Erdoğan, o sözlerine kendi inanmıyor ama kitlesi inanıyor

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

“Erdoğan yeniden aday olabilir/olamaz” tartışmalarının odağında ülkede açlık ve tokluğu yansıtan acı manzaralar sergileniyor. AK Parti MKYK’sı yüzlerce kilometre öteden gelen 17 çeşit yemekle coşarken, bir öğrenciye annesinin karne hediyesi olarak et aldığını görüyoruz. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nabız yoklaması anlamında ortaya attığı 14 Mayıs takvimi tartışılacak bir süre. Muhalefetin aday açıklaması için yandaşları, muhalefeti sıkıştıracak. “Aday açıklamasını seçim tarihinin belli olmasıyla ilan edeceğinizi söylüyordunuz. Buyurun açıklayın” diye sıkıştırmaya çalışacaklar. 

Bu arada yeniden aday olup olmayacağı tartışmaları, perdelenmeye çalışılacak. Muhalefetin hukukçuları Anayasa’nın değişmediğini, sadece değişiklik yapıldığını, bir kimsenin kaç kez aday olabileceğini gösteren maddesinin değişmediğini, Erdoğan’ın da cumhurbaşkanlığı için iki kez mazbata aldığını hatırlatıp yeniden aday olamayacağını dillendirecekler.

İktidarın hukukçularıysa, önceki dönemde cumhurbaşkanlığı yapanların görev sürelerinin yeni sistemde hesaba katılamayacağını, dolayısıyla Erdoğan’ın yeni dönemde ilk kez cumhurbaşkanlığı yaptığını, bundan dolayı da yeniden aday olabileceğini savunacaklar. 

Nitekim Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Adapazarı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Anayasa’nın değiştirildiğini, başbakanlık sisteminin gittiğini, cumhurbaşkanlığı sisteminin geldiğini belirterek, 2017’de değişiklik sırasında komisyon raporuna açık bir metin koyduklarını söyledi:

“Dolayısıyla aynı olmadığı için ‘Yeni sistemden önceki dönemde cumhurbaşkanlığı yapanların görev süreleri, yeni sistemde hesaba dahil edilmez’ diye bir paragraf koymuşuz komisyon raporuna, 2017 Ocak ayında. O zaman bunun kimse farkında değildi. Daha sonra biz gösterdik de gördüler.”

ERDOĞAN’IN 4. KEZ SEÇİLMESİNİN ÖNÜNDE ANAYASAL ENGEL YOK

14 Mayıs’ta yapılacağı konuşulan seçimlerde Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilir mi seçilmez mi 5 ay sonra belli olacak. Ancak, iktidardakilerin mantığıyla Erdoğan isterse 2028’de yine aday olabilir. 

Nasıl mı? Çok zor değil. Diyelim ki bu seçimlerde Erdoğan mağlup oldu ve muhalefetin adayı kazandı. Muhalefet, vaat ettiği gibi başbakanlık sistemine geçti. Bu durumda Erdoğan 2028’de yapılacak seçimlerde yine aday olabilir.

Bunun önünde hiçbir engel yok. Zira, 14 Mayıs’taki seçimlerde yeni sisteme göre ikinci kez aday olmuş olacak. Sistem eskiye döndüğünde, 2028’de aday olursa bu kez başbakanlık sistemi üzerinden hesaplanıp ikinci kez aday olduğu söylenecek. 

Üstelik yaşı da müsait. Bugün itibariyle 68 yaşında. 2028’de 73’ünü yaşayacak. ABD Başkanı Joe Biden 78 yaşında bu makama seçildiğine göre Erdoğan niçin seçilmesin. Ömrü vefa ederse, Azrail çağırana kadar bu yöntemle aday olmaya devam eder gider. 

ERDOĞAN: BATI AÇ VE AÇIKTA, BİZ ÖYLE MİYİZ?

Erdoğan, bazı açılışlar gerekçesiyle dün Bursa’da idi. Erdoğan için Bursa ziyaretinin bu kez ayrı bir anlamı vardı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, Bursalı idi. Ateş suikastının etkisini şehirde görme bakımından önemliydi. 

Bu açıdan halkla temas kurup gözlem yapacaktı. Ne tür gözlemleri var, bu kendisinde saklı. Batı’nın gelişmiş ülkelerinde insanların aç ve açıkta olduklarını söylediği sözleri, toplumdan ne kadar uzaklaştığını ortaya koyması açısından önemliydi.

 

“George kim ya, Helga kim ya? Onlar kendi ülkelerinin kaderini belirleyemiyor. Millet sokakta… aç, açık… ne yapacaklarını bilmiyorlar. Fransa öyle, İngiltere öyle , Almanya öyle.  Ama Türkiye böyle.”

Erdoğan’ın bu sözlerini paylaşan bazı dostlarım, “Bu adam iyice gerçeklerden kopmuş” diye aktardılar. Söylediklerini ilgiyle dinledim.

Şundan emin olun, Erdoğan bunları söylerken dediklerinin gerçekle ilgisi olmadığını biliyor. Ama yetiştirdiği toplum bu söylenenlere inanıyor. 

Şair Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar’ın sözlerini birlikte yazdıkları “Onuncu Yıl Marşı” şiirinde “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” dediği gibi, AK Parti iktidarı da sayıları milyonlarla ifade edilen bir insan kitlesi oluşturdu. 

Kendi eksikliklerini, beceriksizliklerini, ezilmişliklerini Erdoğan’ın saldırgan karakterinde tatmin eden önemli bir kitle bu. Onun ağzından duyduğu her şeye inanan insanlar güruhu. 

AK PARTİ YÖNETİMİNE 17 ÇEŞİT YEMEK

Dün ülke iki haberi aynı gün konuştu. Bir tarafta annesinin karne hediyesi olarak kendine et aldığını söyleyen bir çocuk vardı. 

 

Ancak, haberi yapan muhabir, nasıl bir toplumsal tabloyu yansıttığının farkında değil. Dahası bu sözü işitip tepki verdiğini sanan marketin et reyonundaki beyefendi de benzeri bir aymazlık içerisinde. 

AK Parti iktidarının 21’nci yılında toplumun önemli bir kesimi temel besinlere ancak ödül zamanında ulaşabilir hale geldi. 12 milyon emeklinin 10 milyonu, açlık sınırının altında emekli maaşı alıyor. 

2022 Temmuz ayı TÜİK istatistiğine göre, emekleriyle geçinenlerin yüzde 63’ü, asgari ücretle çalışıyor. 8 bin 500 TL olan asgari ücret de 8 bin 130 TL olarak hesaplanan açlık sınırının hemen yanında. 

Annesinin kendisine karne hediyesi olarak et aldığını söyleyip sevinen çocuğun olduğu ülkede iktidar partisi yönetimi, 600 kilometre öteden gelen 17 çeşit yemekle toplantı yapıyor. 

Sözcü Gazetesinde, AK Parti MKYK toplantısında ikram edilen yiyeceklerin menüsü yayınlandı. Toplantıya katılanlara, bazılarının adını ilk kez duyacağınız “Kornişona sarılı dana rozbifleri”, “Pataşur içinde Çerkez tavukları”, “Zencefilli somonlu suşi” gibi yiyecekler ikram edildi. 

Balıkesir Edremit’ten gelen özel bir işletmenin sahipleri hazırladığı menüyle, muhtemelen bu kadar konuşulduğu için hayli övünecek. Ülke çapında yankı uyandıran bir aktivite yaptığını var sayacak.

Erdoğan da işletmenin temsilcileriyle bir hatıra fotoğrafı çektirdi. Haberi Sözcü muhabiri kamuoyuna duyurdu ama yapılan ikramın içeriği, firma kendi sosyal medyasında paylaşmasıyla öğrenildi. 

Türkiye bu tabloyu hak etmedi. Bu düzenin değişmesi, bu ülkede yaşayan bizlerin sorumluluğunda. Aksi takdirde çocukların ve ülkenin geleceği, bugünden daha karanlık demektir. 

14 Mayıs’ta oy kullanırken, ödül olarak annesinin kendisine et aldığı çocuğun söylediklerini de cezaevlerinde çocuklarından koparılan annelerle birlikte düşünüp öyle karar verin. 

Kıymeti bilinmeyen şairlerden olan Tevfik Fikret, bu ülkeyi “devletin malı deniz, yemeyen domuz” mantığıyla götürenler için 110 yıl önce “Han-ı Yağma” isimli şiirini yazmıştı. Sizi onun son mısralarıyla baş başa bırakmak istiyorum:

“Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!

Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin