 Temmuzda muhalefet adayı kazanırsa, kaos oluşturmanın da mevcut islamofaşistlere bir faydası dokunmayacağı gibi bunun için yeteri kadar tetikçi de bulamazlar. Yani “personel yetersizliği” nedeniyle kaosun çapı ve etkisi çok sınırlı kalabilir.

    Sonuç olarak bir dip dalganın geldiği çok net görünüyor. Bu eğer beklenen oranda sandığa yansırsa, suni şiddet/kaos planlarının işe yaramayacağını ve birileri için uygun bir in arama sürecinin başlayacağını düşünüyorum.

  2. Merhabalar.Yazınızla ilgisi yok ama bir soru sormak istiyorum.Bu soruyu özellikle Size sormak istiyorum çünkü darbe ile ilgili en çok araştırma yapan cemaat yazarı sizsiniz diye düşünüyorum.Bende aynen sizin gibi darbeden beri onlarca yazı okudum ve hâlâ cemaatin bazı kusurları olduğunu düşünüyorum.SORUM darbe gecesi akıncı üssünde kamera görüntüleri olan 3-4 siville ilgili. Onların sorgu Ve mahkeme ifadelerini okudum.Çok net belli ki bunlar cemaatten insanlar,hatta mahrem imam dedikleri kişiler ve orada rahat bir tavırları var.Bununla ilgili fikirlerinizi merak ediyorum.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin